sık sık yapılan kameralı telefon aramalarından birinde telefonu ayakkabının içine tıkıştırıp sendeleye sendeleye yürürken merdivenlerden yuvarlanmak.
lisenin son günü arkadaşımın gömleğini imzalamak için aldım ve tuvalete gidip gömleğin içine boşaldım.*
din kültürü hocasının "seni çıktığın yere sokmasını bilirim" demesi üzerine yakın arkadaşın "şeyinizi şaaaaptırtmayın" diye cevap dönmesidir.
iki arkadaş erkekler tuvaletinde, aynı kabinde sigara içmektedir. müdür yardımcısı tuvalete baskın yapmıştır. seslerden kıllanan sigaradaşlar sigarayı söndürüp karşılarında müdür yardımcısını görürler, dumura uğrarlar:

- hocam vallahi sigara içmiyoduk
+ keşke içiyo olsaydınız.
(ahali) asdfahadfhgfs
gıcık bir bayan hoca ile sınıfın yaramaz çocuğu arasındaki sözlü tartışma. ıyyy...
-hocam bekar mısınız?

+evet.

-bende bekarım.

lise birdeydim biraz büyük olaydım dumur olmak yerine mutlu olacaktı zaten hep yaştan kaybediyorum.
sevdigin kızın kankanla çıktıgı gün matematik ve fizik sınavından 0 almaktır.
lokma dökülmeden önce:

yılın ilk günlerinden biriydi. 3.ders coğrafyacı sınavları okuyordu. ayşenur 88 deniz 89 ben ve eriş gerizekalısı 90 almıştık. eriş in kulaklığını ödün (ç)alıp ederlezi nin döndürüp dolaştırp oro kelenasını diliyordum. zil çaldı. öğle arası. 4. kattan 5. kata çıkıp sıraya yerleştik.
deniz: yürü kantine gidiyoz. elim ayağım tutmuyo yürü bişeyler alalım dedi
ben: hani harcamıcaktık. hani acilen ekonomik kalkınma planı yapmamız gerekiyordu. sınav başvurusuna 40 milyon vercez daha. gün parasıda cabası. ama neyse benim de kan şekerim düştü yürü gidelim. dedim.
ayşenurda peşimizden geldi. kulağımda kulaklık 5 kat aşağıya inip teee uzağaaa kapının yanındaki kantine kadar yürüdük. çiziviç, muzlu pop kek ,şeftalili meyvesuyu aldım. deniz ülker çikolatalı goflet, meyve suyu ve mısır aldı. 2 saat oyalanmıştık bu salak yüzünden.

