bugün

kocaeli ilinin gölcük ilçesine bağlı şirin bir beldesi. izmit körfezinin en güzel oldugu sahile sahiptir, yaz akşamları tadından yenmez.
Küçük Avrupa'dır Değirmendere.Yanı başında depremden hala kurtulamayan Gölcük,karşısında Tüpraş olmasına rağmen özellikle insanlarıyla oranın havasını değiştiren bir kasabadır.En güzel şey ise ; biranızı alıp gece o tertemiz deniz kenarındaki çimlere uzanıp dalga sesleriyle körfeze düşen ay ışığının altında keyif çatmaktır.Yolunuz düşerse mutlaka gidin Değirmendere'ye ve bir çayını için çay bahçelerinde...
Çocukluğumun geçtiği harika ötesi beldedir. 4 mevsim tatil havası yaşanır. Yaşanası en iyi yerlerden biridir. Huzur mutluluk ....
Aile ve çevre varlığı sebebiyle hayat boyu kopamayacağım, eskiden yaz akşamlarında denize sıfır çimlerinde uzanıp içebildiğimiz, şimdi zabıtaların tekel bayileri önlerinde nöbet beklediği yer. asrın depreminde bile yıkılmayıp seçimlerde yıkılan şehrim. Evim.
trabzonda terminalin olduğu yerleşimin ismi.
ayrıca artık bayanlar voleybol 1. liginde boy gösterecek olan ilk belde takımıdır.
yakın zamanda organ mafyasının musallat olduğu izmite bağlı bir belde.
ve yine yakın zamanda hizbullah terör örgütüne bomba yapan gruba ait bir ev basılması ve sonucunda 50'ya yakın bomba bulunulması
Bir şişe bira
Mekan Değirmendere, Yüzbaşılar
Güneşin batmasına bir saat var
Bir şişe bira !
Bitmesine bir parmak var
Ve ben sarhoşum
Yorgunluktan, yalnızlıktan

