bugün

Bir rum dönmesi atasözü.
Çok değil daha en fazla 4 5 sene öncesinin fiyatı. Şimdi en ucuzu 1750 lira.

görsel
görsel

sağdaki: mari gerekmezyan

türkiye'nin ilk kadın heykeltraşlarından biri.
ermeni asıllı.

mari gerekmezyan, güzel sanatlar akademisinde misafir öğrenci olarak eğitim görüyordu.

soldaki şahıs: güzel sanatlar akademisi asistanlarından biri. aynı zamanda ünlü bir ressam...

mari işte bu soldaki adama aşık oldu.

adam evliydi.
aldırmadılar. birbrlerini çok sevdiler.

mari sevdiği adamın büstünü yaptı, sevdiği adam da mari'nin portrelerini...
görsel

bu yasak aşk yüzünden mari, ermeni toplumu tarafından dışlandı. hatta ailesi bile onu reddetti.

mari sanata ve aşkına tutunuyordu, açtığı sergiler pek çok ödül aldı, ama hem ermeni olmasın, hem de evli biriyle aşk yaşıyor olmasından dolayı türk basını ondan bahsetmedi bile...

mari bir yanda yalnızlığı, bir yanda imkansız aşkı ile daha fazla dayanamadı.

1947 yılında hastalandı, alman hastanesine kaldırıldı.
tüberkülozdu.
görsel

antibiyotik gerekiyordu, lakin dünya savaşı yeni bittiği için ilaç sıkıntısı çekiliyordu.

ressam sevgilisi, ona ilaç getirtebilmek için tüm tablolarını sattı. ama geç kalınmıştı, mari hayata gözlerini yumdu...
görsel

2 yıl sonra büyük kulüp'te bir balo gecesi.

büyük kulüp üyeleri, o gece orada olan özel misafir bedri rahmi eyüboğlu'na ricada bulunarak şiir okumasını istediler.

bedri rahmi onları kırmadı, kalktı ve şiirini okumaya başladı. bir yandan şiiri okuyor, bir yandan da mendili ile gözyaşlarını siliyordu.

Karadutum,çatal karam,çingenem,
Nar tanem, nur tanem, bir tanem..
Ağaç isem dalımsın salkım saçak..
Petek isem balımsın ağulum..
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan..
Yoluna bir can koyduğum..
Gökte ararken yerde bulduğum..
Karadutum, çatal karam, çingenem..
Daha nem olacaktın bir tanem..
Gülen ayvam, ağlayan narımsın..
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Sigara paketlerine resmini çizdiğim,
Körpe fidanlara adını yazdığım,
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam.
Sıla kokar, arzu tüter,
Ilgıt ılgıt buram buram..
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten top yekun azade..
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum.
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam..
Sensiz bana canım dünya haram olsun...

işin ilginç yanı, bedri rahmi yasak aşkı mari gerekmezyan için yazdığı "karadutum" şiirini okurken, eşi eren eyüboğlu da hemen yanında oturuyor ve herkes gibi o şiiri kendisi için yazmadığını biliyordu...

geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...

#tarih
sanatçıya gem vurulamaz.
merhaba arkadaşlar, "ezanlarımızı susturamayacaklar" diyenler burada mı?

eyfel kulesinde ezan okunmuştu bir zamanlar.
eyfel kulesinde ezan okutan dünya liderine mustafa kemal atatürk denir...

karadeniz vapuru'nu muhakkak duymuşsunuzdur.
"mustafa kemal'in beyaz kuğusu" denirdi ona.
görsel

işte bu beyaz kuğu, yani karadeniz vapuru bizzat bir mustafa kemal atatürk projesiydi.
yüzen bir fuardı karadeniz vapuru...

vapurun içinde türk mallarından oluşan sergiler vardı.
üzüm, incir, hereke halıları, kütahya çinileri, lokum, edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık...
tamamı yerli ve milliydi.
yüzde yüz türk malı ürünlerdi.

ama bu kadar değil.
sergi salonlarında sanayi nefise mektebi öğrencilerin yaptığı heykel, resim ve biblolar vardı...

bu kadar da değil.
ibrahim çallı, hüseyin avni lifij, osman hamdi bey, feyhaman duran gibi türk ressamlarının tabloları asılıydı karadeniz vapurunun sergi salonlarında...

genç türkiye cumhuriyeti'nin ilk pr çalışması olan karadeniz vapurunun british pathe videosu;
https://www.youtube.com/watch?v=TGTDfT28it8

vapurun içinde iş bankası şubesi bile vardı.
ilgili iş bankası reklamı şurada;
https://www.youtube.com/watch?v=3abDmZx6Wzk

işte, karadeniz vapuru bu halde ve bu maksatla ilk seferine çıktı.
vapurda 180 yolcu 105 mürettebat vardı.
vapurun yolcuları türkiye'nin aydınlarıydı.
milletvekilleri, gazeteciler heykeltraşlar, ses sanatçıları tiyatro sanatçıları, ressamlar, iş insanları...
görsel

karadeniz vapurunda aydınlık türkiye'yi temsil eden bir de din adamı vardı.
şeyh ata efendi...
görsel

