bugün

çok kötü bir haber... demek hocaefendinin kanalı ile pompalamaya çalıştığı şer odakları doğru imiş. demek ki onlar, bunlara karşı senelerdir vakıf faaliyeti ile mücadele veriyormuş... korkutucu.
100 ytl burs alıyorum diye gidiyorum bu vakfa. resmen dini antilaiklik olarak görüyorlar. biz hayır kurumu değiliz diyorlar. çok sertler. 100 ytl'yi vermeseler kim gider o vakfa bilemiyorum.

edit: acı ama gerçek. belki siz içinde olmadığınız için bilemiyorsunuz.
2007 seçimlerinden önceki cumhuriyet mitinglerine katılmayanlara veya katılamayanlara o 100 ytl'yi bile vermeyen şahsiyetlerin vakfı.
yaptıkları konuşmaların özü de laiklik değil tamamen din karşıtlığı. vakfa gidip burs alanlar içinde onlar gibi düşünen insan sayısı zaten toplam bursiyer sayısının onda birini bile geçmez.
kısacası misyonerliğin biraz acemi olan şeklini yapmaya çalışıyorlar. biraz daha yumuşak olsalar, daha çok insanın beynini yıkayabilirler.
milletten topladıkları paraları nerelere harcadıklarını gösteren olay. bundan sonra çev, çydd ve add benden uzak dursun.
okullarındaki cia ajanlarını öğretmen diye yutturan kişilerin komik haberi.
mit raporuyla tescillenmiş gerçek. haber linkini okursanız görürsünüz, rapordan alıntı da var orda.

edit: yav hala niye itiraz ediyorsunuz kuzum. açıkça deyiverin "evet biz misyonerlik yapıyoruz" diye. utanmayın, çekinmeyin.
(bkz: öteki de düşer merak etme sen)**
Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)'nın Protestan misyonerlik faaliyetlerine destek verdiğini iddia eden araştırmacı Yılmaz Dikbaş, mahkemeye sunulan MiT raporunda aynı bilgilerin yer alması üzerine beraat etti.

Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)'nın araştırmacı Yılmaz Dikbaş aleyhine açtığı davayı, Milli istihbarat Teşkilatı (MiT) raporunu gerekçe göstererek reddetti. Dikbaş'ın, 'ÇEV'in misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğu ve üyelerinden topladığı paraları misyoner örgütlere aktardığı' yönündeki iddiaların MiT raporunda da yer aldığını belirten mahkeme, davanın reddine karar verdi. Üsküdar Gazetesi sahibi Adnan Odabaş da Sağlık Eğitim Vakfı'nın (SEV) açtığı 30 bin yeni liralık tazminat davasından Milli istihbarat Teşkilatı raporu sayesinde kurtulmuştu.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Antalya Şubesi Üyesi Yılmaz Dikbaş, geçtiğimiz yıl basına yaptığı açıklamada, Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), ÇEV ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD)'nin Protestan misyonerliği yaptığını, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin de bu vakıfları desteklediğini gündeme getirdi. Dikbaş, bu örgütlerin yönetimindeki kişilerin ADD'yi de ele geçirdiğini ve Atatürkçülüğü kalkan olarak kullandığını söyledi. Dikbaş'ın açıklamalarının basında yer alması üzerine Çağdaş Eğitim Vakfı, araştırmacı Yılmaz Dikbaş ve yaptığı açıklamaları yayımlayan basın kuruluşları aleyhine 20 bin YTL'lik tazminat davası açtı. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava ÇEV'in aleyhine sonuçlandı.