kantinden çıkıp sınıfa doğru yürüyorduk. kulaklıkla ederleziyi dinliyordum. binanın kapısına az kalmıştı. ayşenur bizim biraz önümüzdeydi. denize anlattığım terbiyesiz fıkrayı ona anlatmak için gittim. fıkraya başlamıştık ki ayşenur sıçradı. hemen etrafına baktı. noluyo be dedim. oro kelena dan başka hiç bir şey duymuyordum ki. kulaklığı çıkardım. ayşenur deniz diye çığlık attı. arkamı döndüm. eşşek kadar bir pakpen yanınaki pvs leriyle birlikte, kırılmış bir vaziyette denizin üstündeydi. denizin devrimci kılıklı montundan (adının deniz olması ya da devrimci kılıklı montu giymesi aklınıza komünit olduğunu getirmesin deniz siyasetin s sinden anlamaz.) kan damlaları gözüküyordu. ayşenur öylece kalmıştı. insanlar bu tür olaylarda çığlık attıktan sonra koşup dövünürler ama ayşenur öküzün trene baktığı gibi bakıyordu. elimdeki yiyecekleri, kulağımdaki kulaklığı, erişin bilmem kaç milyarlık o telefonunu nereye fırlattım bilmiyorum.elim ayağım titriyordu. o sırada müdür yardımcısı saniye köksal telaşla geldi.
-ne oluyor burada acılınız.
denizin yanına koştum. gözleri kapalıydı. ama soluk mavi gözleri hafif gözüküyordu. deniz kalk len oğlum kalksana ne oldu. lan ayşenur gelsene şuraya diye bağırıyordum. herkes etrafımıza toplanmıştı. başımı kaldırdım. 5. katta olan bizim sınıf penceredeydi.
eriş, kim lan o birinin kafasına mı düştü dedi. ben sadece bağırıyordum. deniz kalk diye. kırık camlar denizin boynunu kesmişti ve her yerden kanlar akıyordu. o kanların içinde a antikoru mu aramadım, kan grubumu öğrenirken bayıldığımı mı hatırlamadım. her bok gelmişti gözümün önüne. ambulans çağırmayı akıl etti malın biri. deniz in üstündeki kırık camları çektiler teker teker. 5. kattaki cam kırılıp tepemize düşmüştü. o da denizi bulmuştu. iki saat ambulansı bekledik. bu arada bizim sınıfın hepside aşşağı inmiş. ahlayıp vahlayıp duruyorlardı. ambulans geldi. deniz i cam kırıklarıyla birlikte ambulansa taşıdılar. ambulansa beni almama safasını geçiyorum. bi de orda kavga edip ambulansa binmiştim. çünkü biliyorum ki deniz bensiz hiç bir şey yapamazdı. yolda gözlerini açarda kendini tek başına saniye ile başbaşa görürse kasılmaktan felç bile geçirebilirdi. ambulansta deniz sırt üstü yatınca yüzünde feci şekilde kesikler olduğunu gördm. bu kesikleri doktorlardaki arslan bile geçiremezdi.
bozyaka. sevdiklerimi bir şekilde içine kapamış çocukluk travmam. anbulanstan indiriyorlar denizi. direk acile. doktorlardaki fikret kılıklı şişman doktor geliyor önce. daha 17 yaşında repliğini yaparsa hiç şaşırmam. çünkü deniz 17 yaşında karı da aynı fikoya benziyor. deniz in şah damarının 1 cm gerisine giren camları çıkarttılar. pancere kafasına değil omzuna düşmüştü. ama beyin tomografiside çektiler. deniz bu arada uyanmıştı. onunla yine her zaman ki gibi film replikleriyle konuştum.
- çok korkuttun bizi.
deniz sırıttı. ama suratı gerçekten berbattı. yani kusmamak ve iğrendiğimi belli etmemek için kendimi zor tutuyordum. bir doktor gelip suratındaki camları çıkartıp pansuman yaptı. o sırada biz hasta işlemleri için saniye köksal ile kayıt kabule gittik. ben şimdi bunlar benden para alırlar birde şahit falan yazarlar diye, denize bir şey olacak diye çok korttum numarasına yatıp biraz da eli ayağı boşalmış insan taklidi yaparak hava alma gerekçesiyle bahçeye çıktım.

tabikide böyle bir şey olmadı.

lokma yedikten sonra:

coğrafyacı sınavları okurken telefonu çalmıştı. konuştuktan sonrada 10 dakika isteyeceğim sizden. bir öğretmen ölen annesi için lokma yaptırıyor onunla ilgileneceğim demişti. zil çaldı. öğla tatili. 5 .kata çıktık. cüzdanlarımızı alıp kantine gidiyoruz. merdivenlerden inerken milletin elinde lokmalar, şapur şupur yiyiyolardı. bir koşu bahçeye çıktık. herkesin elinde lokmalar vardı ama lokmacı meydanda yoktu. ulan nereden geliyordu bu değirmenin suyu. sonra sınıfın en aç çocuğunu bulup sorduk. kantinin karşısında döküyorlardı lokmayı. hemen sıraya girdik. kantini falan unutmuştuk. çok beklemeden lokmaları aldık yiyerek de sınıfa çıktık. eriş in kulaklığını ödün (ç) aldım .açtım dünyanın en güzel şarkısı lane mojeyi. ulan yine herkes pencereden aşağıya bakıyor. ben keman sesinden başka bir şey duymuyorum. iyiki birinin kafasına düşmedi falan diyorlar. ne düşmedi lan. aşağıya mı türkürdü bu manyaklar yoksa diyorum. meğer yan sınıfın panceresi komple 5. kattan aşağıya düşmüş. bahçenin heryeri cam. herkes başladı verilmiş sadakamış varmış bilmem ne diye. ulan yok vallaha. cimrinin tekiyiz biz. para vermeyiz ki kimseye. acaba diyorum geçenlerde biz dershaneden deneme sınavı çalıp ayşenura götürecektik. ama vicdanımız el vermedi. o yüzden mi kutsandık lan. ama okuldakiler çoktan adını koymuştu bile. ölmüşlerimizin canına deyen lokma kurtarmıştı bizi. ölen teyze.
* Cavit isimli arkadaşımızın serseri tayfanın bayrak tutanı olmasına rağmen matematik notlarının ortalamanın üzerinde olması.. Oldukça şüpheli bu durum 2 yıl kimsenin dikkatini çekmeden sürüyordu. Ta ki cavit bir gün yüz üzerinden 105 puan alana dek..

