bugün

sabah gazetesinde köse yazarlığı yapan gazeteci. ülkemizde halen daha tabu vaziyetindeki meselelerin üzerine üzerine üzerine giden cesareti ile sayıları hızla azalmakta olan gercek demokratlardan birisidir. yazılarını aklı selim her bünyenin okumasını siddetle tavsiye ediyorum.
bugunku 'Onlar laik, herşeyin en iyisine layık!' yazisinda bizlere bel altindan vurmanin, kavramlari, konulari carpitmanin muhtesem ornegini vermis tarafli gazeteci.

acaristanbul yapimina olur raporu veren profesorleri laik diye niteleyip, atilla yayla ile karsilastirmis ve atilla yayla gibileri dusunceleri nedeniyle universiteden atilirken, yolsuzluk yapan profesorler laik (ve dogal olarak ataturkcu) oldugu icin gorevlerine devam etmektedirler gibi cikarimlar yapmistir. neresinden tutulsa elde kalacak bir sav. birincisi atilla yayla da laiklik yanlisi bir akademisyen. ikincisi suclu olduklari iddia edilen profesorlerin daha kimlikleri tespit edilmeden, mahkemeye cikarilmadan haklarinda hukum vermek ne kadar dogru olur? bu ilgisiz iki ornegi kullanip laiklik yanlilari yolsuzluk yapar, karsitlari sutten cikmis ak kasiktir gibi imalarda bulunmak ne kadar dogrudur? her gorusten insanin iyisi, kotusu, durustu, sahtekari vardir. yamuluyorsam duzeltin ama bu acaristanbul rp ve akp'li belediye baskanlari doneminde yapilmadi mi? (bkz: bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek)
kartel gazeteleri içinde en dürüst olan ve birilerine yalakalık yapmayan yazar.
en azından tüm doğan grubu gazetelerinin yazarlarından daha libeal demokrat olan ve bunun için keyifle okunası yazar. bir de fanatik fenerbahçelidir kendisi.
sabah gazetesi binasında fenerbahçe formasıyla gezecek derecede fanatik fenerbahçeli editör.
sabah gazetesi genel yayın yönetmeni. az önce oldu.

http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=235759
--spoiler--
AB'yi hedef edinmiş, bu uğurda gecesini gündüzüne katmış bir siyasinin Çankaya'ya çıkıyor olması, Türkiye'nin Batı dünyasıyla uyumunu hızlandıracak, bölgede etkin olmasını sağlayacaktır.
--spoiler--

yanar dönerdir.
yuzeysel yazilar yaziyor, bilinen gercekleri baska kaynaklardan kolay elde edilebilecek temel bilgilerden olusturdugu goze carpiyor. konu pakistan olsun google dan bes dakika icersinde bulacaginiz bilgiler size bir kosede satirlar dolusu yazilar yazmaniza iyi kaynaktir. ne demis? gundemde ne var ise kendi basit goruslerinden ve her turk insaninin * edebilecegi kelamlardan. aslinda hakkinda neden sabah gazetesinde onemli bir konuma geldigi hakkinda fatih altay linin bir aciklamasi vardi. *
hayatin acimasizligi, dengesizligi ve densizliginin gercek yazarlarin olmasi gereken mertebelerine, 180 derece donusu takla atmayi dusuncede dilinde becerebilmis insanlari koyabilmesidir .

bir engin ardic, mehmet barlas ve diger onemli yazarlarin bu konumlarda olamamasi. oray egin bile bu adamdan daha kulturlu ve bilgisi, mantigi daha cevherdir.

babiali yokusunda universite bitirmis olmak onemli degildir. yakup kadri, ahmet hasim gibi sanatcilar yuksek tahsil yapmamis ama edebi cevherleri ve kulturleri ile parlamis insanlardir.

