bir sadri bey iddiası. ayrıca yeni motto adayı.
(bkz: sadri sarioglu)

bunların hepsi mi böyle acaba?
(bkz: sabri bey napıyosun) * *
(bkz: bu adam uçmuş)
http://www.milliyet.com.t...%20adam%20canli%20yayinda
başta vince carter veya jason richardson tarafından söylenmiş sanılan bir sadri bey iddiası.
altıma sıçana kadar gülmeme neden olacak olayın hazırlık aşamalarında söylenmiş söz. çünkü o sözü söylerken kendini o büyük patlamaya motive etmekteydi sabri bey efendi. bir nevi intihar bombacısı psikolojisi içerisindeydi yani. ve türk tv tarihinin en abes ve trajikomik anlarından biri çıktı bu patlamadan. yarabbi o yerde yuvarlanışı, tarık mengüç'ün kaçışı falan..hakkatten tam bir bomba. demeyim demeyim diyorum da işte (bkz: yurdum insanı)
akabinde,

(bkz: alllaaaaah)
internetten yayınlanan videolar sayesinde kendisini bir sürü insanın tanıdığı adamın sözleri. böyle insanları kınayarak bile prim yaptırıyoruz onlara farkında değiliz. reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığındaki insanı mutlu eder onun hakkında edilen bu kadar çok laf.
abimizin havada durduktan sonraki kuul tavırları da görülmeye değerdir.*
en çok hangisine güldüğümü bilemediğim komedi. allah seni inandırsın sözlük 10 dakikadır aralıksız gülüyorum. adamın "allah" diyip yerlerde topaç gibi yuvarlanmasına mı güleyim? adamdan korkan tarık mengüç' ün stüdyoda depar atmasına mı güleyim? esra ceyhan' ın sanki mantıklı bir açıklaması olabilirmiş gibi adama " sabri bey ne yapıyorsunuz?" diye sormasına mı güleyim? yoksa stüdyoda konuşan zat ı muhteremin "ben halep te yetmiş arşın atlıyorum" demesiyle adamın zıplamasını aynı ana denk getirmesine mi? yok dayanamıycam sözlük daha fazla yazamıyorum karnıma ağrılar girdi.***
yerde yuvarlandığının da binlerce sahitleri vardır.
uzun zamandır bu kadar güldüğüm bir olay hatırlamıyorum.

böyle bir hareketi yapabilen insanın psikolojisi ne olabilir diye düşünüyorsunuz ister istemez. adam sırf reklam olsun diye kendini bu kadar komik duruma düşürmüş olabilir mi? yoksa gerçekten havada durma ihtimali olduğuna inanarak mı patlatmıştır bu bombayı. vallahi özeniyorum bu denli sıyırmış olmaya.

bir de allah için senelerdir ekranda olmak esra ceyhan a bir soğuk kanlılık kazandırmış. tarık mengüç ün götü üç buçuk atarken kadının kılı kıpırdamadı.
- şeye gidiyordum kayseri'ye, bana bir hâl geldi.
- havada durdum sahitlerim var
+ nerede
- aallaaaah aaaalllaaeeeehh aaaaarrrggggghh all....
+ disari alin sunu.
(seyirci): tarik'cim gel buraya canim.
esra ceyhanın 20 mart 2009 tarihli programına katılan 21. yüzyıl herkülü vatandaşın kurduğu cümle. havada durmak ne kelime,parende,salto,takla,bir insanın vücudunu fiziki açıdan zorlayacak ne kadar hareket varsa hepsini havada yapıyor. görüldüğü gibi zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır. adamın niyeti meşhur olmaktı,oldu mu,oldu...nazar edenlerin gözü çıksın,havada taş kesilsinler inşallahhh..
astronot ya da kozmonot olma itimali yüksek olan kişinin sarfedebileceği söylemdir.
(bkz: beyblade)
bu hadise sabri bey kayseri otobüsündeyken gerçekleşmiştir.
şahitleri olan bir sabri yıldız halidir. işte o otobüs;

görsel
sabri yıldız- havada durdum şahitlerim var.
esra ceyhan- havada nasıl duruyorsunuz?
sabri yıldız- mesela şey otobüsünde gidiyoduk.. ee.. kayseri ye gidiyoduk. bana bi hal geldi. ben hav..
misafir- adı ne arkadaşın?
sabri yıldız- bunların şahidi var !11!
misafir- beyfendi.. şimdi bakın hiç hani demiş ya " ben halep te 70 arşın atlıyorum" demiş adam..
sabri yıldız- alllaaaağğğhhğğğğ alllaaaağğğhhğğğğ
esra ceyhan- evet.. evet.. sabri bey napıyosunuz?
facebook'da ve bilumum video sitelerinde aziz yıldırım ve semih şentürk'lü uyarlaması yapılan esra ceyhan'ın programından alınan kesit.
"ben halep'te yetmiş arşın adımlıyorum" cümlesi bu hal'i tetiklemiştir.
Nazım Hikmet in bir şiirinden bir dize ki çok etkileyicidir.

