efsane oyuncu tom hanks ile usta yönetmen steven spielberg'i 2004'te çekilen the terminal filminden sonra tekrar bir araya getirecek film.

filmin ad konusunda çok isim ön plana çıktı.
(bkz: st james place)
(bkz: cold war spy)
konusu itibariyle soğuk savaş dönemindeki bir ajanı konu alıyor.

tom hanks'i james donovan rolünden izleyeceğiz.

filmin çekimleri devam ediyor. 16 ekim 2015'te amerika'da vizyona girmesi bekleniyor.

filmde rol alacak iki isim daha belli oldu kesin olmamakla birlikte.
(bkz: amy ryan)
(bkz: mark rylance)

görsel
ilk trailer'ı yayınlanmıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=mBBuzHrZBro

steven spielberg ve tom hanks varsa gerisini koy ver gitsin!

soğuk savaş dönemine ilişkin güzel bir film geliyor.
görsel

Yalnızca şu posteriyle bile bende büyük ilgi uyandırmış, yönetmenliğini steven spielberg'ün yaptığı, başrolünü tom hanks'in oynadığı, hikayesi 1957 yılında geçen film. Abdde 4 ekim 2015te vizyona girmiş. Soğuk savaş yıllarında abd tarafından casuslukla suçlanan bir ressamın ve onu savunan bir avukatın hikayesini anlatıyor.

Türkiyede vizyona girdi mi girecek mi hiç haberim yok. Bilgisi olan bilgilendirirse sevinirim.

--spoiler--
Yıl 1957. Savaştan sadece 12 yıl sonra dünya kabaca iki bloka bölünmüştür: Demir Perde, yani komünist blok ve de demokratik Batı. (Arada kalanlara ise o yıllarda ‘üçüncü dünya ülkeleri’ denirdi.
iki yan da korkuyla nefretin birbirine karıştığı bir psikolojiyle, iki düşman cephe halindedir. En çok korkulan da anıları henüz taze olan Hiroshima felaketine dayanan atom silahları tehlikesidir. ABD Sovyetler’in, Sovyetler ise Batı blokunun bu silahı giderek geliştirmesi ve olası bir savaşta kullanması paranoyası içindedir.

Bu atmosferde, casusluk mesleği de en parlak dönemini yaşamaktadır. Bu arada CiA aslen Rus olan bir profesörün ABD’de Sovyetler için casusluk yaptığını keşfeder. Ve adamı tutuklar. Ama bu ne de olsa Amerikan demokrasisidir. Ve elaleme karşı bir casusun bile savunma hakkından yoksun kalmadığını ve adaletin tüm kurallarıyla işlediğini göstermek şarttır.
Böylece ülkenin en tanınmış hukuk bürosundan, vaktiyle ünlü Nurenberg duruşmalarına da katılmış avukat James Donovan (tom hanks), Sovyet casusunu savunmakla görevlendirilir. O da ailesinden tüm kamuoyuna hemen herkesin antipatisini, giderek nefretini kazaman pahasına bu zor işi yüklenir. Ama o büyük siyasal gerilim yıllarında, bir ABD uçağının Sovyet hava sahasında düşmesi ve de bir Amerikan öğrencinin Doğu Berlin’de tutuklanması gibi gelişmeler, bu olayı gitgide daha karmaşık hale getirecektir.
Son jeneriklerde isim isim her kahramanın özetlenen hikayesiyle, filmin gerçek olaylara dayandığı anlaşılıyor. Spielberg’in klasik sinemasının olgun ve kusursuza yakın yeni bir örneği bu...Aksiyon sahneleri az, ama öylesine etkileyici ki...Amerikan uçağının düşüşü; o hala enkaz halindeki Berlin, özellikle de Doğu Berlin’de sokağa inmiş korku ve sefalet. O yeni inşa edilen Berlin duvarının üzerindeki köprülerde casusların ‘değişim sahneleri’; o sanki savaşın büyük bir toplumsal ve psikolojik mücadele halinde süregelen biçimi.