şeyh ata efendi, ahmet yesevi geleneğine bağlı, üsküdar sultantepe'deki özbekler tekkesi'nin postnişiniydi...
1. dünya savaşı sona erip, istanbul itilaf devletleri tarafından işgal edilmesi ile birlikte, özbekler tekkesi bir kuvayi milliye üssü olmuş, şeyh ata efendi de karakol örgütü ile birlikte hareket ederek(kurucu üye) istanbul'dan anadolu'ya yapılan silah, mühimmat ve insan sevkiyatında aktif rol oynamıştı.

örneğin; ismet inönü, mehmet akif ersoy, halide edip adıvar, yunus nadi gibi isimler özbekler tekkesi ve ata efendi vasıtasıyla anadolu'ya geçmişlerdir.

şeyh ata efendi, iyi ve kıymetli bir din adamı olduğu kadar aydın bir insandı.

bu yüzden 1925 yılında çıkarılan tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanundan özbekler tekkesi muaf tutuldu ve kapatılmadı. özbekler tekkesi bir edebiyat mekanı, bir söz meclisi olarak faaliyetlerini sürdürdü.
görsel

ulu önder mustafa kemal atatürk, türkiye'yi tanıtacak olan karadeniz vapuruna şeyh ata efendi'yi de davet etti ve ata efendi de karadeniz vapuru yolcuları arasındaki yerini aldı.

ata efendi'nin karadeniz vapuru ile yaptığı seyahate dair bildiğimiz şey ise, ata efendi'nin eyfel kulesine çıkıp ezan okumasıdır.
karadeniz vapuru'nun 2. durağı olan la havre limanında, gemi 3 gün kalmış, bu 3 günlük süre içinde gemide türk ürünleri sergilenirken, bir heyet de 3 saat uzaklıktaki başkent paris'e gitmiş.
paris'e gidenler içinde bulunan ata efendi de eyfel kulesine çıkarak ezan okumuş.
görsel

bugün geldiğimiz noktada, atatürk ve cumhuriyet düşmanları atatürk'ü sürekli din düşmanı gibi göstermeye çalışıp, onun en büyük projesi olan cumhuriyetimizi yıkıp çağdışı bir rejimle yönetilmemiz için algılar yapıyor yıllardır.
sıkıştıkları yerde de yine dini kullanarak "ezanlarımızı susturamayacaklar" diyerek kendilerini sanki dini değerlere önem veren kimselermiş gibi gösteriyorlar ya...

atatürk türkiyesinin ve cumhuriyetimizin hiçbir dini değerle sorunu yoktur, olmamıştır.
bu ülkede ne ezan, ne de ibadet yasaklanmıştır.

bilakis insanların dini hislerine değer katan hamleler yapılmıştır atatürk türkiyesinde.
işte bugün islam dinini öyle bir hale getirdiler ki, bir müslüman din adamı bugün çıkıp eyfel kulesinde ezan okumaya kalksa onu terörist diye indirirler, ama atatürk dönemindeki devlet itibarı sayesinde türk ve müslüman biri eyfel kulesine çıkıp ezan okuyor ve tepki gösterilmenin aksine bir de alkışlanıyor...

unutmayınız ki, dini dinsizler değil, dinciler bu hale getirdi ve böyle giderse de dinciler yüzünden dinler yok olacak...

geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...

#tarih
1976 yılı istanbulunda geçen film .
oyuncular yerli - yabancı karışık ....
şehir çok güzel ....

Special Squad Shoots on Sight 1976

https://www.youtube.com/watch?v=Ais4BVGXcpo
uzun bir aradan sonra merhaba...

biraz önce youtube'da gezerken eskilerden bir şarkı çıktı karşıma...

