bugün

klasik iktisatın babalarından. rasyonel adam ilkesini ortaya atan iktisatçıdır. bu teoriye göre rasyonel adam kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır eğer herkes bu şekilde dışarıdan gelen bir etki olmadan davranırlarsa piyasa optimum kaynak noktasında belirlenecektir. iktisat derslerinden gerçek hayata uyarladığım en önemli ilkedir. diyelimki karşıdan karşıya geçeceksiniz ve kırmızı ışık yanıyor rasyonel adam yeşilin yanmasını bekler çünkü onun için en karlı işlem yeşil yandığında koşmadan rahatça karşıya geçmektir. yerlere tükürmez zira bilirki çocuğunun ciğerleri için zararlıdır.vergisini tam verir ki işe giderken ayakları çamur olmasın vs. fakat dışarıdan etki olmaması vergilerin çarçur edilmemesi sen yeşili belerken araçların kırmızıda geçmemesi gerekmektedir.kurallara uymayanlar sert şekilde cezalandırılırsa, sorun çözülecektir.
(bkz: diferansiyel rant teorisi)
thomas robert malthus'la birlikte kötümser klasik iktisatçılar grubunu oluşturular. ricardo'nun yaşadığı dönemde ekonomik buhranların ve sefaletin hakim olması onu ekonomi hakkında kötümser düşüncelere itmişir. ricardo,
değer teorisi
rant teorisi (diferansiyel rant)
azalan verimler teorisi
gelir dağılımı teorisi gibi önemli teorilerin düşünürüdür ve bu teorilerle ekonomi bilimine büyük katkıda bulunmuştur.
ricardo değeri emekle ölçmüştür ve bir malın mübadele edilebileceği başka bir malın da aynı emek sarf edilerek üretildiğini savunmuştur. fakat değeri oluşturan diğer unsurları göz ardı etmiştir. değerin ölçüsü emek değil; mal için sarf edilen emek,malın yaratacağı fayda ve kapital (sermaye) dir.
1772-1823 yılları arasında yaşamış, londra doğumlu yahudi asıllı ekonomist. Kısa dönem ticaret eğitimi almıştır. * gayrimenkullere ve hisse senetlerine yatırım yaparak büyük servet elde etmiştir. Toprak sahibidir, spekülatördür. tümdengelim metodunu kullanmıştır. iktisat bilimine en büyük katkısı rant teorisi ve karşılaştırmalı üstünlük alanındadır.
1772-1823 yılları arasında yaşamıştır. Ricardo’ ya göre nüfus artışı insan emeğinin değerini azaltmaktadır. Bir yandan nüfus artışı dolayısı ile gıda maddeleri talebi artarken diğer yandan azalan verimler yasası etkisi ile fiyatlar artmaktadır. işçi sınıfı ucuzlayan emek değeri ve pahalılaşan gıda maddeleri karşısında güç durumunda kalmaktadır. Ricardo’ ya göre rant, emek ve masraf karşılığı olmadan sağlanan bir kazançtır. Toprak rantından yararlananlar onu işleyenler değildir. Çiftçi, satış sonrasında eline geçen karı, toprak sahibine devretmektedir. Nüfus arttıkça ve üretim genişledikçe toprak rantı da artmaktadır. Ricardo değerin emeğe bağlı olduğunu ileri sürmüştür. Dış ticaret teorisine önemli katkıda bulunmuş ve karşılaştırmalı üstünlükler teorisini geliştirmiştir
liberal iktisatta latin havası estirmiştir. orijini değil ama ismi yeter bu havayı canladırmaya. adam smith'le kafa kafaya verip ihale masasının hesabını realistlere ödetmişlikleri hiç de az değildir.

sonra kofti latin ricardo'ya has arjantin çocuğu raoul prebisch gelip kafayı koymuş, bağımlılık teorisi de hava yapmıştır.
Adam Smith ve Thomas Malthus gibi en önemli klasik ekonomistlerden birisidir. Ve tıpkı diğerleri gibi ingiliz dir. Aslen Seferat Yahudisidir. Fakat, bir Hrsitiyan kızla evlenmiş ve Hristiyan olmuştur. Bu nedenle, ailesi kendisi ile bir daha görüşmemiş, evlatlıktan reddetmiştir. Zamanının en zengin borsacılarından birisidir. Fransa ile ingiltere arasındaki ünlü Waterloo Savaşında, ingiltere'nin kazanacığını tahmin etmiş, ingiliz devlet tahvillerine para yatırmış ve bundan büyük para kazanmıştır.