kose yazarlari birer sanatcidir.
iktidarlari yikamak, paklamak, yaglamak ve de cok iyi cilalamak ile meshurdur.
özelleştirme konusunda amerikada kimse sesini çıkarmıyor,bizim ulusalcılar kızıyor diyerek bizim ulus devleti olduğumuz gerçeğini görmezden gelmiş,ulus kavramıyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan a.b.d halkı ile bizi kıyaslamaya kalkmıştır.
bugunku yazisinda universitelere ates puskurmus. bu adam bes yil sonra iktidar degisir de rektor eli operken gorurseniz sasirmayin.
tayyip erdoğan'ın yurt dışı gezilerinin kadrolu elemanıdır kendisi. bunun dışında sabah gazetesinde yazarlık görevinide sürdürmektedir.
son dönem türkiye demokratlarından, hakikaten aydın denilesi kişilik.
an itibariyle tmsf tarafından atandığı sabah gazetesi genel yayın yönetmenliği'nden yine tmsf tarafından alınmıştır.

eeee! rüzgar yükseklerde sert eser.
boyuna posuna bakmadan ertugrul ozkok e hodri meydan, kavgaysa kavga da ederiz diyebilecek adam.
ertugrul ozkok'un 24 nisan 2008 tarihindeki yazısında sordugu bir kac soruya cevap dahi verememi$, direk sata$ma yolunu secip " soru soracagına sevmiyorsan soyle sava$alim" tarzi cirkin bir cevap vererek gereksiz bir polemigin temellerini atmi$ yazar.
yazar mi?
sanmam.
hürriyet'e sata$ırken araya yeniçağ'ı katmasıyla yeniçağ gazetesi'nden gerekli cevabı almı$, yazarlıktan çakmayan $ahsiyet.

http://www.yenicaggazetes...r/haberdetay.php?hit=7330
satilmis (evet gercekten satildi) sabah gazetesi yazari ve yonetmeni.

her allah'in gunu "turkiye'de irtica sorunu yoktur" lafini mutlaka bir yerlere sikistiran yazar. insanlari hayal gormekle, seriat ocusu yaratmakla sucluyor. bu nasil bir adamdir, yazardir cozemedim. iktidar yalakaligi almis basini gidiyor.
soyismini yalahan olarak değiştirmesi muhtemel şahsiyet."dolapta pekmez yala yala bitmez" tekerlemesi eşliğinde , devletin en tepesinden ,tmsf'ye kadar sürekli yalayarak , bu soyismi hak ettiğini kanıtlamıştır.
aydın doğan medyasına çatarken kullandığı ''yeniçağlaşmak'' lafı üzerine yeniçağ gazetesi genel yayın yönetmeni hayri köklü'den sağlam ayar almış mütareke basını temsilcisi.

''...Ergun Babahan, hızını alamayıp, Belki de Aydın Doğan'ın, gazetelerini basılmadan önce görmesinde büyük yarar vardır çünkü grubun amiral gemisi hızla 'Yeniçağ'laşma yolunda ilerlerken.. deyiverdi!!!
Nereden çıktı şimdi bu Ergun Babahan!!!
Dost-düşman bilir YENiÇAĞ'ın yayın çizgisini...
Atatürkçü, milliyetçi, ulusalcı, vatansever...

Hürriyet'le kavga ederken YENiÇAĞ'ı hedef göstermeni senden kim istedi Ergun Babahan!
Kim?!

Misal;
Şimdi biz kalkıp,
Herkesin önünde eğilen, vücudunda kemikten eser kalmayan, ilkesiz, arabasına bindiğinin düdüğünü öttüren, onun bunun eteğine tutunarak sağa sola çamur atan diye herhangi bir şahıs için veryansın etsek, sonra da bu kişi için gittikçe 'Ergun Babahan'laşıyor desek doğru olur mu?''
sabah'tan istifa eden kişi.
sabahtan ayrılış nedenini bir yazı ile açıklayan kişi.

--spoiler--
Kendimi zorunlu bir sürgüne yolluyorum, ne kadar süreceğini bilmediğim bir sürgün bu. Belki de hiç bitmez, bilemiyorum.
Ama gönlüm ferah olarak çıkıyorum bu yolculuğa.
Evet, bakmak zorunda olduğum iki küçük çocuğum var ve bu kararı verirken bunun sıkıntısını yaşamadım dersem yalan olur.
Bir aydır geceleri uykum bu düşünceyle kaçtı, açıkça itiraf edeyim.
Çünkü temelli gidiyorum.
Gün gelir başımı alır giderim diyorum.
Bir hayat tarzını, ayrıcalıkları bırakıp gidiyorum, çünkü inancımı kaybettim.
Paranın alamayacağı şeyler vardır, bunların başında inanç gelir.
O yüzden gün gelir, başını alıp gitmek zorunda kalırsın.
Bu vicdani ve kişisel bir karardır ve kimseden aynı şekilde davranmayı bekleme hakkım yoktur.
inancın bedeli şahsi ödenir.
Gün, bedeli benim ödeme günüm.
Ben bu bedeli öderim.
Kendime saygım, dostlarımın ve çalışma arkadaşlarımın yüzüne bakabilme uğruna, çocuğum bildiğim SABAH'a veda etme zamanı geldiğine karar verdim.
Bu karar bir günde alınmadı.
Vicdanım rahat.
inancım uğruna gidiyorum.
inandığım SABAH'ı yapamayacağım için gidiyorum.
Gidiyorum çünkü ben gazeteciyim.
Unuttunuz belki ama gazetecilik bazen gitmeyi bilmektir.
Ben bu vaktin geldiğini fark ettim.
20 yılı doldurduğum SABAH'tan gidiyorum, hem de dönmemek üzere.
Kalanlara selam olsun.
Gidiyorum, çünkü artık bildiğim, inandığım SABAH'ı yapma imkânım yok.
Bu gazeteye Ağustos 1989'da girdim.
Giriş o giriş.
2001 krizi nedeniyle uzakta geçen 1.5 yılı saymazsak burası gerçek anlamda yuvam oldu.
Belki de SABAH'ı gereğinden fazla sahiplendim.
Ama bu süreçte gazetenin gerçek sahibinin okur olduğunu bildim ve bu gerçeğe saygı gösterdim.
Gazeteci olarak iyi bir okulda yetiştim ve bunun için ortalama bir gazeteciden daha ağır bedel ödedim.
iki çocuğumun doğumunda da karımın yanında olamadım mesela.
Pişman mıyım, asla.
SABAH'ta çalışmak bir keyifti ama Dinç Bilgin gibi bir gazeteci patronla çalışmak zordu.
Yine de o zorluk, bana yıllar sonra bu koltuğa oturtacak deneyimi kazandırdı.
Ben de işimi çok ciddiye aldım, cumartesipazar demedim çalıştım, kızım Ayşe'yi sadece gazeteye götürdüğüm günlerde görebildim.
Gece yarıları çok sayfa yıkıp yaptığımız oldu; atladığımız bir haber yüzünden Dinç Bilgin'den köşe bucak saklanmaya çalıştığımız da oldu...
Kötü yaptığımızda en ağır şekilde fırçalayan, iyi işimizde "Sizinle çalışmaktan gurur duyuyorum" diyen bir patrondu.
Ne biliyorsam, o öğretti, ben de iyi öğrendim açıkçası.
Zaten 1984'ten bu yana patronumdu, Yeni Asır'da başlayıp 2008'in son gününde noktalanan bu serüvende istifa kararımı eleştirenlerden biri de oydu.
Ona "Siz nerelerdesiniz, bizi niye ortalarda bıraktınız" diyemedim elbette.
Ama bize verdiği emeğe saygımı bir an olsun eksiltmedim.
Gün be gün ilgilendi bizimle.
2002 Ağustos'unda Dinç Bilgin ve Turgay Ciner'in isteğiyle yayın yönetmeni olarak göreve döndüğümde, onun da büyük desteğiyle de bu gazeteyi 190 binlerden alıp Hürriyet'in ensesine dayadım.
Burada tevazu göstermeyeyim, işimi iyi yaptım, hem de çok iyi...
Sadece o dönemde değil, SABAH'ın son 7 senesinde de...
Çünkü bu gazetenin genetik kodlarını biliyorum, okurunu tanıyorum.
Hâlâ iddiam, bu gazeteyi yapabilecek en iyi gazetecilerden biri olduğumdur, bunu önümüzdeki günler sınayacak zaten.
Gazetecilik bir inanç ve liderlik işidir.
Liderliğe inanç ve gerçeği yazabilme iddiası...
Artık bunu yapabileceğime inanmadığım için gönüllü bir sürgünü tercih ediyorum.
Bu bir bedel, benim koşullarımdaki bir çalışan için çok ağır bedel.
Sonucu ne olursa olsun, bugün bu bedeli ödemeye hazırım ve bugün ödüyorum.
Çünkü ben solcu gençliğimden kalan isyancı ruhumu hiç kaybetmedim.
Bu işi yaparken hep demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü korudum, haberin gücüne inandım.
Yorumun da özgürlüğüne...
Hiçbir arkadaşımın yazısına müdahale etmedim, eleştiri okları en ağır biçimde bana yöneldiğinde bile.
Aldığım kararı küçümseyenler, bana "Aptal" diyenler veya "Çok geç kalmış bir karar" diyenler çıkabilir elbette.
Ama başta ben, ailem ve yakın dostlarım gerçeğin bu olmadığını biliyoruz.
Bu kararı medyada pek çok insanın imrenerek baktığı bir pozisyondayken aldım.
Dedim ya bu tercih edilmiş bir sürgün.
"Ne var bu kararın ardında" derseniz, cevaplayayım:
Atıp tutarken mangalda kül bırakmayıp hayatın en kritik sınavında tavırsız kalmak yok.
Yüzümü bir gün bile kara çıkarmayan çalışma arkadaşlarımı üzdüğümü, sıkıntıda bıraktığımı biliyorum ama dediğim gibi bana artık gitmek yakışırdı.
ikincisi, bildiğim, inandığım, büyümesine destek olduğum SABAH'ı yapma gücüm, olanağım kalmamıştı.
Dinç Bilgin "Gazete memurları ile çalışma" derdi, ben de memur bir yayın yönetmeni olmayı istemedim.
Türkiye bugün gazetecilik mesleğinin çok ciddi sınavdan geçtiği bir ülke.
Bu sınavın iyi verildiğini söylemek mümkün değil.
Bu sınavdan pekiyi alacak tavırlarım olduğu kadar, "0"ı hak ettiğim de olmuştur tabii.
Ama bu sadece benim sorunum değil.
Rengini, tadını, özgürlüğünü giderek yitiren tüm basının sorunu.
25 yıldır elimden geldiğince, gücüm yettiğince demokrasinin, halk iradesinin, azınlık hakkına saygının yanında oldum, tahakküme karşı çıktım.
Dün karşı çıktım, bugün karşı çıkıyorum, yarın da karşı çıkacağım.
Belki de biraz bu yüzden gidiyorum.
Sağlıcakla kalın.
Sakın anneme işsiz olduğumu söylemeyin, o beni hâlâ SABAH'ın yayın yönetmeni sanıyor.
--spoiler--
veda yazısının sonunda "sakın anneme işsiz olduğumu söylemeyin." gibi bir cümle kurmuş gazeteci.

işsiz mi !!?? en fazla bir ay bilemedin iki ay sonra başka bir gazetede köşe yazarlığı yapacaksın. hem bankanda milyon dolarların yok mu, var. ee o zaman niye bu telaş, anneden bir şeyler gizlemeler. annesine demeyin cidden oğlum e mi ergun'u aç yatacak çünkü aylarca... evine ekmek götüremeyecek...
03.06.2009 itibariyle star gazetesi yazarı.
sabahta ki son yazısında eski * patronu dinç bilgin'i öven ve sabah gazetesinde kendisinden habersiz yapılan değişikliklerden rahatsız olduğundan dolayı ayrılan (herhalde birine en kibar istifa et demek böyle olsa gerek) eski sabah gazetesi genel yayın yönetmeni. an itibariyle de star gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.hatta ilk yazısında habertürk gezetesini "gazetenin içeriğinden çok şeklini, boyutunu değiştirdiniz, sanki her gün 20 tane aynı gazete farklı isimlerle çıkıyor" diyerek eleştirmiştir. nedense sabah gazetesin de üstelik genel yayın yönetmeniyken bunları anlayamadı herhalde.
http://www.yenicaggazetes...aberdetay.php?hityaz=9171