Herkes dayak yer ama doktor yiyince haber olur ve dayağı yiyen doktor kameraların karşısına çıkıp ağlamaklı bir ses tonuyla olayı anlatır.

+ ben görev yerimdeydim (hıçkırık) sonra adam geldi bana "hastama bakacaksın ulan" diye bağırdı (hıçkırık) ben de görev yerimi bırakamam dedim (hıçkırık) sonra beni darp etti.

Hep böyledir değil mi, doktor denen adamın aldığı eğitimden başka ne farkı vardır ki bizden?

Hem nedendir ki üniversite okumuş birinden sürekli "insanlık" beklenmesi?

Hangi üniversitede mesleğiniz dışında "nasıl insan olunur, insanca davranma sistemleri" gibi bir ders verilir ki?

Sürekli abartıp duruyoruz doktorları. Seneler önce ben de bir tanesini dövüyordum. Anneannemin kalçası kırılmıştı, apar topar hastaneye götürdük, kadıncağız zaten çok yaşlı, son gücünü de kullanıp inliyordu kollarımda. Acile girdik, gece saat 00.30 civarı. Hemen doktorun yanına gidip durumu tüm yorgunluğuma ve bitmişliğime rağmen anlattım. Ama o koca götlü pezevenk msn'in başından bir türlü kaldıramadı başını. Aradan 20 dk falan geçti halen gelen giden yok, gidip yakasından tuttuğum gibi duvara yapıştırdım puştu. Sanki sabunsuz sikiyormuşum gibi bas bas bağırmaya başladı. Eeee benim suçum ne şimdi? Ağzını burnunu dağıtsam devletin verdiği cezadan fazlasını mı verir allah bana? döveceksin, böylesini döveceksin!

not: bu bir genelleme değildir.
doktor görevini lâyığıyla yaptığı sürece kınanması gerekendir.

ama öyle doktorlar var ki dikkâtsizlikleri nedeniyle ölümlere neden oluyor, sonra da hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarını sürdürüyorlar. türkiye'de böyle bu işler... işte böyle işlerde o doktorun dayak yemesi kadar doğal bir şey yoktur.

not: 15 saâtlik nöbet falan sonrasında olan hatalardan söz etmiyorum. o doktorun değil sistemin suçudur.
Öksürmekten ciğerlerimin tabiri caise ağzıma kadar geldiği birgün doktorun öksürük şurubu yazmayıp, ertesi günü sürünerek gittiğimde "kusura bakma unutmuşuz istersen 2 şişe yazayım" demesi üzerine içimden geçirdiğim bir eylemdir.
mesaisine yarım saat geç gelip, 1 saat erken çıkan, zamanında muayenehanesine yönlendirme yapan ''ben can verir ben alırım'' mantığıyla tanrılık kopleksine giren doktorların hakkıdır. işini layığıyla yapanları tenzi ediyorum.
daha çok acil servislerde yaşanan durumdur. acil servislerde insanlar ölüm kalım savaşı verir ve o arada hasta yakınları agresif olur. doktorlar ise gece herkesin uyuduğu saatlerde görevinin başındadır. sistem ise gariptir sabah 8 ertesi gün 8 e kadar nöbet tutulur. 24 saat. bazende 3 günlük nöbetler vardır. 72 saat orda kalırsınız ki bu genelde eğitim amaçlıdır.

acilde yaralıların hemen hepsi adli bir sebeple yaralanmıştır. öyle olmasa bile araştırması ve ifade alınması için bir veya iki polis vardır. mesela alkollü bir sürücü kaza yapar, gelir. hasta alkolünde etkisiyle kendine müdahale edilmesini istemez. doktor kendi kararını verecek durumda olmadığından mecburen hastaya müdahalelerde bulunma zorunluluğundadır. o arada hasta sinirlenip doktora saldırır. doktor dayak yer, polis karışmaz. çünkü o sadece olayları rapor eden bir görevlidir. sonra doktorum aynı hastaya yardımcı olması beklenir. bu kez yakınları gelir neden müdahale etmiyorsun veya şikayetçi oluyorsun diye doktora tekrar saldırır.

bu gibi nedenlerle doktorların bir çoğu acil servisleri istemez. nerde torpil bulupta iyi bir yere geçememiş, kıyıda köşede kalmış ve başka bir dal kazanamamış doktor varsa acilde görev yapar. kötü doktor diyemeyiz. sonuçta acil zannedildiği kadar zor bir yer değildir. standart hastalar ve standart müdahaleler vardır. doktor değil hasta bakıcı bile yapar.