--spoiler--
türkiye'de bugün vizyona girmiş. yönetmen spielberg, başrol tom hanks, yazarlar coen kardeşler... yani gidilmezse olmaz.
vizyona girmesi ile şu an analizini yaptığım filmdir.
filmi izlemeyen arkadaşlar vereceğim spoiler'ı okumasın lütfen teşekkür ederim.
tom hanks'a ve mark rylance'e istirham ediyorum, abi şu can yakıcı mimikleriniz ile üzmeyin insanları çok iyisiniz bak üzüyonuz o derece, film imdb puanını hak etmekte ve gişenin tozunu attırmasını temenni ettiğim bir film lütfen içine düşünüz filmin
--spoiler--
soğuk savaş yıllarını elle alan filmimiz amerika, rusya, almanya ilişkilerini ele almış malum o dönemde ki bilgi toplama, casusluk işleri tavan.
filmin bazı yerleri öyle imgeler bırakıyor ki insanda hiç hayatım boyunca unutamam belki misal berlin duvarı insanların buna bağlı olarak yaşadıkları, her zaman insanlığın vahşiliğini ve acımasızlığını hatırlatacak bana, film bunu gerçekten güzel empoze etmiş.
ana karakterimiz mr. donovan'ın insaniyeti tam olarak temsil etmesi ise, imrenilmeyecek "ulan senin canını yerim" dedirtmeyecek cinsten değil.

ya abi bir insan bu kadar metanetli, bu kadar sabırlı olabilir mi?
yeri geldi ailesi tehlikeye girdi, kariyeri tehlikeye girdi, sosyal hayatı tehlikeye girdi, dışlanmaktan, hor görülmekten, suçlanmaktan insanlık adına bir an bile çekinmedi, her şeyi göze aldı gel de imrenme arkadaş..
filmin bazı yerlerinde, ulan al yine amerika merhametli, amerika yine filmde kendinden bahsetmiş diyeceğim diyordum, taki mr. donova'nın suçlanmasını, hor görülmesini görene dek veya amerika'da ne kadar elem zihniyetlerin yobazlıkların, insaniyetin objektifliğin, kendi menfiyetleri olunca sıfıra indirgendiğini film vurgulayana dek.
yeri geldi kendi ailesi bile adamın insaniyetini sorguladı, insaniyet mi biz mi dedi? vay memeler.

mr. donavan insan insaaan diyor, diğer bütün ülkelerde şahıslarda, kendi çıkarlarımız at gözlüğümüz diye bağırıyor.
Rudolf Abel rusya tarafından gönderilen casusumuz ise, o kadar her şeyi gören ve bundan ders çıkaran birisi, ülkesine ihanet edip amerikan yanlısı olmak yerine, ülkesi onun hakkında ne düşünecekse düşünsün, tavrından ve amacından şaşmayacak iradeye sahip işin ehemmiyetini kavramış biri, müthiş yetenekli adam kendi portresini çiziyor daha ne yapsın.
film boyunca mr. donovanın destekçisi olmaya çalıştı, gerek emsal verdiği geçmişinden aldığı hikayelerle gerekse mr. donavan'ına taktığı lakap ile "dik duran adam" rusçasını yazamıyorum benim için çok karmaşık(hedehödö).
ve filmde o kadar gizli mesajlar vardı ki insanın vay bee diyeceği türden beni en çok etkileyen mesajlardan birisi şu idi;