Bira bitti
Duracak mıyım? Hayır
Ayılmak ve acıkmak için
Bir şişe daha, belki sonra birkaç tane daha
Yemekte belki rakı
Belki değil kesin!
Bir kadeh
Bir değil birkaç!
Düşünmek yerine sadece uyumayı isteyene kadar
insanı olsun,havası olsun,mekanı olsun yanıbaşındaki köhne gölcük'ten farkı daha yolda giderken hissettiren,insanlarının farkını,değirmendere sahiline indiğinizde aa bakın gölcüklü dedirtecek kadar bariz bir fark olan,istisna yerlerimizden ayrıca...
doğduğumdan beridir kendimi bildim bileli hatta bilmediğimden de beridir orada yaşadığım yaşamakta olduğum izmitin şirin mi şirin güzelcecik beldesi.
anlatmakla biter mi değirmenderemin güzelliği, depremle beraber çınarlık meydanındaki kıyısından 300 metre suya verse bile hala daha ona rağmen biranı alıp çimlere kıvrılabildiğin, yanında arkadaşınla ve hatta komik olan her seferinde tanımadığın arkadaşlarının arkadaşlarıyla beraber takılabildiğin, hatta ve hatta muhabbetin sonunda arkadaşından daha da fazla onunla kanka olduğunda da, "heralde buraya yeni gelen biri 1 haftada bütün milletle kanki olur ya" diyebildiğiniz, gerçekten de herkesin herkesi tanıdığı, tüpraşın kimi zaman yaşlı teyzelerden bile "burası benim new york'um" diyerek seyrettiğini görebildiğiniz, gördüğünüzde de gördüğünüze mi yoksa duyduğunuza mı ilk olarak inanamamalısınızı düşündüren izmit'in kalbi belediye.
Arada yürüyerek belki 15-20 dakika da gölcükte olabilirsiniz; ve gördüğünüzde de "demek ki yakınlık uzaklık değilmiş 2 yerin birbirinden farkının oluşabilmesi, insan da mantalite de önemli bir rol oynuyormuş" teorisine inanabileceğiniz, halbuki bunu da dememe rağmen lise hayatımın gölcükte geçmesinden dolayı oradan çok kral arkadaşlarımın olmasını da göz önünde bulundurarak hiçbir zaman kötületmeyeceğim Gölcük'ünde yanında bulunması onu ayrı bir güzel yapmıştır.
ayrıca kendisinin bu kadar şirin olabilmesinin sebeplerinden bir tanesinin, eskiden beridir sanayi şehri olan değirmendere nin, zamanında kocaeli ilinde yaşayan çalışan zengin kesimin eski sayfiye köyü olmasındandır.
izmit'te yaşayan pek çok denizci astsubay ve subayın yaşadığı yer
kocaeli'nin gölcük ilçesine bağlı şirin mi şirin sahil kasabası...
depremden sonra büyük hasar görmüş olsa da yavaş yavaş kendini toparlamış; insanları bakımından, sahili bakımından kocaeli'nin en güzel beldesidir..* * * *
yazlık olarak kullandığımız evin bulunduğu güzel bir yerdir.sahilinde dondurma yemek, yürümek, parkında eğlenmek vazgeçilmezdir.depremden sonra yıkım çok fazla olsada eski halinden çok daha iyi bir hale gelebilen hayal süsleyen bir mekandır.
sayfiye bölgesi gibi bir misyonu zamanla azalmıştır ancak halen daha geçerlidir.
yollarını deniz yutmuş bir kasabadır, candır, canandır, ilk göz ağrımdır ilk bakışmalarımdır, ilk şiirlerimdir. güzeldir gezilip görülesi hissedilesidir.
bariyer isimli rock grubunun, gitaristinin, davulcusunun ve yedek basçısının yaşadığı yer.
sahili ile meşhur güzel belde.öğrencilik yıllarının pazar kahvaltılarına vesile olan güzel mekandır ayrıca.
otelinden restaurantına kadar depremin sonrasında oluşan dalgalarla birlite tarihe karışmıştır. o güzelim çaybahçeleri suya gömülmiştür. zamanla kendini toparlamaya çalışsada alan göçlerle insanı, kültürü değişmiştir. herşeye rağmen sevilir tabi kaç yıllık memleket ne de olsa.
Sahil kasabalarının şahıydı. Zaman geçtikçe depremin de erkisiyle biraz geriledi tabi. Ama her şeye rağmen güzel mekandır. Gitmyenler şöyle bir uğrasın. insanları eğitimlidir özeldir.
dünyanın en güzel yeridir. cennetten kopmadır.
12 senemi birlikte gecirdiğim, yuzlerce kez sirin ninenin bahcesinden erik asırmak icin bahceye girip agactan dustugumuz, yakantop da esim, bana bisiklete binmeyi ogreten ustamı, can arkadasımı benden alan, ne olusunu ne dirisini bana vermeyen adını her duydugumda (bkz: degirmendere) canımın aslında ne kadar yandıgını tekrar anlamamı saglayan belde.
depremden sonra büyük bir yıkıma uğramış ve insanı ne kadar unutmuş gibi davransa da hala korku dolu olan belde. gittiğim sıra eski bir arkadaşıma "gel balkona geçelim, orda konuşuruz." dediğimde ağlamaya başlaması kendimi dangalak hissetmeme sebep olmuştur. bilmiyordum, deprem sırasında balkondaymış. balkon yerinden kopmuş ve balkonla birlikte düşmüş. hıçkıra hıçkıra bana baktığı an yüreğimden bir parça koptu gitti. kızdım kendime, nasıl bilmezdim bunu?.. hiçbir şey diyemedim, ben de ağladım. sonra değirmendere'yi gözledim. gittiğim her evde duvara asılmış kur'an'dan ayetler, arapça allah yazıları gördüm. insanlardaki korkuyu gördüm. kuzenime uyumadan önce göz ucuyla baktım kapı deliğinden, dua ediyordu.

bir daha eskisi gibi olabilecek mi bilmiyorum. muhafazakar ve hüzünlü hava değirmendere'nin tüm sokaklarında var. insanların gözlerinde bir buğu... depremden sonra aklını yitirenler, depremden sonra kaybettiklerini unutmayanlar... düşünüyorum da bu insanların ne hatası oldu da bu acıyı çekiyorlar? bunu hak edecek ne yaptılar?
17 ağustos depremi ile parkın yarısı sular altında kalan belde.*