bugün

bana sanki camasir deterjani markasini andiran bir magaza ismi.
bıyıklı bayan kasiyerlere sahip firma.
güzel kız koysalar ciro 2 katına çıkacak yahu.
ipin ucunu kacirip sehir satmaya baslayan magaza seysi.

(bkz: le havre)
insanları hem 13 saat çalıştır, öküz gibi para kazan sonra da -nedense- çalışanlarına asgari ücret ver.

(bkz: allahın affetmeyeceği günahlar)
(bkz: kull hakkı)
Genellikle öğrencilerin tercihi olan , hiç adı duyulmayan markaların bulunduğu UCUZLUK kenti.
hayvanat bahçesi şubesinin en belirgin ürünü,

(bkz: le koala)
edit: inciden alıntıdır.
(bkz: le orkid)
büyük firmalara hesaplılığıyla meydan okuyan marketler zinciridir ve ülkemizde yerini almıştır, az parayla dışarı çıktığınızda ve acıktığınızda ilk gidilecek yerlerden biri.
eski sevgilinin görülmek istenmiyeceği tek yer.*
cebinizdeki son 10 tl ile kasiyeri bile satın alabileceğiniz harikulade ucuz marketler zinciri.
o bir bağımlılık , o bir insan dostu , o biiir ucuz kaju diyarıdır.
neredeyse her mahallede en az iki şubesi bulunana, yeni şube açamaya bu hızla devam ederse yakında etrafı bim çöplüğüne çevirecek olan, yurdum insanının üç kuruşunda gözü olmayan, gayet ucuz ve merdiven altı değil de merdivenin ilk basamağında üretilmiş tarzda ürünler satan, her cuma büyük indirimler sunan, hala çakma olup olmadığını anlayamadığım hatemoğlu ürünlerini gayet makul fiyatlara satan, üç günde bi uğrayıp elmalı maden sularından almaktan kendimi alıkoyamadığım birleşik mağazar zinciridir.

edit: dayanamadım, çok öncelerde internette okuduğum bir itirafı* siz ulularla paylaşmak isterim.

bimde eski sevgiliyi görmek

Son patitoyu da attım ağzıma ve bim'e doğru yola çıktım. zaten iki adım ötesi bim. annemin terliklerini giyip çıkayım lan dedim, kim iki saat
şimdi bağcık bağlayacak. ama olgun bir erkek insanda eğreti duran şeylerin başında anne terliği geliyormuş canlar ben bunu anladım.

bim her zamanki gibi sakindi. klima çalışıyor ama soğutmuyordu. nasıl bir klima lan bu diyerek incelemeye başladım. ama görevli beni balici sandı,
çünkü ayaklarımda da acayip terlikler altımda çamaşır suyu sıçrayıp da rengi atmış bir pijamayla pek de güzel bir gaspçı havası veriyordum.

"abi bu klima üflemiyor galiba" dedim. ama cevap vermedi, işine döndü. bende doğruca patitoların olduğu yere gittim. aman allahım bu ne güzellik. bissürü patito yan yana. gel de alma. hemen iki paket aldım. zaten sudan ucuz. bir de le porta almak lazımdı. gittim onu da aldım.

tam arkamı dönüp gidecekken tanıdık bir ses duydum. pek bir tanıdık. sanki bir zamanlar kulağıma "aşkım" diye yankılanan bir ses şimdi "süt de alalım. dost süt olsun" diyordu. bir zamanlar kulağıma "seni seviyorum"
diye yankılanan bir ses şimdi "yok muratbey kaşar alalım o daha ucuz" diyordu. yavaşça arkamı döndüm. patitolar ve le porta elimden yere düştü.
evet, eski sevgilimdi bu.

bir zamanlar sevdiğim kadındı. bir zamanlar elele tutuşarak mal gibi gezdiğimiz kadın. şimdi nişanlısıyla bim'e gelmiş alışveriş yapıyordu. bir zamanlar aşık olduğum kadındı bu. ve alışveriş arabasında le cola, blume, dost süt, dost peynir, muratbey kaşarları gibi birsürü ürün vardı. evet
bir zamanlar uğruna canımı verebileceğim kadındı bu.

ben şaşkınlıktan elimdekileri yere düşürünce bunlar birden irkildi ve hemen arkasını döndü. ben, beni görmesinler diye hızlıca aşağıya eğildim
ama lanet olası bim'de raf diye bir şey yok ki. tansaş olsa arkadaki adam seni göremez ama raf yerine kolilerde ürün sergileyen bim sayesinde
saklanamadım.

peki size sorarım. siz arkanızı döndüğünüzde, devekuşu gibi saklandığını sanan ama ayağında ufak numara anne terlikleriyle sıçar gibi çömelmiş ve kıç çatalı gözüken bir adam görseniz ne yaparsanız? işte onlar da öyle yaptılar. bastılar kahkahayı. yavaş ve gurur yıkılmışça ayağa kalktım. le portam manzunca yerden bana bakıyordu. ben gibi yıkılmış, öylece yatıyordu.