her ne olursa olsun, insaniyet adına doğru bildiklerimizi, doğru saydıklarımızı koşul, kişi, kavram gözetmeden uygulamak ve olaylara kendi açımızdan kanaat getirmemek, genelleme yapmamak, irdelemek gerektiğini mr. donovan kendi yaptırımlarıyla gün yüzüne çıkartıyor zaten misal;
amerika rus casus abel'in gözünden bakmıyor olaya, çünkü ülkeleri onlara göre tehlike altında, abel hiçbir şey yapmasa bile potansiyel suçlu, ölmeli, asılmalı insan hayatı sizce de bu kadar değersiz mi? despot düzene mi uymalıyız sizce de.
abel'inde bir ailesi var, abel'inde ülkesi tehlike altında, kendi ülkesine reva görmediği şeyi, rusya'ya reva gören amerika mr. donovan olmasa, kendi pilot casusları kurtulabilecek miydi?
tabi kide hayır, rus casus asılacaktı, kendi casusları da yitip gidecekti, ülkeler adına insan hayatı bu kadar değersizken, mr. donovan'ın kanla başla işin peşini bırakmaması büyük ders verdi insanlara, uğraştıkça dışlandı engellendi ama adam yılmadı, ülkelere hiç bir şey olmuyor bu süreçte, yitip giden insan hayatları oluyor bunu gösterdi, pilot çocuğun hali neydi misal, ülkesi tarafından, arkadaşları hariç teşekkür ederim beni kurtardığınız için beyanına bile yüz çevrildi neden, uzun süre rusya'nın elinde olmasından ve belkide bilgi ifşalamış olması ihtimali gözetildiğinden ne oldu cevval pilot hiçe indirgendi, vatan haini muamelesi gördü peki ya karakterimiz ne dedi?

-sen insanların ne düşündüğünü boşver, doğru bildiğini yap, bunu kendin bil yeter, doğru her şeyi düzeltebilecek tek şeydi

çünkü, insanların düşünceleri genellemeleri değil, insanlığın haklı olduğu gerçeğiydi her şeyden evvel.
öyle anlar geldi ki ana karakterimiz mr. donovan bile güzel bir dil ile tehdit etti bazı kesimleri, demokratik almanları misal ve buna karşın bir taşla iki kuş yaptı ve hiçbir zaman o değersiz, bu daha değerli, bu milital, bu öğrenci diye seçim yapmadı her şeyden önce insanlığı ele aldı bu çok büyük bir mesele işte, kimsenin yapamayacağı, menfi çıkarları gözetmeden yapması çok güç şeydi.
gerçekten de öyle ülkelerin insanları ne kadar kolay harcadığı o kadar gözler önünde ki, sonuç ne? çıkar ilişkileri hep çıkar
insanlık bu değil arkadaş, olamaz, eğer bu ise ben insan değilim ayrıcadan söyliyeyim.
--spoiler--
Sınıfça bugün 17:30 da girdiğimiz film. Ortam sesli de değildi dikkatlice izledim. Bazen canım sıkıldı nedeni filmin yavaş ilerlemesi. Ayrıca da aksiyon gerilim sıfır bu filme gideceginize başka filmlere gitmeyi duşunun daha iyi. Ayrıcada sovyetlerin o zamanın füze savunma sistemini dusunursek o kadar yüksek feed deki uçagı vurması imkansız gilmdeki tek mantık hatası buydu. Birde Amerikan propagandası var diyebiliriz. Evet.
Gideceğim lan yarın filmi. Sürekli erteleyip duruyordum, karar verdim yarın ders çıkışı gideceğim.

Yorumlar gayet olumlu şimdilik, film için durağan olduğu için sıkıldım diyen olmuş ama bu tarz bir filmin durağan olması çok normal, hem ben severim böyle filmleri . Neyse yarın filme gittikten sonra ek yapar, spoilerımı da yorumumu da girerim.
Gidin gidin güzel film, biz gittik pişman değiliz herhalde. Değiliz di mi la?

Not: ne şizofreni be olum?