Ön sayfada cevabını verdiği bir soruyu arka sayfada yeniden cevaplıyormuş meğerse. Matematik öğretmeni ise yoklamanın ortalarında bulunan cavit'in kağıdını her zaman ortalarda okuyormuş. bence bu zeka ile o puanları zaten hak ediyordu.

* cavit, suphi ve ben. Yaz aylarında okul bahçesine gidip sigara içmek en büyük zevklerimizdendi. bir yaz okulun bahçesine gidip, rastgele bir pencere seçip önünde sigara içtik. suphi bayrak kayışına denizci düğümü attı sonra. ben suphi'yi durdurmaya çalışırken cavit camın köşesinden ufak bir parça kırıp içeriye izmarit doldurdu. resmen anarşiye bağlamıştı ibneler. madem sıçtık ben de tüy dikeyim niyetiyle kapı eşiğine işedim. bendeki anarşiye bak postal oynuyorum sanki ıvradnskim.

gün döndü dolaştı, okul açıldı. bayrak bağlandığı gibi, cam kırıldığı gibi duruyor. benim üre ekosisteme karışmış tabi. sınıflar dağıldığında şok geçirdik. kırık camlı sınıf bize denk düşmüştü. yetmezmiş gibi o cam kenarının önüne de suphi-cavit ikilisi oturtulmuştu.

ulan bu yaşıma geldim böyle ilahi adalet görmedim. suphiyle cavit'in kış boyu montla oturduğunu gördükçe "acaba benim takım taklavatın başına ne gelecek şindi :(" diye diye seneyi bitirdik. devam edicem de habire çişim geliyo.