Mahkeme kararında, Dikbaş'ın gündeme getirdiği iddiaların MiT ve Emniyet'ten gelen yazılarla doğrulandığı ve dile getirdiklerinde gerçeğe aykırılık olmadığı kaydedildi. MiT Müsteşarlığı'nın 30 Kasım 2006 tarihli yazılarında ve ekindeki içişleri Bakanlığı'na hitaben yazılmış yazı örneğinde, Dünya Kiliseler Birliği'nin ülkemizdeki Hıristiyanlaştırma faaliyetleri çerçevesinde bazı dernek ve vakıflar vasıtasıyla topladıkları paraları Hıristiyan dünyasına hizmet amacıyla kullandığına işaret edilen kararda şöyle denildi: "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdeki kimsesiz ve zeki çocuklara burs verilerek Hıristiyanlaşmasına hizmet edecek kadroların oluştuğu belirtilerek konuya ilişkin yapılan araştırma sonucu hazırlanan ve eklenen bilgi notunda Çağdaş Eğitim Vakfı'nın Amerikan Board Heyeti ile sevk-koordinasyon içerisinde olup bölgesinde eğitim ve öğretim projesi hazırlayarak Amerikan Board'dan yardım talebinde bulunduğu, ÇEV'in ayrıca '3 bine yakın öğrenciye burs vermektedir.' raporunun yer aldığı görülmüştür." denildi. Karar metninde Dikbaş'ın açıklamalarında gerçeğe aykırı bir durum olmadığı, hukuka aykırılık teşkil etmediği, bu sebeple beraatine ve tazminat isteminin reddine karar verildiği belirtildi.

O dönem halen ADD üyesi olan Yılmaz Dikbaş, Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV), ÇEV ile ÇYDD'nin Protestan misyonerliği yaptığını belirtmişti. Dikbaş, bu örgütlerin yönetimindeki kişilerin ADD'yi de ele geçirdiğini ve Atatürkçülüğü de kalkan olarak kullandığını savunmuştu. Yazılı açıklamasında söz konusu örgütlerin yönetim kurullarında yer alan isimleri sıralayan Dikbaş, Yaşar Yaşer başkanlığındaki SEV'in 2006'da AB'den 191 bin Euro hibe aldığını öne sürdü. SEV'in Türkiye'de Protestan misyonerliği yaptığını iddia eden Dikbaş, bunun da Adnan Odabaş'ın sahibi olduğu Üsküdar Gazetesi'nde çıkan haber üzerine, SEV'in tazminat için yargıya başvurmasının ardından, MiT'in mahkemeye gönderdiği raporlarla resmileştiğini ifade etti.

Atatürk'ün adını kullanıyorlar

Dikbaş, yine Adnan Odabaş'ın kitabını kaynak göstererek Yaşar Yaşer'in başkanlığını yaptığı SEV, eşi Gülseven Yaşer'in başkanlığını yaptığı ÇEV ve Türkan Saylan başkanlığındaki ÇYDD'nin birlikte çalıştığını iddia etti. Bu örgütlerin Atatürk'ü kalkan olarak kullanıp birçok kişi ve kuruluştan yardım adı altında para topladığı, ilgili bakanlıklardan izin almaksızın yurtdışından parasal yardım aldıkları bilgilerine yer verdi. Dikbaş, aynı kaynağa dayanarak Türkan Saylan'ın Hıristiyan kökenli olduğunu öne sürdü. Dikbaş, son olarak ÇEV'in MiT raporunda Protestan misyonerliği yaptığının kesinleştiğini ve bu vakfın 2. başkanlığını 25 Haziran 2006'dan beri emekli Orgeneral Şener Eruygur'un yaptığını hatırlattı.

ADD Genel Başkanı Eruygur ve Genel Başkan Yardımcısı Serter'e yönelik şok iddialarla da gündeme gelen Dikbaş, ADD'den ihraç edilmişti. AB fonlarından 400 bin Euro aldığı iddia edilen Eruygur ve Serter'i misyonerlik faaliyetlerine destek olmakla suçlayan Dikbaş'ın, bu açıklamaların hemen ardından ihraç edilmesi dikkat çekmişti. Kararı değerlendiren Dikbaş, "Gerçeklerin su yüzüne çıkması, AB mandacılarını ve misyonerleri rahatsız etti." derken, Şener Eruygur ve Nur Serter, Dikbaş'a ayrı ayrı tazminat davaları açmışlardı.

http://www.yildizz.com/diryorum.asp?did=51671
misyonerlik faaliyetlerini hocaefendinin ibrahimi dinler misyonerliğinin yanında çok daha masum ve sessiz yürütüyormuş bu kurum.

her şey bir kenara,

mit raporlarının mahkemelerde delil olarak fırlatılması kadar,

kendilerinin türkiye cumhuriyetine ve anayasaya karşı işleyen bir suç örgütü olduklarına dair mit raporlarını unutup,

çydd ve add hakkında mit raporlarına dayanarak böyle manidar haber yapmaları düşündürücü.

düşündürmüyor aslında.