La luna me embrujó y me llevó hasta ti,
veneno del amor que yo feliz bebí...

neyse sözlerinin hepsini yazmayayım şimdi birazdan anlayacaksınız zaten...

sene 1990, günlerden 5 mayıs. gece saat 21 suları ailecek ekran karşısındayız, eurovision yarışmasını seyredeceğiz. o zaman blaupunkt mavi nokta renkli tv var, bir yandan da yarışmayı videoya kaydediyoruz...

türkiye o sene rahmetli kayahan'ın "gözlerinin hapsindeyim" adlı şarkısı ile yarışmaya katılacak. şarkımız güzel, beklentimiz büyük.

neyse, zagreb'deki Vatroslav Lisinski konser salonundaki yarışma başladı, ilk sırada ispanya sahne alıyordu.
iki kadından oluşan bir grup, adları; azucar moreno...

orkestra şarkıyı çalmaya başladı, lakin sanatçılar şarkıya giremedi...

yugoslavya ilk kez ev sahipliği yaptığı yarışmada daha dakika 1 gol 1 rezil oldu.

tabi ispanyol sanatçılar demoralize...

bir süre sonra ses sistemindeki sorun giderildi ve alkışlar eşliğinde ispanyol azucar moreno şarkıya girdiler.

eurovision tarihinin belki de en başarılı şarkısıydı dinlediğimiz.

şarkının adı: bandido.

azucar moreno'nun 1990 yılı eurovision performansını izlemek isteyenler için;
https://www.youtube.com/watch?v=44_UtU44Xbs

tek kelime ile müthişti...kulaklarımızın pasını atmış, içimizi delip geçmişti gerçekten...

yarışmada 4. sırada sahne alan kayahan'ın performansı da bizi tatmin etmişti. ne var ki azucar moreno karşısında kayahan'ın şansı yoktu.

yarışma sonuçlandı. türkiye 17. oldu.
azucar moreno'nun müthiş şarkısı ise ancak 5. olabilmişti.

isyan etmiştik adeta. nasıl olabilirdi bu?
ispanya'nın şarkısı yarışmada 1. olan toto cutugno'nun seslendirdiği insieme 1992 adlı şarkıdan kat be kat iyiydi. ama malesef ab'nin siyasi kanadı devreye girmiş ve toto'yu 1. yapmıştı. (bu arada toto cutugno'yu da aşırı severim, ama malesef bu yarışmada birincilik hakkı değildi)

işte az evvel bundan tam 32 sene öncesine gittim, zagreb'deki ses sistemi arızası aklıma geldi. o gün yugoslavya'ya milyonlarca kişi küfür etmişti çok iyi biliyorum...

neyse, bakınız asıl bu işin can alıcı yönü şu ki, azucar moreno'nun ses sistemi arızası yüzünden kul hakkına giren yugoslavya, 1992 senesinde dağıldı parça parça oldu. ne hazin tesadüftür ki yugoslavya'da düzenlenen yarışmayı kazanan şarkının adı insieme 1992'ydi. yani 1992 yılında avrupa'da olacak şeyleri anlatıyordu...

bu da böyle bir anımdır.

geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...

#tarih
#müzik
görsel

bu yukarıdaki kuşun adı : european greenfinch.
yeşil ispinoz yani...
ispinozgillerden bu minik kuş, güzel ötüşlü bir kuştur, öyle güzel öter ki, rehabilitasyon özelliği vardır ve hala ötücülüğünden dolayı aslında vahşi bir hayvan olmasına rağmen evcil hayvan olarak beslenir.

eski istanbul sakinleri, sırf bu kuşun ötüşünü dinlemek için 19. yy ve 20. yy başlarında makriköy'ün hemen batısındaki kalitarya'ya giderlermiş.

kalitarya...
eski bir rum köyü olan bu yere ise balkan harbi sonrası topraklarını terk eden türk muhacirler yerleşmişti.

işte yeşil ispinozötüşünü dinlemek isteyen istanbul sakinleri, haftasonu gezintisi için buraya gele gide kuşun ötüşünden dolayı yeşil ispinoza fülürye kuşu, kalitarya'ya da fülürye köyü adını vermişler...

gel zaman git zaman 1. dünya savaşı ve ekim devrimi ile birlikte istanbul'a beyaz ruslar gelmiş.
20-25 kadar beyaz rus, fülürye köyüne yerleşmişler.
lakin "fülürye" demeye dilleri dönmediği için burayı florya olarak adlandırmışler.

beyaz ruslar, florya'nın bir başka güzelliğini de ortaya çıkarmışlar.
plajını...
görsel

o günlere değin sadece kuş ötüşü dinlemek için florya'ya gelen istanbullular, beyaz ruslar'ın yerleşmesinden sonra florya sahillerinde deniz hamamı keyfi yapan insanlara da tanık olmuşlar.
görsel

ve artık florya, ötücü kuşu ile değil, plajı ile nam salar olmuş.
görsel

istanbul'un her yerinden, özellikle beyaz ruslar ve işgal kuvvetleri subayları, florya deniz hamamından faydalanmak için hafta sonları buraya akın etmişler...

cumhuriyetin ilanından sonra, 1930 yılında atatürk, milletvekili şükrü oğuz bey'in ısrarı ile deniz yolu ile buraya gelmiş ve hayran kalmış. burada bir cumhurbaşkanlığı konutu yapılmasını istemiş ve florya deniz köşkü inşa edilmiş.
görsel

deniz köşkünün karşısındaki ayastefanos manastırı kalıntılarının bulunduğu 350 dönümlük alana ise türkiye'de olmayan ağaç ve bitkilerin yer aldığı bir koru yapılmış buraya da florya atatürk ormanı adı verilmiştir.
görsel

ulu önder atatürk, özellikle yaz aylarında florya köşkünü sıkça kullanır, florya plajında halk ile iç içe yüzerdi. hatta atatürk, ölümünden birkaç ay evvel dahi florya köşkünde kalmış, son tatilinde burayı tercih etmiştir.
görsel
görsel

#tarih
şu aşağıdaki tablo greenwich'deki ulusal denizcilik müzesinde sergilenmektedir.
siyah beyaz bir kedi...
adı: oscar...
görsel

peki ulusal denizcilik müzesinde bir kedi tablosunun ne işi var?

anlatalım...

oscar bir alman kedisi.
ve bu kedinin 2. dünya savaşı maceraları filmlere konu olacak cinsten.

oscar'ın 2. dünya savaşı macerası bismarck zırhlısında başlamıştı. alman donanması kriegsmarine'in gururu olan bismarck, 1941 mayısında baltık'tan atlantik'e açılmış mayıs 1941'de tam 6 ingiliz zırhlısı ile girdiği muharebede üzerine atılan 2876 top mermisi neticesinde ağır hasar görmüş ve mürettebatı tarafından ingilizlerin eline geçmemesi için batırılmıştı.
görsel

bismarck'tan 115 mürettebat kurtarılmıştı, bismarck battığında tahta üzerinde yüzer halde bir kedi, ingiliz hms cossack mürettebatı tarafından kurtarıldı ve gemiye alındı.
görsel

işte bismarck'tan kurtulan ve ismi bilinmeyen siyah beyaz renkli bu kediye, uluslararası işaret kodunda "denize adam düştü" için kod olan "o" harfinden türetilerek "oscar" ismi verildi.
görsel

oscar takip eden birkaç ay boyunca kuzey atlantik'te hms cossack'ın mürettebatı(!) olarak görev yaptı, ekim 1941'de hms cossack, cebelitarık'tan büyük britanya'ya giden bir konvoya eşlik ederken, alman denizaltısı u-563 tarafından ateşlenen bir torpido tarafından ciddi şekilde hasar gördü.
görsel

hms cossack'ın sağ kalan tüm mürettebatı oscar ile birlikte hms legion'a alınarak cebelitarık'taki kraliyet deniz üssüne getirildiler.
görsel

artık ünlü bir kedi haline gelen oscar'ın yeni görevi, ingiliz uçak gemisi hms ark royal'de idi. geminin maskotu haline gelen oscar'a "unsinkable sam" (batırılamaz sam) lakabı verilmişti. hakikaten de oscar batmıyordu.
görsel

oscar'ın hms ark royal macerası da kasım 1941'de malta'dan dönerken u-81 tarafından torpidolanması ile son buldu.
hms ark royal denizin dibini boylarken, oscar yine kurtulmuş ve hms legion tarafından kurtarılarak yeniden cebelitarık'a getirildi.
görsel

pek çok deniz muharebesinden "gazi" olarak ayrılan oscar emekli edilerek cebelitarık valisinin ofis kedisi olarak yaşamını karada sürdürmeye devam etti.
son olarak buradan da ayrıldı ve belfast'taki denizciler evinde emekliliğin tadını çıkardı ve 1955 yılında eceliyle öldü.
görsel

not: oscar'ı 2 defa denizden kurtaran hms legion zırhlısı ise mart 1942'de gerçekleştirilen bir hava saldırısı sonucunda malta açıklarında alman hava kuvvetleri tarafından batırılmıştır.

#tarih
gdhtarih @gdhtarih
Çekimleri 1963 yılında tamamlanan ve başrollerinde
Melina Mercouri, Peter Ustinov ve Maximilian Schell'in
rol aldığı Topkapı filminden çok güzel istanbul görüntüleri.

https://twitter.com/gdhta...?cxt=HHwWjoCzpaGytYYsAAAA
yakın geçmişte dünyanın en büyük 6. donanmasının hikayesini anlatacağım sizlere şimdi...

pepsi kola donanması...

her şey 1959'da çekilen şu fotoğrafla başladı aslında...
görsel

1959 yılında yapılan ilk kıtalararası balistik füze denemesi sonrası sovyetler birliği ile abd arasındaki ilişkiler fevkalade gerilmişti.
bu gergin ortamı en azından normalleştirmek adına moskova'da bir amerikan ulusal sergisi açılmasına karar verildi ve abd bu sergiye başkan yardımcısı richard nixon'u göndererek üst düzey bir katılım sağladı.

nixon'un bu üst düzey katılımına Nikita Kruşçev bizzat evsahipliği yapmış ve kıtalararası balistik füze krizi böylece kısmen de olsa çözülmüş oldu.

işte yukarıdaki fotoğrafta krusçev ve nixon dışında 3. bir kişi daha var.
o da kruşçev'in elinde tuttuğu pepsi kolanın sahibi donald kendall...

sovyetler birliği başkanı kruşçev, donald kendall'in ikram ettiği bu gazlı içeceğe adeta aşık olmuştu.
ve hemen orada bu içeceğin tüm sovyetler birliğine sevkiyatının yapılması için bir antlaşma yapıldı.
lakin pepsi kolanın sovyetler birliğine ihraç edilebilmesi için küçük bir sorun(!) vardı.
sovyet rublesi, sscb sınırları dışında bir işe yaramıyordu.

sscb ve pepsi co, barter yaparak bunu aşmak üzere anlaştılar.
bu anlaşmaya göre pepsi sscb'ye kola satacak, karşılığında sscb'de devletin ürettiği Stolichnaya votkalarından alacaktı.
görsel

sscb ve pepsi arasındaki bu barter anlaşması uzun yıllar sorunsuz bir şekilde devam etti.
lakin 80'lerin hemen başında sscb'nin afganistan'ı işgal etmesi üzerine, amerikan ekonomisi Stolichnaya votkası da dahil olmak üzere Sovyet kaynaklı ürünleri boykot ederek buna karşılık verdi.
birkaç yıl içinde Stolichnaya votka satışları neredeyse sıfırlandı. bu durum pepsi'nin zarara uğraması demekti.

fakat sovyet halkı pepsi'ye adeta bağımlı hale gelmişti.
sscb'de pepsi'ye talep her geçen gün artıyordu. bu durum sovyet hükümetini pepsi'ye kola sevkiyatı için yeni ödeme yolları aramaya sevk etti.

1989 yılına gelindiğinde sscb hükümeti, Pepsi'nin alkolsüz içecekleri karşılığında pepsi co'ya bir donanma vermeyi teklif etti.

pepsi'ye verilecek donanmada 1 kruvazör, 1 fırkateyn, 1 muhrip, 17 denizaltı ve birkaç petrol tankeri vardı.
pepsi bu teklifi kabul etti ve bir alkolsüz içecek firması, bir anda dünyanın en büyük 6. donanmasının sahibi oldu.
görsel
görsel

pek tabi pepsi'ye verilen bu donanma savaş kabiliyetinden uzak unsurlardan oluşan bir donanmaydı.
görsel

ama bu donanma yine de abd hükümetini rahatsız etmişti.
bir şirketin birdenbire bazı uluslarla karşı karşıya gelmek için yeterli deniz ateş gücüne komuta ediyor olması kabul edilemezdi.

ve pepsi şirketi eline geçen bu donanmayı birkaç yıl içinde bir isveç hurda şirketine satarak bu gazlı içecek donanmasını paraya çevirdi...

not: pepsi kola, dünyada donanması olan tek şirket değildi tabi.
tarihte bunun daha önce de örnekleri görülmüştü.
örneğin ingiliz doğu hindistan şirketi ve hollanda doğu hindistan şirketi hem donanması olan, hem ordusu olan çok büyük şirketlerdi ve bu ordu ve donanmaları ile sömürge sahibi olmuşlardı.
(bkz: hindistan nasıl ingiliz sömürgesi oldu/#43462807)
(bkz: hollanda doğu hindistan şirketi/#43461629)

#tarih
görsel
istanbul . bebek . 1870 - 1910 yılları arası .
sizlere bugün feriha tevfik-mübeccel namık kavgasını anlatmak istiyorum...
görsel

feriha tevfik hanım malumunuz üzre ilk türkiye güzelidir.
görsel

1929'da yapılan cumhuriyet gazetesinin düzenlediği yarışmada 1. seçilerek ilk türkiye güzeli olmuştur.

mübeccel namık hanım ise 1930 yılında yapılan yarışmada 1. seçilmiştir.
görsel

işte bu iki hanımefendinin husumeti de 1930 yılında yapılan bu güzellik yarışmasına dayanır.
görsel

1929 yılında kraliçe seçilen feriha tevfik hanım, aynı yarışmaya 1930 yılında da katılmıştır. ne var ki, 1930 yılındaki yarışmada 2. seçilerek tacını mübeccel namık'a kaptırmış ve mübeccel hanım'ın 1. seçilmesini hazmedememiş, kendisinin ondan fersah fersah daha güzel olduğunu, mübeccel namık'ın tombul olduğunu, tombul bir kraliçenin bizi yurtdışında temsil edemeyeceğini söylemiştir.