(bkz: waterloo savaşı)

Ekonomik alanda eserlerinin başlıcaları şunlardır:

(bkz: The High Price of Bullion)
(bkz: Essay on the Influence of a Low Price of Corn on the Profits of Stock)
(bkz: On the Principles of Political Economy and Taxation)

Ekonomik argümanlarına gelirsek;
- Serbest ticareti ve düşük gümrük vergilerini savunmuştur
- Karşılaştırmalı üstünlük teorisini ilk olarak ortaya atmıştır
- Aynı zamanda "labor theory of value" teorisi ilk ortaya atmış ve savunmuştur. Daha sonra bu görüşü, Marx ve diğer radikaller tarafından "aşırılmış" ve çok farklı yönlere çekilmiştir.
18nci yyda doğmus olan ricardo, borsada babasının yanında çalısmaya başlamıs ve aile içinden olmaya bi hatunla evlenmesı sonucu aile ile ipler gerilmiştir; yahudılerde de aile içi evlilik olayını benimsediğini görüyoruz ama uzun zman oldugunu da hatırlatalım.bunun sonucunda eşiyle bırlıkte yenı bır ortam kurmus ve kendısı tahvıl uzerıne uzmanlasmıstır, borsada da ayrıca yuzdelık degılde bındelık hatta onbındelık trendlere bakarak parayı vurmus kose olmustur... adam smıth okuması ile iktisata ilgi duymaya başlamıs ve çeşitli eserler bırakmıstır... klasik iktisatın 2 numarası olan rıcardo benım ıcın 1 numaradır kı bu noktada olması ıktısattan zıyada borsadaki başarısıdır(uygulamada başarılı olmak, guncel yasamda kazanmak teorıden önce gelır benm ıcın)...
kendisi liberal babalardan olmasına rağmen ilginçtir ki; bir birim borçlanmak mı bir birim vergi almak mı sorusu sorulduğunda, kendisine ait olan ricardo hipotezi der ki; "efendim bir birim vergi almak şimdiki nesiller üzerinde etki yaratır amma velakin bir birim borçlanma hem şimdiki hem de gelecek nesiller üzerinde olumsuz etki yaratır" demesiyle, arkadaş bu nasıl liberaldir de; gelecek nesilleri düşünmesi bir yana bir de vergi almayı borçlanmaya tercih ediyor dememi düşündüren iktisatçı.
ingiliz olmasına rağmen latin topçular gibi adı ve soyadı olan iktisatçı. Sanırsın italya milli takımında oynuyor.
(bkz: Comparative advantage)
"Ekonomi dünyâsında bir malın değeri etrâfında hayli yoğunluklu tartışmalar yapıldığını biliyoruz. Bu aslında eski bir tartışmadır. Klâsik ekonomi doktrininde, Ricardo başta olmak üzere malın değerini var edenin, ona gömülü olan veya onda billûrlaşan “emek” olduğunu kuvvetli bir vurguyla ortaya konulmuştu. (Hoş, bunun mühim bâzı ipuçları Adam Smith’de de mevcuttur). Bu bakış daha sonraları, Marx’ın da içinde olduğu Ricardocu sosyalist çevrelerde olgunlaştırıldı.

Meselelerden birisi de değer-fiyat râbıtasıydı. Fiyatlar değeri temsil eder mi, etmez mi, hayli tartışıldı; tartışılıyor da. Buraya girecek değilim. Ama bu tartışmaları ısıtan olgu, basit ve öngörülebileceği üzere, arz-talep ilişkisinin mekaniğinin çoktan aşılmış olmasıdır. Yâni, bir malın eksikliği onun fiyatını (isterseniz değeri de diyebilirsiniz) arttırır, bolluğu ise eksiltir kâidesi, evet doğrudur, ama bu mekanik, açıklamalarda kâfi gelmemektedir. Çünkü, bir malın fiyatını ve değerini belirleyen şartların, artık maddî olmaktan çıktığı süreçleri idrâk etmekteyiz. Maddî olmayan çok sayıdaki unsur; malın, ister değerini, ister fiyatını diyelim, kolaylıkla arttırıp eksiltmektedir . Bunun da, o malın üretiminde belirleyici olan ve ona bir değer kazandıran emekle alâkası hızla muğlaklaşmaktadır.

