bugün

ülkeyi ısrarla 2001-2002 yılıyla karşılaştıran mantığın pembe kuruntusudur. 10 kat artmış borcun yapısını neyleyeyim ben? bankacılık sektörünü büyük ölçüde yabancılara vermek, merkezi büyük ölçülerde yabancılara vermek demek değil midir? 2001 krizini görmüş ekonomi bile yere daha sağlam basıyordu bu halimizden. ekonomik kriz ihtimali yüksektir, çünkü son 6 senede bazılarınca çok zor denilen üretime dayalı ekonomi modeli uygulanamamıştır, dışsal bağımlılık artmıştır. ayrıca şu an yaşanan kötümser bir resesyon dalgasıdır ve fed temmuz'dan önce piyasalara ufak tefek faiz indirimleri dışında müdahale etmeyecek, hele ki amerika'da yaşanacak enflasyonist bir süreçte fed'in faiz yükselttiğini düşünün. soru çok açıktır. yıllardır finanse edemediğimiz bu cari açıkla ne yaparız? Altı sene oldu altı...Altı senedir iktidarda kalınıp, yapısal iyileşme sağlanamamışsa kimse bana kusura bakılmasın ama, "bu bütün hükümetlerde aynıdır zaten" mavrasını okumasın.
işin gerçeği şudur: şu an türkiye'yi krizin etkileyip etkilememesi yurtiçindeki yabancı yatırımcının türkiye içinden çıkıp çıkmamasına bağlıdır. eğer olaki bu yabancı yatırımcılar tırsar da türkiye'den çekilirlerse işte o gün türkiye çok büyük ekonomik krize girecektir bundan da zerre kadar şüpheniz olmasın. bu kriz 2001-2002 yılları arasında yaşanan krizden daha da etkili olacaktır, zira 2008 türkiyesinin bankacılık ve finsan sektöründe yabancı yatırımcıların payı çok büyüktür. kısacası ekonomimizin geleceği yabancı yatırımcıların gelecekte takınacağı durumdur. gidecekler mi kalacaklar mı? işte sorun bu! yabancı sermayedarın s.kinin keyfine kalmıştır ekonomimiz.

edit: 2001-2002 ekonomik krizi köken olarak siyasi nedenlerden dolayı olduğu söylenir hep. birinin bir diğerinin kafasına anayasa kitapçığı fırlatması gibi sudan sebeblerden dolayı ekonomik kriz olmaz, dünya'nın hiç bir yerinde böyle bir örnek yoktur. ancak bizim gibi kolpa ülkelerede hükümet düşürmek için uygulanan suni ve sanal krizlerdir bunlar. kitap kriz çıksın, bir sonraki gün bir gelip kasa fırlatsın, bir sonraki gün esnaflığı bile tescillenmemiş kişiler esnaf eylemi yapsın, sonra günah keçisi ilan edil, bir bakmışın ortaklardan biri "bu iş yürümüyor" deyip erken seçime gitsin... bence iyi bir tiyatro oynandı, hem de yabancı yatırmcı ile kol kola girilerek.

edit2: sanılmasın ki mevcut hükümet farklı bir ekonomi politikası sürdürüyor. bu hükümet de kemal derviş politikalarını aynen devam ettiriyor. aynısı!
"ekonomik kriz olmamasi" ihtimalinden daha düsük ihtimallidir.
dünya ekonomisinin bozulması dolayısıyla başbakanın! türkiye'nin etkilenmeden atlatacağını düşünmesiyle eşdeğer bir düşüncedir. bu, düşük bir ihtimal değil kaçınılmazdır. başbakan! imkb' nin yerlerde süründüğünü görmemektedir hala, enflasyon denen canavarı da. ve olanları halkın görmemesi adına yine ortaya atmaktadır türban sorununu. herşey güllük gülistanlıkmış gibi "ben bu sorunu hallederim" edasıyla dolanır ortalıkta ama bir sürü halletmez. çünkü hallederse arkasına sığınacağı bir b.k kalmaz. amma ve lakin türk halkı saf gibi gözükse de değildir. yalancının mumu yatsıya kadardır. bunu herkes bilir.
düşünmesi bile bizi tirtir titretmeye yetecek düşüncedir. en son krizden bu yana hala toparlanamayan yurdum insanına bir şok daha gelmesi golden shoot olarak değerlendirilmelidir. krizden ziyade varlık içinde olmadığımız gibi, okullarda çocuklara sorulan aile sorularında "aile durumunuz" kısmında orta halli şıkkının kaldırılması söz konusu olup, orta bir halde bile olamamamız durumu vardır ki, tüylerini ürpertir insanın.
yeni bir ekonomik kriz geliyor düşüncesinin hamile kadınlarda düşük yapma olasılığı bile yüksektir.
(bkz: ekonomik kriz ihtimalinin düşük yapması)
kesinlikle yanlış olduğunu düşündüğüm olasılıktır, zira türkiye'de 2008 yılının ortalarında ciddi bir kriz olma olasılığı yüksektir.

olay sadece borçların uzun vadeli olmasıyla ilgili değildir. zaten uzun vadeli olması da borç verenin işine gelir faiz açısından.