hatta daha ileri giderek "şarklı erkekler etten buttan hoşlanıyorlar, bunu tartsan 90 kilo gelir, avrupa'da yarışmaya dahi sokmazlar" sözlerini sarf etmiştir.
görsel

mübeccel namık ise feriha tevfik'in "tombul" sözlerine, "tombul olmayı sivrisinek olmaya tercih ederim" sözleri ile karşılık vermiştir.

mübeccel hanım, ayrıca yine feriha tevfik'in kraliçe seçildiği 1929 yılına gönderme yaparak, o yarışmada feriha tevfik'in aslında 2. olduğunu, 1. seçilen hicran hanım'ın daha önce evlenmiş bir dul olduğundan tacının alınarak feriha tevfik'e verildiğini hatırlatmıştı.
görsel

peki sizce hangisi daha güzel?
feriha tevfik mi, yoksa mübeccel namık mı???

geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...

#tarih
ortaköy . eski fotograflar ....

görsel

görsel

görsel
güzel zamanlar ...
Eski radyo reklamları /1960'lar 1970'ler
makara bant kayıt .

https://www.youtube.com/watch?v=WG1ADHp2GTk

Eski radyo yayını, Reklamlar Alaaddin yavaşça
eseri makara bant kaydı .

https://www.youtube.com/watch?v=_j19rGhb948

arşivci bir arkadaşın sayesinde geçmişten
gelen sesler .
fransa - paris 1912 .

görsel
mısır - keops piramidi . 1914 .

görsel
fransa -paris - moulin rouge - kırmızı değirmen
1914 .
görsel
türkiye - istanbul - beyoğlu 1912 .

görsel
eski zamanlar ...
alman fotografçı adolf miethenin 1903
yılında çektiği renkli fotograf .

görsel
hindistan , agra şehri . taç mahal 1913 yılı .
görsel

hindistan - jaypur . hava mahal binası 1914 .
görsel

hindistan - udaypur 1927 yılı .

görsel
taksim - istanbul . 1970 ler .

görsel
görsel
eski türk evleri .

görsel
venüs sineması .

görsel
sarıyer - kireçburnu 1970 ler .

görsel
holiganizm...

futbol sahalarında, tribünlerde sıklıkla gördüğümüz ve asla tasvip etmediğimiz şeyler...
ama ne yazık ki holiganizm, futbol kültürünün bir gerçeği.

ingilizce kökenli holiganizm. ama bizde de var.
peki türk futbol tarihinin ilk holiganizm vakası nedir ve ne zaman gerçekleşmiştir biliyor musunuz?

Tarih: 22 Mayıs 1931… Yer: istanbul, Taksim Stadı…
görsel

Fenerbahçe ile Yunan Olimpiakos takımları dostluk maçı için karşı karşıya. Bu maç aynı zamanda Türk Futbol tarihinin o güne değin seyirci rekorunun kırıldığı maçtır, maça 15 bin biletli seyirci gelmiştir.
görsel

83. dakikaya kadar 0-0 devam eden müsabakada, Fenerbahçe Alaattin'in harika golüyle 1-0 öne geçmişti.
işte ne olduysa o anda oldu. Yediği golü hazmedemeyen Olimpiakos kalecisi Achilleas, golü atan Alaattin'i önce itti, ardından da futbolcumuza vurdu.
görsel

Tam bu sırada tribünlerden biri atladı, koşa koşa gelip Olimpiakos kalecisi Achilleas'ın suratına bir yumruk attı, Yunan kaleci yumruğun etkisi ile yere yığıldı, yumruğu atan koşa koşa tribünlere döndü kalabalığın arasında kayboldu.

O yumruğu atan kişi Gülhane'de görevli Tabip Yüzbaşı Hilmi Bey'di.
Yunan gazeteleri o yumruk anını Hilmi Bey'i elinde silahla ve üniformalı bir şekilde tasvir etmişti.

Derhal bir tahkikat başlatıldı. Yumruğu atan kişinin Doktor Hilmi Bey olduğu tespit edildi. Kendisine 20 gün oda hapsi verildi, ardından da Erzincan'a sürgün edildi.
görsel

TFF, Yunan Federasyonuna olayı anlatan bir özür yazısı gönderdi. Yunan Federasyonu ise Olimpiakos kalecisine ceza verildiğini bildiren bir yazı ile TFF'ye teşekkür ederek cevap verdi.

işte olimpiakos kalecisine yumruk atılan bu olay, türk futbol tarihinin ilk meşhur holiganizm vakasıdır. türk futbol tarihinin ilk holiganının bir türk subayı, türk doktoru olması ilk öğrendiğimde beni de son derece şaşırtmıştı. ama maalesef gerçek böyle...