birkaç gördüğüm örnekten bahsedeyim. gece saat 3 civarı hasta gelir. hastanın ameliyat olmasını gerektiren bir durum vardır. acil servis doktoru cerrahi servisinde nöbetçi cerrah olmadığından mecburen cerrahi servisinde o gün nöbetçi olan cerrahı arayıp evinden çağırır. cerrah gelir hastayı muayene eder. sonra ameliyatın acil olduğunu ama hastanın antikoagulan tedavisi almakta olduğundan ameliyat yapılırsa masadan kalkamayacağı için ameliyatın mecburen daha sonra yapılabileceğini anlatır. şu an yapışabilecek bir şey olmadığını, hastanın ölmemesi için ancak dua edilebileceğini anlatır. özetle ameliyat edilirse zaten ölecek ameliyat edilmezse düşük bir şansla yaşayabilir. hasta yakını bu durumu başka şeylere yorar. gece yarısı iş yapmak istemiyor diye düşünüp saldırır.

gece saat ikibuçuk gibi uzak bir ilçeden 12 yaşında kız çocuğu gelir. ailesi telaşlıdır. çocukta karın ağrısı vardır. aile çocuğun uzun zamandır arasıra karın ağrısı olduğunu ama şimdi gün boyu sürdüğünü, geçmediğini anlatır. muayene yapılır hastada birşey bulunamaz. muayene sırasında hastanın dikkatini dağıttığınız anlarda inlemelerinin geçtiğini ve normalleştiğini görerek psikolojik olduğunu bilirsiniz. literatürde 12 yaşın ergenliğe giriş olduğu, hormonal değişikliklerin olması sebebiyle karın ağrısıyla gelen kız çocuklarının %40'ında sebepsiz karın ağrısı olduğundan bahsedilmektedir. fakat hastaya veya ailesine bunu söyleyemezsiniz. hasta için çektiği acı gerçektir. ayrıca birşeyin yok dediğinizde hasta acıdan kıvranırken doktorun hastayla ilgilenmediği düşünülür. yapılacak en iyi şey hastayı ucuz ve zaman alan testlere gönderip yormak, sonra kızın uykusunun gelmesini beklemektir. uykusu gelirse zaten sabaha yaklaşmıştır, aileyi gözlem odasına yollar yatırırsınız. uyumazsa en son olarak apandisit için ultrasona yollarsınız. ultrasondaki doktor arkadaş herhangi bir sebep, bulgu yokken gecenin bir yarısı neden ultrason istiyorsun da beni uyandırıyorsun diye gelip kavga eder. ertesi gün mesai başlayınca ya hasta ağrım geçti sizde birşey bulamadınız diye söylene söylene gider, ya da mecburen cerrahiye gönderirsiniz. biraz da onlar avutur.

bazen de hasta saatler önce ölmüştür. yakınları sabahleyin farkedip ölüyü getirir. buna yapacak birşey yok, çok önce ölmüş dersiniz. ilgilenmedin diye yakınları saldırır. aslında ilgilenmeyip öldüğünü farketmeyenler kendileri...

en kötüsü fazla bulgu vermeyen apandisit hastalarıdır. dünyadaki en iyi hastanelerde en modern aletlerle de olsa apandisit teşhisi konan hastaların sadece % 25'inde gerçekten apandisit çıkar. kırsalda çalışan doktor apandisit'den emin olamayıp şüphelendiğinde şehre yollar. şehirde hastayı uzun uzun muayene ederler ve geçen zamanla ilerleme olmamasından artık apandisit olmadığına kanaat getirilir ve eve yollanır. hasta yakınları bizi boş yere şehre yollandın diye gelip kavga ederler veya kötü şeyler söylerler. sonra benzer bir başka hasta gelir. önceki olayın baskısıyla bu kez yollamazsınız. bir yere yatırıp gözlem altında tutarsınız. zamanla ilerler ve apandisit patlar ve durum ağırlaşır. acilen şehre yollarsınız. yolda ölür veya ağır hasta şekilde günlerce hastanede yatar. erken göndermediğiniz için hasta yakınları sizi öldürebilir. yapılacak en iyi şey karın ağrısı gördüğünde bir sebep bulamazsan şehre yollamak. çoğunlukla bir şey çıkmaz ama bin hastadan bir tanesinde de olsa ölüm riski yaratan bir problem çıkmaktadır. gönderdiğiniz 999 hasta ve yakınları size boş yere gittik, bu doktor bir boka yaramaz diye küfürler ederken hayatı kurtulan bir kişi sizi unutmuştur bile. hiçbirini göndermezsiniz, 999 hastanın ağrısı geçer veya geçmez. 1 hasta ölür, yakınları doktoru öldürür.

aslında önemli olan hasta veya yakınıdır. hastalık önemli değil. iyi doktor olmak için çok şey bilmeye gerek yoktur. insanlar iyi doktor diye iyi imaj veren doktoru görür. bilgisizliğiyle, umursamazlığıyla hastayı öldüren doktorlar görürsünüz ama insanlara tepeden bakar, ağzı iyi laf yapar, cool adam imajı verir. hasta yakınları ona güvenir. ama hastasının başından ayrılmayan, çabasıyla bilgisiyle üstün ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan doktor hastanın ölmesine üzülür dertlenir, o arada yakınlarına diğeri gibi ölümü haber veremez ve dayağı yer. hasta yakınlarının çoğunluğunun bu yanılgı içinde olduğunu gördüm.

yoğun bakımda görevli doktor uyuyor ve uyuyabilmek için devamlı alarm veren solunum aletinin alarmını kapatıyor, hasta ölüyor. sabahleyin hoca vizit yaparken hastanın çoktan ölmüş olduğunu farkediyor. hoca kızıyor falan ama kendi de sorumlu tutulacak. hemen ölüye kalp masajı yapılıyor. uyuyan doktor traşını olmuş, kravatını takmış, dinç bir vaziyette hasta yakınlarına hastanın öldüğünü, ellerinden geleni yaptıklarını soğuk bir dille anlatıyor. hasta yakınları sessizce hastayı alıp gidiyor. bir diğer doktor sabaha kadar bekliyor. bitkin bir haldeyken sabaha doğru hasta ölüyor. canlandırmak için uzun süre tek başına kalp masajı yapıyor, gücü tükeneceğinden başkasını da yardıma çağrıyor. ama hasta yine ölüyor. o halde hasta yakınlarına öldüğünü bildiriyor. samimi biri olduğundan acılarını onlarla paylaşıyor ama ciddiyetsiz olduğundan, halinde adam hali kalmadığından doktoru suçlayanlar çıkıyor. doktorluk ye kürküm ye sözünü anlatan en iyi mesleklerdendir. insanlara göre iyi doktor iyi görünen doktordur.

bu konularda yapılacak pek bir şey yok. bilerek hastaları öldüren doktorlar bile iyi görünümüyle kendini kurtarır ve iyi doktormuş havası verebilir. her şeyi yapan da haksızlıkla karşılanabilir. sonuçta herkesin bilmediği bir iş yapıyorsunuz ve insanlar ya güveniyor ya güvenmiyor. doktorun ne yaptığı pek önemli değil, nasıl göründüğü önemli. bir doktor en pahalı enkuvvetli ilaçları vererek hastasını iyileştirir, yan etkilerle başka hastalıklar ortaya çıkar. diğeri ucuz, yan etkisi az, etkisi de az ilaçlar verir. hasta uzun sürede iyileşir. ama ilki iyi doktordur. o arada böbreğin, karaciğerin iflas etmiş pek önemli görünmüyor.
bir anlık sinirle yapılıyorsa yanlış bir eylemdir. zaten birinin bir diğerini dövmesi* yanlıştır.

ama gelin gelelim, her meslek gibi bu meslekten de dayağa kaşınanlar çıkabiliyor. hatta daha beterleri de çıkıyor çünkü yaşamla oynuyorlar.
herhangi bir canlıyı dövmek konusunda olduğu gibi insanlık ayıbıdır.
tüm mesleklerde olduğu gibi doktorlarda da mesleğini layığıyla yapan ve yapmayan kişiler olabilmektedir. sırf işini iyi yapmayan bir ve ya birkaç doktor üzerinden tüm doktorlara genelleme yapılması haksızlıkır.* bazı zamanlarda da karşılaşılacağı gibi mesleğine aşık ya da işini severek ve insanlık adına yapan doktorlar da vardır.
ayrıca çoğunlukla doktoru yanlış anlama gibi durumlarda açığa çıkmaktadır. örneğin;

- akşam acile gidildiğinde doktor başka bir hastanın başında ve seninle ilgilenmiyor ya da geç gelerek ilgilenmişse mutlaka diğer hastanın durumu senden daha acildir.* doktorun mutlaka senden haberi olmuş ve şikayetlerin konusunda bilgilendirilmişdir.* ben hiçbir doktorda görmedim ki hayati tehlikesi bulunan bir hastayla acil olarak ilgilenmesin.
- sistemin getirmiş olduğu aşırı nöbetler sonucu, doktorda istemeden de olsa bir yılgınlık ve hata yapma potansiyeli olacaktır. burada hatayı doktorda aramamak gerekir, tabi işini layığıyla yapan doktorlardan bahsediyorum.

yani söylemek istediğim genelleme yapmak hoş bir şey değildir.*
tabi hasta haliyle hastaneye gitmiş hasta da haklıdır. hastalığı sonucu düzgün bir düşünce yapısına sahip olmayabilir. çekilen acı sonucu sinirlerine hakim olmakta zorlanıyor olabilir, ama hakim olmalıdır...

