bugün

eğer 90'ları kılık-kıyafet mevusu üzerinde değerlendirmek gerekirse herhalde bu yıllara damgasını vuran oduncu gömleği denen illet olmuştur.. ne sevildi zamanında be te heey.. atletin yakasında ki o skndirik etiket dahi o derece kaşındırırken sırtı o kalın, tüylü şeyi nasıl giydi insanlar o kadar sene helal olsun.. sonra kot gömlek denen bir başka illet vardı.. kot ceket ile kombine olunca dadından yenmiyodu. ve biz anladık ki kot sadece kıçta iyi duruyor.. gömleğinden olsun, şortundan olsun zerre hayır gelmiyor.. bele bağlanan kazaklara hiç girmiyorum.. sırta alınanlar ise önderliğini hıncal uluç'un yaptığı bir güruh tarafından hala seyrek de olsa yaşatılmakta.. bir de genç kızların daha çok 80'lerin sonu 90'ların başına tekabül eden siyah külotlu çorap üstüne kısa beyaz çorap giyme modası vardı ki değinmek dahi istemiyorum..
90'ların kıyafet mevzusu hakkında benim de edeceğim iki kelam var. kızların ispanyol paça pantolonlarla dolaştığı yıllardı ki hanelerden ırak cehenneme direkt. iyi ki şimdi haftanın şık ve rüküşlerini seçen televizyon yapıtları var da paçalı güvercin gibi etrafta gezinen insanların sayısı azaldı.
bir de buna bonus olarak rengarenk taytlar giyerdik ki şimdilerde yine moda olmaya başladı sanırsam koyu renkleri. ama şimdi giyenler en azından popolarını kapıyorlar, o zaman her kız aynı zamanda bir yiğitti.

velhasıl kelam sözümü sosyal bir mesajla noktalamak istiyorum: her yılın kendine has güzellikleri var. şimdi hepberaber söylüyoru hepimiiiiz kardeşiiiiz...
pop kültürünün patlama yaptığı, her gün yeni bir şarkıcının karşımıza çıkmasına alışmaya başladığımız, 80'lerin sonu ve 2000'lerin başı arasına sıkışmış kayıp zaman...
vatkadan nefret eden insanlar hiçbir yıl 90'lardaki kadar çok olmamıştır.
a)gece geç saatte show tv (bkz: kırmızı nokta) izlerken ailene yakalanmak.
b)murat başoğlu'nu şebnem dönmez'den kıskanmak;sabah şekerleri.
c)akşam okuldan gelip power rangers izlemek.
d)uzay kovbolarını kaçırmamak.
e) (bkz: susam sokağı)f)tarkan'dan kıl oldum abi
f) (bkz: gülşen abi)yani bizim abidin
g) (bkz: barış manço)
h)her akşam (bkz: şaban) filmleri
i) (bkz: turgut özal)
j) (bkz: mahallenin muhtarları)
k) (bkz: yalan rüzgarı)
l)cine 5 te maç izlemek.
m)2000 li yılları konuşmak.
n) (bkz: küçük ibo), (bkz: küçük onur)
o) (bkz: street fighter), (bkz: nintendo)
p) (bkz: sl 186), (bkz: sl 286) bilgisayarlar
r)90 da birmilyonla yalı 99 da bisküvi almak
s)deprem
t)ankesor boyutunda cep telefonları
u)5 yıllık eğitim
v)internetle tanışmak
y)cartel bir numara!
z)satanizm
bilyeli veya bilyalı
takım altına giyilen beyaz çoraplar(ııhh), tarak izli hakkı bulut kıvamın da erkek saç kesimleri, yoncimik, televizyon da ki kanal sayısının artışından doğan bağımlılık, vatkalı içine üç kişinin rahatlıkla girebileceği kazaklar..
yine de anneannemin dediği gibi:
-geçmiş günün kötüsü olmaz kızım..
güzeldi..
(bkz: halley)
en arada en derede, ne 80'ler kadar nostaljik, maksimalist, ne 2000'ler kadar karamsar, minimalist! ama türkiye açısından en büyük toplumsal dönüşüm ve başkalaşım geçirilen 10 yıllık dönem. bunda globalizasyonun büyük etkisi yadsınamaz bir gerçektir.
2000'li yıllara göre göre tartışmasız daha duygulu, daha hisli yıllardı. şarkılar anlatır zaten çoğu şeyi. 90'lardan 5 şarkı yazacağım şimdi. Bunlar benim slowlarım. 2000'lerden bunlarla sidik yarıştırabilecek 5 şarkı yazabilirseniz ben de vazgeçerim iddiamdan.