#tarih #spor
nicola tesla'ya hepimiz hayranız değil mi?
bugün hayatımızı kolaylaştıran pek çok buluşta tesla'nın imzası var.

peki şimdi ben size bursa doğumlu bir nicola tesla'dan bahsedeyim mi?

pek çok buluşa imza atan, ama tıpkı nicola tesla gibi vaktinde kıymeti bilinmeyen ve sessiz sedasız bu hayata veda eden bursa'lı nicola tesla'yı anlatacağım şimdi...

emrullah ali yıldız... 1909'da bursa'da dünyaya geldi.
emrullah'ın ailesi bursa'da kitapçılık yapan rumeli göçmeni bir aileydi, aile kitapçı olunca emrullah ali de kitaplara merak saldı. bilim ve teknoloji ile ilgili her şeyi okurken uçma hayalleri kurmaya başladı.

hayallerini gerçekleştirmek için ilk adımını 17 yaşında attı ve hava kuvvetleri tayyare makinist mektebi'ne girdi.
görsel

bu okulu birincilikle bitiren emrullah ali, mecburi hizmet süresi bitince bursa'ya dönerek kardeşi ile birlikte fotoğrafçılık yapmaya başladı.
emrullah ali bir yandan fotoğrafçılık yaparak hayatını kazanıyor, diğer yandan havacılıkla ilgilenmeye devam ediyordu.
kendi imkanları ve parasıyla 1934 yılında bir planör tasarlayıp imal etti ve kendi planörü ile bursa semalarında uçmaya başladı. bursa semalarında uçuş deneyimleri yapan emrullah ali, türk hava kurumu başkanı fuat bulca'nın dikkatini çekti ve kendisi bir mektup ile türk hava kurumu'nun şampiyonlar ligi olan türk kuşu'na davet edildi.
görsel

türk kuşu takımında 2 ay kalan emrullah ali, sabiha gökçen ve beraberindeki 6 kişi ile birlikte rusya'ya eğitime gönderildi.

rusya dönüşü sonrası ise türk hava yolları'nda pilot eğitmeni olarak çalışmaya başladı.
görsel

1936 yılına gelindiğinde emrullah ali, inönü'den uçmaya başladığı planörü ile tam 18 saat 35 dakika havada kalarak bir dünya rekoruna imza attı.
görsel

emrullah ali artık profesyonel bir havacıydı. lakin fotoğrafçılığı da ihmal etmiyordu.
tüm bu havacılık faaliyetlerinin arasında istanbul'da istiklal caddesinde bir fotoğraf stüdyosu açtı. açtığı stüdyonun ismi; görçek stüdyosuydu...

görçek evet...
insanlar istiklal caddesinde görçek stüdyosuna gelip karşılarındaki aynaya bakarak kendi kendilerinin fotoğrafını çekebiliyordu.

gör-çek... ya da bugün bildiğimiz adıyla selfie'nin mucidi bursalı emrullah ali yıldız'dı...
görsel

emrullah ali yıldız'ın icatları sadece fotoğrafçılık alanıyla sınırlı değildi pek tabi...

1943 yılında otomatik paraşüt açma sistemini icat etmişti.
ne var ki bu icat türkiye'de pek ilgi görmemişti, emrullah ali yıldız bu icadını maddi zorluklar sebebiyle 1000 dolar gibi komik bir bedel karşılığında abd patent enstitüsü'ne satmak zorunda kalmıştı.

emrullah ali bey'in bu icadı seneler içinde binlerce kişinin hayatını kurtaracaktı...

maddi zorluklar, ilgisizlik, kıymet bilmezlik...
mucit emrullah ali yıldız, yılmamış çalışmalarına devam etmişti...

emrullah yıldız helikopter projesine ve geliştirmesine başladı.

1950'lerin başında helikopter projesinden yola çıkarak dikey iniş kalkış yapabilen uçak projesi geliştirdi. ne var ki bunda da kendisine destek veren çıkmadı.
oysa ki 1956'da hem helikopter hem de dikey iniş kalkış yapabilen uçak projelerinin patentlerini almıştı emrullah ali bey...

emrullah ali yıldız bey, dikey iniş kalkış yapabilen uçak projesinin hayata geçirildiğini 1967 yılında dikey iniş kalkış yapabilen harrier uçaklarını gördüğünde anladı...

o gün bir daha gökyüzüne bakmamaya yemin ederek fotoğrafçılık işine geri döndü, 1996 yılında sessiz sedasız yitip gitti aramızdan...

geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...

#tarih
Bu abinin adı Crazy Horse, yani Çılgın At.
görsel

Çılgın At, Amerika yerlilerinden Sioux'ların (Lakota'lar) lideri. işgalci ABD ordusuna kök söktüren, Amerikan Yerlilerini tarihte ilk defa bir bayrak altında toplayıp, ABD ordusuna karşı muharebe kazanan (Little Bighorn-1876) lider.