sayın başbakan'ın açıklaması ülkeye yabancı sermayenin akın ettiği yönünde. ancak bu yabancı sermaye buraya gelip de fabrika kurmuyor ki! alışveriş merkezi kuruyor, yani üretime değil tüketime yönelik yatırımlar yapılmakta. bu tip yatırımları yapan adamlar zaten kumar oynayan, kısa vadede büyük kar elde edip sonra da kaçıp giden yatırımcılardır. ülkede üretim namına bir tek çivi bile çakılmazken, enflasyonu düşürmek adına işsizlik körüklenirken (bkz: philips in enflasyon-işsizlik eğrisi) ve kişi başına gelir azalırken krizin olmayacağını kimse söyleyemez.

ayrıca şuan dolar fiyatlarının tüm dünyada bu kadar düşmesi abd ekonomisini yani dünya ekonomisinin lokomotifini vuracaktır. bir siyasi açıklamada bile etkilenen borsamız esnek bir yapıya sahip olduğu için bundan en çok zarar gören ülkelerden birisi olacağımız ve o kriz dalgasının bize gelene kadar tsunami olacağı aşikardır.
bu hangi ülke de veya hangi ekonomi de varolan ihtimalse bırakın onlar düşünsün. ha türkiye nin ise bu ihtimal şu an yok sanırım. kriz son çıkan yasalardan sonra fırlamadığından şu an gözükmüyor kanımca. *
(bkz: yoruma gel yoruma)
ülkemizde hiç olamayacak bir durum.
türkiye için dışarıdan bir müdahale -sıcak para çıkışı- olmazsa söylenebilecek olasılık.

imkb'nin %85'i yabancının elindedir. tayyip amcamın dediği "yabancı sermaye" ülkeye istihdam yaratmak için, bırakın fabrika yapmayı, çivi çakmak için bile gelmemektedir. hazır var olan kar eden, çalışan işletmeleri 3-30 paraya kapatmaktadır. yabancı sermaye denilen para, gecede parasına %17 oranında para kazandıran sermayedir. neymiş? yolunacak kazmışız.

cari açık da özelleştirmelerle kapanır al işte bitti gitti. borcu borçla öde, borcu 5 yılda 2'ye katla, devletin ne kadar kar eden kurumu, işletmesi varsa 3-30 paraya sat, sonra de ki, kriz çıkmaz. 5 yıl sonra borç 650 milyar dolar olunca ne olacak?

nasıl olsa yaklaşık 815000 kilometrekare alan var. sat gitsin anasını satayım. 5-10 yıl sonra gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde olanlar nasıl olsa ortaya çıkar. demokrasi rayımız kayar, amerika gelir demokrasi getirir bize.

bir hikaye vardı tam olarak aklımda değil de, aklımda kalan kısmıyla anlatayım;

kumarbaz adamın biri evine balık almış, yolda karşısına kaynanası çıkmış, demiş "damat ne ladın" "anne balık aldım" kaynanası bak senle bi şey yapalım ben sana bi soru sorayım, bilirsen balıklar sende kalsın, bilemezsen ben alayım. adam heyecanla "tamam" demiş, kadın, "söyle bakalım damat, benim hamım nerde?" demiş, adam da hemen "önünde" demiş, kadın bi kaldırmış eteği, hamı arkasında, adam balığı vermiş. eve gidince karısı sorunca "almayı unuttum" demiş. ertesi gün yine aynı olay gerçekleşir, adam bu defa "arkanda" der, kadın bi kaldırır eteği, önünde, bu olay 1 hafta kadar böyle devam eder. en sonunda adamın karısı patlar "bey balıklar nerde" adam da "senin ananın hamı bi yerinde dursa bu eve balık girecek"

kıssadan hisse, bu memlekette satacak yer oldukça, ekonomik kriz çıkmaz. ne zaman ki, satacak yer biter veya satışlara bir takım engeller çıkar, bu ülke ekonomik kriz yaşar. hükümet ülkeyi bu konuma getirmiştir.
doğru bir olasılıktır. çünkü şimdiki hükümet amerika nın istediklerini harfi harfine yapmaktadır. ekonomik kriz olması için bir sebep var mı?
pek yanlış bir varsayımdır.

Bilimsel olarak deprem olabilmesi için stresin artması ve bir yerden patlak vermesi gerekir. yani depremin ne zaman olacağı bilinmese de tahmin edilebilir. Şu an için 50 yıl içerisinde yüksek şiddetli bir deprem olma ihtimali kaçınılmazıdır.

aynı şekilde piyasalarda da stres birikir. bu stres, herhangi bir olayla su yüzüne çıkar. 2001 krizindeki anayasa fırlatma olayı olmasa, bir başka şey olacak ve yine kriz çıkacaktı. Genelde ekonomide stres biriktiğinde siyasal olaylar bu stresin patlak vermesine sebep olur.

bakınız geçen sene pek çok siyasi kriz atlatıldı. Ekonomide herhangi bir kriz oldu mu, olmadı. bunun sebebi ekonominin stres seviyesinin kabul edilir seviyede olmasıdır.

günümüzde ise amerikanın resesyona (iki üçer aylık dönemlerde üstüste eksi büyüme ya da küçülme) girmesi sebebiyle tüm dünyayı olumsuz etkileyecek ve global bir kriz çıkacak olması yadsınamaz. bu durumda kendisiyle hiç alakası olmasa bile güven duyulamayan gelişmekte olan piyasalar en büyük zararı görür.

