bugün

benim gibi bir devlet memurunun sıklıkla duyduğu deyimdir. "benim alın terimle kazanıp edindiğim kazanımlarımın vergileri ile aç karnını doyuruyorsun ben vergi vermezsem açsın açlıktan ağzın kokar oturmuşsun koltuğa kıç büyütüyorsun ..." demenin kibarlaştılmış ve kısaltılmış halidir.bir iş adamı yada fabrikatör falan demez bunu. ya vergi vermeyen yada cüzzi bir miktarda vergi veren fakir deyimidir. artık bu sözleri duymaktan gına geldi. bazen düşünmüyor da değilim eğer gerçekten vergi vermezse ben açmıyım diye ?
(bkz: paradigma tartışmaları)
memur da vergi verdiği için anlamını yitiren söz.
bir polise söylendiğinde en kibar cevabı ''kes lan'' olan söylem. *
sözün içeriğinden çok niye söylendiği önemlidir. söyleyen kişi, çalışmayan ve üstüne halka kötü davranan memura sonuna kadar haklıdır. ne kadar vergi verdiği önemli değildir. lakin çalışan memurun gözüne sokmak için deniyorsa ebesinin....
doğrudur. devletin gelir kaynağı vergiler olduğuna göre. tamam son zamanlarda özelleştirmeler de artık ticari bir faaliyeti haline gelmiştir fakat genel itibari ile devletten maaş alanların ücretleri özel sektörde çalışan insanların ödemiş oldukları vergilerle ödenir.

bu cümlenin kullanılma kısmına gelince ise tabiki de bir iş adamı bir fabrikatörden duyulmaz bu cümle çünkü bir iş adamı bir fabrikatör direk muhattap olmaz memurlarla olsalar bile herkeste inanılmaz bir hörmet bir saygı bir güler yüz vardır. ancak normal bir vatandaş aynı hoşgörüyü göremez bazı memurlardan. bazılarından diyorum çünkü son zamanlarda gayet düzelmiştir memur hal ve hareketleri ancak bazıları hala babasından kalma dükkanında esnaflık yaparmış edasındadırlar ve maaşlarını nasıl aldıklarını hatırlatmak gerekir bunlara.
hayatının hiçbir döneminde ciddi bir stres yaşamadan, en sıkıştığı zamanlarda bile vatandaşın işini sallayarak kendini rahata kavuşturan bir iş anlayışları olduğundan memurlara sık sık söylenmesi gereken cümledir.

memurun vermiş olduğu herhangi bir vergi söz konusu olmadığından bordro üzerindeki sahte rakamları vermiş oldukları vergi zannederler.

üstelik daha tek bir saat çalışmadan ay başında maaşları banka hesabına yatar bu arkadaşların. özel sektör ise işvereni ve işçisi ile sürekli ay sonunu nasıl getireceğini düşünür durur. vergisini kaçırıyor diye düşünülen küçük esnaf veya sanayici ise emin olun haksız oranlarda alınan vergilerden muzdariptir. bir memurun kazandığı kadar parayı ay sonunda evine götüremeyen nice esnaf veya sanayici bilirim, üstelik yaşadıkları stres ise kıyaslanamaz.
günde 1-2 saat çalışarak ve hiçbir stres yaşamadan ay başında maaş alan, aldığı eğitim benim eğitimimin yarısı kadar bile olmayan bir memur devlet dairesinde işimi savsaklamaya kalktığında ben bu sözü söylerim arkadaş.

hatta "devlet bu işe yaramayan memurları işten çıkarsın, devletle olan bütün işlerimi internetten görecek altyapıyı kursun ve gerçek çalışanlar olan özel sektör çalışanlarının sırtına düşen yük azaltılsın" söylemini de sonuna kadar savunurum.

