bugün

heryerde çalan ve bir türlü sevemediğim, artık gına getiren ferhat göçer şarkısı.

bu şarkıda duyum duyum duygulananlar muhtemelen aşağıdaki anlam dolu sözlerden etkileniyorlardır:

Dünyaya birdaha gelsem sevgilim,
arar bulurum yine seni severim..
Cenneti değişmem saçının teline,
ömrümün yettiği kadar seni severim..

aferim.
şöyleki;
insanlara insan olmanın meziyetlerini yerine getirmeleri için uygulanmış en eski promosyon kampanyası.
oysa gerçekten insan olanın böyle şeylere ihtiyacı yoktur kanımca cennet diye birşeyde yoktur.
daha önce kimsenin görmediği ama herkesin gitmek istediği yer.
yani var olup olmadığını bilmediğimiz bir yere gitmek isterken hayatımızı da bu isteğe göre düzenlemeliymişiz.

(bkz: ne kadar enteresan)

kimileri burayı görmek için yatar kalkar namaz kılar, kimisi pazar kiliseye gider,kimisi (bkz: yum kippur) diye bi günde yemek yemez ama hiçbiri sormaz ki cennet nasıl bir yer.

kimisi içinde şarap var der,kimisi huri var der. fakat kimse içi yılanlarla dolu demez, çünkü o zaman bütün oyun bozulur, cennetin anlamı kalmaz.

cennet belki de sadece herkes adam gibi davransın diye uydurulmuş hayali bir mekandır aslında,ki bu görmediğim ve varlığından emin olmadığım bir yere gitmeyi istemek fikrinden çok daha mantıklı geliyor.

şayet cennet varsa bile, herkes kendi kafasına göre yaşıyor.
teoride herkesin inancı var ama pratikte herkes kendi kutsal kitabını yazmış, ona göre davranıyor.

o halde bütün bu soytarılık, bu şamata ne?
veyahutta bu bağnazlık.

hayalimizce dayayıp döşediğimiz bir ev için mi?
yoksa herşey içi toprak dolu bir solucan yuvasına yem olmak için mi?

cenneti kimse göremedi,ama o deliği hepimiz biliriz.
demek ki şu an kesin olan sonumuzun aynı olduğu.

şu anda cennet yok şu anda hayat var.
ve hayat çoğu zaman cenneti yaşamak değildir, o halde ne yaşadığımızın farkında olmamız icap eder.

dolayısıyla kendimizi de aldatmamamız.

somutlaştırılması gereken bu tip hayali veya ruhani şeyler değil, şu anda geçerli olan şeylerdir.

insanlara önce vicdan sahibi olun deyip beyinleri yıkanmasa pek çoğu zaten saçmalamazlardı.
kim gitmiş, kim görmüş sorularının sorulacağı varlığı rivayet ve gaza getirmelerden ibaret olarak ıspatlanmaya çalışılan yerdir.
cate blanchett ve giovanni ribissi nin başrolünde oynadığı güzel bir film.
ideal dünya yaratımlarının en büyük bileşkesidir. ütopyalara denk gelir. kabaca düşünüldüğü zaman hiç çekici gelmemektedir. huriler, nuriler bal akan ırmaklar vs..
bir saç teline değişilen yerdir.
(bkz: öyle diyorlar)
(bkz: ben demiyorum)
acik bufe ama toteme tapanlar faydalanamiyor.
heaven : ünlü alman yönetmen tom tykwer in üçlemesinin ilk filmi. almanya-ingiltere-abd yapımı bir film.
(bkz: dadından yinmez)
(bkz: pek güzel)
başrollerde cate blanchett ve giovanni ribisi oynuyor. üçlemenin diğer filmleri ise Hell (cehennem) ve Purgatory (araf)
hıristiyan aleminin papası, II jean paul'a göre, üremeye gerek olmadığı için seks'in de olmayacağı yerdir.
ünlü bir imam-hatip hocanın kuran ve sünnetten süzdüğü bilgilere bakılırsa; yüz erkek kuvveti verilecek mümin erkeklerin, bir günde, yemeden içmeden uyumadan 100 bakire ile münasebette bulunacakları, kadınların her ilişkiden sonra yine bakire olacakları ''çok evlilikli'' öteki dünyadır.
şarkı söylerken ferhat amcanın ne demek istediği anlaşılmaz bir türlü, hem çok seviyor falan bilmem ne, hem de cenneti değişmem saçının teline diyor. cennete değişmem saçının telini demen gerekir diye mail attım, cevap vermedi, niye ki?
(bkz: ütopya) çocukça bir açıdan tanımlanınca ''hayaller ülkesi''
ferhat göçer'in marşa dönüşen şarkısı.
cenneti değişmem saçının teline der ferhat göçer bu şarkıda.
cenneti değil cennete demek istiyordur ki sevdiceğini cennet bile olsa değişmeyeceğini belirtmeye çalışıyordur.
ferhat göçer heralde din adamlarının tepkisiyle karşılaşmamak için böyle bi'şey yaptı diye düşünüyorum.
emin değilim.. sadece bir fikir.
cenneti deyince şarkının temasına pek uymuyor çünkü..
küçükçekmecenin bir mahallesi. sanıldığı gibi show tv de yayınlanan cennet mahallesi dizisiyle hiçbir alakası yoktur. trafiğe kapalı olan hürriyet caddesi küçük bir istiklali andırır.
uslu durulan akşam sonunda annesi tarafından çocuğa verilen çikolatadır. kimi çocuk çikolatayı şiddetle arzuladığı için tüm akşam boyu hiç yaramazlık yapmaz; kimi çikolatanın büyüsüne inanmaz, keyfine bakar, şarabını yudumlar.
düş sokağı sakinleri'nden tanıdığımız murat yılmazyıldırım'ın 3. solo albümünün adı...

