bugün

sabahattin ali gibi az ve öz yazanlara yapılabilir.
sabahattin ali icin yapilmistir.

(bkz: mutluluk veren eylem)
atilla ilhan, kemal tahir ve salah birsel için yapılmıştır.
Dan brown'ın tüm kitaplarını okudum. Ha birde Platon adına çıkan kitapların tümünü. Hayallerim vardı ve roman okuyabiliyordum. Roman okumam artık çok zor.
kıyamoğlu sancaktarın moskof serisini okudum. zaten topu topu 3 kitap yazmış adam. ama öz ve efsane yazış okuyun... (bkz: moskof mezarlığı)
o yazar pucca gibi muhteşem bir yazarsa normaldir tüm kitaplarını 5 defa okumuşumdur açık ve net.
Yavuz bahadıroğlu'nun tüm kitaplarını okudum ve 5 yıl sonra gazete küpürü okusam daha faydalı olurdu dedim kendime. Her kesimden okuyup farklı pencerelerden bakmayı bilmek, öğrenmek önemlidir.
o yazarın düşüncelerini anlamak için yapılabilecek en iyi hadise.
Sarah Jio sanırım bütün kitaplarını okudum.
bukowski, pessoa, cioran ve paul auster da yaptım. hatta hala okumaya devam ettiklerim var. keza auster ve cioran demlendikçe sindirilebiliyor.

bence 30 yazara yayılmaktansa 4-5 yazarı hazmetmek daha mantıklı.
bu da bir çeşit bağımlılık.

pul koleksiyonu yapmaktan, alkol almaktan ya da dua etmekten bir farkı yok.
dünyada okumaya değer yüzlerce yazar varken insanın kendisini birkaç yazarla sınırlandırması çok da mantıklı ya da yararlı değil.
ben de yapıyorum bunu. hatta aynı kitabı defalarca okumak istiyorum.
ancak kendime hakim oluyorum. tamam yeterince okudum bunu. başkasına geçmeliyim artık diye.
bunu yapmazsak düşün dünyamızda daha az fikre ve daha az sayıda bakış açısına yer veriyoruz demektir.
O yazarın tarzını benimsemiş olmaktan kaynaklanır. Ben de Turgut özakman'ın tarzının hastasıyım.
art arda yapamam. gözüm başkalarında, yeni şeylerde oluyor illaki.
(bkz: tezer özlü)
o kadar severin ki içime işledi kadının duyguları
Jean christopher grange ve Ahmet Ümit için doğru ve keyifli olan icraat.
Her kitapta öncekinden bir iz bulmaktır.
bir yazarın bütün entrylerini okumak gibidir. her düşüncesini anlar ve o kişiyi beyninize hapsedersiniz.
emrah serbes kişisinde uyguladığım eylem. adamın kalemi öyle hoşuma gidiyor ki yazmış olduğu her cümleyi okuma isteği duyuyorum.
Rasim kaygusuz’un cin ali’siyle başladı herşey. Sonra Muzaffer izgü. Öyle güzel tasvirleri vardı ki Muzaffer iZgü’nün. Teneke damlı kerpiç ev, pazarda darı satan çocuk. Suluboya tablo tatlılığında şeylerdi hepsi.

Daha sonra ömer Seyfettin. Kırk yıl esir hayatı yaşayan bir kürek mahkumunun oğluna kavuşması, Balkanlardaki Türklerin yaşadığı mezalim. Ömer Seyfettin’le tanışmam Bosna savaşına denk geldiğinden olsa gerek milliyetçiliğimin ilk filizleri bu yıllarda atıldı. Daha sonra cengiz Aytmatov uzak Asya’nın kapılarını açtı körpecik zihnimde. Bir gün geldi Hüseyin Nihal Atsız’ın kitaplarını okurken ağladım. Yüreğim parça parça oldu Kürşad Çin sarayında öldüğünde.

Sonra jack london; öyle maceracı bir insandı ki, yeni kıtanın buzullarında birbirlerini yiyen vahşi köpekler, doğaya karşı çaresizlikten ağlayan güçlü kuvvetli adamlar. insanın ucu bucağı olmayan sınırları.

Şimdi ömrümün yarısına yaklaştığım şu günlerde dönüp kendime baktığımda okuduğum kitaplar gibi olmuşum meğer. Biraz muzip, gerektiğinde gözü kara, doğayla inatlaşan, meraklı, biraz da milliyetçi bir adam. Mutluyum böyle olmaktan. iyi ki tanışmışım sizlerle. Benliğime kattığınız sayısız değer için teşekkür ederim.
(bkz: stephen king) profilden de anlaşıldığı gibi.
Ali lidar benim için.
pek büyütülecek bir şey değildir.
Beth revis ve melissa landersin tüm kitaplarını okudum. Stephen hawking ve sezarın yazmış olduğu iki kitabı da okudum.