bugün

Büyük canavar, tekerlekli şemsiye, ördek, çirkin ördek, keçi, teneke sümüklü böcek, dekovil, yada şefkatli... Bunlar, birbirinden farklı ulusların, 2CV ye taktıkları isimler. O, 1948-1990 yılları arasında üretilmiş bir halk arabası.

Çıktığı dönemde, yani ikinci dünya savaşından hemen sonra, maliyetleri yüksek olduğu için bu otomobil Fransa' da benimsenmemişti. 2CV, 100 kilometrelik bir mesafeyi 3 litreden az benzinle gidebilecek, kırsal kesimindeki halkın 100 kg.lık ürününü, saatte 60 kilometre hızla, gerekirse, asfalt döşenmemiş bozuk yollarda bile, pazara ulaştırabilmesine imkan verebilecek bir tasarımdı. En önemlisi, bozuk arazide köylülerin yumurtalarını kırmadan nakletmelerine imkan veriyordu. Ayrıca, yenilenen versiyonları ve yükseltilen tavanı sayesinde, sürücünün şapkası ile aracı kullanmasını mümkün kılıyordu.

ikinci dünya savaşında Almanlar Fransa'yı işgal ettiğinde, Citroen yöneticileri 2CV projesini, tasarım, savaş aracı olarak kullanılmasın diye gizlediler; 2VC'lerden bir kısmı pikaba benzetilerek gizlendi, bazıları gömüldü, bazıları ise yok edildi. 1939 yılında 2CV projesi geliştirilirken üretilen prototipler çok enteresan araçlardı öyle ki arka koltuk tavana bağlanmış bir hamaktan oluşuyordu. Tasarımcıların üstünde düşünmeleri için 6 yılı vardı artık. 1994 yılında gizlenmiş 3 prototip bulunana kadar, savaştan geriye, sadece 2 prototipin kaldığına inanılıyordu. Savaştan sonra, alüminyum ve magnezyum şase ve koparta ile su soğutmalı motor üretmenin, çok maliyetli olduğuna karar verildi ve aracın çelikten imal edilerek, hava soğutmalı motor ile donatılmasına karar verildi. Tasarımcı Flaminio Bertoni gövdeyi tekrar dizayn etti.

Tasarım 1948 de Paris'te beğeniye sunuldu. Çok eleştirildi, ama düşük gelirli kesim üstünde çok büyük etkisi oldu.

Citroen'in, basın bülteni göndermeden lansman yapması, gazetecilerin alay konusu oldu. Bazı basın mensupları, otomobili "yuvarlanan dalalet" olarak nitelerken, bazıları ise "sardalye konservesi" gibi isimler taktılar. Ama tarih gösterdi ki, tüketici 2CV yi sevimli, hoş ve çekici buluyordu. Fransa'da ulaşımda devrime neden olmuştu.

2CV büyük bir ticari başarıydı. Satışa sunulduktan kısa bir süre sonra, 3 yıllık bir bekleme listesi oluştu. Bu yüzden ikinci eli, sıfırından daha pahalı el değiştirmeye başladı. 1949 da günde 4 adet olan üretim, bir sene sonra 400 adete çıktı. Fiyatı o kadar ucuzdu ki, VW Beetle modeli, iki adet 2CV'ye bedeldi.

Ucuz fiyatına rağmen, teknolojisi dönemine göre oldukça iyiydi. Dört tekerlekte bağımsız süspansiyon, 4 vitesli manuel şanzıman, önden çekiş, hafif ve ufak hava soğutmalı iki silindirli boxer motor... Hatta motorun klasik BMW boxer motosiklet motorundan devşirildiği de söylenir.

Cam silecekleri gücü şanzımandan alıyordu, araç hızlandıkça sileceklerde hızlanıyordu. Cam sileceklerini içerden elle çalıştırmak da mümkündü (araç dururken). Aracın hava soğutmalı motoru olması dolayısı ile soğutma sıvısı, radyatör, su pompası veya termostat olmaması, dayanıklılığını arttırıyordu. Bujiler aynı anda ateşlediği için, distribütör de bulunmuyordu.

ilk motoru 375cm3 ve 9 beygirdi. Daha sonra 425 cm3, 602 cm3 ve 28 beygir oldu. Evrim geçiren motorların gücü 33 beygire kadar yükseldi.

2CV, 1990'lara doğru, teknoloji ve güvenlik açısından çok geride kaldı. Ancak tasarımın kendine has olması nedeniyle alıcı buluyordu. 1988 yılında Fransa'daki üretimi tamamen durdu. 27 Temmuz 1990 yılında, gri bir 2CV Portekiz'deki fabrikada üretilen son araçtı.

BMW Isetta, Renault 4, Mini ve VW Beetle diğer üreticilerin o aynı dönemde ürettiği benzer modelleridir.

Daha önce de belirttiğim gibi ilk çıktığı yıllarda alay konusu olan, insanların "konserve açacağı da veriyorlar mıymış?" diye takıldığı 2CV başarılı oldu ve popüler kültürde de kendine yer kazandı. En bilinenleri 1981 de oynayan James Bond filmi ve 1963 ve 1978 yıllarındaki Pembe Panter filmlerinde olmak üzere 30'dan çok filimde sahne aldı.

http://otomobil.ntvmsnbc.com/inceleme-k-2cv.asp
tek kelimeyle efsane. kaplumbağa tabir edilen vosvoslarla beraber bana kalırsa otomobil tarihinin en efsane 2 tasarımından biridir ki ikisi de ikinci dünya savaşı zamanlarında ortaya çıkmıştır. yavaşlığı sayesinde 2004 senesinde gumball 3000'i kazanmıştır ki oraya nasıl hayvanat araçların katıldığını bilen bilir. bordo renkli sevimli bir üyesi halen odtü teknokent'te bulunabilir, lastikleri bisiklet lastiği gibidir, tor tor deyu gider.
türkiyede meraklılarının döşova diye isimlendirdikleri sevimli arabadır.
budur:
görsel
görsel
görsel