"mit raporları doğrudur" ilkesini benimsiyorlar kendi çaplarında.

demek ki, kendileri de,

F. Gülen'in cemaat üst yöneticilerine hitaben Haziran 1995 ayı içerisinde yaptığı bir konuşmada, 'Türkiye'nin şu an demokrasiye ihtiyacı olduğunu, 15 yıl sonra ise, cemaatin kendi sistemini kurabileceğini' söylediğini,

fethullahçı yobazların,

Kısa vadede; devlet kademeleri ve Türk Silâhlı Kuvvetleri bünyesinde kadrolaşma çabalarını arttıracağı ve ayrıca halihazır çizgisini değiştirmeyerek, uzlaşmacı tavır ve uygulamalarını aynı çerçevede sürdüreceğini,

Orta vadede; uzlaşmacı ve barışçı politikasını değiştirerek, uzun vadeli amacı olan şeriata dayalı bir Türk islam Devleti kurulması için ilk girişimlerini başlatabileceği, bu maksatla alışılmış tutum ve uygulamalarında, devlet ve toplumun kabul edebileceği dozajda yoklamalar yaparak esas amaca ulaşacak zamanı belirleyeceğini,

Uzun vadede; diğer islamcı grupların aksine kendi yetiştirdiği inançlı fakat iyi eğitilmiş kişilerle, özellikle üst düzey bürokratik makamlar dahil, yönetimde kesin söz sahibi olacak şekilde devletin tüm organlarında kadrolaşacağını,

kadrolaşmalarının avantajı ile, kendilerine amaçları doğrultusunda en büyük engeli teşkil eden Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızabileceğini,

ve Kendi partisini kurarak veya ele geçirdiği bir siyasi partiyi destekleyerek, siyasi iktidarı ele geçirebileceği ve son aşamada;

iktidarda esas amacı olan şeriat devletinin temellerini atarak Türkiye Cumhuriyeti'ne uzun vadede bir tehdit olacağını kabul ediyorlar.

enteresan, ilginç, şaşırtıcı, sevindirici.

sevinsek mi üzülsek mi bilemedim...

ben en iyisi güzel bir el hareketi çekeyim de rahatlasınlar...
aynı zaman gazetesinde şöyle bir başlık da vardı:

"MiT Raporunun da Suyunu Çıkardılar"
28.12.1996

raporda şu yazıyordu:
"fethullah gülen, cia'nin bölgemizdeki en büyük temsilcisidir"
zamanında burs için gittiğimde 3 kişinin beni mülakat için odaya soktuğu, üzerime baskı hamleleriyle sanki bilgi almaya çalışan ajanlarmış gibi davranmaları, lisede fem e gittiğimi söyleyince şaşırıp birbirlerine bakmaları, ve bir kadının "benim oğlumda gidiyor, biz kötülemiyoruz" diyip olayı dindarlık ve nurculuk olaylarına getirip beni sanki utandırıp suçlu gibi hissetmemi sağlamaya çalışan, ama boşuna vakit kaybedip yüzlerine utanın dercesine bakıp, birşey söylemeden kalktığım allah'a havale ettiğim, kendilerini laiklik bekçisi sanan ve chp üzerinden propaganda yapan bu vakfın hiç de şaşmadığım durumu.
--spoiler--
Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)'nın Protestan misyonerlik faaliyetlerine destek verdiğini iddia eden araştırmacı Yılmaz Dikbaş, mahkemeye sunulan MiT raporunda aynı bilgilerin yer alması üzerine beraat etti.
--spoiler--

sonra bakıyorum yılmaz dikbaş kimdir diye;


