bugün

tolga örnek'in hem senaryosunu yazdığı hem yönettiği filmi. ekim ayında vizyona girmesi beklenen filmde taner birsel, halit ergenç ve vahide gördüm gibi oyuncular rol alıyor. konusu kısaca şöyle:

Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir otomobil yapılmasını emreder ve görevin TCDD işletmesine verildiği bildirilir. O gün orada bulunan 23 mühendis bu emri "Türk insanının makûs talihine karşı bir meydan okuma" olarak algılarlar.

En küçük bir tereddüt ya da endişe sergilenmeksizin derhal işe başlanır. Çalışma mekanı olarak Devlet Demiryolları'nın Eskişehir'deki Cer Atölyesi seçilir.

Zaman müthiş dardır. Cumhuriyet Bayramı' na kadar yalnızca 130 günü vardır ekibin. Türkiye'nin ilk yerli otomobili olacak eserin adı da konmuştur: Devrim

http://www.sinematurk.com...=21428&type=film#konu
bir film taner birsel gibi egzantirik bir adam barındırıyorsa kadrosunda o asla kötü olamaz.
kadrosunda serhat tutumluer'in de olduğu filmdir. merakla beklenen bu film 24 ekimde vizyonda olacaktır.
bir inancın zaferi filmi olacak konuya sahip film. güzel bir konuya sahip ve detaylar esgeçilmemişse yönetmen tolga örnek tarafından tadından yenmeyebilir.

http://www.devrimarabalari.com

filmin fragmanını sitede bulabilirsiniz.
Gunumuze sadece bir tanesinin ulastigi ilk etapta dort tane uretilen ilk Turk otomobili: Devrim'in hikayesinin anlatildigi sinema filmi.

http://www.devrimotomobil.com/

Otomobilin uretim sureci, zengin bir oyuncu kadrosuyla 24 Ekim 2008'de sinemalarda yer alacak. Hikaye, muhtemel, yakin tarihimizin kirilma noktalarindan biridir. Sinema filmiyle de neden bu topraklarda yaratmak yok etmek kadar kutsanmiyor sorusunu akillara getirecektir; tipki KOY Enstituleri gibi... Devlet erkaninin emriyle yerine getirilmesi icap eden bu ulusal ve zor gorevin verildigi kurum; donemin en guvenilir, saygin kurumlarindan biri, parlak Turk muhendislerini barindiran TCDD!! Gorevin verilme sebepleri ve bu kurumun bugun ki hali dusunuldugunde akillara daha ne kancali sorular gelecek diye dusunmemek elde degil.
sadece fragmanı izleyerek söylüyorum, güzel bir filme benziyor. zaman ayırmaya değer.
tarihi bir gerçeği(ya da utancı) yeni nesillere aktaracak olan yapım. acaba devrim otomobilinin yürümeyişinin, bu projeden vazgeçilişin ardındaki asıl müsebbibin abd olduğuna da değinilmiş mi? merakla bekliyoruz...
''garp kafasıyla otomobil yaptık şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk'' komedisinin(!) filmi.
bu otomobili yapan kadronun başını çeken necmettin erbakanın hiç bir şekilde anılmadığı sinema yapıtı...

(bkz: tarihi istediği gibi yorumlamak)
bu memeleketin neden hala "gelişmekte olan ülkeler" sınıfından çıkamadığının en iyi göstergesi olan film.

ah cemal gürsel paşa ah, herkes emrindeymiş, yetki sende imiş, o arabadan inip gazetecilere "garp kafası ile otomobil yaptık, şark kafası ile benzin koymayı unuttuk" diyeceğine, bir emirle yardımcılarına "benzin bulun buna" deseydin, oradaki gazetecileri çeşitli söylemlerle oyalasaydın gazetecilere, radyodaki spikere de "değişik şeylerden bahsetsin, benzin konana kadar halkı oyalasın" diye emir verseydin bugün devrim 2009 modeli kapımızın önünde dururdu.

yazık gerçekten yazık olmuş. o otomobili yapan mühendisleri de kutlamak gerekir, çok büyük çaba, emek ve fedakarlık yaptılar.

tavsiye derim, çok güzel bir film...
eskişehirli olduğum için bu devrim arabalarina bayabir kulak dolgunluğum var.hatirladiğim kadariyla araba yapillir halka gösterilecektir. ama gitmez sadece içinde benzin olmamasindan kaynaklanan bi sorundur. ama olay büyütülür her zaman olduğu gibi devrim yine tarihin tozlu sayfalarina karışır.
(bkz: devrim marabaları)
Onur Ünsal, serhat tutumluer ve selçuk yöntem in oyunculuklarıyla parmak ısırttığı muhteşem film.

