bugün

(bkz: bakmakla görmek arasındaki fark)
(bkz: ekşi sözlük ile uludağ sözlük arasındaki farklar)
ingilizce osuruk demekmiş. ama bence daha osuruğu anlatan kelime bulabilirlermiş. neyse ingilizcede osuruk.
Tasavvufî olarak "kişiden alınana cem, kişiden verilene fark" denir. Çoklukta birliği, birlikte çokluğu, herhangi bir karşılıklı engelleme olmadan görmek demektir.
sen benim farkımı fark edemedin ama artık fark etsen de fark etmez çünkü benim farkımı fark edenler senden çok farklı.
Farkları olanın şartları da olur.
eşyanın tanımlanabilirliğinin dayanağı: bir diğeri de ona bağlı olarak mesafe.
hareketi doğuran. bu varsa hareket vardır.
her türlü üretimin ilk sebebidir.
son dönemlerde sıklıkla üzerine düşündüğüm kavram. Gilles deleuze yazdığı bir yazıda şöyle bir savda bulunur:

"yalnız benzer olanlar farklıdır!"

Fark kavramına bizzat "benzerlik" olgusundan hareketle ulaşırız. Ve burada da özdeşliğin önemi gelir. Bu durumda "fark" olmuş bitmiş bir durumu imler. Yani farklı olanın eylemi çoktan bitmiştir. Geleuz'ün sözüyle tamamlamak icap ederse:

"yalnızca farklı olanlar birbirine benzer"
ayrımı ayrılığın değil aynılığın oluşturduğu kavramdır. iyi olgusu tanımlanırken "kötü"den yola çıkılması durumu buna bir örnektir. "iyi nedir" diye soran birine "kötü olmayandır" denildiğinde cevap iyi oluşu değil de "kötü oluşu" tanımlar. Bu anlamda fark kavramının özünde yatan şey bir ayrım değil bir tasnif halidir.
kıyas sonucu oluşan kanı. kıyas faktörü, politik, kültürel, cinsiyetçi ya da cinsel vb... unsurlar içerir. kıyası yapan hakim sınıfın kendisidir. kıyas yapılandan beklenen o farkı yoketmesidir.
giren çıkan arası sonuçtur. arada kalan rakamdır.
onda var bende yok, bende var sende yok.
vaaaarr * evet.
faaarrkk vaaarr :D:D .
farklılık vs . . .
farklılılarımız önemlidir.