bugün

Bir ülkenin diğer bir ülke ya da ülkelere karşı ihracatta ve doğal kaynaklar açısından gözle görülür üstünlüğe sahip olmasıdır. Klasik serbest ticaret görüşünün dayandığı temeldir.
ingiliz iktisatçısı David Ricardo geliştirmiştir.
bu görüşe göre serbest ticaret, ticarete katılan tüm taraflar için yarar sağlayacaktır.
iki ülke ve iki mal olduğu varsayımından yola çıkarak bir ülkenin 2 malda da mutlak üstünlüğü olsa bile diğer ülkenin iki maldan hangisinin üretiminde diğer mala göre üstün ise o malın üretiminde,diğer ülkeninde diğer malda uzmanlaşması her ülkenin kendi uzmanlaştığı malı üreterek diğer malı ithal ettiğinden -devlet müdahalesi olmadan- her iki ülkeninde kazançlı çıkıp, tüketim miktarlarının üretim miktarlarından fazla olacacağını dolayısıyla refah düzeyi artacağını kabul eden teorem.*
Ricardo, bir ülkenin iki farklı malda mutlak olarak dezavantajlı olmasına ve diğer bir ülkenin bu malların üretiminde mutlak üstünlüğü olmasına rağmen , ülkeler arasında yinede yine de ticaret yapılabileceğini ve bu ticaretten her iki ülkenin de karlı çıkabileceğini göstermiştir. Ricardo’ ya göre her iki malın üretiminde de mutlak olarak dezavantajı olan bir ülke, daha az dezavantaja sahip olduğu malı üretip ihraç derse, bu malın üretim ve ihracatında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olur. diğer taraftan bu ülke, daha fazla mutlak dezavantajı olduğu malın üretimini durduracağı için, bu malı diğer ülkeden ithal edecektir, işte buna karşılaştırmalı üstünlükler teorisi denir.
Dış ticaret teorisinde a. Smith’ in mutlak üstünlükler teorisi önemli bir yere sahiptir. Ancak eğer bir ülke bütün malları diğerine göre mutlak olarak daha ucuza üretirse durum ne olacaktır? işte bu sorunun cevabını david ricardo karşılaştırmalı üstünlükler teorisi ile vermiştir

Örneğin bir avukat sekreterden daha hızlı daktilo kullanır ve hem de avukatlık hizmetlerini yürütmeye kalkarsa, iki işi aynı anda yapmaya kalkışmasından dolayı kayba uğrayacaktır. Avukat kendi mesleği olan avukatlığa devam edip diğer işleri yürütecek sekreter alırsa, yazı yazmaya ayırdığı zaman karşılığında avukatlık yaparak çok daha fazla kazanç sağlayabilecektir. çünkü bir saat avukat olarak elde edeceği gelir bir saatlik sekreterlik hizmetini kendisinin görmesiyle elde edeceği gelirden çok daha fazladır.
(bkz: david ricardo)
Osmanlı Devleti ekonomisinin 19.yüzyılın ikinci döneminden 1.dünya savaşına kadar benimsemek zorunda kaldığı ya da bırakıldığı ama çok da iyi ediliği teorem...

Osmanlı devleti bütçesi 19.yüzyılın ortalarında iki yakası bir araya gelmemekteydi... Maliye çözümü yabancı ülkelerden dış borç almakata buluyordu. Ama her dış borcun bir karşılığı vardı; o da borç alınan ülkeye uygulanan ithalat yasaklarını kaldırmak... Ne zamanki osmanlı dış borçlarını ödeyemez hale geldi ve duyun-u umumiye maliye kontrolünü ele aldı, ülkede gümrük duvarları yıklıldı, Osmanlı tam bir liberal ülke haline geldi...

Şimdiye kadar yazdıklarıma bakıp da, osmanlı yönetimine kızacak olanları baştan uyarayım; osmanlı bu dönemde, yılda yüzde 2 büyüdü. Yaklaşık 50 yıllık bir dönemde bu %170 e yakın bir büyümeye denk gelir... Yani aslında sanıldığının aksine, ülke ekonomisi dış dünyaya açıldıktan sonra daha da büyüdü ve ticaret hacminin genişlemesi ülke de refah artışına neden oldu...

Eee, peki osmanlı neden hala geride kaldı? Çünkü, avrupa ülkeleri yıllık %4 gibi bir oranla ekonomilerini büyütmekteydiler ki bu da aynı zaman dilimi içinde %600'e yakın bir gelişmeye tekabül eder. Osmanlıdan daha hızlı büyüyen Avrupa, sonunda dümeni eline aldı anlayacağınız...

Peki daha iyisi yapılabilirmiydi? Evet, eğer üretim teknolojisinden zamanında yararlanabilinseydi, osmanlı daha hızlı büyürdü zira ticaretini yaptığımız mallar hep ithal ürünler idi... Peki daha kötüsü olabilirmiydi; o da evet, hem üretmeyip hem de gümrük koysaydık, ülke fakirlikten kırılırdı...

Peki birinci cumhuriyet döneminde ne oldu? Hem üretim yapacak teknolojiye sahip olmamız gereken sermayenin yok olması, buna karşın dış ülkelere uygulamış olduğumuz gümrükler; birinci cumhuriyet dönemi boyunca (1923-1950)ancak yıllık %0.8 büyümemize sebep oldu. Bu da, o dönemde ekonomizin sadece %24 büyüdüğünü gösterir. Ama, o zamanlar ülkemizin dış borçları çok iyi ödenmiş ve sıkı bir maliye politikası uygulanmıştı. Halkın fakirleşmesi pahasına borcumuz azalıyordu...

Demem o ki;osmanlı döneminde, David Ricardo buyurdu, biz gümrükleri açtık ve büyüdük... Birinci Cumhuriyet döneminde Friedrich List geldi, gümrükleri kapatın, kendi sanayinizi kurun dedi, gümrükleri kapattık ama ülke büyümedi, halk arasında fakirlik arttı da arttı...

Bütün ülke ekonomilerinin vizyonunu açan ve 19. yüzyıldan sonra hızlıca zenginleşmesini sağlayan Ricardo'ya ve karşılaştırmalı üstünlükler teorisine bütün dünyanın bir teşekkür borcu vardır...
dış ticaret teorisi.
Uluslararası ticaretin nedenini ve sağladığı yararı açıklamıştır,
Dış ticareti karşılaştırmalı maliyetlere dayandırmıştır,
Her ülke karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu malda uzmanlaşıp diğerini ithal ettiğinde daha karlı olacaktır.
bir ülkenin bir malı herhangi başka bir ülkeden daha düşük fırsat maliyetle üretmesi durumu.
david ricardo'ya göre bir ülke her iki malda da mutlak üstünlüğe sahip olsa bile mutlak üstünlüklerini karşılaştırarak karşılaştırmalı üstünlükleri ortaya çıkar.