--spoiler--
adi devrim olan bir otomobilin sokaklarda dolaşmasına zaten izin vermezlerdi....
--spoiler--
devrim projesini daha önceden de az çok okumuş araştırmış insanların aşina olduğu bir hikayenin beyaz perdeye çok başarılı bir şekilde yansıtıldığı filmdir. bu haliyle bile daha başlangıcında insanın boğazını düğümlüyor.

aslında bu hikayeyi bir "modern zaman destanı" ya da "sanayi devrimi destanı" olarak algılamak çok da yanlış olmaz. sürekli olarak savaşlarda, cephelerde, çanakkalelerde, sakaryalarda yazılan destanları, yaşanan kahramanlıkları dinleyenler, okuyanlar ve izleyenler için kaçırılmaması gereken bir hafıza yenileme olmuş. er meydanlarında, siperlerde değil fabrikalarda, topla tüfekle değil akılla, bilimle, mühendislikle yazılmış bir destandır devrimin hikayesi. hiç yapılmamışı ve yapılması imkansız görüleni müthiş bir hızla yapan, başaran insanların hikayesi. türkiye tarihinin belki de ilk defa siviller tarafından mühendislik yoluyla elde edilen başarısı...

ve yazık edilmiş bir tarihin hazin destanı!

----spoiler----
evlat, türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz!
----spoiler----

----spoiler----
50 sene sonra insanlar "devrim mi? haa şu yürümeyen araba diyecekler"
----spoiler----

----spoiler----
göstergelere türkçe ne kadar yakıştı...
----spoiler----
kelimenin mevcut tüm anlamlarıyla tam bir modern zaman destanı. *

60'lı yılların türkiye'sinin yokluğunu, ezilmişliğini, arada kalmışlığını, karmaşasını, acılarını salt kitaplardan okuyarak anlamaya ve öğrenmeye çalışan yeni nesil gençliğe bırakılabilecek, verilebilecek en güzel armağan.

azmin, emeğin, inancın türküsüdür bu film. boşa giden, heba edilmiş bir mücadelenin tarihe altın harflerle düşen notudur.

----spoiler----
devrim durduğunda, en azından halk onu sırtlar, yarı yolda bırakmaz sanıyordum..
----spoiler----
--spoiler--
avrupa'ya araba verirsek onlar da bizim fındığımızı almazlar
--spoiler--

işte filmin anlattığı zihniyet bu. ülkeyi yıllar yılı kemiren sorun da bu. sığ bürokrasi tamamen. ulan bir ihraç et bakayım sen, sonra bakarsın alırlar mı almazlar mı? hem dünya pazarında lider olduğun bir üründen nasıl sarsılabilirsin ki sen. senden almayıp kimden alacaklar. önce bir ihraç et bakayım yahu. sonra bakarsın mevzuya.
taner birsel+uğur polat adı yeter adamlar varsa film çıkmadan yorum yapılır. bu film iyidir.
ya yaparsak!
diye baslayan umut dolu bir film.
istek var, azim var, amaca hizmet ugruna ayrı kültürlerden de olsa bir olma arzusu var, anlıycanız her sey var, ama destek ve ilerlemelerini saglayacak mantık yok.tam anlamıyla meyve veren agac taslanır misali...
toplu igne dahi üretemez denen ülke, zamanında ucak da yapmıs otomobil de yapmıs arkadas. üstelik, normalinden cok daha kısa sürede olan üretim örnegidir devrim arabaları. hep aynı kalmayı, gelişime tercih eden bir toplumun hazin hikayelerinden yalnızca biri.
izleyin, destkeleyin!
Bugün bile hala çalışan; bir arabadan öte inancın zaferi olan ki inanmak başarmanın yarısıdır, ilk türk arabasının üretimini anlatan sıcacık ve hüzünlü bir film. hüzün diyorum ama aslında gurur duydum türk mühendisleriyle, işçileriyle ve bunu başaracağına inanan bir avuç insanıyla. ama eğer "devrim yolda kalmasaydı" ne olurdu? işte bunu düşünmek ve sonra günümüze gelmek insanı hüzünlendiren evet tam olarak hüzünlendiren bu. ah "devrim" ah...
filmi çok beğendiğimden bir kez daha izledim.

tekrarlıyorum, en büyük hata o zaman ki cumbabamız cemal gürsel de.

sen darbe yap, geceleri sokağa çıkma yasağı koy, bir ton adamı idam ettir, herkes senden korksun, sen orada 2 tane işgüzar gazeteciye ses bile çıkarama. orada deseydin "devrimi kötüler haberler yaparsanız, gazetenizi kapatırım" diye, korkularından hiçbirşey yazamazlardı ve bugün devrim 2009 modelleri ülkenin sokaklarında, caddelerinde ve şehirlerarası yollarda dolaşıyor ve Avrupa'ya itraç ediyor olurduk.

yazık olmuş...
ali düşenkalkar 'ın çaktırmadan harikulade oynadığı bir film olmuştur. ayrıca onur ünsal 'da çok iyiydi. haluk bilginer'in jest ve mimiklerini gayet iyi yapmış. yürüyüşü de onun andırıyordu. uğur polat ise aynı, rutin oyunculuğunu burda da devam ettirmiştir.
Konunun aydınlanması, zihinlere kazınması adına yapılan güzel ve anlamlı bir film.