Edit: ulan kod isim kullanıcam diye terakkiperver cümhüriyet fıkrasına döndermişiz ortamı..
Edebiyat dersi ve edebiyat hocası en disiplinli, sert hocalardan.
hoca hapşırır, hapşırıktan öte bir şey yapar ama.
bütün sınıf haliyle çok yaşayın hocam, iyi yaşayın hocam vs. vs.
ben bir arka sıradaki arkadaşlara dönüp geebbeerrrrrrr repliğini çıkarmamla birlkte arkadaşların lan olm hoca duydu fısıltıları. *
arkadaşlarımın söylediğine göre bütün ders bana cins cins bakmış
arkadaşlar söylüyor çünkü ders boyunca hocanın yüzüne bakamadım *
işin ilginç tarafı pek öyle yüksek sözlü veren bir hoca değildi ama bana 90 70 sözlü vermişti. * *
aynı anda lise1 deki kardeşiyle ve lise3 deki aynı sınıfda okuyan ablasıyla çıkan ve onlara sakın ilişkimizi ablana söyleme aramızı bozmaya çalışır. sakın ilişkimizi kardeşine söyleme aramızı bozmaya çalışır. diyip 2 ay idare edip ve sonunda işin aslının ortaya çıkmasıyla, abladan sabah sabah hemde lanet pazartesi günü sabahı kapı girişinde yenilen tokattır. ve kardeşin hala sorun yok devem edebiliriz demesiyle hırsını ondan çıkartmakdır. (kendimden bir kez daha tiksindim)
lise son ders felsefe yazılı falan olacaktık. o sıra beden dersi var neyse bütün sınıfça dedik hemen sallayalım maça devam edelim. sınavda test nasıl gaza gelmişim. sınav kağıdı önüme geldi 30 soruyu yaklaşık 7 dakikada bitirdim. kağıdı verip dışarı çıktım. arkadaşları bekliyorum ama bi türlü gelmiyolar. neyse çaktım ben olayı, bunlar ciddi ciddi sınavı yapmışlar. bi açıklandı koca okulda bi ben 30 almışım bütün okul 90 100 önemli değil tabi de zorla iki düştü o kıytırık ders.
(bkz: işte bunlar hep ergen)
arkadaş olarak tabir ettiğimiz dört şeyin, zavallı bir su bardağına boşalması, akabinde bu bardakta bir sorun var deyip ciddi ciddi incelemeniz. Sonra itirafı yapan yaratığın "bana bakma ben zaten erken boşalıyorum" demek suretiyle olan midenizi de söküp götürmesi.
Daha 1 saat önce telefona mesaj " kanki ev yarından itibaren boş " mesaj atan 12 C den okan ama kime gönderdi mesajı? Özgür e ama Öğretmen olan özgür e. Okan bunu bana nasıl anlatacak bekliyorum.
müdürün bilgisayarına format atcam bahanesiyle girip google dan 18+ çıplak resimler yazıp aramak.
intihara teşebbüs etmiş arkadaşımızın bi başka arkadaş tarafından kucakta merdivenden aşağı indirilişi sırasında bi bayan hocamıza 'hocam, hap almış baygın, yardım edin' dememizle birlikte hocanın 'ay ölmüşse ben dokunamaam..' demesidir.
http://www.youtube.com/watch?v=KgK8kORmIWU&noredirect=1
aylar boyunca emek verilerek, alüminyum folyoları birbirine sara sara yapılan sanat eserini* müdür muavininin yakalayıp bizi sorguya çekmesi.
kumaş pantolon ile top oynarken pantolonun ağının patlaması durumu. beline bir kazak, mont tarzı birşey bağladıktan sonra okulda fellik fellik iğne-iplik ararsın. Bulamazsan "kanka en yakın terzi nerde lan?" gibi sorularla kıçını toplamaya çalışırsın. Onu da bulamamışsın hele ki bir de çıkışta dersane varsa eve gitmek farz olmuştur.
başka bir lise ile yüze yüz kavga.
Bir suru olayi kapsar. Lisenin ilk yilidir. Hatta ilk haftasidir. Gerginlik diz boyudur. Buyuk siniflardan bir gavat da gelir anaokulu ehehe der. " sen kendini ne saniyorsun? Sen liseye buyuk siniftan mi basladin? Sen de bir zamanlar bizim yasimizdaydin. Buyudun de ne oldu" ama daha neler neler. Bunlar bana bir gulmeye basladilar. Sonra herkes benimle tanismaya geldi. Uzun sure gundemden dusmedim. Dusemedim..
(bkz: bu da boyle bir animdir)
Merve vardı sözlük, hoşlanıyordum ondan.

Günlerden cuma, ilköğretim çakması bir lisenin beden eğitimi dersindeyim. Beden derslerinin lisede yeri ayrıdır bayramlık giyer gibi gelirsin. Maçımızı yaptık, attığım golleri merve'nin pencereden görmüş olabileceği ihtimalinin verdiği dopingle sınıfın yolunu tutuyorum.

Girdim sınıfa, alt üst formaları çıkardıktan sonra sınıfa sadece erkeklerin gireceğini bildiğimden -önce erkekler, sonra kızlar üstünü değiştirirdi- boxerımla sınıfın içinde fink atıyorum. Sonra sınıfta sadece benim olduğum gerçeği bam diye düştü kalbimin tam ortasına. Nerde la bu sınıf demeye kalmadan önce pat pat ayak sesleri sonrasında kapı gıcırtısı. içeri bir öğretmen ve beraberinde 20 kişi girer ve yanlarında merve de vardır. Çünkü onlar laboratuvar dersinden dönmüşlerdir ve çoraplarımın üzerine bastığı mermerler bizim sınıfa ait değildir, özetle yanlış sınıftaydım. Sonrası malum, duvarda leşi bulunan kelebeğin bile bana güldüğünü hissettim.
bir hocanın öğrenciyi 43.5 tan bırakması. zavallım nasılda söyleniyordu feysteki hesabında.
bir öğrencinin arkadaşıyla şakalaşırken sınıfın camını kırması, birkaç gün sonra müdürün taktırmak üzere aldıgı yeni camı yine aynı öğrencilerin şakalaşırken farkedemeyip kırması.