Edit: neden eksilersiniz ki?
(bkz: would it help)
(bkz: Stoikiy Muzhik)
72. dakikasında uyuduğum film. gözümü açtığımda bitmişti. güzel dinlendim ama, yorucu bir haftanın ardından iyi geldi.
yine bir "spielberg filmi." detaylara çalışılmış (50'lerin sonu-60'ların başı dönem filmi neticede), biraz konsantre olursanız hikayenin içine giriyorsunuz; oyunculuklar (özellikle abel ve tabii ki donovan tiplemeleri) ve görüntüler başarılı ve tabii ki filme özenle (tabii ki "ayarında") yedirilmiş abd propagandası (denk geldikçe yapılan abd-sscb kontrastı; her fırsatta abd'nin özgürlükçülüğünün ve tanıdığı hürriyetlerin, sscb'nin baskıcılığının vurgulanması). her ne kadar yer yer sscb'ye vurma amaçlı olarak abartılmışsa da, donovan'ın doğu berlin'deki müzakere ve yoklama amaçlı görüşmeleri (sovyet elçiliğindeki elemanlar, vogel, doğu alman adalet bakanı ve genç asistanı...) filmin bonusları arasında. velhasıl, yorumlarken hikayeye biraz daha tarafsız bakabilmek açısından biraz kendi süzgecinizden geçirmeyi de ihmal etmemek ve çok yorgun argın ve konsantre olamayacağınız bir zamanınızda olmamak kaydıyla (hikayenin gereği olarak yer yer tempo ağırlaşıyor) izleyin. abel rolündeki abiden en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında oscar adaylığı bekliyorum; demedi demeyin.
bu arada, benzettim mi diye emin olamamıştım, ama kontrol ettim doğruymuş: filmde vogel rolünü oynayan ve kısa ve filmin senaryosu icabı haliyle itici rolüne rağmen karizmayı konuşturan abi, vakti zamanında leben der anderen filmindeki bomba performansı ile bizi bizden alan oyuncu ile aynı kişi imiş (bkz: sebastian koch).
Tom Hanks'in oynadığı, Steven Spielberg'ün yönettiği oscar adayı film.
ağır işlemesine rağmen ustalık kokan filmdir, amerikan propagandası yapmayı da ihmal etmemişler, velhasıl izlenmesi gereken bir film olduğunu söylemek yanlış olmaz.
tom hanks'e bir kez daha hayran olmamı sağlamış film.
--spoiler--

--spoiler--

Film soğuk savaş dönemini ve casusluğu iyi bir şekilde anlatmış. Senaryo çok basit ve önceden ne olabileceğini kestirebiliyorsunuz. Oyunculuk da Tom Hanks'i söylemeye gerek duymuyorum fakat Mark Rylance'nin oyunculuğunu da çok beğendim.filmde sadece soguk savas donemi ve casusluk anlatilmiyor.baskarakter avukat donovan'in yerinde olsam ulkemi pusuya dusurecek rus casusunu bir avukat olarak savunur muydum? Vatan sevgisi mi yemin ettigim meslek ilkelerim mi ?bu filmi izlerken hep bu soru geldi aklima ve muhtemelen rus ajaninin idami icin elimden geleni yapardim diye cevapliyorum.ama iyiki donovan ben degilmisim cunku filmin ilerisinde o rus casus iyiki olmemis diyorsunuz cunku sizin de bir askeriniz ruslara esir dusuyor ve takas sansiniz oluyor.neyse lafi uzatmayacagin sadece tom hank ve mark rylance almis goturmus filmi.
dikkatimi çekmedi değil. film madem iki casusun takasını anlatıyor o kadarını anladık. ama gözden kaçmayan bir unsur var. amerikan ajanının görevi apaçık belli bir şekilde gösteriliyor. ve bu görev sırasında uçağı düşürülüyor ve casus muamelesi görüyor. ancak amerikalılar tarafından casus diye tutuklanan adamın casus olduğuna dair hiç bir kanıt yok. ne görev ile geldiği, hangi bilgileri çaldığı, neler sızdırdığı. sadece bildiğimiz casus muamelesi gördüğü.
uçaktayken afişinden etkilenerek izlediğim filmdir.

tom hanks gayet başarılı bir oyunculuk sergilemiş. filmin almanya'nın bölünmesi ve soğuk savaş'ın en acımasız dönemini ele alışı harika olmuş. sıradan bir avukat iken iki dev güç arasında bir takas işini yapabilecek derecede diplomatik yaklaşımlar sergileyen tom hanks karşısında şapka çıkarıyorum.

