bugün

Genel olarak ekonomi, sonsuz ihtiyaçları olan insan ile bu ihtiyaçları sağlamaya elverişli doğa arasındaki geçerli ilişkileri araştıran bilimdir.
bikiniye benzer, görmek istediğini hiç bir zaman göremezsin.
(bkz: kaya ardıç)
(bkz: ekonometri)
sözcüğün kökeni latince oikonomiadır ve 'iyi bir ev idaresinin ilkeleri' anlamına gelmektedir...
birkaç hafta önce gündeme yerleşen konudur. ekonomideki dalgalanma tartışılıyor ve başbakana soruluyor. o da "bu dalgalanmalar normaldir, geçicidir" diyor..
şimdi ekonomimiz düzeldi mi de gündemden bir anda düştü? tabii ki hayır..
ama basın işine geleni yapmaktadır bana göre..
duyduğum zaman aklıma direkt olarak ilker parasız'ın ve makro olanından ne kadar zorlanarak geçtiğim geldiğine göre pekde iyi bi terim olmasa gerek...
dünya bu kadar global değilken, devletlerin ve milletlerin yıpratılması için hurafelere, cephe savaşlarına, saray oyunlarına ihtiyaç duyulurdu. şimdi ise ekonomi yeterli. çünkü devletler ve milletlerde ne kadar aç yaratırsan, çözünmeye o kadar elverişli hale gelirler.

tanım : dünyada en hızlı hareket eden şey finansal kaynaktır. kirli veya temiz. çünkü 3 saniyede dünyayı baştan başa dolaşır. ekonomi ise finansal kaynağın hesaba kitaba dökülmüş, evcilleştirilmiş halidir.*
bolumumm...
türkiye'de içini istediğiniz gibi doldurabileceğiniz kavram. akademik hayatta gördüğünüz parametrelerin çoğunu reel hayatta göremediğimiz, siyasetin oyuncağı olmuş bilim dalı.
http://www.kongar.org/ayd...1_Ekonomi_ve_Basbakan.php



EKONOMi TIKIRINDA!...
BAŞBAKAN ÇANKAYA YOLUNDA...

Özelleştirme gırla gidiyor.

Devletin elindeki işletmeler, arsalar ibadullah satılıyor.

Alınan para verimli yerlere değil, borç ödemesine yatırılıyor.

Özel teşebbüsün gözü dışarda.

işletmelerine ya ortak arıyor, ya da tümüyle satıp, sektörden çekiliyor.

* * *
Ülkenin ekonomik durumu, iktidarın siyasal başarısı, borsa göstergeleriyle ölçülüyor:

Borsayı düşüren hükümet başarısız.

Borsayı yükselten hükümet başarılı.

Oysa borsanın derinliği yok.

Ekonomik durumu, hele hele reel üretimi gerçekçi bir biçimde yansıtmaktan çok uzak.

Üstelik yüzde 60-70'i, biri Alman öteki Amerikan, iki bankanın denetimi altında.

* * *
Döviz kuru düşük, Türk Lirası değerli.

Türk Lirasına verilen reel faiz dünya piyasalarına göre çok yüksek.

ihracat darda.

ithalat patladı.

Cari açık 35 milyar dolar dolayında.

Patlayan ithalat üreticileri zorladı, yerli imalat yapan firmalar birbiri ardından piyasadan çekiliyor.

ihraç ettiğimiz her bir liralık malın içindeki ithalat oranı yüzde 75'i buldu; her ihracat artışı ithalatı pompalıyor.

Dış borç 200 milyar dolar dolayında.

Bir o kadar da iç borç var.

Borçlarımız yıllık milli gelirimize eşitlendi ve onu geçti.

Bütçenin büyük bir bölümü borç faizi ve anaparası ödemelerine gidiyor, yatırım yapacak kaynak kalmadı.

* * *
En zengin 25 kişi milli gelirin yaklaşık yüzde 10'unu alıyor.

Nüfusun en yoksul yüzde 20'si yani 13-14 milyon kişi milli gelirin yaklaşık yüzde 5 kadarını alıyor.

Türkçesi, 13-14 milyon kişi, 25 kişinin aldığı payın yarısını alıyor milli gelirden.

Ya da daha çarpıcı bir biçimde ifade edelim:

25 kişi yaklaşık 25 milyon kişinin aldığı payı alıyor milli gelirden.

* * *
Türkiye'nin iletişim ağını denetleyen Türk Telekom, adı Ortadoğu'nun şaibeli ilişkilerine karışmış bir politikacının şirketine satıldı.

