bugün

canlının bedensel, ruhsal, zihinsel açıdan hasta olması, rahatsızlığı, sağlığın olumsuz yönde etkilenmesi.
çoğu türünü bünyemde barındırdığım gereksiz,bir o kadar da insanı kendinden soğutan şey.
bazen psikolojik, bazende fizyolojik olarak ortaya çıkabilen durum.

hiç kimseye uzak değildir.
yaşam kalitesini düşüren, insana ölümü hatırlatan, biyolojik arıza.
öyle hastalıklar vardır ki, ahtapot gibi insanın dört bir yanından sarmalar ve vampir gibi kanını emer, ur gibi yapışır, sülük gibi damarlarını sömürür!..

(bkz: vampir)
(bkz: ahtapot)
(bkz: ur)
(bkz: sülük)
bir insanin basina gelebilecek en kotu durumlara verilen addir.
ciddi üzülmelere, yıkımlara sebebiyet verebilecek dozda ise, bazen saklanılabilendir.
Bazen zor imtihandır.Lakin beraberinde getirdiği lütuflara minnetimiz saklıdır
ilk caglarda yasama sansim olsaydi gitmekle kalmak arasinda beni caresiz birakacak iki seyden birisi.yani bu zamanda bile caresi bulunamayan hastaliklar varken o zamanlar en kucuk seyde ne yapardim bilemiyorum.digeri icin:
(bkz: elektrik)
bazen iki kişiyi birden rahatsız eder.
bazı zamanlar nimettir, allah'ı hatırlatır.
organizmada olağan vucut işlevlerinin bozulması ,aksaması.
ruhsal ve fiziksel olarak ikiye ayrılır.
ey ahiretini düşünen hasta! hastalık, sabun gibi, günahların kirlerini yıkar, temizler. hastalıklar keffaretü'z-zünub olduğu hadis-i sahihle sabittir. (said nursi- bediüzzaman)
bi' barış safran şiiridir, süperdir.

o zaman ne çok hastaydık sevgilim
sevgilim! ne çok hastaydık…
bir boğa heykelinin etrafında dolaşan matadorlardık
dibinde şifalı otlar biterdi
çokyüzlü kanalların yüzsüz kameramanları
bizi ikiyüzlüce çekerdi
yüzlerinde şaşkın bir ifadeyle

her gün intiharlar biriktirirdik
biriktirdiklerimizin üzerine çıkar, aşağı bakardık
sevgilim! o zaman ne çok hastaydık
dişçiler, jinekologlar, diğer doktorlar
avukatlar, bilgisayar mühendisleri, komisyoncular
hepsi aşağıdaydı, bizse daima yukarıda
şizofrenimiz, anksiyetemiz ve türlü fobimizle
tanrım! sevgilim! ne çok yalnızdık…

bir dürbün alır, karşı kıyıya, saraya bakardık
sultan bize bakardı, orada oluşumuza şaşardı
bir olta alır, kıyıya iner, ağlardım
otuz yılımı hatırlatan o sıkıntıyla
ürpertilerle koşardım eve, güleryüzle karşılardın
sevgilim! o zaman ne çok hastaydık…

“kız” lakaplı bir ahlaksız gelirdi
o ve “üzeyir” adındaki arkadaşı
“bu hastalığı çekmenize gerek yok” derlerdi, “anlamsız”
köleler ve kadınlar ararlardı kendilerini morg leşlerinde
öpüşleriyle kirletirlerdi hastaları
reddederdik hepsini, hastalığımızı severdik
ah sevgilim! örtüler altında nasıl da titrerdik

evimizin duvarlarına kolajlar yapardın; anarşi ve kaos hakkında
hep uyanık kalma pahasına yazılar yazardım; evrim ve devrim hakkında
darwin, freud ve marks otururlardı yan apartmanda
oturur ve bizden konuşurlardı, hastalığımızdan
onlar konuşurken akşam olurdu, biz sevişirdik acıyla
ah sevgilim! biz hastayken acıyla sevişirdik…

ellerin peynir ve sabun kokardı, ayaklarını öperdim
sonra gece gelirdi, iri gözbebekleri ve karın ağrısıyla
gece gelir, perdeleri örterdi, örterdi beynimi
işıkları yakmazdım, senden başkasına katlanamazdım

i̇yileşir iyileşmez giderdin sen, uzaklara, yalancı ışıklara
bense kalırdım, hayatı ıskalamış bir fizikçiyle
sahte mutluluklar satın alırken ondan
sen arardın bir tabutu çivilerken
“bana bunun için ödeme yapıyorlar” derdin
acı acı gülümserdim, hasta olurdum,
yanımda başka hastalar olurdu
ah sevgilim! o zaman ben hastaydım, beynim hastaydı
yaz ortasında kalın örtüler altında titrerdin
geceler soluk soluğa terli atlar gibi ilerlerdi
zaman geçerdi, ağlayan bakirelerden bana dönerdin
hastalığımızda buluşur, bir süre gülümserdik
ah sevgilim! hastayken biz acıyla sevişirdik

edit: imla.
çok garip bir hastalıktı benimkisi, sana benzeyen erkeklerden hoşlanma hastalığı. tam hatırlamıyorum ama 2 3 yıl kadar sürdü bu; yataklara düşürmedi ama boğazımı ağrıttı,kör etmedi ama gözlerimi sulandırdı, kalp yetmezliğine sebep olmadı ama kalbimi çok yordu. sonra tek seferde yüksek doz aldım, fazla miktarda sana maruz kalınca bitiverdin sen, sonlandı hastalığım. şimdi ne sen, ne de sana benzeyen herhangi biri hoşuma gitmiyor, aksine uzaklaşıyorum istemsiz. iyileştim artık, iyiyim.
biri biterken, öbürü başlayandır. ***
Allame'nin bir şarkısının adıdır.

