bugün

bu zihniyetteki insanların olaylara yaklaşımına alıştık artık, bu konuda denilebilecek birşey yok, gerçi var da, duvara konuşmak bile daha faydalı olacağından gereksiz laf salatasına hacet yok. lakin o dönemin zihniyetini savunan bu tip -tektip de diyebiliriz- yazarların son zamanlarda bazı yaşanmışlıklar hatırlatılırken takındıkları üslup ve erdal eren'i zamanında yargılayan hakimlerin, savcıların bile çıkıp yanlış yaptıklarını kabul eden, suçu sabit olmadan kalemini kırdıkları için duydukları pişmanlığı dile getiren söylemlerine (oradaydım belgeseli'ydi yanılmıyorsam), ortada ki bilirkişi raporuna rağmen topluma erdal'ı ve diğerlerini katil şeklinde duyurmaları, insanların gözünün içine baka baka yalan söylemeleri, üstelik bir de kendilerini inançlı, iman gücü yüksek insanlar olarak lanse ederek bunları söylemeleri, işte bunu anlayamıyor bu akıl. türkiye'de ki okuma oranının azlığına sevinmiyor değilim bazen, en azından bu tip yarı aydınların yalanlarından uzak durabiliyorlar...
savunulmaya çalışılırken nasıl da tarihi bilgilerden yoksun olduğunumuzu görüyoruz. birbiri ardına çarpan tarihin salvoları karşısında ise siyasetle ilgililenen kişilerin demogoji ve tarih çarpıtıcılığını iyi bilirler. şimdi bir bir şu gerçekleri sıralayalım:

1-erdal eren davanın ardından yıllar geçtikten sonra balistik raporları sonucunda ortaya çıkan sonuçlar ile erdal eren suçsuz bulunmuştur. kişinin karıştığı olayda ölen er kendi birliğinin açtığı ateş sonucunda ölmüştür.

2- 12 eylül 1980'de gerçekleşen askeri darbe sonucunda 50 kişi idam edilmiştir. bunların 27'si solcu, 9'u sağcıdır. diğerleri başka adli suçlardan idam edilmiştir.

3- deniz gezmiş, yusuf arslan ve hüseyin inan 12 mart 1971 askeri muhtıra sonucunda 6 mayıs 1972 yılında idam edilmiştir. yani arada 8 sene vardır 12 eylül ile.

şimdi tarihi gerçekler ışığında herkese inanmamız gerektiğini görüyoruz. ben taraflı bir yazar olarak, taraf olma sayesinde siyasi anganjmanın güçlü kılınacağı gibi tarihi bilgilerin tahrif edilmesinin de önüne geçlimesine neden olacağını düşünen biriyim. ne yazık ki taraflı bakış açının biri tarihi çarpıtmaktan keyif duyuyorken, diğer taraf en azından tarihin gerçekliğini korumaya çalışıyor. ne yazık ki bir kez daha aynı gerçekle karşılaşıyoruz: milleti ve vatanı sevmek, her türlü kötülüğün arkasında bir paravan olarak kullanılamaz! tarihi çarpıtmanın önünde milleti ve vatanı sevmek bir engel olarak gösterilemez. eğer öyle olsaydı hitler çok önemli bir tarihçi olarak karşımıza çıkardı ama hatırlandığı tek şey reichstag yangını'dır. fakat gün gelir o oyunu da bozarlar. yurtsever birinden de ancak bu beklenir.
linkteki yazısında inanmadığı her şeyi sıralamış ama erdal eren'in yüzü kendisine dönük bir eri sırtından nasıl vurabildiğini bir türlü açıklayamamış kişidir. hem millete sallıyo hem de neden salladığının detaylarına inemiyor. inemez tabi. sonra demezler mi pazarcı emin bile anarşik olmuş diye.

http://www.medyatext.com/.../ColumnDetail/ColID/11232
akşam gazetesi ankara temsilcisidir. ayrıca iktidar kalemidir.
çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim yazar kişisidir. milliyetçi muhafazakar dünya görüşüne sahip bu yazar, ülkücü kökenden gelmiştir. şimdi siyasi partilerden ak partiye yakındır. söylemleriyle, yazılarıyla.

başlık sahibi arkadaşın entrysini yorumlayalım biraz da.

"erdal ereni yargılayan hakim bile yanlış karar verdiğini kabul ettiği halde hala erdal ereni katil gibi göstermeye çalışan..." diye devam eden cümleyle saldırmış emin pazarcıya. yalnız, yazarın burda bir yanlışı var.
evet, hakim yanlış karar vermiş olabilir. ama burdaki yanlış karar 18 yaşından küçük diye idam cezası verilmemesi gerekiyordu. hapis cezasına çevirilmesi gerekiyordu cezanın. yoksa, erdal erenin katil olduğu kanıtlarla ortadadır. erdal eren katildir. ama yaşından ötürü asılmaması gerekiyordu.
eski mhp'li şimdinin cumhurbaşkanına yakın gazetecilerinden. kurt bakışı diye bir kitabı var. 80 öncesi dönemi anlatıyor. o kitabını okuduktan sonra muhsin reis'e, ramiz ongun'a hayran olmuştum. chp'den nefret etmemi sağlamıştı. o kitabı yazan adam şimdi mhp'ye sallıyor dünya ne garip bir yer lan hakkaten.
apo yalakası bir lavuk.
Odun kafalı.
yalakalıkta zirve yapmış bir kemik yalayıcı gazeteci. dünkü polise hakaret etmesi ve akabinde açığa alınması olayının yüzsüz vekili zeynep gül yılmaza destek tweetleri atmış.

vekil denen kişi yaptığı hatayı kabul etmiyor, bunlar da ölümüne savunuyor. olm vicdanınızı, merhametinizi, ahlakınızı, kaleminizi satınca rahat uyuyabiliyor musunuz? çoluğunuzun çocuğunuzun yüzüne bakarken nasıl yüzünüz kızarmıyor satılık birer nefer olduğunuzu bile bile.

dünkü başlıklar;
(bkz: akepe vekilinin polise şerefsize bak demesi)
(bkz: akp li vekilin trafik polisini açığa aldırması)

bu aktroll gazetecinin tweetlerinden biri;
https://mobile.twitter.co...tatus/1429578189748293633

"Biri bizim vekilimiz. Millet seçti onu. Diğeri devletin polisi, hukuka uymak zorunda.
Vekil hakkını savunuyor. Polis o hakkı ısrarla gasp ediyor.
Türkiye hukuk mu yoksa polis devleti mi? Bu ülkede kanun mu, keyfi uygulama mı geçerli?
Yaşanan olayda polis değil, vekil haklıdır!"

bir de vekili biz seçtik diyor. ulan biz seçtiysek bize hizmet edecek. polisi, doktoru, memuru, sivil vatandaşı yok. vekil olunca kendilerini tanrı sanıyorlar. şundaki beyni kuşa taksak ters uçar.
bir zamanların sıkı fetocusu.
Şu dakika itibariyle ülke tv'de konuştu. Bu kavasa verecen asgari'yi, sonra konuşturacan. Gerçi bi' değişiklik olmaz. Geberesiceler...
Akapenin fanatik gastecilerinden. Dünkü soğan tweetiyle güya dalga geçiyor milletle. Halbuki soğan cücüğü kadar beyni olsa tek sorunun soğan olmadığını ülkede adalet, eğitim, emniyet, siyaset dili, demokrasi gibi sorunların da olduğunu anlayabilirdi. Yazık lan kimin çocuğuysa.