Yunanlılar şakır şakır bankalarımızı satın alıyor.

Yeni petrol yasası, çıkarılacak petrolde ülkenin payını yüzde 2'lere kadar düşürdü.

Bu arada Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa gibi ülkeler, "milli menfaatler" gerekçesiyle, bazı ulusal işletmelerin yabancılara satılmasını engelliyor.

* * *
Yabancı sermaye gelsin, tabii gelsin.

Aynen Mustafa Kemal Atatürk'ün izmir'de 1923'te toplanan Türkiye iktisat Kongresi'nde söylediği gibi "Yerli sermaye ile eşit koşullarda gelsin".

Yatırım yapsın, istihdam yaratsın, yeni teknoloji getirsin.

Ülkenin katma değerine ilaveler yapsın, kar etsin, vergisini ödesin, ülkenin zenginliğine katkıda bulunsun.

Oysa yabancı sermaye sıcak para olarak geliyor, mali piyasaları alt üst ediyor ve işini bitirince ardında bir enkaz bırakarak çıkıp gidiyor.

* * *
işin acı tarafı, yukarıdaki trajik ekonomik tabloyu yaratanların, başarı şarkıları söylemeleri, Türkiye'yi bedavaya pazarlayanların Çankaya'ya çıkma hazırlığında olmalarıdır.
gazetelerin en az okunan kısmını oluşturan sayfalardır.
ekonomi, herhangi bir şeyi satın almak için en iyi zamanın geçen yıl olduğunu anlatan bilim dalıdır.
(bkz: sadece bkz dan olusan ekonomi)
herkesin yaşadığı, anlamadığı için okumadığı ve dinlemediği, ama herkesin ahkam kestiği sosyal bilim.
bir yerden yaparken diğer yerden bozabilen bir bilim dalıdır.
ekonomi haber kanalları için uzun uzun tartışılabilesi bir başlıktır.
marksist, kapitalist, keynesyen.. vb. türlerinin deneme- yanılma yöntemiyle yaşandığı ve ne yazıkki
'en iyisi budur' denilemeyen bir sistemler bütünüdür.
AMERiKA gibi bir devi cüce yapacak ve
ÇiN gibi bir cüceyi deve yapacak olan
kaderin oyunudur!
ekonomi benim mesleğimdir (kendim bulmuş çünkü kendim etmişimdir)
geleceğimdir, geçmişimdir
çilemdir - sefamdır - cefamdır çünkü her an ne olacağı belli olmayan bir risktir.
ekonomist'im çünkü ekonomi zeka işidir.
insanların yeme, içme, barınma gibi yaşamını en iyi biçimde sürdürme etkinlikleri ile ilgili her türlü eylem tuttum ve davranışlarını kapsayan kültür öğesi denebilir.
adam yazmış;

(bkz: #4633898)
grekçe "oikos" (ev) ve "nomos" (yasa) sözcüklerinden oluşturulmuş bir türemiş sözcüktür. ev idaresi için gerekli yasalar, kurallar demektir. evden büyük idari birim olarak görülen yunan sitesi için de kullanılır ama kökeni budur.
Sig bir tepsinin icindeki su gibidir her dalga butun koselere carparak buyuyebilir. Ekonomistler bu dalgalari en az hasar yada dalganin carpismadan sonra geri donusunde daha gucsuz olmasini saglama gibi isler yaparlar.
akp'den önce türkiye'de kendi haline bırakılmış bir şeydi. laiktik ama ekonomiden anlamıyorduk bu yüzden hep fakir kaldık.
sınırsız insan ihtiyaç ve isteklerinin, sınırlı üretim kaynakları ile en iyi şekilde nasıl gidirelebileceğini inceleyen bir bilim dalıdır.
"ekonomi bir 'mekanizma' değil, insanların üretici güçlerle sürekli değişen ilişkisinin ve insanları tarihsel olarak özgül bir şekilde tanımlayan sınıf mücadelesinin şekillendirdiği ve yeniden bir kalıba soktuğu toplumsal bir süreçtir" louis althusser.
An itibari ile Sayın Şevket hocamın gözümün yaşına bakmadan beni bıraktığı, yaşama sevincimi elimden aldığı derstir... yaktın beni ''Şevket Ç. Bir Marmara Ekonomisti.''
bir devlet için, tek başına hiçbir şeye yaramayan para merkezli bilim.
daha kötü koşullarda yaşayan insanlara, neden bazılarının çok daha iyi koşullarda yaşadıklarını açıklamaya çabalayan bilim dalıdır.