1) tarkan- dön bebeğim (şimdi dilli düdük çalıyor kendisi. ona kızmıyorum, arz talep meselesi)
2) umay umay - düşmedim daha (şu anda kendisi yok piyasada. ona kızmıyorum. arz talep meselesi)
3) bora öztoprak - seni seviyorum (aynen...)
4) kenan doğulu - kurşun adres sormaz ki (çakkıdı...ona niye kızayım?)
5) deniz seki - kop gel günahlarından (yemişim hisli şarkıları. alıcısı da yok pek! ben en iyisi gönlümü "şenlendir"eyim)
mariolu, street fighterlı, tetrisli, atarili, grup vitaminli, barış mançolu yıllar..
daha çok şarkıları ve o çok güzel şarkılarda arkafon org sesleri akıllara kazınmış zamandır.
(bkz: 90 s)
kaliteli içerik paylaşan bir facebook gurubu.ayrıca 1990-1999 yılları arasını temsil eden kelime.
...konseptinde albümler çıkıyor, programlar yapılıyor, partiler düzenleniyor. ulan daha dündü, çıldırmamak elde değil. sosyal olmayan çocuklar yine sosyal olmayabiliyordu, c64, amiga500, atari, sega, bi de adını unuttuğum kartuşlu konsollar falan, eve kapanan çocuklar yine oluyordu, ama tabii ki şimdiki kadar çok değil. fakat şunu unutmayın, 90larda büyük olanlar da, o zamanki çocuklara şimdi sizin dediklerinizin aynılarını söylüyorlardı. 70lerde böyle miydi, ah 60lar, gibi...
keşke bir daha yaşasak denilesi, özlenen yıllar.
(bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
aklıma tasoları, süper baba'yı, bizimkiler'i getiren, sırf ninja kaplumbağlar izleyeyim diye bir önceki çizgi filmlere katlanmamı hatırlatan, çocukluğumun yılları.
yöneticisinin lûzummsuz yere siyasete girip, karşıt görüşlü olan katılımcılara küfür edip öbekten attığı facebook öbeğidir.
(bkz: 90 s)
Çok güzeldir. Her şey bir başka doğaldır o yıllarda. Büyük hevesle beklediğimiz çizgi filmleriyle, akşamları soluksuz izlediğimiz filmleriyle ki o zamanlar diziler televizyonu ele geçirmemişti, bir başkadır. En nihayetinde o yıllarda çocuktuk. Hayat daha vurmamıştı darbelerini. Ne kart ekstrelerimiz vardı, ne de bekleyen vergi borçlarımız. Yoktu aylık paramızla ay başını getirmek. Anne babamızın sıcak şefkati vardı. Bir atari oyunuyla kopardık dünyadan. Bir doksanlar gerçekten vardı. Bu iki binler hiç iyi gelmedi bana. Büyümek iyi gelmedi.
bir siteden bulduğum alıntıyı yapmazsam çatlayacağım yıllar.

--spoiler--
1990 lar dünyada Soğuk Savaş'ın bittiği, Batı toplumlarının galip gelerek kendlerini model olarak kabul ettirdikleri yıllardı. Teknolojinin gelişmesi ile dünya küçülünce de bu kültür ihracatının uğramadığı tek bir nokta kalmadı.

