bugün

her edebiyatçıdan nasıl ki yazar olmazsa her felsefe okuyandan da iyi bir konuşmacı olması beklenemez. iyi konuşmak bir yetenektir, el becerisi gibi... okuduğumuz bölümlerle , yeteneklerimizin aynı yönde olmasının türkiye eğitim sisteminde çok mümkün olmadığını bilerek hükümlerde bulunmamız gerekmektedir. karamsarlığında manası yoktur. konuşma becerisi giderek gelişbilen özelliklerdendir... ayrıca felsefede asıl gerekli olan düşünme yeteneğidir. sonuçta mevlana bir düşünce sistemi geliştirmiştir ama bunu insanlığa yayıp anlatan oğlu sultan veled' dir...*
edit: başlık bana kalmış
ne yaptığının ve neden o bölümü okuduğunun, bulunduğu yeri kirlettiğinin farkında olmayan insanın eylemidir. Bunların diğer bir uzantısı da sosyoloji okuyup, sosyal ve toplumsal gerçeklere çok uzak ve sığ kalan şnsan tipidir. Bir tanesi msn'inde boynu bükük gül koymuştur ve sebebini sorduğumda "bunlar şehitlerimiz için, kürtleri protesto" yanıtını verecek kadar gülünç duruma düşmüştür. Toplumsal ve sosyolojik yaraları tespit ederken, doğmadan önce rengini veya bölgesini hiçbir şekilde seçme şansına sahip olmayan insanların tümden terörist ilan edilmesi de ayrıca düşündürücü ve gülünçtür. Msn başından vatan kurtarmak da cabasıdır.
(bkz: terzi kendi söküğünü dikemezmiş)...
+ felsefe bölümünü bitirdim , konuşmayı da biliyorum.
- evet , teşekkür ederiz biz sizi ararız...
+ ama konuşmayı bilmeyenler var felsefe okuyorlar ya hani işte bazıları bilmiyor sanki yani galiba az biliyorlar bunlar da var değil mi ben biliyorum ama.
- ararız ararız.
aslında sadece felsefe bölümüne has olmayan vahim bir durumdur. ne yazık ki her üniversite mezunu yontulmuş şekilde çıkamamaktadır. bazıları kütük girer, kütük çıkar...
edebiyat ya da türkçe okuyup konuşamayandan daha iyimser bakılabilinendir.yakın zamanda sadece el kol işaretleriyle anlaşmaya çalışabiliriz.iletişim sorunu insanları yalnız bıraktığından toplumda kaynaşmaya engel olacak ve başka engeller yetiştirmek üzere atanacaktır.hem kendilerini hem birbirlerini anlamayan insanların mitozla bölünerek çoğalacağına delalettir.
elektronikte okuyup akım nedir bilmemek gibi birşeydir.
"bir dahinin hoş sohbet olması pek de mümkün değil; hangi diyalog dahinin kendi monoloğundan daha zekice ve eğlenceli olabilir ki?"
(bkz: arthur schopenhauer)
felsefeci neden konuşmak gereği duysun? dedirten sorunsaldır.
daha düşünme aşamasında olmasından konuşma safhasına gelememiş olmaktır.
düşünmenin konuşmayla özdeşleştirilmesini dehşet içinde görmektir.
(bkz: marcel proust)
(bkz: gustave flaubert)
cani konusmak istemedigi icin bilmiyormus gibi yapiyordur. "sen felsefe okuyodun di mi, gel seninle biraz nice tartisak." geyiklerinden bikmis olamaz mi ha? hem konusulani anlamayanlar da var, degil mi ama.
bi de söyle bisi var:
(bkz: beni bir kisi anladi o da yanlis anladi)
'yazmayı bilmemek' kadar önemli bir şey değildir. çoğu felsefeci konuşmaları ile değil de; kitaplarıyla öne çıkmıştır. * bazı güzel konuşamayan insanlar, güzel yazabilir.
olanak halinde konuşmayı biliyordur, etkinlik haline gelmesi beklenir denilesi durumdur. lakin olanak halinde bile bilmiyorsa 7-8 yılda ancak bitirebileceği bir bölümde okumaktadır hem de istemeden. yazıktır, çekilmez.