bugün

güzel bir bahar günüydü.
Bir sürü basın ve yayın hokkabazının öve öve göklere çıkardığı merhum Ecevit'in malum partisi var ya... Önümüzdeki seçimleri kazanabilir!

Evet, ciddi ciddi kendini bir siyasi partinin genel başkanı sanan Sayın Zeki Sezer başbakan olabilir... Aslında Sayın Rahşan Ecevit'i de cumhurbaşkanı yapsa ne güzel olurdu...

Belki bir çeşit koalisyon da kurulabilir: Sayın Sinan Aygün ticaret bakanı, Sayın Devlet Bahçeli milli savunma bakanı, Sayın Doğu Perinçek içişleri bakanı... Sayın Turgut Özakman milli eğitim bakanı, Sayın Yalçın Küçük kültür bakanı... Sayın Mümtaz Soysal da Avrupa Birliği'yle ilişkilerden sorumlu devlet bakanı...

Vallahi abartmıyoruz, çünkü burası Türkiye.

Merhum Ecevit altı ay önce beyin kanaması geçirip komaya girdiğinde, DSP'nin oy oranında artış gözlenmişti. Aklı fikri yerindeyken Ecevit'e oy vermeyi düşünmeyenler, 'kafası gittiği zaman' onun beynine daha çok güvenir olmuşlardı.

Biz de 'bu hesaba göre Ecevit'e emr-i Hak vaki olursa DSP iktidara yürür' demiştik...

Gün bugündür arkadaşlar!

Gıcık kaptığınız köşe yazarlarına küfür mektupları yazmayı geçici bir süre için rafa kaldırıp seçim çalışmalarınızı yoğunlaştırınız.

Gerçi Sayın Ecevit'in Türkiye'yi kurtaracak birçok projesi şimdiden hayata geçmiş bulunuyor ama... Örneğin istanbul koskocaman bir 'köykent' olmamış mıdır?

Zarar yok, siz gene de ilk icraat olarak on yedi aylık bebeğe tecavüz eden 'sayın sapığı' affetmek üzere kolları sıvayınız.

Gerçi mavi renk 'out', bu yılın modası giysilerde siyah, ev dekorasyonunda yeşil ve turuncu tonları ama...

Gülmeyiniz ya da kızmayınız, önünüzde ciddi bir iktidar şansı var.

Çünkü bu ülke akıl dışı bir ülkedir.

Türkiye'nin gelmiş geçmiş en kötü politikacılarından Sayın Erdal inönü'yü 'bir siyaset dehası' diye pazarlayan gazeteciler, Türkiye'yi ne zaman iktidara gelse batırmış adamın partisine mi destek olmayacaklar yani?

Bakarsınız bu sefer de Rodos'a falan çıkarsınız canım... Akdeniz'de ada mı yok çıkacak?

Belki elinize Türkiye'ye yeni bir ambargo koydurmak, birilerine sağı ve solu ölümüne birbirine düşürttürmek, ekonomik kriz çıkarmak, yokluklar ve kuyruklar yaratmak, darbelere çanak tutmak gibi yeni yeni fırsatlar da geçer... Ermeni ve Kürt terörünün yeniden alevlenmesine de yol açar, Türkiye'nin başını bu kez 1974 yılından başlayarak otuz iki sene değil de 2007 yılından başlayarak 2039'a kadar belaya sokarsınız...

Gülmeyin, bu halk, kamuoyu araştırmalarında 'televizyonda en çok belgesel seyretmek istediğini belirtip' sonra da gecekondu eğlencelerine dalan ve kanalları iki seksen yatıran bir halktır.

Bu halk, oyunu bir partiye değil, beleş Ebru Gündeş ve Hande Yener konserine verip karşılığında pilav üstü döner almış bir halktır yahu...

Bu halk, Kıbrıs'ta en durulmayacak zaman ve yerde durup, en yürünmeyecek zaman ve yerde yürümüş merhum Ecevit'in anısına mı oy vermeyecek? En gidilmeyecek zamanlarda erken seçime gidip en gidilecek zamanlarda direnmiş Ecevit'in mirasını mı reddedecek?

Fakat gene merhum Ecevit gibi 'Yugoslavya modeli' aramayın ha, öyle bir ülke yok artık. Bir de bakıyorsun, bölünüvermiş.

