bugün

ingilizce bir spor terimi olup türkçe anlamı eleme koşusu, yarışı demektir.
2009'un sonlarına doğru oyunu çıkması gereken 1995 yapımı Michael Mann filmi. oyundaki karakterlerin seslendirmelerini filmin oyuncuları al pacino ve robert de niro yapacak.
belki de hollywood filmlerindeki en baba çatışma sahnelerine sahip olan filmdir. gerek sesleri gerekse de çekimi harikadır.

yıllar sonra grand theft auto 4 de buna benzer çatışma sahnesi geçer bank of liberty i soyduktan sonra.
Bazi filmler vardir icinde yasarsiniz, anlatilmak istenen hikayeyi son damlasina kadar icinizde hissedersiniz ve her izleyisinizde yine ayni keyfi alirsiniz ayni heyecani yasarsiniz, Heat tam da boyle bir film, cekildigi yil olan 1995'te Braveheart filmi ile cakistigi icin onun golgesinde kalmasina ragmen daha sonraki yillarda hak ettigi ovguyu gecte olsa aldi. Michael mann'in hem yazip hem yonettigi bu filmde basrolleri Oscarli iki oyuncu Al Pacino ve Robert De Niro paylasiyor, Los Angeles'in buyulu atmosferinde muhtesem ses ve gorsel efektlerin kullanildigi bu muhtesem film aradan 14 yil gecmesine ragmen izleyenlere hala ayni heyecani vermekte..

Pacino De Niro ikilisinin tavan yaptigi ve birbirini tamamladigi bir film, suc ogeleri, polisiye bir tema ve zaman zaman yukselen tansiyonu ile kendi dalinda her turlu ovguyu hakediyor ki daha sonra yapilan taklitleri de filmin ne kadar basarili oldugunu gosteriyor. Suc adina gerilim adina aradiginiz her seyi bulabileceginiz bir film.

2 saat 40 dakika boyunca gozlerini ekrandan alamiyorsunuz cunku her saniyesinde (uzun konusmalar haric) bir olay ve bir gelisme ile karsi karsiyasiniz Filme o donem icin onemli bir butce ayrildigini duymustum ki o muhtesem catisma sahnesi, Los Angeles'in en islek caddesinde trafige kapali alanda gerceklestirilmis, Miami Vice ile ozellikle taninan Michael Mann'in filmi ne kadar onemsedigini hem yazip hem yonetip hemde yapimciligini ustlenmesinden anlayabiliyoruz ki emeginin karsiligini da sinema otoritesi sayilan IMDB 'de tum zamanlar siralamasinda 133. sirayi alarak almis.

Al Pacino ve Robert De Niro hayranlari bu filmi simdiye kadar defalarca izledigini varsayarak filmi izlemeyenler icin bir iki kucuk tavsiye yapacak olursak: suc dunyasini tum ciplakligi ile takip edebileceginiz ve tum isleri onlari durdurmak olan polislerin ne sartlar altinda ve nasil calistiklarina taniklik edebileceginiz bir film, ozellikle filmin havaalaninda cekilen en son sahnesi bir hirsizin ve bir polisin birbirine nasil saygi duydugunu goreceksiniz. Guzel ve son derece gercekci aksiyon ve suc tarzinda bir film ariyorsaniz fazla armaniza gerek yok bu film tam size gore iyi seyirler...
uzun bir süre etki altında bırakabilecek hatta konuşma tarzını bile değiştirmene sebep olabilecek bir film..
800 mb lik downloadın ardından izlenip gözleri yaşartmış enfes film. 14 yıl ne çabuk geçmiş diye düşündürtmüştür.

(bkz: yaşlanmak)
izlediğim en iyi 5 film arasına rahatlıkla girebilecek,2 üstadı başrollerinde bulunduran michael mann filmi.
http://okunacakbirseyler....odern-bir-suc-oykusu.html çok sağlam bir tanıtım-eleştri yazısı.
Robert de niro ve al pacinonun repliklerinden kardeş olmaları beklenen film.
--spoiler--
robert de niro'nun canlandırdığı neil karakteri o kadar malca vurulacak bir hırsız mı? çıkabildiği kadar siperinden çıkıp 3 kurşunu da yemeyi başarıyor. bi de o uzun saçlı herifi elinden kaçırması hiç hoş değil. ama yine de 10 üzerinden 9.5'ten 10 puanı aldı.
--spoiler--
--spoiler--
bir banka soymak bir banka açmaktan daha büyük bir suç değildir.
--spoiler--

robert de niro ile al pacinonun film çekimleri boyunca aynı sahneleri bile ayrı ayrı çekilmiş olması şaşırtmıştır. izlenesi, tapılası baş yapıt.
hiç bitmesin istenen filmlerdendir. Uzun olmasına rağmen hemen biter. Ama yine Robert de Niro yine Robert de Niro.
ttanoz ve parmakkaldirancocuk sayesinde izlediğim film.