Bu farkılaşmalar esasen malın üretimine dâir sermâye hareketleri ile onun alıcıya ulaşmasını sağlayan pazarlama süreçleri (realization) arasındaki geçişlerin, ölçüm yapmayı çok zorlaştıran dinamiğidir. Maddî süreçleri belli bir ölçüm kavuşturabiliriz; ama aynı şeyi maddî olmayan süreçler için gerçekleştirmek neredeyse imkânsızdır.

Bir misâl üzerinden gidebiliriz. Emlâk dünyâsına bir bakalım. Bir evin değerini, inşaat sürecinde kullanılan emeğin belirlediğini idda etmek, maddî mânâda doğrudur. Buna ilâve olarak, kullanılan malzemenin kalitesi de, mâliyet üzerinden fiyatların artması veyâ düşüklüğüne hiç şüphesiz tesir eder. Bunlar maddî mânâda ölçülebilir. Lâkin bugün bir evin fiyatını belirleyen bunlar kadar; bundan çok, ama çok dışarıda tutulması gereken değişkenlerdir. Meselâ evin hangi muhitte olduğu, manzarasının olup olmadığı ve nihâyet o evin muhtemel alıcısına sağlayacağı prestijdir. Bugün, sâdece bir ev almıyoruz, o ev ile birlikte bir hayat tarzını ve prestiji satın alıyoruz. Bunların artık o malın değerini belirleyen emek unsurunun önüne geçen esas unsurlar hâline geldiğini görüyoruz.

Malların değerini maddî ölçümlemelerin dışına iten süreçler nasıl gerçekleşti? Bu, malların üretim tarzındaki kritik dönüşümlerle açıklanabilir. Odakta, büyük ölçüde Sanayi Sonrası olarak kavramlaştırılan evrelerde yaşananlar yer alıyor. Teknolojik değişimler eşliğinde mavi yakalıların azalması ve yerine beyaz yakalıların geçtiği bir süreç bu. Kabaca hizmetler sektörünün orantısız büyümesi olarak da anlaşılabilir. Bunun tesirleri alabildiğine büyük oldu. Üretim süreçlerinin merkezî ve yoğun olduğu sanayi toplumunun yeniden üretim süreçlerinden çok farklı ve daha karmaşık olan bir yeniden üretim süreçler silsilesidir bu. Bu aynı zamanda, ekonomik üretim ve yeniden üretim zincir ile piyasada tüketilmesine giden süreçler (realization)ve nihâyet onun toplumsal-kültürel yeniden üretimi arasındaki ilişkileri temelinden dönüştürmüştür. Bu dönüşümde belirleyici olan artık basit olarak temel ihtiyaçların ne olduğu değil, arzuların ne olduğudur. Arzunun odakta olduğu toplumsal-kültürel yeniden üretim, üretimden tüketime giden bahsedilen ilişkiler zincirinin (realization) merkezine yerleşmektedir. Mustafa Özel’in biyolojinin aşıldığı psikolojinin baskın hâle geldiği yer olarak işâret ettiği bir aşamadır bu. Elbette her üretim bir tüketim içindir. Üretim toplumundan tüketim toplumuna geçmek bu bakışa göre mânâsız görülebilir. Ama tüketim toplumu vurgusu, toplumsal-kültürel yeniden üretimine dâir dinamiklerin baskınlığını vurgular. Ekonominin psişikleşmesi olarak da anlaşılabilir. Bugün neye ihtiyaç duyduğumuz sorusu, neyi arzuladığımızdan ibârettir. Arzu ise içeriden değil dışarıdan gelmektedir. Arzu tecrübesi, arzulatılma tecrübesidir aslında. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bile karşılığını bulmakta zor olan bir halkadır bu. Arzula(tıldıkları)mızın, Maslow’un basamaklarında yer alan ahlâkîlik, doğallık vb değerlerle taçlanmış incelmiş ihtiyaçlarla bir alâkası yok. Tam tersine, sâhip olarak sağladığımız bir prestij üzerinden, bundan yoksun olanları geride bırakmanın ve bunu ister ince ister kaba dışlamalarla gösteriş konusu hâline getirmenin sağladığı bir tatminden başka bir şey değil. Eğer bir abartı sayılmazsa günümüz dünyâsında baskın günlük sanatın, eksikleri ezen bir pandomima; onun cârî dinin ise, sınıfların çözülüp kastlaşmaların türediği bir nevi Brahmanizm olduğunu düşünüyorum.."

S. Seyfi Öğün
ahudi kökenli Britanyalı politik ekonomist ve klasik finansçı. Finans ve ekonomi dünyasının en önemli isimlerinden biridir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/David_Ricardo
güncel Önemli Başlıklar