Son zamanlarda çok fazla rahata alıştık, gevşedik; 1979 yılının, 2001 yılının rezilliklerini özledik. Sigara bulamamak, mazot ve benzin bulamamak, ampul bulamamak, kahve bulamamak, evlerimizde ve işyerlerimizde tir tir titremek istiyoruz. Aylık gelirimizin bir gece içinde yarıya inivermesinin keyfini çıkarmak, akşam bankaya yatırdığımız on bin liranın sabah kalkınca beş bin lira olduğunu görmek istiyoruz.

Haydi akgünlereee, günlereee... Yarınlar biziiim... Dağlara taşlara... *

kaynak: http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=57800,10,2
karaoğlanın siyaseti bıraktı, solda birlik ütopya olarak kaldı...
her şeyi olduğu gibi, bunu da ilginç bir vakarla yaptı.
onlar da insan.. hadi genel af çıkaralım da ne kadar katil, tecavuzcu, psikopat varsa işlerine güçlerine devam etsinler diyen hanımını dinleyerek milletin ağzına küçük çapta sıcmış bir insanın olası vefaatı..
sadece olağanüstü zamanlarda iktidarda (bkz: tartışılır)olmasına istinaden dürüstlüğün bu ülkede ne yazık ki çok da para etmediğini gösteren insandır.
türkiye cumhuriyeti en büyük değerlerinden birini daha kaybetmiştir. hepimizin başı sağolsun.
seveni de vardı, sevmeyeni de.. etkiledi cogu zaman, son zamanlarda etkilendi de belki çokcana,çoklarından.. ama sairdi..bir de durust adamdı desem katılmayan olur mu bilmem...
türk siyasetine verdikleri ile aldıklarıyla 47 senesini vermiş, kıbrıs kahramanı diye adlandırılan, ve şuan mecliste olan bir çok siyasetçiden daha samimi bulduğum, amatör şairin ölümüdür. ve istisnaların kaideyi bozmamasıyla birlikte;
her ölüm acıdır..
(bkz: karaoglan tatile cikti)
yine bir pazar günü ve hava ayaz...

hoşçakal karaoğlan...
1974 kibris baris harekati gibi su an hic bir politikacinin yapamayacagi tabiri caiz ise yiyemeyecegi bir harekat emrini vermis politikacimizdir. ruhu sad olsun.
extradan : bulent ecevit mason degildir.
bana göre ölmemiştir bülent ecevit.tıpkı mustafa kemal atatürk gibi, seyit onbaşı gibi, abdi ipekçi gibi, barış manço gibi... biz onları hep anlattıkça sözlerde yaşattıkça onlar hiç ölmeyecekler. bülent ecevit'e de olacağı gibi.
Bülent Ecevit hakkındaki gelişmeyi televizyondan değil de sözlükten aldığım başlık..önce kolpa haber zannettiren, TV ye bakınca doğruluğunu görünce ağzı açık bıraktıran başlık
Nur içinde yatsın! Mekânı cennet olsun!
70 yılda büyütüğünü 7 saniyede öldüren doğa nın nankörlüğünün son kurbanıdır. *

(bkz: inna lillahi ve inna ileyhi raciün)
allah rahmet eylesin
solcusu, sağcısı, komünisti, anarşisti, sosyalisti, kapitalisti, dincisi, tarikatçısı, yobazı, papazı, Türkçüsü, Kürtçüsü, popçusu, topçusu, türkücüsü, üfürükçüsü...

yani Türkiye den her kesimden insanların üzüldüğü asılda biraz da ecevit in zaten sağlık durumunun iyi olmadığına müteakip onu ahirete uğurlamanın hüznünü yaşatan insan...