ülkemizde yüksek cari açık, önlenemeyen sıcak para girişi ile finanse edilmektedir. herhangi bir kriz anında bu kaynakların sahipleri daha güvenilir piyasalara doğru yola çıkacaktır. çıktığı anda da faizler otomatikman yükselecektir. Faizler kredi fazilerini ve dolayısıyla maaliyetleri bu da enflasyonu artıracaktır. Bununla birlikte aynı zamanda sıkı para politikası uygulanmış olduğundan durgunluk da baş göstercek, durgunluk içerisinde enflasyon yani stagflasyon olacaktır.

bunu bilebilmek için iktisat profesörü olmaya da gerek yoktur. diyelimki elinizde uzun vadeli bir borçlanma senediniz var ve kriz olacak endişesiyle elinizden çıkarmak istiyorsunuz ama, herkes aynı şeyi düşündüğünden kimse almıyor. satmak için ne yaparsınız? Fiyat indirimi. bononun fiyatının düşmesi faizinin yükselmesi demektir. Herkes aynı güdü içerisinde hareket ederse bono fiyatları iyice düşecek bu da faizleri yükseltecektir. Hem de piyasada hiç hareket olmasa bile.

Peki bu stres birikimini nasıl anlayabiliriz. Merkez bankası artırmasa bile piyasa faizleri artırmaya başlar. Tıpkı yukarıda yazdığım gibi.

stres artışlarını da bu şekilde anlayabilirsiniz. Misal ilk stres noktası 12/03/2008 tarihidir. ikincisi 09/04/2008 bu tarihten sonra durulma görülür gibi olsada temmuz, sonrasında ekim ve kasım aylarında yine bir şeyler beklenebilir.

Bunu bilmek için de buralara kadar * gelip bilim adamı olmaya gerek yok. Herhangi bir bankanın internet sitesinden hazine bonosu faiz oranlarına bakmak yeterlidir. ha tabi 12 olmaz, 10 olur, 15 olur, onu bilemem...

biz buna kriz kapıda diyoruz. türbanla vb ile alakası olmadığını da söylüyoruz.
saticak baska kurum kalmayinca olmasi kacinilmaz olaydir.
kapanan iş yerlerinden haberi olmayanların ihtimalidir. zaten artık ihtimal falan da değil, bildiğin gerçektir. insanların cebinden çıkan farketmemesi gerçekten mucize, adı da birinci tayyip mucizesi. helal olsun mu desem?
ihtimali düşük bir ihtimaldir.
arzuladığımız bir ihtimaldir. hatta oranın sıfır olması ülke için en hayırlısıdır ve tek temennimizdir.
iç piyasa için kısmen geçerli durumdur. çünkü ekonomi politikası dışa borçlan içeriyi hoş tut olan hükümet bu işin böylew gitmesi için elde ne var ne yok özelleştiryor.
özelleştirmeler, dış borçlarla içerdeki açık gideriliyor ama dışa bağımlılığımız kat be kat artıyor. eğer dış kaynaklı bir ekonomik kriz başlarsa ülkenin hali 90'lardaki rusya'dan beter olacaktır. yani olay rakamlarla, istikrarla ölçülme derecesini aştı. dünyada olacak en küçük kriz bizi yerle bir edecektir. ki şu anda da kriz yok diyenleri alkışlamak isterim kredi kartları sağolsun deyip geçerim
yanlış önerme. yıl sonu itibariyle cari açık 38 milyar dolaylarında tahmin ediliyor. bu demektirki türkiye 38 milyar dolar dışarıya cebinden para veriyor. unutmayın ki para fonlarından 1-2 milyar dolar borç almak için kaç takla atıyoruz. diğer taraftan türkiye cumhuriyeti devletinin yabancı para kuruluşlarına olan borçları 100 milyarlarca dolar. bu devlet zaten iflas etmiş durumda. kısa dönemde sanayiciler yüzde 10 büyüseler ne fark eder. o para sanayicinin cebine giriyor. yüzde 10 luk büyüme ile istihdam artmıyor. milyonlar hala işsiz. sanayicinin güçlenmesi sadece kısa dönem için pozitif bir veridir ve uzun dönem etkileri çok cılızdır. ekonomik krizler uzun vadeli çözümlerin olmadığı ortamlarda meydana çıkar...
ekonomisi disariya bu kadar bagimli bir ulkede yanlis olabilecek bir onermedir. sermayenin cogu yabanci kaynakli oldugundan dolari da dengeleyemezsiniz kriz durumunda, borsaya pansuman da yapamazsiniz. bugunden itibaren de gerceklesmeye baslamistir yavas yavas bu durum..
görsel