Türkiye'de de böylece geri dönüşü olmayan bir değişim başladı. Dış dünyanın etkileri, Türkiye'nin sosyo-ekonomik evrimi ile birleşerek bu değişimin temel dinamiklerini oluşturdu. Turgut Özal'ın yadsınamaz etkisi ile yeni bir Türkiye şekillenmeye başlamıştı. Artık gençlere biçilen rol, 15 yıl öncesi gibi ellerinde silahlarla sokakta çatışmak değil, elinden geldiğince tüketerek kendine bir varolma alanı yaratmaktı. Türk toplumu ise çeşitli sebeplerden dolayı kendine biçilen bu rolü kolayca benimsedi.

Yeni dünya düzenine ayak uydurma isteğinin yol açtığı bu iştah, yabancı trendlerin birer birer ülkemize girmelerini sağladı. Gerek yabancı, gerekse kendi ürettiğimiz yöntemlerle bu tüketim talebini karşılamaya çalıştık. Üreticiler, hiç olmadığı kadar çeşitli olan üretim biçimleri sayesinde halkın karşısına birbirinden saçma fikirlerle çıktı, halk da bunları pek sorgulamadan benimsedi. Müzikten televizyona, giyimden yeme-içme alışkanlıklarına kadar her konuda mütevazı yıllarımız tarih oldu, aşırılıklar çağı başladı.

Türkiye gibi her zaman Doğu ile Batı arasına sıkışmış bir ülke, bu yeni durum karşısında azıcık aklını da kaybetti, toplum modern zamanlara ayak uydurmaya çalışırken ziyadesiyle bocaladı. Dünyadan farklı olarak Türk toplumu, Batı'da uzun bir sürecin doğal sonucu olan çoğu unsurla çok kısa bir süre içinde tanışmak zorunda kalmıştı. Dolayısıyla yanlış anlaşılmalar kaçınılmaz oldu, Batılı trendlerin ülkemize bir gecede gelmesiyle ortaya şimdi gülerek hatırladığımız birçok tablo çıktı.

Bu müzenin amacı, çoğumuzun sadece kahkahalarla veya içten içe bir utançla hatırladığı bu yılların önemini kapsamlı bir sebep-sonuç ilişkisi içinde incelemek aslında. Bu yola çıkarken temel hedefimiz, tüm aşamaların birbirinin doğal bir sonucu olduğunu göstermek ve 90 ların sembollerini ve alışkanlıklarını bu düzlemde yeniden keşfetmek.

Arada bir dilimiz sürçer ise affola, tutmasını biliriz de kemiği yok bunun.
--spoiler--

kaynak: 90larmüzesi.com

doğru söze ne denir ?
bir tür toplu trans hali. seksenler bir geçiş dönemiydi, bunu biliyoruz, ama doksanlara geçeceğini bilse eminim dünya durur da bir daha düşünürdü. nasıl bir giyiniştir o yarabbi, tuhaf kazaklar, daracık kotlar, güneş gözlükleri, her şeyin altına bot giymeler falan?

hadi bir tane iki tane deli olur da bütün dünya bu haldeymiş yahu.

misal bu: görsel

bu nedir azizim? bu nasıl bir dans figürü, nasıl bir klip karesidir?

ya da bu: görsel

erkeklerin gömleklerine baktıkça delirecek gibi oluyorum. bir dünya düşünün ki sadece süheyl uygur'dan ibaret... bitmeyen bir kabus...

tamam soğuk savaş'tan çıktınız, deli dolusunuz, en güzel müzikler sizin yıllarınızda yapıldı ama... zihnime mıh gibi kazınmış bir hakan peker ve kazağı imgesi var ki sırf o yüzden bile doksanlardan nefret edilir...

hepimiz bu çağları yaşadık... kabullenelim... doksanlarda hepimiz manyakmıştık.
muhtemelen Taner - Aynı perde dinledikten sonra kafalarına sıkan kişilerin oluşturduğu topluluktur. Zira bu şarkıyı mütemadiyen dinleyen bir kişinin kafasına sıkmama ihtimali yüzde 1'den bile azdır kanımca. Yine de candır.

http://www.youtube.com/watch?v=dS8TKDOWUxY&feature=share
efsanedir. yaşanması gerekir.
şereftir 90'lı olmak, ama çakma sonradan gelenleri demiyorum, gerçek 90'lılari kastediyorum
(#14094216)