bırakın bir doktoru dövmeyi, bir insanı darp etmek, insanı da geçtim herhangi bir canlıyı darp etmek çok üzücü ve üzücü olduğu kadar utanılası bir davranıştır.
bir hastane ritüeli.
(bkz: sağlık çalışanlarına uygulanan terör)
beyin yoksulu trolleri barındıran bir ortadoğu ülkesinde son zamanlarda moda olmuş bir aktivitedir. yakında bunun klubü, derneği kurulur. karate taek wando gibi bunun dersleri de verilir filan. dünya olimpiyatlarında birinciliği alırız.
başbakanı külhanbeyi olan ülkede normaldir.
tabi adamlar okumaktan dövüştür kavgadır uzak kalmışlardır, sıkıysa gidip kasabı veya otoparkçıyı dövün, ibneler buluyorlar lokum gibi adamları basıyorlar tokadı adam olun lan biraz, o herifler o kadar sene sizin gibi ibneleri iyileştirmek için dirsek çürütüyor tuğla gibi kitaplar okuyor azıcık insan olun bu değerli insanları üzmeyin, ölüme çare yok adam ölecekse doktor ne yapsın yazgıyı yazan allah doktorun ne suçu var godoşlar.
hayat kurtarmakla görevli adamın canına kastetmektir.
utanç verici.
sanırım yeni bir trend son zamanlarda.
ya da
doktoring.
tıp fakültesi öğrencilerine ek ders getirmenin şart olduğunu gösteren vahim durumdur. dersin adı da "dövüş sanatları" olmalıdır.
ayıp amk ayıp lan hangi dağın yabanıl hayvanısınız lan siz develer demek istiyorum karşılarına çıkıp.
bu aralar pek bir moda olandır.
stres atmak için doktor dövmek diye tanımlanan harketi yapıp sonrada övünen insanların varolduğunu gösteren durum. merdi kıpti şecaatin arzederken sirkatin söylermiş deyimi cuk oturur bu andavallılara.
türk halkı için hobidir. sıkıldıkça gider döver gelir güzel ülkemin vatandaşı.
son dönem epey revaçta olan davranış biçimi. şimdide namahrem var deyip doktor dövenler ortaya çıktı.
- namahrem var doktoru dövün,
- çok para kazanıyorlar doktoru dövün,
- ölüyü diriltemedi doktoru dövün,
- sikim kalkmadı doktoru dövün,

eee okumuşu cahile kırdırma dönemi başlamış durumda, bir nevi sağ sol davası, 15-20 sene sonra uyanırız merak etmeyin.
ne yazık ki ülkemizde sıkça rastlanılan problemdir.
insan kılığına bürünmüş embesillerin yapacağı bir şeyden ibarettir. Gerçekten 'Doktor' ünvanını haketmeyen doktorlar gerçek hayatta yok değildir evet fakat kavga dövüşle hiçbir yere gelinemez.
yapılması gereken eylemdir. zira çoğu doktor artisttir insanları aşağılar kendi bir bok olmuş gibi insanlara böcek muamelesi yapar. bazı doktorlar hakediyordur. zira böyle öldürülen bir kaç kişide diğer doktorlara ders olsun.
Ülkemizde sıkça yaşanan eylem.

Sanıyor musunuz ki sizin dövdüğünüz o doktorlar size karşılık veremeyecek kadar aciz? Onlar karşılık vermezler çünkü okullarında öğretilen ilk cümle "Önce zarar verme!" özdeyişidir.

Geçen gün 38 derece ateşle gelen ve tir tir titrediği için zor zaptettiğimiz bir teyzeye damar yolu açmakta zorlandı personelim. Bunun üzerine orta birden terk bir adet "döl artığı" "Hadi amk ne skime yararsınız siz, bi damar yolu bu kadar saatte mi açılır sktr git!" diyerek personelime küfretti. Bilmesini elbette bekleyemezdik yaşlılara ve çocuklara damar yolunun zor açıldığını. O ana kadar bakılan ikiyüz hastanın yorgunluğunu bir kenara bırakarak kendisini küfretmemesi konusunda uyarınca döndü bana saldırdı. Attığı yumruğun karşılığını benden aldı.(arada cevap da veriyoruz merak etmeyin hep dayak yemeyiz) Sonra ortalık karıştı, beni yaşatmamakla tehdit etti "döl artığı" Yaklaşık yarım saatlik tantana sonucunda ortalık sakinleşti, gelip benden özür dilediler vs. Ama bu arada ne oldu biliyo musunuz sayın yazarlar? Tek doktor ben olduğum için ve olayın yatışması yaklaşık yarım saat sürdüğü için hastasına müdahale edemedim. Tekrar başına geldiğimde hastanın ateşi 41 derece idi.

Şimdi soruyorum, o hasta ölseydi sorumlusu yasalar önünde elbette bendim, peki vicdanlarda kimdi?
ne yazık ki acizliğin göstergesidir.

evet sen gelmişsin doktora dövmeye ne hakkın var be gafil. bırakta doktor işini yapsın.