gözlerine baktım. le portanın değil lan, eski sevgilimin. ban baktı, mahzun bir bakış görmek isterdim ama alay ediyordu resmen. ayaklarıma
bakıyordu. anne terliği giymiş, parmakları ucundan çıkmış bir ayak. buydum işte. sen bu adamla bir zamanlar çıkmıştın. şimdiki sevgilin çok iyi
giyinmiş ama bir bak bakayım ona. bim'de bu şıklık? sence de biraz samimiyetsiz değil mi? ben en azından yakışıyorum buraya. içimden geldiği gibiyim.

böyle düşündüm ama sonra hassittir dedim. adam kapmış kızı, ben de lavuk gibi pijamayla terlikle geziyorum. kim naapsın lan beni. "nasılsın görüşmeyeli?" dedim. "iyiyim" dedi. "ne güzel" dedim. "hıhı" dedi. gittikçe gerginleşiyordu ortam. yeni sevgilisi kıllandı mı acaba diye baktım ama "nasıl olsa bu lavuktan bir zarar gelmez" düşüncesi hasıl
olduğundan zerre umrunda değildim herifin. adam en ucuz kangal sucuğu seçmekle meşguldu.

"niye böyle olduk biz?" der gibi baktım. "ne diyorsun?" der gibi baktı bana. "niye böyle olduk diyorum?" der gibi tekrar baktım. "ne diyorsun anlamıyorum" der gibi tekrar baktı bana. "neyse boşwer" der gibi baktım. boşwerdi alışverişe devam etti. bir güle güle demeden.

gözyaşlarımı saklayarak iki poşet patitoyu ve le portamı yerden aldım ve kasaya gittim. bir de blume peçete aldım yüzlük paket, gözyaşlarımı silmek
için. kasadaki görevli yine baliciymişim gibi baktı bana, "paran var mı" der gibi baktı bana, bana bakması artık kimse. al lan paranı der gibi uzattım, para üstü beklemeden çıktım ama sonra hemen geri dönüp şahsiyetsizce aldım paranın üstünü. tam çıkacakken fiş almayı unuttuğum aklıma geldi. dönüp onu da aldım...., bir romantizm de yaşayamadık be.

eve giderken serkan geldi yavaşça yanıma. tek dostum, yoldaşım, üzgün olduğumu anlayabilen tek insan.

"abi bir şey diycem. pijamanın kıçında delik var, kıçın gözüküyor, baya bir büyük"

o günden beri evdeyim. bim'e de kapıcıyı yolluyorum.
şu sıralar aşırı derecede kızgınım bim sana.
haribo'nun çoklusunu jelibonlarla doldurmak yerine o yapış yapış renkli şekerlerle doldurmak neyin nesi? bir tane sevdiğim ürünün vardı onu da çok geçmeden bozdun attın. alçak erkek.
yurt çapında kaç bin mağazaya ulaşacağını çok merak ettiğim market zinciri; bir diğer tabirle çağımızın mahalle bakkalı.
sadece hitap ettiği düşünülen orta kesim tarafından değil, yavaş yavaş elit kesiminde benimsediği her yerde aynı seviyeyi koruyan marketler zinciri... bakkal kültürünün bitmesinde istemeyerek de olsa (en azından akıllarından bunu geçirmemişlerdir) öncü olduğunu düşünüyorum...
yuva diye bir pizzası 5.5 liraya 1 kilo doyum dokum yenebilir.üstüne bir de lezzetli.god save the bim
mozaik ve çikolata dolgulu yeni casey kekleriyle ürünlerini yenilemeye başlayan markettir.
yaptığı indirimler bazen hiçbir işe yaramayan market. sabah çalışanlarla birlikte alacağını aldın alamadın alamadın durumu oluyor. geçen gün lorealin yüz temizleme jelini yarı fiyatına indirdiler. indirimin başladığı akşam gittim, bir tane bile bulamadım! kısacası stoklarını acilen genişletmesi gereken market, onun haricinde bi' sıkıntım yok kendisiyle.

http://www.bim.com.tr/
an itibariyle Türkiyede ikibin dokuzyüz ellisekiz mağazası bulunmaktadır. Suudi Arabistanada mağaza açacaklarmış.
yeni tezgahlara alet olan marketler zinciriymiş.
http://zh-hk.facebook.com...745498706&topic=20167
bu markette satılan mallar cidden allah'lıktır.
ahları gitmiş vahları kalmış şeylerdir.
ama sebze meyve iyi hakkını yemeyelim.
adamlar ananas bile satıyorlar.
az parayla çok şey alınabilen göz doyurucu marketler zinciri bim toptan fiyatına praakende satış.
ucuz ve kaliteli mal satan fakir dostu market.
"ilaçlar artık marketlerde satılacak. tabi her markette değil, sadece bim' de." gibi 35 metreden doksana asılmış bir iftiraya maruz kalan market.
o değil de, bu yalana inanabilecek kadar sazanlaşan facebook kullanıcıları içtikleri şeyi nereden alıyorlar acaba? normal kafayla inanılmaz buna yani.
birleşik islam marketleri ve israilin para kaynağı gibi buyük bi uçurum arasında seken bi toptur. ve hala ne olduğunu amlayamadım
bildiğim tek şey eski sevgilini görmek istşosan bime git:)(çoğu kişi tarafından onaylanmıştır)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar