bugün

Politik düşünce tarihi hocamız Mehmet Okyayuz'un derste müthiş bir zeka olarak övdüğü, Candide ou l'Optimiste adlı kitabı biraz yeşilçam filmi senaryolarını andıran; ama Voltaire'nin kiliseye ve kendisini beğenmeyenlere karşı yürüttüğü mücadelede bir zırhlı tümeni gibi siperleri yaran ve bulunduğu mevzide duraklamadan ileri atılmaya devam eden yazar. Herkesin içten hesaplı olduğu, kişisel menfaatlerini mütevsiflerinin siyasi emelleriyle tevhid ettiği düşüncesiyle Makyevel'den etkilenmiş görünür.
Fransız düşünürü Voltaire (1694-1778), neredeyse bütün hayatı boyunca ya hastaydı ya hastalık hastası.
41 yaşında bir arkadaşına yazdığı mektupta 'gene' hastalandığından şikâyet etti ve 'Birkaç yıllık ömrüm kaldı' dedi. Voltaire, bu mektubu bitirdikten 43 yıl sonra öldü. Her Allah'ın günü bir şeyin kanser yaptığı veya kansere iyi geldiğinin açıklandığı bir dünyada yaşıyoruz. Sıska, sıkı ve sağlıklı yaşamak neredeyse din haline geldi. Voltaire, kolesterol, trigliserit, AIDS ve kuş gribinin bilinmediği çağların adamıdır. Bir şeyleri doğru yapmış olmalıydı ki, insanların genellikle kırkına gelmeden öldüğü on sekizinci yüzyılda, 84 yaşına kadar yaşadı ve bir daha kalkmamak üzere yatağa düşünceye kadar aktif bir hayat sürdü. Voltaire'in uzun ömrünün sırrı NE olabilir? Uzun yıllar düşünür için sekreter ve uşak karışımı bir şey olan Sebastien Longcahmps, Voltaire'in hep 'insanın sağlığı tamamen kendi ellerindedir' dediğini yazdı. 'Bunun üç temel ayağı var derdi: ayıklık, her şeyde ölçülü olmak ve hafif egzersiz yapmak. Kaza dışında, insanın başına gelen bütün hastalıklarda bizi sağlıklı halimize iade etmeye uğraşan doğaya yardımcı olmak yeter. insan aşağı yukarı her zaman diyetinde sıkı olmalı, uygun ve sürekli sıvı almalı ve hep basit şeyler yemelidir.
Yanında bulunduğum süre içinde onu hep bunları yapar gördüm.' Uzun ömrün sırrı Bunlar büyük bir sır değil aslında. Her şeyde ölçülü olmak aklı başında her insanın uyguladığı bir prensiptir. Bence Voltaire'in uzun ömrünün sırrı vücudunda değil kişiliğindedir. Voltaire uzun yaşadı, çünkü mutluydu. Öğrenmeye meraklıydı ve müthiş zengin olmasına rağmen, bir dakikasını boşa harcamadı. Ölmeye vakti yoktu. Binlerce mektup, yüzlerce sahne oyunu, kitap, makale yazdı. Saray yavrusu evinde her zaman misafir vardı. 'Ben Avrupa'nın 'hancıbaşısıyım' dedirtecek kadar. Adaletsizliğe hiç tahammülü yoktu. ilkel Fransız yargısının hışmına uğramış insanları kurtarmak için, tek başına, tarihe geçmiş kampanyalar yürüttü. insanların hakları olmayan bir dönemde insan hakları için mücadele etti. Kiliseyle ve bağnaz rahiplerle yaşam boyu dalga geçti. Ölüm döşeğinde papazlar onu pişmanlık getirmeye, şeytanı lanetlemeye davet ettiklerinde 'Şimdi yeni bir düşman kazanmanın zamanı değil' dedi. Bence, Voltaire'in en büyük özelliği yaşamdan zevk almasıydı. 'O kadar mutluyum ki utanıyorum' diye itiraf etti bir arkadaşına. 'Ben neredeysem dünya cenneti oradadır' dedi. Son bir şey daha var, hiç evlenmedi!
türkler hakkında bir çok avrupa'lı aydına göre daha dürüst açıklamalar yapmıştır; 'Kadınları baskı altında tutan, güzel sanatlara ilgisiz davranan Türkleri sevmem; fakat, iftiradan o kadar iğrenirim ki, onlara dahi çamur sıçratılmasına katlanamam! Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır: Hem kıyıcı hem de merhametlidirler. Açgözlüdürler, fakat hırsızlıkları hemen hemen hiç yoktur; boş vakitlerini kötüye kullanmazlar; içlerinden pek azı birden fazla kadınla evlenir. Türkler, misafirperver, hoşgörü sahibi ve zannımdan fazla sözlerine sadıktırlar'
modernizmin iki yüzlülüğünün simgesidir."senin düşüncelerine katılmıyorum, ama onları savunabilmen için canımı ortaya koyarım" aforizmasıyla demokrasi hamurunun suyunu taşımasına rağmen, köylüler için söylediği "bu insanlar vahşidir, hayvani özelliklere sahiptir" aforizmasıyla da monarşi ununa büründüğünü göstermiştir.modernizmin bireyselciliğidir aslında ona demokrat aforizmaları söyleten, zira defalarca yasaklanmış ve sürgün edilmiştir.
büyük adamdır, mühim düşünürdür de tarihin kendisine hep iltimas geçtiği şahsiyetlerdendir. bir yandan avrupa aydınlanmasının belli başlı figürlerindendir, buna rağmen siyah ırktan olanları insan kategorisine dahi sokmaması hep es geçilmiştir. azılı, onmaz bir türk düşmanı olmasından dem vurmaya bile gerek yok, zira bu avrupalılar için tarihsel olarak bir nakısa olamamıştır hiç bir zaman ! alabildiğine kısmetlidir, söylemediği bazı sözler kendine mal edilmiştir. ne hikmetse bunlar hep te çok tutulan aforizmalardır. en bildik olanı ' düşüncelerinize katılmıyorum, ama onları ifade ve müdafaa hakkınızı hayatım pahasına savunurum ' dur. oysa bu büyük cümle voltaire'e değil, onun biyografisini kaleme alan evelyn beatrice hall' a aittir. dedik ya, şanslıdır, ' fransız terzileri en asil duygunun insanlarıdır ' türünden bir zırva kendisine izafe edilmeye çalışılmamıştır. aptaldan dostun olacağına akıllıdan düşmanın olsun özdeyişini hatıra getirir.
asıl adı françois marie arouet'tir. aydınlanma çağının öncülerinden büyük fransız yazar ve filozof. zorbalık ve yobazlıkla yılmadan mücadele etmiş, eleştiri yeteneği, keskin zekası ve yergi gücüyle devrim çağının hemen öncesinde avrupa uygarlığının gelişiminde etkili olmuştur. yapıtlarında olduğu kadar yaşamında da dinsel hoş görünün yerleşmesi, maddi refahın artırılması, insan haklarına saygı gösterilmesini öncelemiştir.
başlıca eserleri şunlardır: küremizde seyahat, yedinci charles'ın tarihi, felsefe sözlüğü, kandid yahut iyimserliğe dair, on dördüncü louis asrı, zadig, hikayeler.

not: alıntıdır
ölmeden önce yatağının başucundaki kandil alev alan voltaire: "ne? daha şimdiden alevler ha?"
Voltaire toplumsal düzende sınıfların varlığını çok doğal karşılamış, zengin ve fakirlerin olmasının kaçınılmaz olduğunu söylemiştir. fakat, herşeye rağmen onun feodalizmin köleleştiren düzenine, keyfi yönetime, sansürü ve siyasal baskıya, kilisenin hoşgörüsüzlüğü ve dogmatizmine karşı kararlı direnişi ve karşı çıkışı, onun sınıfsal soruna bakış açısındaki yetersizliğiyle gölgelenemeyecek denli takdire değerdir.
"Tanrı'ya ettiğim dua pek kısadır: "Tanrım, düşmanlarımı gülünç duruma düşür" demiştir kendisi.
'eğer ölüm olmasaydı; insanlar onu icat etmek zorunda kalırdı' cümlesini söyleyen akıllı ve bilir kişi.
ıq sunun 180 oldugunu nerden ogrendiklerini sastıgım fransız donemi ve aydınlanma cagı yazarı elestirmeni deist olmasına karsın tanrıyı ve duzeni heryerde savunmus bunun baslıca nedeninin vicdani degil toplumsal fikirlerinden oldugu ortaya cıktıgında gercekten bakıs acısı insanları dusundurmustur sayet diyorki voltaire
(bkz: tanrı olmamış olsaydı insanların tanrıyı icat etmesi gerekirdi)
Fransız ihtilalinden önce ölmesine rağmen ihtilalin oluşmasına sebep olan hür düşüncenin esaslarını belirleyen fikir adamı. Masum insanlara yapılan eza ve cefaya karşı isyan bayrağını çekmiş hümanist yazar.
siecle des lumieres(aydınlanma devri) yazarlarından biri. 18. yy fransız edebiyatı'ndan.

voltaire'i okumak sıkıcı gelebilir, ama alegorisi, felsefi tarzı gayet başarılıdır. zaten kendisi "la littérature des philosophes"(filozofların edebiyatı) döneminin yazarlarından birisidir. bir rousseau'dan, marivaux'dan farklı çizgisi vardır. john locke'dan etkilenmiştir.

zadig, candide, micromegas, dictionnaire philosophique, lettres philosophiques sur les anglais gibi eserleri vardır.
Ayrılık, tatmin edilmeyen aşkı arttırır.
Her zaman zevk, zevk olmaktan çıkar. Bir şeye düşkünlük hayvanlarda bile yoktur.
Hiçbir ordu, zamanı gelmiş bir düşünceye karşı duramaz.
insan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.
insanoğlu hiç de kötü olarak yaratılmamıştır; ama hastalandığı gibi kötüleşir de.
iyi bir taklit, kusursuz bir yaratıştır.
hayatına baktıkça hep bir hayranlık ve acı duyduğum şahane insan. şahane insan diyorum çünkü; fransızdır, asildir ama asilliğinin yanında karşı durduğu şeylere karşı serttir. asla itiat etmemiştir kimseye karşı, güçlüdür, bilgilidir, hayatı düz mantıkla yaşamayanlardan, sürekli bir şey öğrenerek yaşayanlardandır. boş işlere tahammülü olamayan, kendini büyüten, her an kendini geliştirme gayretinde olan adamdır. şu an eşine benzerine az rastlanır, onun gibisi bulunmaz türünde bir insandır. zamanının şartlarına rağmen inanmadığı, sevmediği, yanlış bulduğu şeyi acımasızca hicvetmiş ve bundan hiç korkmamıştır. aynı sertliğini hayatı boyunca sürdürmüştür, boyun eğmemiştir sonunu ne olacağını bilse bile. bu yüzden sürekli sürgün hayatı yaşamıştır. hazır cevap, sivri dilli bir kişi olması onu zamanında zorluklara sokmuştur, başına bela almıştır. genç bir asilzadeyi gücendirmekten korkmamış, geri durmamış orada ona haddini bildirebilme cesaretini gösteren belki de tek insan oydu. ingiltere sürgünü onu güçsüzleştirmemiştir. daha çok önüne gelen fırsatları en iyi şekilde kullanma özgürlüğünü kullanmıştır. ingiltere'nin şehrinden, yazarların, insanlarından, kültüründen tecrübeler edinmiş ve etkilendiği şeyler olmuştur.

acı duyuyorum çünkü böyle bir şahane insan öldü. bir daha rastlanmayacak böyle insanlara o yüzden eserlerini okuyorum, kendime idol olarak seçiyorum onu. neyse çok uzatmadan vikipedi den linkini veriyorum. okuyun ki bir insan hayatta nasıl dolu yaşar, şu an yaşadığımız hayat ne kadar boş öğrenin. saçma sapan dizilerle öldürdüğünüz zamanlara yanın.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Voltaire
bazı bazı düşünceleriyle pek uyuşmasam da aklıma şu fıkrayı getiren filozof:

oğlu, babasına sorar:
- "baba sen mi iyi fransızca bilirsin yoksa voltaire mi?"
baba düşünür, 'ben' dese ayıp olacak. 'voltaire' dese, çocuk "babam doğru düzgün fransızca bilmiyor" diyecek. sonunda bir çıkış yolu bulup cevaplar:
- "voltaire benden iyi fransızca bilir ama türkçede benim elime su dökemez"
nietzsche'nin hakkında grand seigneur(soylu yüce kişi) dediği filozof ve yazar.'kendi yazılarımdan birinin üzerinde voltaire adı, –bir ilerlemeydi bu... kendime doğru...' diyerek nietzsche onu kendine yakın bulduğunu anlatmıştır 'insanca,pek insanca'da.
--spoiler--
"iyimserlik, bir insanın sıkıntı içindeyken her şeyin iyi olduğunu düşünmesi hastalığıdır.
--spoiler--
-insan zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.
-Fikirlerinizden nefret ediyorum. Ama onları savunabilmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım.
-insanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler.
-Kötü insanlar, iyi insanları sınamaya yarar.
"Gözyaşları, acının sessiz sözleridir" sözünün sahibi.
(bkz: bir brahman ın hikayesi)
insanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler.
VOLTAiRE.
"konu para olunca herkes aynı dine mensuptur."
bir zamanlar fransa'da tanrı gibi tapılan ateist. filozof carlyle bu manzaraya bakar ve der ki:

-şu tanrıtanımaz fransızlar bile bir büyük adama tanrı gibi tapabildiklerine göre, demek ki bütün eski tanrılar, böyle büyük adamlardı!
"zenciler avrupalılardan düşük, maymunlardan üstündür" demiştir...