bugün

hani hava buz gibidir ya. boğazlarınız ağrıyordur, acıyordur ya. işte aşk o buz gibi havada boğazlarınızın acıyacağını bile bile ve biteceğini bile bile o sigarayı içmektir.
(bkz: allah)
aşk ulaşılmazlıktan doğar. aşk ulaşamadığın birini abartarak, onun kafandaki ideal kişi olduğuna inanarak tutkuyla bağlanmaktır. kısacası sikintirik birşeydir.
uğruna hiç düşünmeden, gözünü dahi kırpmadan ölüme gideceğin insanlar vardır ya hani hayatta... mesela annen, baban, kardeşlerin... işte birgün aniden, o listeye, daha önce hiç tanımadığın yabancı birinin daha girivermesidir aşk.
"aşk" dediğin zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış.
eğer iki insan beraber olmak için yaratılmışsa , sonunda tekrar birlikte olmanın bir yolunu bulurlar.
"napolyon bir gün düşman askerlerinden kaçarken bir bakkala girer. bakkal napolyonu hemen tanır ve saklar. arkadan gelen düşman askerlerine de önündeki yolu göstererek: şu tarafa doğru kaçan bir adam gördüm der. düşman askerleri gittikten sonra napolyonun muhafızları gelir. o anda bakkal: efendim haddim olmayarak size bir şey sormak istiyorum.ölümle burun buruna gelmek nasıl bir duygu? diye sorduğunda napolyon: sen kim oluyorsun da dünyayı titreten insana böyle bir soru soruyorsun der ve muhafızlarına dizin bu herifi kurşuna diye emir verir. bakkalın gözünü bağlarlar. üç,iki,bir diye sayarlarken bakkal: ne yaptın ben diye düşünürken bir el uzanır ve göz bağını açar.
bağı açan napolyondur ve 'işte böyle bir duygu' der.

aşkta işte böyle bir duygudur.
anlatılmaz sadece yaşanır.
hakkında destanlar yazılabilir. o derece yoğundur, zordur anlatması. ama yazılan destanların hepsi anlamsız kalır. yaşamak gerekir çünkü. yüreğinin derinliklerinde hissetmek gerekir.
kişinin, insanoğlu var olduğundan bu yana gök kubbe altında aşk için yapılan tanımlamaların hiç birinin bir anlamı olmadığını kavradığı andır aşk. o'nu yaşamaktır. sır'dır.
tüm insanlık tarafından, defalarca tanımlanmaya çalışılmış, inanılmış, vazgeçilmiş, peşine düşülmüş, terkedilmiş olgu. en güzelini de romain gary söylemiştir; bence.

"ama sen, bir kimseyi ya da bir şeyi seversen, ona senin olan her şeyi, hatta sen olan her şeyi ver, gerisiyle uğraşma."
öpmeye, koklamaya doyamamaktır. bir öpersin, bir daha öpersin, yine öpersin.. ardından bir koklarsın ve "aaa çok olmuş öpmeyeli" der, tekrar öpersin, öpersin...
sana arkandan bağıranları duyamamaktır aşk.Aklında sadece o vardır.Aşk dünyanın en güzel duygusu olduğu gibi , bir anda bütün hayatınızı tersine çevirir.
sağda solda sözü edilen şey. insanlar el ele tutuşuyor, öpüşüyor, sevişiyor, çocuk yapıyor imiş. ancak bazı insanlara bu bahsedilen ütopyanın denk gelmediğini fark etmiş bulunmaktayım.
eskilerden hatırlıyorum. aşk için deli gibi çarpan yüreğiyle, güzel kadını kazanmak için her şeyi yapan genç biri vardı. karşısında da gülümsemekle yetinip başını çeviren, en sonunda da uzaklara çekip giden güzel kızlar... aşk buralara uğramıyor, eğer varsa. kırsalın ortasındaki kulübenin postalarını götürmek istemeyen postacı o.
ne kadar uzaksa o kadar yok.
böyle puşt gibin, ibne gibin bişey. hakket bak test edildi, onaylandı.
Askla sevgi arasindaki fark nedir sorusunu yaratan bas kahramandir. Kelime oyunlariyla kafami karistiriyor pezevenkler. Asigim ile seni cok seviyorumun farki nedir bu yasima geldim hala cozemedim
gökyüzünde, yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse, aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür, o göründümü herkesin parlaklığı söner.
mevlana.
facebook'a, biriyle çıkarken, "aşkum yaa seni çok sewiorm" yazıp, 2 gün sonra ayrılınca "aşkı basitleştirdiniz." yazan kızlar nedeniyle kendisinden soğuduğumuz kavram.

gerçek olanı ise zaten tarif edilemez.
Aşk bir cümledir çoğu zaman eger nokta konulmadıysa devem eder.
hayalin çocuğu, hayal kırıklığının annesidir.
404 not found.
heyecanla başlar, kalp çarpıntısı, mide bulantıları, yemeden içmeden kesilmeler ile devam eder. onu düşünerek uyursun uyandığın an gene aklındadır. telefon her çaldığında onun aradığını zannederek alırsın eline telefonu. bazen o çıkar bazen bir arkadaşın. huzur kelimesi en çok onun yanına yakışır. hayatının odak noktası olur. mutluluğu, sevinci heyecanı onunla paylaşırsın. her gün biraz daha aşık olursun. bazen bakmaya bile kıyamazsın. bir masalı ortak yaşarsın, o masalın hiç bitmeyeceğini sanırsın ama bir gün o masal biter.
yanına da garipliği alınca süper ikili oluşturabilen.

(bkz: ah min el-aşk ve min el-garaib)
belirli bir kişi, nesne veya eyleme karşı kişide gelişmiş algı daralmasıdır.
+ aşkım kahveyi neden şekersiz içiyorsun?
- sen yeteri kadar tatlısın zaten.
bu sene ilk kez yaşadığım ve eğer böyle platonik takılacaksam uzak dursun benden birkaç sene.
hem zevk veren aynı zamanda acı çektiren.