öyle ki bir demirel, bir erdoğan, bir erbakan öldüğünde kimlerin bir yerinde olur ki bunların yardakçıları dışında...

güle güle...
sabah habri almamla üzerime çöken huzursuzluğu daha atamadığımuzunca bir süre deetkisindenkurtulamayacağım ölümdür, üzücüdür böyle çalmamış çalışmış birini kaybetmek. geriye kaç kişi kaldı?
türkiye'nin bir dönemine damga vurmuş siyasi erkin her noktasında bulunmuş saysanız sayısı 5'i geçmeyen politikacılardan bir diğeridir. elbetteki sultan süleyman'a kalmayan dünya daha nice simaların hayatlarına mekan olacaktır.

bülent ecevit; tıpkı necmettin erbakan, süleyman demirel, erdal inönü, alparslan türkeş, turgut özal ve şuan hemen aklmıma gelmeyen birkaç sima gibi, türk siyasetine damgasını vurmuş bir liderdir. "lider" sıfatı her politikacı hatta parti başkanı için kullanılmaz. lider kişi kitlelerin paşinden gittiği insandır. doğrudur, yanlıştır, ama kitleler şahsın doğruluğuna, dürüstlüğüne ve davasına bağlılığına bakar, o kriterlere göre şahsa lider sıfatını ekler. takdir edilmelidir ki, bülent ecevit tıpkı kendi ile aynı dönemde siyaset yapan, iyi veya kötü memleketi bir noktadan alıp da bir arpa boyu yol katettirmeye çalışan diğer liderler gibi takdir edilecek birçok iş yapmıştır. elbette ki sütten çıkma ak kaşık değildir ama hiçkimse bir siyasi liderden hatasızlık gibi bir karakter ve davranış tarzı da beklememelidir. eğer beklenti bu olsaydı bu insanların peşine tek kişi düşmez, lider denilerek omuzlarda taşınmazdılar.

ecevit; sadece halkın içinde olma çabası ile dahi ölümünden sonra da iyi bir şekilde anılmayı haketmektedir. "mühür kimde ise süleyman odur" diyerek keseyi doldurmak çok da zor değildir bu ülkede. hısım akrabayı devlet imkanlarından nemalandırmak da çok ayıp karşılanmamaktadır nihayetinde bu ülkede.

bir iki satır da bir olasılık üzerinde yazmak icap etmekte sanırım. elbette dar çerçevede sözlükte, geniş anlamda medyada tamamen siyasi veya rating anlamında inceden inceye "ecevit'e rahmet diliyoruz amma...." şeklinde kurulacak cümlelerin sahipleri de olacaktır. bir ölünün arkasından nasıl konuşulacağını kişi en basitinden bir cenaze namazına katılarak dahi öğrenebilirken bazıları değil bu temel bilgiden ahlaktan, dinden, imandan nasibini alamamış kişiler de olacak devam eden günlerde. bazen köşe yazarı kendince ince ince törpüleyecek ecevit'i, bazen de belgesel içerikli bir programda birkaç kişiyi konuşturarak hatıralara çentikler atılmaya çalışılacaktır.

kişisel olarak; * ne son yıllardaki uygulamalarını ne de epeyce çok sayıda demecini hiç de hazzederek takip etmedim bülent ecevit'in. ama bir ölümün üzerinden siyaset yapmak, bir ölümü yaşamış kişi olarak ne bana ne de birbaşkasına yakışmayacaktır. cevap verme hakkı olan her kişi için sonuna kadar eleştiri ve tartışma gerçekleştirilebilir. ama bir vefatın ardından insani anlamda olumsuz konuşmak insani bir değerin de eksikliğini gösterecektir.

peşince söylemek gerekir ki; bu tarz bir hareketin insanlık da yeri olmadığı gibi islam dininde de yeri yoktur. kişinin cenaze namazından sonra namaza katılan cemaate ile imam arasında söyle bir dialog geçer. imam sorar cemaat yanıtlar;

"- ey cemaat-i müslimin; merhumu (veya merhumeyi ) nasıl bilirdiniz?
- iyi bilirdik.
- hakkınızı helal ediyor musunuz?
- helal olsun."

olay hakkında diyeceklerim bunlardır.
kişiliğiyle örnek olmuş, yaptığı her şeyi vatanımız için yapmış büyük bir lideri kaybettik. huzur içinde yat karaoğlan.
ne olursa, neler yapmış olursa olsun, türkiye'nin nadir dürüst politikacılarından* birinin kaybıdır. allah rahmet eylesin...
su an itibariyle meftadır.Allah affetsin. ruhuna el fatıha
kaçınılmayan son onun içinde gelmiştir. allah rahmet eylesin.
türkiye en büyük değerlerinden birini yitirmiştir. toprağın bol olsun karaoğlan.