--spoiler--
ya yaparsak ?
--spoiler--

sorusu ve cevap olarak da

--spoiler--
bu ülkede hiçbir ba$arı cezasız kalmaz.
--spoiler--


özetliyor aslında filmi.
--spoiler--
bu ülkede adı devrim olan bir arabanın sokaklarda gezmesine izin vermezler zaten
--spoiler--

gidip görülesi, çok başarılı bir türk filmi. güzel filmler çekilmeye başlandı bu ülkede cidden, gurur duydum ben oyuncuların her biriyle...
Film çok güzeldir ..gidip görülmesi gerekir ..inancın zaferidir, ama tarihe başarısızlık olarak geçmiştir...politik bir oyundan başka hiçbir nedeni yoktur bunun ... Filmde en can alıcı söz de tarihe neden başarısızlık olarak geçtiğini göstermektedir filmin ..Adı Devrim olan bir arabanın sokaklarda gezmesi de zaten imkansızdı.. (bkz: Gidin görün)
çok emek verdiğim, bana çok şeyler kazandıran, dostlar veren fakat sözlüğün kudret sahibinin bir tavrı yüzünden senelerdir hiçbir şey yazmadığım ve yazmayacağım uludağ sözlük'te son kez bir yazı yazmamı sağlayacak kadar muhteşem bir film devrim arabaları.

ha neden mi yazacağım? belki bu yazıyı okumadan önce gitmeyi düşünmeyen bir kişi daha bu filme gider diye. evet evet, hepsi bu.

en son söylenmesi gerekeni en başta söyletecek kadar heyecan vermiş... güldürmüş... hüzünlendirmiş... sinirlendirmiş... gururlandırmış filmdir devrim arabaları. anlatabilecek miyim bilmiyorum... ilk kez emin değilim kendimden bir şeyi "anlatabilecek miyim" diye.

en iyisi, direk söylüyorum: "türk sinema tarihinin en iyi filmi."

eşkıya ve mutluluk gibi yıkılmaz sandığım 2 kalemi yıkarak en tepeye kurulan bu film için önce filmin yönetmeni tolga örnek'e, "latif" karakteri için selçuk yöntem'e, "gündüz" karakteri için ve yüzümü kara çıkartmadığı için çok sevdiğim taner birsel'e ve de olmazsa olmaz "hayati" karakterindeki halleri için ali düşenkalkar'a ve böyle "devrim" niteliğindeki bir film çektiği için tekrar tekrar tolga örnek'e teşekkür ediyorum.

bu aslında bir film değil sadece. bu, en başta kendim olmak üzere, türk gençliğinin neden kendi milletini içten içe küçük gördüğünü, "türk işte abi..." gibi laflarla eğlendiğini anlatan, birkaç nesildir süregelen bu kısır döngünün temelini apaçık gösteren bir "başyapıt".

başından sonuna kadar hevesle izledim filmi. herkes de öyleydi. kıkır kıkır güldürdü de, kızdırdı da, üzdü de, ama en önemlisi gururlandırdı da... kendimi o hangarda döküm yapan bir işçi gibi, gelen başarıya sevinirken ya da hayal kırıklığı anında hüzünlenirken buldum hep.

filmin neden bir "başyapıt" olduğunu anlatmak için kullanılabilecek bir sürü replik var ama bu yazıdan sonra gidip izleneceğini umduğum, ve izleyen herkesin benim gibi replikleri ilk kez duyarak izlemesini istediğim için susuyorum.

buralardaki zamanlarımdan beni hatırlayıp sözüme biraz güvenen, ya da tanımayıp etmeyip sadece ülkesini seven ve neden "türk işte abi..." dediğimizi öğrenmek isteyen herkesi bu başyapıtı izlemeye ve izletmeye davet ediyorum. emin olun, bu topraklarda yaşayan herkes bu filmi izlese, filmin kendisi bir "devrim" olur kafalarda.

emeği geçen herkese helal olsun.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

not: bu filmi belki de kasıtlı olarak duyurmayan, haberini yapmayan veya üstünkörü geçen basına da bir lafım var.

(bkz: ibne basın bunu da yazın)

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

saygılar uludağ sözlük.