bugün

rusların işkence yöntemleridir. en beğendiğim yöntem:
havluyu bir köşesinden çaprazındaki köşeye doğru yuvarlayıp rulo yapılır. sonra bir insanın boğazından aşağıya doğru sarkıtılır bir ucundan. bir süre sonra mide sindirim yapmaya başlayınca salgılanan asitle havlunun bir kısmı mideye yapışır. havluyu çekersiniz ve tüm organları mide başta olmak üzere dışarı çıkar.
(bkz: yuh ebenin nikahi)
umut en kötü işkencedir.
osmanlıda; suçlunun bütün kemikleri tek tek çekiçle kırılırmış ve suçluyu gülle gibi yuvarlak bir hale getirip topun ağzına koyar ve ateşlerlermiş...
--spoiler--
karakolda türk işkencesi

itiraf.com'da yayınlanan bir itiraf türk polisinin işkencede nasıl devrim yaptığını gözler önüne serdi.

işte geçtiğimiz haftasonu oynanan fenerbahçe galatasaray maçındaki türk polisinin bir grup taraftara yaptığı "akıl almaz" işkence:

"haftasonu oynanan fenerbahçe galatasaray maçı öncesi birkaç küçük sorun sebebiyle karakola alınan ve maç boyunca karakolda tutulan arkadaşımın anlattıklarını size aktarmak ve sizleri yepyeni bir işkence tekniğiyle tanıştırmak istedim.

fenerli, cimbomlu ayrımı yapılmadan aynı nezarethaneye kapatılanların saat, telefon ve kimliklerine el konmuş.

o sırada maçın başlaması bahane edilerek bütün polisler ortadan kaybolmuş. aradan daha on dakika geçmeden içeriden "goool" çığlıkları yükselmiş.

tabii nezarethanedekiler parmaklıklara yapışıp "kim attı? kim attı" diye bağırmaya başlamışlar. cevap veren olmamış.

bir on-on beş dakika daha geçmiş içerisi yine "goooll" nidalarıyla yıkılmış.

nezarethanedekiler çıldırmışlar tabii. "abi allah rızası için kim attı söyleyin" diye yalvaranlar bile olmuş. yine kendilerine cevap verilmemiş.

bu durum gollerin sayısı beşi buluncaya kadar devam etmiş. "aynı tonda, aynı sayıda adam bağırınca tüm golleri aynı takım attı sanıyorum.

ses değişse diyeceğim ki karşı taraf da gol attı ama ses hep aynı. biz beş atıyor olabilir miyiz diye düşünüyorum, olamaz diyorum.

yoksa beş mi yiyoruz diyorum, birilerine saldırmak üzereyim paranoyadan artık" diye anlatıyor arkadaşım o anı.

içerdekilerden bazıları iyice kaybetmişler kendilerini, "kaç kaç lan bu maç" diye başlarını parmaklıklara vuruyorlarmış. içlerindeki şüphe hepsini öldürüyormuş.

nihayet maç boyunca süren bu işkence hakemin düdüğüyle birlikte sona ermiş. polisler gelip arkadaşımı ve diğerlerini serbest bırakmışlar. çıkar çıkmaz beni aradı arkadaşım.

maçın skorunu sordu. 0-0 dedim. cevabımı duyunca kendinden geçti zavallım.

her ne kadar arkadaşımın haline içim gitse de elimde değil, ben bu yaratıcı fikri ortaya atan polise hayran kaldım kardeşim.

hem işe de yaramış. en azından arkadaşım bir daha o durumda kalmamak için maçın öncesinde ve sürecinde en ufak bir tartışmaya bile karışmamaya yeminli.

tebrik ederim polisimizi!"


çelebi grubundan alıntıdır.
--spoiler--
(bkz: seri eksi oy veren ibne)
(bkz: linger)

bir kişinin çok istediği bir şeyi yapabilmek elindeyken yapmamak.
günay amerikada yerli kadinlara yapilan bir iskence türü.
kadinlarin vajinasina fare sokmak.
bir maçta altı tane gol atmak .
bir tanede mankurt işkencesi okumuştum vakti zamanında. suçlunun saçlarını kazıyolar sonra kel kafasına yüzülmüş tüyleri temizlenmiş deve derisi geçiriyorlarmış ve suçluyu güneşin altında bir kum yığınına sadece kafası dışarda kalıcak şekilde gömüyorlarmış. akabinde güneşin sıcaklığıyla bir kaç gün sonra deve derisi kafaya yapışıp kuruyormuş ve çıkan saçlar deriden çıkamadığı için içeriye doğru uzamaya başlıyormuş. buda suçluyu delirte delirte öldürüyormuş tabiki.