en iyi albümlerinden biridir ve dinlenilmesi gerekilen parçalar içerir...
bana inanılmaz bir şekilde arabesk dinliyormuşum hissi yaratan bir şarkı.
adam basi 4 hurinin dustugu bir yer kadinlaraysa 4 nuri tabi. guzel bir yer yani.
cehennemde yanacak olanlar ile isinacagindan bitmeyen kaynaga sahip olacak güzel mekan.

(bkz: musluman olmayan kadinlar cennette hurimiz olacak)
gidebilenin * sınırsız seksle mükafatlanacağı yer. şarap akan dereleri de unutmayalım tabii.
deniz yilmaz in a$mi$ söz yazarliğini ve kurban grubunun her telden $arki yapabildiğinin kaniti güzel bir insanlar parçasi
(#433444)
bir hikaye der ki;

bir gün cennet görevlisi cennetle cehennem arasında * bir yerlerde kalan elemanı tutmuş kolundan başlamış iki yeri de tanıtmaya. cehennemin kapısına gelmişler ilk olarak. kapılar açılmış arada kalan zavallı korkunç manzarayı görmüş; her yerde tencere dolusu yemekler fakat aç bilaç bir sürü mutsuz insan... arada kalan, görevliye sorar;

-bu kadar yemek varken neden bu kadar aç ve sefiller?
+kaşıkların sapları üç metre, ne yazıkki ağızlarına götüremiyorlar yiyecekleri!

gördüğü manzarayı unutmaya çalışarak kapanan kapıların ardında bırakarak mutsuzluğu cennetin kapısına varmışlar. kapı açıldığında tek farkın insanların yüzündeki mutluluk olduğunu görmüş arada kalan adamımız. yine her yerde tencere dolusu yemekler ama herkes gayet mutlu ve huzurlu. bu sefer görevliye dönüp sormuş;

-tıpkı diğeri gibi fakat anlamıyorum ordaki mutsuzluk ile burdaki huzurun nüansı nedir?
+çok basit... burdaki kaşıkların sapları da üç metre fakat burdakiler birbirlerini beslemeyi bilen insanlar...

hamiş; belki de kendi cennetimizi/cehennemimizi kendimiz yaratıyoruz, bazen yardım ederek aslında yardım aldığımızı bilmemiz gerekli.
Akyaka.
Tanrının peygamberleriyle muhabbet ettiği yerlerde dolaşsam.. bana bir çift kanat verin ki, oralara uçup gideyim..
engebeli dağlardan aşırdım kalbimin kırıklarını.. taşlarını sever, okşardım, yerdeyken yüzüm.. *