bugün

üstüne künefe yenileni makbül, türk usulü enfes etli yiyecek. tavsiyem 2 porsiyon iskenderi bir güzel yeyip, üstüne söylediğiniz künefe henüz sıcakken eriyen peynirini uzata uzata kaymağına bandıra bandıra tüketmeniz, üstüne çayınızı tercihen sigarayla içmenizdir. kolesterolün damarlarınızda dolaştığını hisseder insülinin vücudumuzdaki işlevine tanıklık edersiniz.

edit murphy: etli yiyecek ne lan... direk et, affeyle beni büyük iskender.
elif şafak'ın kolay okunan üslubunu takdir etsem de - kusura bakmayın kardeşim, edebi dil kullanmak zor olabilir; ama basitleşmeden sürükleyici bir dil oluşturabilmek de aynı derecede önemlidir benim için - umduğumu bulamadığım elif şafak kitabı. bu kadar farklı karakterin gözünden çok daha derinlemesine işlenebilecek bir konuyken, yarım bir kitap olmuş sanki. aldığım gün bitirmeme rağmen çok da tatmin etmedi açıkçası.

yemek olanına ise uğraşıp bu kadar yazmam, çünkü tek kelimeyle anlatılıyor kendileri:

(bkz: mükemmel)
her yediğimde "kim bulduysa allah razı olsun" dediğim yiyecek. *
bursa'nın ünlü yemeğidir. sadece bursa'da satılmıyor tabi ama ünü bursadan gelmektedir.
her elif şafak kitabı beni derinden bir sarsardı. bir kaç gün etkisinde kalırdım. okuduğum cümleler dönüp dolaşıp aklımdan geçerdi. ama bu kitap hissetirmedi bunu ya da bu düşünceleri. zaten okuyucuyu bazen ters köşe yapmak isteğindedir elif şafak. bu kitabında da bunun için yazdı sanırsam. ilginçtir etkilenmedim. şaşırmadım. okurken sıkıldım.
elif şafak'ın hafiften hakan günday tipi duyarlılığı hissettirdiği kitap. akıcı oldukça. bölümlerden oluşması sıkıntıya sokmadan ve ilgi dağılmadan ilerlemenize yardımcı oluyor.

kitabın kadınları kendilerini savunmak zorunda olmadan haklılar olduğunca. bir "aşk" değil ama başarılı bir kitap.
"bir adamın aşkı mizacının devamıdır. yani erkek kavgacı ise sevdası da kavgalarla dolu olur. kendine hep düşmanlar bulur.
sakin ve nazik ise sevdası merhem gibi, bal gibidir.
eğer kendine acırsa ve zayıfsa, aşkı da un ufak olup dağılır.
yok, eğer neşeli bir herifse sevdası da şenlikli olur." (elif safak/iskender)
piyasada sirkülasyona başlanılmadan önce; 150.000 ön sipariş almıştır.
--spoiler--

elif şafak'ın romanının temel kurgusu ademin cemile yerine pembeyle evlenmesidir. adem cemile'ye aşık oluyor ilk başta ancak bakire olup olmadığı bilinmeyen ve adı dedikoduya karışmış olan cemile yerine ikizi pembe'yle evleniyor. adam olamayan adem, oğlu iskender'in teyzesi cemile'yi öldürmesine neden oluyor. böylelikle adem iki kere cemile'yi öldürmüş oluyor, ilki sevdiği halde evlenmeyerek, ikicisinde ise ailesini terk ederek, karısı pembe'yi savunmasız ve güçsüz bırakması: böylelikle pembe'nin yapacağı muhtemel bir hatayı önlemek isteyen cemile soluğu londra'da buluyor. ancak tren raydan çıkmış ve iskender annesine ellias dolayısıyla öfke bağlamıştır. bu öfkesini kontrol edemeyerek annesinin ikizi olan cemile'yi annesi zannederek bıçaklamış ve cemile'nin ölümüne sebep olmuştur.

sonuç: olgunlaşamayan erkekler çevresine, sevdiklerine zarar verir ama bu erkekleri daha küçükken, sultanımlı, canımlı, cicimli büyüten de kadınlardır. masum değiliz hiçbirimiz.