izleyecek olanlar için söyleyeyim robert de niro ölüyor beyler.*
--spoiler--

çoğu şey on numara da filmde, abi de niro nasıl vurulur o sahnede.
filmin başından beri bir ramiz dayı olmuştu gözümde.
hayır senaryo gereği de vurulmasını istemedim, o kadar tecrübeliyken,
hele hele o uçakların ışık şeysinden gölgeyi takip edip avantaj sağlamışken,
sen nasıl çıkıp iki kurşun sıkamadan üç tane yiyorsun ?
sorarlar adama robert.

yine de iki buçuk saat kadar sıkmadan izletmiştir kendisini. on numara film .

--spoiler--
hayal kırıklığına uğratan film. sonu daha iyi olabilirdi. lakin, robert de niro ve al pacino yine kendilerine hayran bırakmayı başarmıştır.
muhteşem aksiyon sahnelerini barındıran ama sadece aksiyon olmayan ve çoook kaliteli oyuncular barındıran güze filim. özellikle al paçino ve de niro nun kafe sahnesi unutulmazdır. fakat özellikle al paçinonun karısı ile ilişkisi de fazlasıyla güzel işlenmiştir.
tek kelime ile muhteşem bir filmdir. banka soygun sahnesini en az 100 defa izlemişimdir. onun haricinde diğer aksiyon sahnelerini de canım sıkıldıkça açıp izliyorum.
rahatlıkla hayatımda izlediğim en iyi film diyebilirim bu film için. kime desem ''ulen bildiğin dandik aksiyon filmi la o' der bu film için. ama klasik bir aksiyon filmi değildir heat. oyunculuklar, çatışma sahneleri, kamera çekimleri, replikleri, los angelesin unutulmaz havası, robert de niro'nun karizması ve soundtrackları en iyi olan filmdir benim için. soundtracklar sahnelerle uyumlu ve çok iyi. hayatım boyunca ilk defa kötü bir hırsız sevdim. sonuçta robert de niro polis katili acımasız bir profesyonel bir hırsızı oynuyordu. ama yinede çok karizmatikti. belkide de niro hayranı olduğum için film çok hoşuma gitmiştir. filmdeki silah kullanımlarındaki ayrıntı ise gözümden hiç kaçmadı. gerçekten çok iyiydi. neil'in sigsauer p220' nin asansörde mermi yatağını kontrol etmesi. çatışma sahnelerindeki silahların sesleri gerçekten süperdi. bu arada bana göre bu filmde al pacino çok geri planda kaldı. filmi izleyen her arkadaşım bana bunu söylüyordu.