Karımın istanbul'dan Yazdığı Mektup



Canım,
Uzandığım yerde yazıyorum.
Yorgunum pek.
Aynada yüzümü gördüm, adeta yeşil.
Havalar soğuk, yaz gelmeyecek.
Haftada otuz liralık odun lazım,
başa çıkılır gibi değil.
Sofada demin iş görürken,
battaniyemi aldım sırtıma.
Camlar çerçeveler kırık, kapılar
kapanmıyor,
burda barınmamız imkansız artık,
taşınmalı!
Ev yıkılacak üstümüze.
Kiralarsa pahalımı pahalı.
Sana bunları ne diye anlatırım?
Üzüleceksin.
Derdimi kime dökeyim?
Kusura bakma.
Isınsa, iyice ısınsa ortalık ama,
Hele geceler.
Bıktım usandım üşümekten.
Rüyalarımda Afrika'ya gidiyorum.
Cezayir'deydim bir sefer.
Sıcaktı.
Alnımı bir kurşun deldi,
bütün kanım aktı,
ama ölmedim.
Bana bir hal geldi.
Çok ihtiyarladığımı hissediyorum.
Halbuki biliyorsun,
henüz kırkıma basmadım.
Çok ihtiyarladığımı hissediyorum,
söylüyorumda,
söyleyince kızıyorlar,
konferans dinliyorum herkesden.
Her neyse bu bahsi kapat.
Paraguay halk türkülerini çaldı radyo.
Bunlar dikenli bir yaprağın üzerine
aşkla, güneşle, insan teriyle yazılmış.
Acıda, umutluda...
Bayıldım Paraguay türkülerine.
Adviye'den mektup aldım.
Beni çok göresi gelmiş,
Hiç unutamıyormuş....
Şaştımda kaldım.
Yıllardır,
Sen memleketten gittin gideli,
ne kapımı çaldı,
ne bir haber yolladı hatta.
Hatta sokakta karşılaştık.
Bir bayram sabahı,
başını çevirip geçti.
En yakın arkadaştık!
Ama arkadaşlık ağaca benzer,
kurudumu,
yeşermez artık.
Ben cevap yazmadım.
Neye yarar?
Evime bile gelse şimdi,
söyleyecek lakırdım yok.
Düşmanlığımda yok elbet.
Otursun güle güle,
zengin bir koca bulmuş
hastalıklı bir şeymiş adam
manyağın biri.
Halbuki Adviye ne canlı kadındır.
Gidip baktım oğlumuza,
Pembe, kumral, uyuyor mışıl mışıl.
Yorganı açılmış, örttüm.
Bir kara haberde verdi bu akşam radyo;
iren Jolio Küri ölmüş.
Yıllar var
bir kitap okudumdu
ölenin anısı üstüne yazılmış.
Bir yerinde iki kız çocuğundan bahseder.
-Satırlar gözümün önüne geldi-
Sarışın iki Yunan heykeli gibi der.
işte bu çocuklardan biri öldü.
Bilmem ki nasıl anlatsam,
büyük bilgin, büyük adam,
ama şimdi lösemiden ölen
O sarışın kız çocuğuda.
Bu ölüm bana çok dokundu.
iren Jolio Küri için
ağladım bu akşam.
Ne tuhaf,
iren deselerdi, iren
öldüğün zaman
deselerdi,
istanbul'lu bir kadın
hemde hiç tanımadığın,
ağlayacak arkandan, deselerdi
şaşardı.
Kocası geldi aklıma,
bir mektup yazsam,
başsağlığı dilesem
diye düşündüm.
Adresini bilmiyorum ama
Paris, Frederik Jolio Küri desem
gidermiydi?
Birde Fransız yazarı öldü.
Gazetede okudum.
Adını bile duymamışsındır.
Çok ihtiyardı zaten,
üstelikte egoist,
sinik,
cenabet herifin biri.
Herşeyle alay etmiş ömrü boyunca.
Hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevmemiş,
bir köpeklerle kedileri,
ama yalnız kendininkileri.
Mülakat vermiş ölmeden bir kaç gün önce.
Ölümü alaya alıyor aklınca.
Ama belli dehşetlide korkuyor.
Resmide var.
büyükannemizi erkek yap,
tepesine bir takke koy,
işte herif.
Korkunç bir yalnızlık içinde
sıska bir ihtiyar.
O'nada acıdım
Belki büyükannemize benzediğinden,
belkide yalnızlığına.
Acıdım.
Aynı acıma değil elbet.
Acıyorsun iren Küri'ye,
çocuklarını düşünüyorsun, kocasını,
ama daha çok dünyaya acıyorsun,
büyük bir insan öldü diye.
Sana bir müjdem var;
Okumayı öğreniyor tembel oğlun.
Epeyi söktü kerata;
Tut, koş, kitap, kalem, çanta....
Mükemmel değilmi?
Her harfi birşeye benzetiyor;
A bir evmiş,
B göbekli bir adam,
T bir keser.
Ödüm kopuyor tembel olacak diye.
Hep O'na iş yaptırmak istiyorum.
Kız olsaydı kolaydı.
Kadınların her yaşta
her iş gelir elinden.
Ama beş yaşında bir oğlan,
ne becerebilir?
Ah bir ısınsa havalar...
Isınacak.
Uzadıkça uzadı mektubum.
Kendine iyi bak,
bana hemen cevap ver.
Beni unutma.
Bana hemen cevap ver,
akıllıdır Münevver,
nasıl olsa ne yapıp eder,
falan filan diye kendini avutma.
Sensiz perişanım,
beni unutma.
Kendine iyi bak.
Gözlerinden öperim canım.
Güzel geceler.
Kendine iyi bak.
Bana hemen cevap ver,
dertlerimi aklında tutma,
unut.
Beni unutma...


Nazım Hikmet Ran
havaa durduğuna durduğuna şahitlik edecek kişilerin farklığını ifade eden isim cümlesidir. şahsıma soracak olunursa ;
-yalandır efendim. yerçekimi diye birşey var değil mi. bu adamı yer çekmez mi yahu.
kanal i zasyon filmi fragmanında gördüğüm şahsiyet.
(bkz: http://www.youtube.com/watch?v=6QqH7xqgoN0)
- havada durdum, şahitlerim var!
- kimmiş onlar?
- gece, melek ve bizim çocuklar...