şu içinde yaşamış olduğumuz yüzyılda, devlet kabiliyetsiz yüzbinlerce insana iş vermeyi de bıraksın artık.
(bkz: hey dostum ben vergisini veren bir vatandaşım)
senin işlerin de, benim sayemde yürüyor denilesi cümle.
ben ve o konuda ki eğitimim olmasa senin eğitim, sağlık, güvenlik işlerin nasıl yürüyecek acaba sorusunu gerektiren durum.
olayın muhatabı da vergi veriyor ayrıca.
kardeşim memurlarda vergi veriyor sorunsalı doğacağı için susulmasını tavsiye ettiğim cümlecik.
ikisi de belli ücretlerle çalışan işçi ve memurun güçlerinin ancak birbirine yetmesi durumudur. kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi gibi kendi etrafında döner dururlar. asıl vermediği vergilerle, onun bunun alın teriyle semirmiş patronlara ''benim emeğimle oturuyorsun sen bu koltukta'' demeleri gerekir.
'işini iyi yapmayan' memur da özel sektörde ağır sömürü altında olan işçi de emeğinin karşılığını zaten almamaktadır bu memlekette. bunun acısını birbirinden çıkartmaları ise düzenin hedef saptırmasından kaynaklanır. memurun çalışmadığına vurgu yaparak özelleştirmeler desteklenir. peki özelleştirmeden karlı çıkan bir işçi görülmüş müdür bugüne dek. özelleştirilen fabrikalar istedikleri anda işten çıkartabilir işçilerini, iş güvencen daha azdır. patron istediği zaman toptan kilit vurabilir fabrikanın kapısına. işçiler o kadar alışmışlardır ki bu derin sömürüye memurların kendilerine göre daha iyi koşullarda çalışması onlara koyar. ama memurların işçileştirilmesiyle değil işçilerin devlet güvencesi altına alınmasıyla çözülebilir ancak bu durum ve tabi ki bu iki gücün birleşerek yılanın başını hedef almasıyla. aksi taktirde onlar birbiriyle uğraşırken düzen çalışır tıkır tıkır...
"vermeseydin kardeşim" cevabını vermek istediğim saçmalamanın doruk noktasına bayrak dikmiş cümlemsi.
bilinçli vatandaş söylemidir.

ya ne olacağıdı , kamu personelisin herhalde vatandaşın ödediği vergilerle çatır çatır maaşını , ikramiyeni , sosyal hakların en iyisini alıyorsun.
Bu kadar hakka , iş gücencesine sahip olup vatandaşın 15 dakikalık işini günlere yayan memurlara atfedildiği zaman daha bir anlamıyla bütünleşiyor bu cümle. elbette bütün memurları aynı kefeye koymak ayıp olur ama. neleri ile karşılaştık. şu an bahsini ettiğim bu memurcuklar , kamu dairelerinde yerini daha dinamik , iş gören memurlara bırakıyorsa bu bilinçten kaynaklanıyordur.

+1.kat ; memur bey elektronik müracatım vardı da... bilgisayar başındaki memur - evet gelmiş + bir kat üste çık kontrol etsin
+2.kat; evet müracatınız doğru - bir kat üste çıkın yazdırsın.
+3.Kat; alın bunları - bir kat üste çıkarın zımbalasın.
+4.kat; alın bunları- bir kat üste çıkarın dosyalasın.
+5.kat; alın bu dosyayı - bir kat üste çıkarın havale yapsın.
+6.kat; alın bu dosyayı- bir kat üste çıkarın imzalasın
+7.kat; ding- mesai bitti.

