bugün

iyi konuşma; sözle inandırma yeteneği; söz sanatlarını inceleyen bilim dalı..
belig ile ayni kokten olsa gerek. hatta biraz daha ileri gidip belagatin isim, belig'in sifat oldugunu iddia ediyorum.. **
öfke belagatı.
(bkz: farsça)
kur'an-ı kerim'in kendisini dinletme özelliği için de kullanılan bir kelimedir. bilindiği üzere kur'an; fesahat ve balagat özelliği olan bir kitaptır. kendisini dinletir, dinlemeye başlayan bırakamaz, sonlandıramaz.
etki gücü, tesirlilik.
yerinde ve düzgün söz söyleme sanatı.
az ve öz cümle kurma sanatı.
konuyu bütün yönleriyle kavrayarak hiçbir yanlış ve eksik anlayışa yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıktan uzak, düzgün anlatma sanatı.
Belagat, Arapça bir kelimedir. Avrupa dillerindeki 'retorik' kelimesinin karşılığıdır. en kısa tanımı sözün etkili ve üstün bir şekilde kullanılmasıdır. başka bir tanımı; "zirve"dir. eski edipler belagati "sözün efradını cami, ağyarını mani olmasıdır" şeklinde tanımlarlar. yani söz; anlatmak istediği konunun tüm içeriğini yansıtıyor ve konuyla ilgili olmayan gereksiz ayrıntıları da içerisinde bulundurmuyorsa beliğdir. kısaca söz söyleme sanatıdır.

zemahseri'nin esasu'l belaga ismli eseri, belagatin ilk defa bilimsel anlamda ele alındığı eser olarak kabul görür.

belagatin en büyük örneği kur'an-ı kerim'dir. Kur'an'ın üslup ve ifade üstünlüğü eşsiz ve orijinaldir. Kur'an kelimelerinin üstün akıcılığının arap dilinde bir benzeri yoktur. Bazen bu edebî üslup, insanın tüylerini ürpertecek güçtedir.

belagatle ilgili pek çok hikaye ve örnek vardır. mesela; Siyasal Bilimler'den başarılı bir şekilde mezun olan genç köyüne bir cuma vakti geri döner, hemen camiye gider, bir bakar ki imam atıp duruyor, dayanamayıp ayağa kalkar ve cemaata imamın yalan söylediğini duyurunca tekme tokat dışarı atılır. Eve dönüp babasına olanları anlatınca, babası '' Belki ilm-i siyaseti öğrendin ama belagat olmadan hiç bir işe yaramaz der''.

Genç babasının tavsiyesine uyup, belli bir zaman sonra yine aynı camiye gider, imam yine atıp tutmaktadır, ayağa kalkıp bu sefer 'Bu imamın ağzından bal akıyor, kim sakalından bir tutam kopartırsa cennete gider' diye cemaate seslenir. Bunu duyan cemaat imamın itraz mitraz etmesine kalmadan üstüne çullanırlar ve herkes bir tutam tel için imamın sakalını yolarlar.

Böylece genç onca okuduğu kitapla değil söz sanatı olan belagatla hem sahte imamı susturur hem de intikamını zeki bir şekilde alır. Demek ki belgatı güçlü olmayan bir kimsenin bilgileri havada asılı kalır, ama belagatı güçlü olan biri milyonları etkileyebilir hatta bir komutan ordusuna seslenip yüzlerce kişin öleceği kesin olan bir kanyondan ordusunu can atarak bile geçirtebilir, aynı Mustafa Kemal'in ''Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum'' demesi gibi. Mesela Mevlana'nın çok komplike bir konuyu bile basit bir sözle anlatması gibi.

Lakin belagat Hitler gibi diktatörlerin elinde de çok güçlü bir silah olabilir, bundan dolayı mesela George Orwell, Animal Farm kitabında, haksız yontemlerle halkı kontrol etmeye calışan her türlü belagata karşı gelmiştir...
bir düşünce ve duygunun yerinde ve zamanında manası en açık şekilde ve akıcı bir dille ifade edilmesidir. Kelimenin temel anlamı ulaşmak, bir şeyin son noktasına erişmek, olgunlaşmaktır. belagat kitaplarında sözün fasih(açık , anlaşılır ve akıcı) olmak şartıyla muktaza-yı hal ve makam denilen (a) söyleyenin,( b) söze muhatap ve (c) dile getirilecek düşünce, duygu ve hayalin durumuna uygun şekilde söylenilmesi olarak tanımlanır. Muktaza-yı hal ve makam, lafızların gösterdiği anlamların belirlenmesi ve anlaşılmasında önemlidir. aynı kelime farklı bağlamlarda farklı anlamlar kazanabilir. belagat ile iki şey nitelenir: kelam/söz ve bu kelamı dile getiren (mütekellim).

Birisine bir söz söyleyecekken onun zihni, psikolojik durumuna göre çeşitli seçeneklerde bu sözü söyleriz. Belagat bu seçenekler arasından en uygun olanıyla birleşmesidir.

belagat için öncelikli şart fesahattir. fesahat ilgisini daha çok lafzın tek veya ibre halinde niteliklerine yöneltir; belagat ise tek tek lafızla ilgilenmez, cümledeki kelimeleri birlikte ifade ettikleri mana ile ele alır.

bir sözün beliğ(belagat açısından değerli olma) niteliğini kazanması için lafzın kulağa ulaşması, yani sesin algılanması ile mananın zihne ulaşmasının aynı zamanda olması da lazımdır. bu ise ifade de açıklık demektir. Tabi bu her beliğ söz için geçerli bir şart değildir. eğer böyle olsaydı gerçek manada kullanılan sözler, mecazlı söyleyişlerden daha beliğ olurdu, fakat durum böyle değildir. Hatta bunun aksine mecazlı söyleyişler beliğlik açısından daha müreccahtır.

Bir kişinin beliğ niteliğini kazanması için, beliğ sözlerle maksadını ifade edebilmesi lazımdır.

Belagat bir ilim olarak üç kısma ayrılır: Meani, beyan, bedi. Meani, sözün duruma uygun şekilde nasıl ifade edileceği, beyan bir maksadın birbirinden farklı usullerle dile getirileceğini, bedi ise maksadı ifadede yeterli olan söze mana ve ahenk açısından güzellik verme yollarını gösterir.
bilginiz olmasa dahi insanları etkileyebilir hedefinize ulaşabilirsiniz.
güzel söz söyleme sanatının gücünü küçümsememek gerek.
fakat yine de sözlerin sağlam bir temele yani bilgiye oturması gerek.
söz söyleme sanatı anlamına gelir.
Bir düşüncenin durumun olayın söz sanatlarıyla ifade edilmesidir.
halin muktezasına durumun gereğine göre söz söylemektir. buna sözün yerinde, zamanında, doğru ve güzel söylemekte denilir.
neyin nerede, nasıl ve ne ölçüde söyleyeceğini öğreten bir ilim.