saatim yine bir iki dakika geç kaldı bu mah.us yolcusu çok yorgun
teslimi beklemek üzere bi yol vardı bu karanlıktan oluştu zorlu
sendeler aklım elimde değil beni dilimden intihar eden kelamlara kaç kere cenk edecek bu beden demir attı hüzün dolu dağlara
sen yazları çok sev bana yazları deli gibi gözü kör bakan bir aşık kendimi bulduğum anda zamanla yarıştım alevlenen bi bu kana karışık bileklerimin insiyatifine kaldı verilen emirlere yemin eder ikisi dualarımdan ötürü bedduamla kan kardeş bana ilham perisi hangi derde derman oldun tam bir cendere içinde beni buldun küllerimden olduğumdan beri kaç sene geride bıraktın sana sordum tıpkı sema gibi derin bir nefesle doldurulur içimdeki boş saflar üzerime zimmetlenen bu kan kırmızı halkalar aklımı kurcalar insanların içinde dahi kulaklarımın eksik olmayan çığlık yapmam gerekenler elimdeki deftere bile sığmaz bu bir çılgınlık bıkkınlık hayatın ta kendinsi bu yüzdüğün derya kin barınakları arkamda bıraktıklarım aslında çift astarlı ben meraklıları

bıkar yürek konuştu kendine yalanları somurttu gül yüzüm çözüldü bak dilin bağı kanattı yaramı ellerim ve çok yanar canım bu dert ağır gelir devirdi beni bu hastalık

gece yine benden yana gözlerimi kapatmaya zaman yok bu kerbela takıklık etmen gereken bir cevap var sorduğumda bana saçmalama içinden gelenlere neden sunmadan söyle bu bulamaçta yer yok ama ter döktüğüm yolları keder kapattı felekse çok zor bir bulmaca titrek ellerin elimden tuttuğu vakitti depremlerden farksız ürkek tavırla yavaşça yaklaştığın şeytan sana kapıları açtı üzgünleri tek tek öldürdü dünün önemini saygıma borçlu ve tanrım beni senden uzaklaştırmaya çalışmıştım affet haksızdım! ibrden gülmeye başlardım ölüm aklıma işlenmiş bir çorap gibi kafamda yırtılmayı bekler tıpkı bana gülen suratlar misali kustuklarım o kadar çok sevdiklerimle yaşanmışlıkla alakalı kalbime humharca saldıranlara karşı olmalıydı öfkem en hası duygularıma oynamayı bırak sana ben dolu kabuslar var bu gece masallara veda et artık hazan vakitlere ruhuna vurduğun .mece ne kadar yalan söylemeneki bana yalanlarını doğru bıraktın gitmemeliydin .kettiğin o çocuksa şimdi kapına dayandı
yanlızlığın ve aşksızlığın anlaşıldığı anlardan sadece biridir.
neden kaderine terk edilmişsin sen böyle? sözlük yazarları neden iplememiş seni. ben iliklerime kadar hissediyorum lan. hastayım. çok hastayım. ölüyorum sözlük. hastalıktan geberiyorum.
bir insanın yavaş yavaş hücreleri ölürken, diğer insanların ölen her hücreyle kaçınılmaz sona kendini hazırlamasıdır. hastalıklar olmasaydı en sevdiklerimizin ani ölümü karşısında tedavisi olmayan travmalar geçirirdik.
ne felaket komikliklere yaklaşmıştım ben bununla ilgili be ya. ulan hastalık denen şeyin bile önemi kalmadı ki? sebepse hastalık hastaları.

otobüsteyim. yine uyku uyanıklık arası bir seans kürü. hissetmekle etmemek arasında bocalarken duraktan geçtikten hemen sonra yaşlı bir amca düğmeye bastı. bir diğer durak, ta kaç km ötede. otobüs hareketli. aha şöyle bir diyalog oldu:

amca - kaptan kapıyı aç!
şoför - durağı geçtik amca!
amca - e durakta indirmedin napiym!?
şoför - ya bırak bu ayakları amca bırak ya!
amca - sus! ben kalp hastasıyım.

insan, kendi içinde kim haklı kim haksız muhasebesi yaparken, aslında ruhlarımız çok sıkılmış. sadece yaşamaktan. gündelik hayatın mütemadiyen ifâ edilen rutin işleri değil bizi sıkan. yaşamanın bizzat kendisi. şimdi sana mutluluğun resmini bile çizsem sen haklısın zaten.

ne gereği var ki? yaşıyoruz işte. ordan gelip buraya giderek.

yine de içimde kalmasın, şoför haklıydı amca. neden ben kalp hastasıyım dedin ki? hastalık buna neden sebep olsun?

uykum gelmişti.
bazıları insana bütün dertlerini unutturur.
lise doneminde iyidir, ogretmenin sizi bahceye gondermesini bile saglayabilir.
sporun büyük ölçüde vücut direncini artırarak yakalanılmasını azalttığı düşünülen durum. Spor yapıyoruz birşey olmaz dedik dedik de ne oldu şimdi ? ***