--spoiler--
Araştırmacı-Yazar Yılmaz Dikbaş Tekstil ve Kimya Mühendisidir. Halen TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Antalya il Temsilciliğini yürütmekledir.Çok sayıda yayımlanmış kitabı bulunan Yılmaz Dikbaş, son yıllarda yayımladığı "Özelleştirme Yalanları", "Gaflet, Dalalet, Hıyanet",Gönüllü Devşirmeler" gibi kitapları ile ülke gerçeklerine dikkat çekerken, son kitabı "Satılık Vatan" ile gelinen noktayı gözler önüne sermektedir. Araştırmacı-Yazar Yılmaz Dikbaş, geçtiğimiz günlerde kamuoyuna "AB'den para alan Sivil toplum örgütleri"ni bir rapor halinde açıklayarak Türkiye'nin nasıl ve ne şekilde dış güçlerin güdümüne sokulduğu konusuna da dikkat çekmiştir.
--spoiler--

yazarın add'de yayımlanmış yazısının da linki koyuluyor buraya ama ben yine de anlam veremiyorum fethullah gülen ve yaptıklarına konunun nereden geldiğini, sonra bir ışık belki de alakalıdır;

(bkz: ad hominem)
(bkz: misyoner pozisyonu)
(bkz: çamur at izi kalsın)

uzun yıllardır süre gelen çydd'yi ve türkan saylan'ı karalama girişimlerinden bir tanesi. türkan saylan gibi birine yapılması gerçekten çok ayıp. yazık...
bir de hatalı olarak anlaşılan bir yer var.

davalı taraf fethullah gazetecilik, bankacılık, inşaat, eğitim anonim dincilik şirketi
davacı ise çağdaş eğitim vakfı.

yani dikbaş değil bunlar beraat ediyor. dikkatinizi çeker, selam ederim.
çok önceden bilinen belgeleriyle ortaya konmuş bir haber.* ayrıca çyd nin çeşitli mason kuruluşlarından ciddi paralar aldığı da bilinmeyen bir şey değil. keza add de aynı şekilde.
kalkıp hayır efendim yalan söylüyorsunuz demenin bir manası yok. ha umrunda değildir o ayrı. **
(bkz: zaman/#2288668)
ne denizfeneri derneği gibi parayı kendi hesabına geçirmiştir ne de bünyesinde ingilizce öğretmeni diye ajan çalıştırmıştır. varsın misyoner olsun. misyonu sadece iyilik olsun, aç gözlülük veya mandacılık değil.
peşinde koştukları insanların böyle bir şey yapmış olamayacağını düşünenlerin, savunacak bir yanını bulamadıklarından mütevellit hiç alakası yokken zaman gazetesine, fetullah gülen e, raporu sunan mit e çatmalarına sebep olmuş vahim olay.
madem olayı saptırmakta ustasınız biraz da biz saptıralım; hükümet yanlısı olmakla eleştirilen doğan medyasında nedense haber olmamış olaydır. mit raporunda yazılan bir ifade olmasına rağmen olayı görmezden gelenler kimin yanlısı acaba.
inanıyorum ki sorsalar bu olayı türkan saylan ve ekürisine "atatürkçülüğe saldırıdır bu, laik cumhuriyet gidiyor" diye başlarlar.
paranoyakvari şekilde irtica, irtica diye tutturanların asıl irticacı olduğunu gösteren olaydır ayrıca.
islam'la hıristiyanlığın arasındaki farkın teferruat olduğunu iddia eden bir gazetenin ve cemaatin manşet ettiği olay.

teferruat işte. sevinsenize.
direkt emperyalizmi hedef almayan her kurumun içinde olabileceği pozisyondur,

bugün a. b.d. , israil, ingiltere ve bilimum popüler sömürgeci haçlıları veya

fransa , almanya, rusya gibi suskun katilleri dost bilen,

açıkça bizim ve bizim gibi halkların mazlumluk sebebi olarak bunları işaret etmeyen,

ortadoğu katliamına ses çıkartmayan, yüzbinlerce cesedi sindiren,

ab. ci, sosyal taklit modernisti * , sorosçu, diyalog ve hoşgörücü ve bopçu ve

dış konvansiyonel destek meraklısı tüm sivil toplum cemaat ve cemiyetlerinin verilen görev nispetinde içinde çırpındığı çamurdur.
(bkz: irtica elden gidiyor)