rus ajanı rolünü oynayan kişinin sakinliği beni bitirdi. dünya umurunda değil adamın. ayrıca istihbaratta kullanılan bozuk para konusunun iki farklı biçimde işlenişi ilginçti.

almanya'nın bölünmesi, duvar inşası sahneleri gayet güzeldi. ayrıca doğu'daki şehir çeteleri, yaşanan açlık ve yoksulluk, sovyetlerin buraları bilerek imar etmemesi gibi konular da çok yerindeydi.

uçağı düşen pilotun sahneleri son derece etkileyiciydi. o an "ben ne yapardım?" diyerek bizzat pilotun yerine koydum kendimi. aklıma yıllar önce uçağı düşürülerek öldürülen pilotlarımız da geldi. allah öyle durumla karşılaştırmasın.

ayrıca sovyet elçiliği görevlisi olan şişin'in o sıfatı neydi allah aşkına? tam bir sovyet rus tipi. aşırı kurnaz bir tilki görüntüsü.
filmdeki diyaloglar şahaneydi. ağız arama, laf sokma, aba altından sopa gösterme işleri son derece ustalıkla yapılıyordu.
bu filmde tom hanks'i birisine benzetmeye başladım. kim olduğunu uzun süre bulamadım. soğuktan üşütüp burnunu çekince "hah! işte oktay kaynarca!" dedim.

film abd propagandası kokuyor diye yazanlar, türk sinemasındaki bizans ve avrupa karşıtı muazzam propagandalarımızı unutuyor sanırım. bu filmler içerisinde en ciddi diyebileceğimiz fetih 1453'te bile bizanslıları gerizekalı, savaş sırasında kadınlarla havuz partisi yapan insanlar olarak göstermemiz, bu filmdeki abd propagandasını eleştirirken bir kez daha düşünmemizi sağlar.
--spoiler--
you are german, i am irish. what makes us americans? just one think, rulebook.
yarrağımı rulebook.
money!
--spoiler--
Bu filmi beğenmeyen gitsin deli Ormanlı , dedemin fişi , Osman pazarlama falan izlesin lan. Müthiş , harika , enfes , harikulade bir film. Elbette her hollywood filmi gibi abd cici , demokrat vs... bu klişeleri zaten biliyoruz .
Her an bir aksiyon olacakmış gibi duran filmdir.

Aksiyon derken hani vurdulu kırdılı, her an silahlar ateşlenecekmiş izlenimi verdi bana.

Donovan denilen adam hep istenilenden fazlasını alıyormuş.*
Efsane filmdir izleyin izletin.
Rahip bronson gündemdeyken Arşivde görünce gülümseten film.
harika bir film. zaten Steven Spielberg ne zaman kötü bir film yapmışki. artı tom hanks faktörü var. mutlaka görülmeli.
Türkçe’ye “casuslar köprüsü” ismiyle çevrilen film.

filmi dün gece izledim. soğuk savaş dönemini merkeze alan çok fazla film yok. bu film, bu boşluğu sanırım en iyi şekilde dolduruyor. özellikle berlin duvarı örülürler yaşanan dram çok iyi yansıtılmış. günümüz penceresinden baktığınızda filme dair bazı detaylar abartı gelebilir ama hepsi aynı hissiyatla tek tek yaşanmıştır. soğuk savaş döneminin saçmalıkları ve insanlar üzerinde yarattığı korku oldukça gerçekçi. ayrıca gerçek bir olaydan esinlenilmiştir. filmde hikayesi anlatılan avukat, domuzlar körfezi çıkarmasıyla birlikte küba ile yaşanan rehine krizinde de devreye girmiş ve 1150 insanı kurtarmıştır. filmin tek eksiği zaman zaman gereksiz bir amerikan propagandası yapması. tarafsız anlatabilse çok daha başarılı olabilirdi.