bugün

ahmet altan'ın, güneydoğu'ya giden ve uluslararası bir araştırma grubuna (töre cinayetlerini araştıran bir grup) katılan yelda ve istanbul'da onu bekleyen selim'in hikayesini, birbirlerine duydukları, kurtulmak istedikleri ama vazgeçemedikleri gerçek, çaresiz ve yapayalnız aşkı anlatan kitabının adıdır. *
kitabın sonunda da selim tam kavustum derken bir daha uyanamayacagı bir uykuya yatıyor.**
KUZEY YARIMKÜRE iÇiN 21 ARALIK,GÜNEY YARIMKÜRE iÇiN 21 HAZiRANDIR.
öss arefesinin gecesidir.
uyunmaması için geçerli bir sebebin varoldugu kahrolası gecedir.bitmek bilmez.
en uzun gecenin hangisi olduğunu ne müneccim,
ne de takvim yapanlar bilir..
gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir!..
üstüne para verilip geçirilen gecedir. bitmesi istenilesi bir gece değildir.

(bkz: binbir gece)
uyusturucu kullanilan gece cok uzun bir gece olabilir.
bitmesi arzulanan gece her zaman diğerlerinden uzundur. Bitmesi için duyulan arzu gecenin uzunluğuyla doru orantılıdır.
hayatında herkesten ve herşeyden fazla sevdiği erkekten kaçarak güneydoğu'nun dağlarında uluslararası bi araştırma grubuna katılan bir kadın.

bir daha hiç kimseyi o kadını sevdiği gibi sevemeyeceğini bilmesine rağmen ruhundaki zaafları saklamak için yaptığı vahşice hatalarla karşısındakini yaralayan bir adam.

gerçek aşkın korkunç ağırlığını taşıyamayarak bir köprü gibi çöküp iki kıyısında iki insanı çaresiz bırakan bir ilişli.

affetmelerine izin vermediği için kendi hafızalarından bile nefret etmelerine rağmen affetmeyi beceremeyen insanların içine hapsoldukları bir yalnızlık.

iki insanın bütün zekalarını kullanarak öldürmek için uğraştıkları ve her yediği darbeyle biraz daha hastalanarak güçlenen bir tutku.

kutsal mezopotamya ovasının eteklerinde yükselen dağlarda süren tehditkar bir hayat.

bu iki insanın yaşadıklarını izleyen herkesin sorduğu bir soru:
"hayatım boyunca beni böyle seven biri oldu mu?"
(bkz: 21 aralık) *
kitabı bitirdiğinizde yüzünüzde bir hüzün beliriyor, ama çokta pay cıkartıyorsunuz kendinize.
ahmet altan'ın baş karakterinin içindeki aşkı farketmesi için aşık olduğu adamı aldatmasını yazdığı kitaptır, güzeldir.

ayrıca "en uzun gece" başlığını okuyunca bir dize geldi aklıma;
"...bundan böyle takvimlerdeki en uzun gece 21 aralık deği, senin bana gelmediğin gecedir..." *
daha 6-7 gunluk bebegini, sarilik oldugu icin hastanede birakmak zorunda kaldigi ilk gecedir, bir anne icin.
uyumak istenmesine rağmen uyunamıyan gecedir.
ilk aşkınızdan ayrıldığınız günün gecesidir.
okuduğum en boktan aşk romanı.bir daha ahmet altan okumayacağımın belgesi olmuştur. sevdiği insanı unutmak için başkasıyla defalarca yatan insanları gördükten sonra içimde yazara karşı bütün saygımı kaybettirmiştir.

ne bileyim bir deli kurt romanındaki deli kurtun gökçene olan aşkı, bir kürk mantolu madonnada raifin maria pudere olan aşkı yanında koskoca bir hiç yanında rezil bir şeydir.

kazandırdığı tek şey başarılı betimlemeler ve bulunan imgelerdir. bir de yeldanın uzun, şeb-i yeldanın da yılın en uzun gecesi olduğunu öğrenmişizdir.
kitap vardır anlatır, kitap vardır yaşatır, kitap vardır ağlatır... işte bu kitapta bunların hepsini en yoğun şekilde bulabilirsiniz. okurken, hissedip de kelimelere dökemediğiniz duygularınızla karşı karşıya kalacaksınız.
(bkz: gerdek gecesi)
ahmet altan'nın diğer kitapları kadar * güzel olmasa da ask adına yazdıgı kısa özlu sozlerle deger kazanan kıtabı.
ahmet altan' ın güzel kitaplarından biri. leopold' u anlayamamı$tık önce,"kadınlar ve erkekler orospudur" dediğinde. selim' in fahrünisa' yla ve asistan kızla yatması, ardından yelda' nın da taner ile aynı haltı yemesi doğruladı leopold' ün dü$üncesini. haklıymı$sın leopold.
iyi bir a$k ya$ayabilirdi leopold ve yelda, evet.
(bkz: binbir gece)
ahmet altan'ın "ooo 300 sayfa olmuş bea, yeter bu kadar" diyerek hızlı bir final yaptığı izlenimini veren kitap. saçmasapan bitirilmiş bir son* ve gereksiz yere birçok yerde yapılan dağ-bayır-ova betimlemeleri dışında, okuması oldukça keyifli; hastalıklı bir aşkın öyküsü.
ahmet altan'ın en ucuz kitabı. *
Ahmet Altan'ın *kitabıdır. Yıllar önce tarih dersinde sıra altından okurken kitap bittiğinde ben bi ağlamaya başladıysam hüngür hüngür.. O sırada kurtuluş savaşından bahseden hoca yüzüme bakarken "Kahrolsun Yunanlar" deyip ağlayarak dışarı çıkmıştım.

insanda acı çekmek isteği uyanınca okunması gereken kitaptır.Eski sevgilide kaldığı için geri istesem mi yoksa yenisini mi alsam ikilemine düşürür insanı.