--spoiler--

filmde baştan sona kadar robert de niro profesyonel biri olarak gözüküyor- idi. ama final gerçekten çoğu izleyen gibi benide hüsrana uğrattı. ama final'e gelmeden önce robert de niro' nun intikam hırsına yenik düşmesinden başlıyim. eady ile uçakla los angelas'tan kaçarken nate'den gelen telefonla vaingro'nun yerini öğrenir. ama boşvermeye çalışır. ama arkadaşlarının kanını yerde bırakmamak için son anda direksiyon kırar. vaingro' nun odasını bastığında göğsüne 2 tane, başına ise 1 tane sıkar. neil'in kullandığı atış tekniğinin adı mozambique drill' dir. aynı taktik michael mann'in collateral filminde de kullanılmaktadır. vaingro'yu temizledikten sonra neil tam arabaya binerken vincent' le karşılaşır . aklına kafe'de konuştukları gelir ve eady'i orda bırakıp kaçar. havalimanının sahasında 2 düşmandan artık biri ölmeliydi. neil siperde pozizyonunu almış p220' si ile bekliyordu. vincent' i vurmak için saklandığı yerden çıkarken birden inmek havalimanının ışıkları yanar ve neil'in gölgesi vincent' in ayaklarına gelir ve vincent hızlı bir hamlede neil'i önce kolundan vurur sonrada 2 tane daha sıkar. 3. ü atışı neden yaptığını hiç anlıyamaışımdır galıba emniyet atışıydı . tabi neil kanlar içinde yere yığılır , izleyenler ayağa kalkarak '' ulan sen profesyonel değilmiydin la armut gibi saklandığın yerden çıktın '' der. evet neil bu filmde profesyoneldi. finalde mecburen vurulmuştur. siz hiç bi filmde kötü adamın kurtulduğunu gördünüz mü? neil' de bir hollywood klişesine kurban gitmiştir. çoğu izleyenler gibi bende neil'i tutuyordum bu filmde ve kaçmasını istiyordum ama olmadı. yinede heat hayatımın filmidir. canım sıkıldığında hemen açıp izlerim. bu arada imdb puanı 8.3' tür. çoğu kişi abartıldığını söyler ama bana göre daha fazlasını hakediyor.

--spoiler--

ayrıca posteri odamda asılıdır. soundtrack albümünü de almışımdır. takıp dinlerim arada.
Al PAcino ve Robert De Niro gibi iki büyük usta aslında iki yalnız kurdu temsil etmektedir, hayatta esas planları hariç her türlü planı profesyonelce yapmışlardır da bi tek kendi hayatlarını kurtaramamışlardır...
insan küçükken özenir bu tarz ensesi kalın yalnız kurtlara,
ama onların her zaferinin aslında hayattaki asıl yenilgilerini maskelemek olduğunu anlar insan zaman geçince.
esas olan hırsızcılık polisçilik oynamak değildir halbuki, sevdiği kadınla yaşayabilmektir,istediği hayatı yaşayabilmektir.

o tarz bi adam olduğunda da o kahve sahnesinde masanın gerisinden aslında hiç bir şey kazanmadığını bilerek o iki kurdu dinlemektir bu şarkı eşliğinde...
http://www.youtube.com/watch?v=YwIb7LnP7fo
Kesinlikle kurgu ve oyuncu filmi. iki büyük babayı bir filmde görmek bile doyuruyor insanı. Sıradan bir suçlu, dedektif filmi değil. Çünkü klişelere ya da aksiyona ayrılmamış. inceden de olsa Hanna ve McCauley'nin hayatları da mercek altına alınmış. Bu kısımlarıyla zaten bana daha reel gözüktü. Kurgusu da çok iyi. Sahneler ne çok uzun ne de kısa tutulmuş. 2 saat 50 dakika olmasına rağmen nasıl geçtiğini anlamazsınız.

--spoiler--

Hanna işkolik, psikopat, sinirli bir dedektif ve kendi hayatında ölü rolünü oynuyor. Eşinden de sürekli uzaklaşıyor, kendi fark etmese bile. McCauley ise yalnız, biraz aşkı arayan, öfkesini dışa vuran bir karakter. Ancak Hanna'nın hayatı bana daha etkileyici geldi. Çünkü cebelleştiği çok şey var kendi adına. McCauley ile kahve içmeye gittikleri sırada da aslında ondan etkileniyor, nedendir bilinmez. Hele ki son sahnede McCauley ölürken elini tutmuyor mu son zamanlarda izlediğim best scenelerden biriydi.

Erkekler çok baskınken kadın karakterler pek öyle değil. Hatta hiçbir şey yapmamasına rağmen en etkin rol Lauren'ın.. Hanna'nın eşi de kendi içinde kaybolmuş biri. Filmin başında bir seks sahnesiyle önümüze gelirlerken giderek grafik düşüyor. Hastane dramında bile umut yok. McCauley'nin tanıştığı kızda öyleydi. Onun suçlu olduğunu bilmesine rağmen ağzına açamadı ya la. Şaştım kaldım bu işe.

Filmin aksiyonuna gelirsek ban soygunundan sonra enfes bir çatışma var. Aksiyon için izleyecekseniz zaten baştan tavsiye edebileceğim bir film değil. Kurgu/oyunculuk filmi. De Niro'yu bir tık daha üstte buldum.