(bkz: insan oğlu)

edit: deve derisiymiş..
editttir: mankurt işkencesiymiş sayın seyirciler! mankurtlaştırma deniyormuş ayrıca sipeşıl tenks tu agresifiyetliksiz. Öğrenin bunları kahvehane gençliği geliştiremediniz kendinizi bi lanet olsun size!
bir insanı tek başına yıllarca bir yere kapatmak ya da işkence görüntüleri izletmek.
(bkz: hadım etmek)
(bkz: Iron Maiden) (bkz: demir bakire)

Çok pis bir işkence aletidir.
nazi işkencesi: diş etlerini jiletle kesip tuz basmak.*
çin işkencesi : kişinin kafasına metal bir kova geçirilir, elleri ayakları bağlı bir şekilde musluğun altına sabitlenir ve musluk damla damla akacak şekilde açılır. damlalar 2 sn. aralıkla kova ya çarpar. komik gibi görünen bu iskence yöntemi, en etkili işkence yöntemlerinden birisidir, zira başlarda rahatsız edici olmayan suyun metale çarpma sesi, bir süre sonra dayanılmaz bir hale dönüşür.
kişi ne ayakta dik durabileceği kadar uzun ne de çömelebileceği kadar geniş bir yapının içine bırakılır. böyle iki büklüm kambur şekilde oksijen kıtlığından mefta olunur.

bir başka rivayete göre de kişi bir yapının içine kapatılır. kişiye sadece yemek verilir. aylarca dışarı çıkarılmayan kurban nihayetinde biriken dışkısından boğulur.
bir japon film ya da dizisinden alıntı...

kişinin tırnak ile etin birleştiği noktalara iğneler batırmak... daha sonra diş etinin çeşitli yerlerine birden fazla iğne batırmak ve askıya asmak o şekilde...
kurbanın dişini delmek. dolgu yaptıranlar bilir. hekimin elinde vız vız dönen sinir bozucu aerotor isimli bir alet vardır, çürük temizler madde kaldırarak, diğer bir deyişle dişi keser. o aletin ucu dişe her değdiğinde insan beyninde hisseder titreşimini. birileri işkence sırasında kurbanın sapasağlam dişlerini anestezisiz biçimde bu aletle delerek konuşturmaya çalışmışlar. bilin bakalım bu caniler kimmiş? amarikalılar. . (bkz: sanırsam vietnam savaşı)
(#2972393) numaralı entry'yi birden fazla okumak* *
oldboy filmi izlenip öğrenilebilir.
(bkz: platonik aşk)
ayrıca söz konusu insan bedenine zulmetmekse, insanı psikolojik olarak çökertmekse , ıslah etmekse dünyanın en büyük işkencesi yemek yemektir.
baksanıza afrikaya, ortadoguya insanların göz göre göre nasıl işkence çektiklerine.herşey aslında güzel midemizin üstüne kurulmamışmıdır sizce? havyar yiyende kuru ekmekte yiyen sonuç olarak yaşıyorsa ve insanlar sadece yemek yiyerek dışarlarda da yaşayabiliyorsa işkencenin temeli bence budur.

(bkz: yemek yemek)
Beden boyutunda tahta bir kutuda kişiyi çıplak tutmak. Düzenli olarak beslendiği için kişi her türlü ihtiyacını orada giderecektir.
çişini tutturmak olabilir.
prison breakte görmüş olduğum bir işkence sahnesi yter kadar kötüydü sanırım,anlatayım;Kahramanımız Mahone oğlunun katili olan wyatt adlı zenciyi yakalar ve bir sandalyeye bağlar.ardından kendisine yapıcaklarını anlatırki gözü korksun,yapacağı şeyler şunlardır kalp atışlarını ve nabzını takip eden elektrodlar yapıştırır vücüdunun belli kısımlarına ve bunları bir araba aküsüne bağlar ardından yaklaşık 30 cm uzunluğundaki akapunkturda kullanılan çubuğu alarak kendisininde dediği üzere insana soktuğunda en acı veren yer olan parmaklarında diklemesine sokar bu gayet acı verir.wyattı bilenler için söyleyeyim adam acıdan kudurmuştur ardından kalp atışları düşünce akü devreye girer ve hatrı sayılır bir biçimde elektiriğe mağruz kalır,dağ gibi zenci wyatt mahonea yalcavaracak konuma gelmiştir,umarım bu yeterince kötü o pis zenciye gelmiştir.*
tayyip'in halka sesleniş konuşmasını başından sonuna kadar dinletmek.
iki kere gösterip elletmemek...