+Son kat ; odacı : ben bu işini hallederim...!
-tamam
+Sen in bahçede kendine bir çay söyle bir sigara yak geliyorum...

höng...!
doğru sözdür.benim verdiğim vergilerle maaş alıyorlar, verdiğimiz rüşvetlerle de ev araba yat kat.
yapılan bir yanlışlığı hakaret ederek birilerinden çıkarmaya çalışan kişi söylemidir. zaten aklı başında düzgün hiç kimse bu tarz beyanlar vermez. maaşını oturduğu yerden çalışmadan alan hiç kimseyi de(memur olsun olmasın) allah iyi etmez.

bunca yanlışlığın yaşandığı canım ülkemde her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu söylemiyorum ama, memurun eğitimi artık üniversite düzeyindedir. çoğu artık yüksek lisans veya kurum içi eğitimlerden geçmektedir. iş savsaklamak ise memur, işçi, özel sektör her ne ad altında olursa olsun, insanın ciğeri beş para etmediği taktirde, zaten hiç utanmadan yapılabilecek eylemdir. bir memurun yaptığı yüzsüzlüğün bin memurla karşılaştırılması ise insanların almış olduğunu söylediği eğitimle bile çelişkilidir.
işini savsaklayan insanlara gelince yazıklar olsun diyorum, onu torpille işe alana da diyorum tabi. ayrıca rüşvet alana ve verene de... hatta her yerde hatırlı tanıdıkları olup kendi çıkarları için at oynatanlara da.

ha unutmadan, madem senin verdiğin vergiyle maaş alıyoruz, yarın nüfus cüzdanımı getireyim de bari evlatlık al beni.
görevi ve maaş alma sebebi kamuya hizmet vermek olan kamu görevlisine edilesi söz.. ama fazlasıyla kaba ve küstahca.. çoook gerekmedikçe kullanılmamalı..
bunu işi başından aşkın bir doktora söylerseniz şöyle bir şey başınıza gelebilir.

- benim vergilerimle maaş alıyorsun! bana bakmak zorundasın!
- *al işte senin vergilerinin bana düşen kısmı. şimdi otur yerine ve sıranı bekle.

not: benim başımdan geçmedi. olaya tanık olan birinden okumuştum.
kendini ifade edemeyen savunma mekanizması cümlesi.
Söylenmemesi gereken sözdür .
aslında en güzeli bu ifadeye cevaben "sen de herkesin yaptığını yap o zamani vergi kaçır" denilip mümkünse ortamdan uzaklaşılmalı.
diyen adam %99 vergi kaçıran adamdır. Zira vergiler ile bir tek memur maaşı ödenmediğini bilecek adam o lafı etmez.
birde vergisini verse içim yanmayacak dedirten cümledir.
bu kelimeyi söyleyen adam kesinlikle haklı adamdır. aramızdaki bazı mallar kesin vergi kaçırıyordur diyor. lan nasıl vergi kaçırıcam? marketten hiçbirşey alıp yemiyormusun? aldıkların % 18 kdv. taksiye, dolmuşa arabaya da hiç mi binmiyorsun? dünyanın en vergili en pahalı benzininin parasını hergün milletçe ödüyoruz. giyiminden kuşamından herşey kdv. ödediğin su parasında atık su bedeli diyerek sıçtığının bile parasını alıyorlar. elektrik faturasında kaçak elektrik bedeli diye kullanmadığını bile ödetiyorlar sana. sigortalı bir iş yerinde çalışıyorsan patronun senin maaşının 3te birini sigortaya vergiye ödüyor. adamlar yeni vergi isimleri bulmakta zorlandığı için tdk'ya görevlendirme veriyor, sen ya amına koyayım kesin vergi kaçırıyordur, ödemiyordur diyorsun. he yavrum heee!
polis e yetebilir ama doktor a bok yeter denen vergidir.

doktor un hakkı parayla ödenemeyeceği için boş laftır. doktor a artistik yapan döven darp edenlerin hepsi orospu çocuğudur.
vergileri ile maaşını alan ve iş saatleri süresince kendisine hizmet etmek ile yükümlü bir memur görevini uygun şekilde yerine getirmediğinde haklı olarak söylenen sözdür.

işini yapmayanın kovulmadığı memuriyet mekanizmasında haklı tarafın söyleyebileceği tek sözdür. bunu duyup da utanmayanların yatacak yeri yok.