--spoiler--
kime sorduysam kötü yorumunu aldığım ama benim beğendiğim kitap.
ooyy tereyağlı, soslu, yoğurtlu altı pideli et döner.
self-oryantalizmin müthiş bir örneği olan elif şafak romanı.
''sadece parmak uçlarıyla tokalaşmak için elini uzattı. Ama pembe usulca yaklaştı ve onu yanağından öptü kısacık, sıcacık.'' elif şafak

metro kıyılarında ağlatan kitap.
1 porsiyonu hem doyurur hem lezzet verir. bu özelliği ile diğer yemeklerden ayrılır.
kebapçı iskenderde yedikten sonra birdaha başka hiçbir yerde yiyilmeyecek acayip bişey.
baba zula özet geçiyor:

http://www.youtube.com/watch?v=LIzVCG9O5Qo&feature=related
dünya tarihinin en taşaklı liderlerindendir. kendi zamanında bilinen dünyanın neredeyse tamamının mına koymuştur. kendisi makedonya sınırlarını bir ömürde inanılmaz hızlı bir şekilde genişletmiştir. aynı hızlada bu toprakları kaybetmiştir.
elif şafak'ın bir romanıdır.
Kurtlar vadisi pusu nun eski karakteridir. (bkz: iskender büyük)
beklentilerin çok altında kalan vasat bir kitap.

oldukça geniş bir yelpazede işlenebilecek konunun kısacık özensiz cümlelerle nasıl anlatılabileceğinin en güzel örneğidir.

çocuklara verilen ismin karakteri üzerindeki etkisi, göçmenlerin maruz kaldıkları kötü davranışlar, kadın olmanın zorlukları(birbirinden çok farklı yaşamlara sahip olan kadın karakterlerde daha ayrıntılı incelebilirdi), aşk evliliği yapmamanın verdiği mutsuzluk gibi birçok konu yurtdışına yerleşen göçmen bir türk ailesinde daha farklı açılardan yansıtılabilirdi. diğer kitaplarına göre dil ve anlatımı da basite kaçmış.

mahrem gibi harika bir kitaptan sonra hayal kırıklığı yaratan elif şafak kitabı.
yeni aldığım ama içeriği konusu hakkında bi fikrim olmayan bu yüzdende başalamaya erindiğim kitap.
sürükleyici olmasıyla beraber herkesin hoşlanmayacağı bir tarz. kitap kısa biyografilerden oluşuyor. daha sonra parçalar birleşiyor ve asıl konu ortaya çıkıyor.yer, mekan kavramlarının çok belli olmasına karşın, zaman kavramı karmaşık. kesinlikle çok başarılı. konu seçimi geniş bu yüzden de beyin fırtınası kaçınılmaz oluyor.

klasik elif şafak tarzından çok farklı bir kitap olmuş. tavsiye edilir.
Leyla ile mecnun dizisinde ki mecnun un babasının adıdır. Gerçek adı ise Ahmet mümtaz taylan dır.
gereksiz ve zorlama tesadüflerle oluşturulmuş, etkileyici cümlelerin nadiren karşımıza çıktığı bir elif şafak romanı. ama yine de okunur.
olayların anlatılışı itibariyle farklı bir romandır. bazen direk sonucu görür o noktaya nasıl varıldığını okursunuz bazen olayların nasıl başladığını görür gidişatı okursunuz. bir sonraki bölümde kimleri tanıycaksınız, neler olucak kestiremezsiniz ama merakla okursunuz. karakterleri gereğinden fazla tanımaya başladığınızı fark edersiniz. kendi adıma açık açık tavsiye etmekten ziyade kişiye özel tavsiye etmeyi tercih ettiğim kitaptır. şüphesiz herkes sevmez, sevemez.