--spoiler--
banka çatışma sahnesinin daha gerçekçi olması için silahların özel yapıldığı ve seslerin miksajlanmak yerine sette çekim anında kaydedildiği filmdir.
ilgili sahne: http://www.youtube.com/watch?v=ZL9fnVtz_lc
michael mann'in en meşhur filmidir.

başrollerinde sinemanın en baba aktörlerinden al pacino ve robert de niro'nun oyunculuk dersi verdiği bir yandan da o zamanlar(1995) genç plan val kilmer'ın da rolünün hakkını verdiği, gerek kurgusu, gerek karakterleriyle ve diyaloglarıyla bütün olarak mükemmel olan filmdir.

ilk izleyişimde basit bir suç filmi geliyordu ama sonraki izleyişimlerimde suç filmi nasıl yapılır sorusunun cevabını buldum.

--spoiler--
aynı zamanda sinema tarihinin en mükemmel çatışma sahnesine sahip filmidir.
çatışma sahnesinde ve öncesi banka soygununda çalmaya başlayan force maker ile tam bir başyapıt sahnesinin yer aldığı film.
brian eno güzel iş çıkarmış.

çatışma sahnesinden ve banka soygunundan önce de robert de niro ve al pacino'nun karşılıklı oturduğu meşhur bir restaurant sahnesi de vardır. o sahneye dikkatlice baktığınız da polis rolündeki al pacino'nun ellerinin masada olduğunu ve azılı soyguncu robert de niro'nun da ellerinin masanın altında olduğunu fark edersiniz.
muhteşem bir yönetmenliğin ürünü.

filmin içindeki diyaloglara da değinmek de fayda var. şayet böyle bir filmin diyaloglarının da mükemmel olması gerekiyor ki öyle...
özellikle restaurant sahnesinde al pacino(vincent hanna) ve robert de niro'nun(neil mccauley) karşılıklı konuşmaları...

Vincent Hanna: My life's a disaster zone. I got a stepdaughter so fucked up because her real father's this large-type asshole. I got a wife, we're passing each other on the down-slope of a marriage - my third - because I spend all my time chasing guys like you around the block. That's my life.

Neil McCauley: A guy told me one time, "Don't let yourself get attached to anything you are not willing to walk out on in 30 seconds flat if you feel the heat around the corner." Now, if you're on me and you gotta move when I move, how do you expect to keep a... a marriage?

-----------

Vincent Hanna: So you never wanted a regular type life?
Neil McCauley: What the fuck is that? Barbeques and ballgames?
-----------

son diyalog da robert de niro'dan gelsin:

- It rains... you get wet.

bir sürü muazzam diyalog var da hepsini yazamadım.

(diyalogları ingilizce yazdım hani siz expert seviyede biliyorsunuz ya ondan)

son olarak filmin güzel soundtracklerini de unutmamak lazım.
https://www.youtube.com/w...RDo_i7ZnlmHwQ&index=1
--spoiler--
gereksiz uzun filmdir. sırf ustalar oynuyor diye tereddütsüz açtım izledim ama gıdım sevemedim. baydı da baydı. hint filmlerindeki gibi sikimsonik sahnelerin 5-10 dakika geçmek bilmemesi falan malcaydı. ayrıyetten sağda solda birsürü yan olaylar vardı ve çoğu gereksi yere oluşturulmuş, sırf filmi uzun tutabilmek adına koyulmuşlar gibi geldi bana. ustalara laf yok ama sırf oynatmak için natali portman oynatılmış. çekerken zevkine çekmişler belli. ama başlardaki tempo film boyunca hakim olsaydı biraz tadı olurdu belki. suç filmlerini sevmeme rağmen bir türlü ısınamadım. bitse de kapatsam dedim artık.
beğenene lafım yok tabi. ama bana hiç hitap edemedi.
tüm zamanların en iyi soygun filmlerinden biri. Ölmeden önce kesin izlemelisiniz!
Vincent (al pacino): Karimi o kanepede becerebilirsin fakat benim televizyonumu izleyemezsin !

Gibisinden enteresan ama muazzam bir atar sahnesiyle şahlandigi yapıt.
film falan değil de ao3 ficlerinde sıkça karşıma çıkan abo dinamiği terimidir.
yanılmıyorsam alfaların kızgınlığına verilen isimdi.