Çılgın At'ın Sioux/Lakota dilindeki özgün adı; Thašúŋke Witkó'dur. Esasen barışçıl bir adamdır. Lakin General Custer komutasındaki ABD ordusu Montana ve Güney Dakota'da işgal ve yerlilere karşı katliamlara başlamıştı.
tüm yerlilerin Birleşmekten başka çareleri yoktu.

çılgın at ve kabilesi, General Custer'in soykırımcı ordusuna karşı, Lakota'ların diğer lideri Oturan Boğa ile ittifak yaptılar.
görsel

Soykırıma karşı tüm Lakotalar, Dakotalar, Nakotalar ve Chayenneler tarihte ilk kez birleşmiş, 1500-2500 kadar savaşçı bir araya getirilmişti.

Lakotalardan Çılgın At, Oturan Boğa, Phizi, Chayennelerden iki Ay ve Sakat Beyaz Adam,
Nakotalardan Büyük Ayı, Dakotalardan Kıvırcık Hafif Saç Liderliğindeki birleşik yerliler ordusunun karşısında General Custer'in tam teçhizatlı kuvvetlerinin sayısı 1000'e yakındı.

iki kuvvet 25 Haziran 1876'da Montana'daki Littlie Bighorn Nehri düzlüğünde karşı karşıya geldiler, muharebede General Custer ve 400 adamı hayatını kaybetti, Yerliler de yaklaşık 500 kayıp vermelerine rağmen kesin Zafer kazanmışlardı.
görsel

Savaşı kaybetmek işgalci ABD'yi çılgına çevirmişti. ABD'nin her yerinde ordu Yerlilere karşı katliamlara girişti. Muharebe meydanında yenemediği yerlileri kadın, çocuk demeden katlederek diz çöktürmeye çalıştılar. Başardılar da...

Little Bighorn'da ABD ordusuna karşı zafer kazanan Çılgın At, katliamların durması için ailesi ile birlikte General Crook'a teslim oldu. Teslim olan Çılgın At ve ailesi katledildi, ayrıca ABD Ordusu Çılgın At ile birlikte teslim olan 600 Lakota yerlisini de katletti.
görsel

Yerliler birleşerek kazandıkları Little Bighorn Muharebesi sonrası dağılmış, feodal yaşantılarına dönmüşlerdi. Aslında Yerlilerin en büyük hastalığı buydu. Bir arada kalamıyor, sürekli birleşmeyi başaramıyorlardı.
Bu onların en büyük hastalığıydı.
ABD'nin bayram olarak kutladığı Thanksgiving Day (Şükran Günü) de aslında bu yerlilerin birleşemeyip birbirine düşme hastalığının tarihteki ilk örneğiydi.
(bkz: şükran günü/#42478452)

Bu bağlamda değerlendirildiğinde Çılgın At'ın yaptığı şey, yani yerlileri birleştirmek ve birlikte mücadele etme fikrini hayata geçirmek bir mucizeydi. işte Çılgın At bu yüzden efsane oldu.
Evet Oturan Boğa da efsanedir ama Çılgın At savaştan sonra katledilirken, Oturan Boğa'nın ABD Hükümeti ile anlaşması ve ABD tarafından affedilmesi onu ispiyoncu bir pislikten başka bir şey yapmıyor maalesef.

ama çılgın at bir efsanedir, büyük kahramandır. Çılgın At'ın yerli halk için mücadelesini ölümsüzleştirmek için, O'nun adına 1948 yılında Güney Dakota'da bir anıt inşasına başlanmıştır. Bittiğinde dünyanın en büyük anıtı olacak olan bu devasa yapı ne yazık ki hala bitirilememiştir.
görsel

Yerliler bu anıtı Çılgın At'ın bir atın üstünde Nevada topraklarını işaret ederken görünecek şekilde ve tamamen kendi imkanları ile inşa etmeye çalışıyorlar. Hatta ABD hükümetinin anıtın tamamlanması için teklif ettiği 10 Milyon dolarlık ödeneği de reddetmişlerdir.

işte böyle...
uluslar birleşirse kazanır, ayrılırlarsa yok olurlar sevgili arkadaşlar.

çılgın at, amerikan yerlilerinin gördükleri güzel bir rüyaydı bir zamanlar...devamını getiremediler. ruhu şad olsun...

#tarih
istiklal caddesinin 1910 -1920 yılları
arasındaki resimleri .
görsel
görsel

görsel
görsel
zerafet ve asaletiyle muhteşem olana tanık olmak...
1971 yılı üsküdar açıkları .

görsel
görsel
1971 yılı kabataş - gümüşsuyu .

görsel
galata köprüsü .
görsel