bugün

50 kişinin yaşadığı evde üstelik de koridorun ortasında habire öpüşen yasak ve salak aşıkların dizisi.
behlül'ün piç karakterinin bile şeyine koyduğu dizi. ulan diğer dizilerde en azından bir kaç hatun saf temiz aşık olarak esas oğlana aşık oluyordu. Burada yeğeni, yengesi, yengesinin kardeşi, sevgilisi, okul arkadaşları hepsi vermek için can atıyor. yok behlül almayınca bir de trip atanlar var ki offf anam offf...
--spoiler--

bir sonraki bölümün fragmanında firdevs hanımın okkalı bir tokat yediğini görüyoruz.
cidden çok üzüldüm lan. firdevs'e yapılır mı?? kıçı kırık, kompleksli bihter varken, kraliçe firdevs'e yapılır mı ulan deniz hanım?

--spoiler--
nihal karakteri acayip derecede sanem çelik'e benzemektedir. ama o köfte bacaklarıyla o kadar kısa elbise giymemelidir.
ısıtıp ısıtıp tekrar önümüze konulan dizilerden bir tanesidir.

(bkz: temcit pilavı)
nihal denen pigme karakter artık düzgün giyinsin diyoruz,o kadar para var kızda zevk yok. her hafta öpüşmeleride sıktı azıcık ötesine gidin yahu!
aslında bihter ile behlül'ün çocuğu olsa ne güzel bi bebek olurdu o. ednan bey o zaman şüphelenirdi belki. o banyoda bihterin mabedi gibi oldu öpüşür hemen banyoya koşar, parfüm sıkar banyoya koşar, mektup alır banyoya koşar. ah o küvetin dili olsada konuşsa.
kadının fendini gözler önüne seren dizi. yatak odasının kapısında yiyiştiler, yok öpüştüler korkarım ki ednan'ın günü birlik gezilerinden birini de fırsat sayıp yatak odasında sevişirler. çekilin şimdi, siz ikiniz beden saksınızda edep çiçekleriniz sararmış.
geçelim yan karakterlere firdevs bir tokat yiyor ki kaza sonrası kullandığı boyunluğu yeniden narin boynuna geçirmek zorunda kalabilir. matmazel skor attım sanıyor ama bugün yediğin hurmalar seni fena tırmalar o hesap. tahmin edersiniz ki tokatınızın bedeli ağır olacaktır deniz.
(bkz: yavaş gel saçın başın dağılmasın)
2.kez bihterle behlülün iddaya girdikleri dizi.
bu defa ödül bihterin kendisi ya da biz öyle anladık bihterin bakışlarından,
naapsıın şimdi behlül hı, söyle sözlük naapsıın ?
ilk defa en karizmatik kisiligin "hala" oldugu dizi. o nasil inceden inceye asaletinden hic odun vermeden, laf koymaktir, o nasil her seyi anlayip ona gore davranmaktir. diziye ara sira geliyor ama massallah cok iyi tespitler yapip, laflar gomerek gidiyor.

bihter bunca zaman sonra anasinin ne mal oldugunu anlamadigi, onun gazina geldigi icin oluyor dizide her ne oluyorsa. bu peyker'le nihat'in safligi, iyi niyeti de beni oldurecek. "bak peykrecim ben senin annenim bana yardim etmek zorundasin iste o kadar" dedi kadin ya. dedi ve peyker bunun agzinin payini veremedi. pes. sizde bu salaklik olduktan sonra o fitne fesat ananiz daha ne incir agaclari diker sizin ocaginiza.

tamam belki, dunya capinda lost vari bi dizi cikaramadik ama, arap ulkelerinde inanilmaz sukse yapar valla.
ben bıktım karım/sevgilim/annem/bacım bıkmadı tadında bir dizidir. yancı olarak izlenen, izlendikçe romanı hatırlanmaya çalışılan bir çalışmadır!
yakında behlül'le bihter'in dayanamayıp salonun ortasında sevişeceklerini düşündüğüm dizi. nihal de katılır mı aralarına onu bilemem, o kadar detaya girmiyim. ednan'a da kaydedip youporn'a yollamak düşer artık.
(bkz: public sex)
çekim kalitesi açısından gerçek kesit, beşinci boyut gibi şaheserleri aratmayan kıytırık yapım. bizim 1998 model hi8 sony handycam bile bu dizidekilerden daha kaliteli ağır çekim görüntüleri yakalamakta. bir de bu beren saat denen şey rol yapma kabiliyetine sahipse ben de manchester city'de ön libero oynuyorum, dün de hamburg'a 3-1 yenildik zaten neyse.

dizideki diyaloglar da evlere şenlik. kıza* doğumgünü için araba almışlar, annesi midir nedir, çıkıyor "sendeki bu tevazuyu anlayamıyorum, niye parti istemedin?" falan diyor. evet türkiye'de bu şekilde ekranlarda zenginlik, saltanat gösterisi yapmak için en iyi dönem, tebrik ederim yapımcıları. bir de herkes para sıçıyor dizide, o 18. yüzyıl fransız şatolarından bozma yatakodaları falan, oy oy. orjinal bir şeyin bokunu çıkarmadan aslına sadık kalamayan türk milletinin önüne sürülen yeni bir draje, vıcık vıcık bir aşk saçmalığı. buyrun afiyetle yiyin, boş kafaları yer kalmayıncaya dek beşinci sınıf aşk ütopyalarıyla doldurun.

not: dün akşamki 20-25 dakikalık izleme deneyimimden sonra bu kanılara ulaşılmıştır ve çılgın gibi bu gerzek yapıtları seyreden kendi milletimden utandırmıştır.
nerdeyse her bölümde şu diyalog geçiyor;

adnan: hayatım, bir şeyler ye.
bihter: canım istemiyooooo. (böyle şımarık çocuk edasıyla)

yahu kardeşim, nedir bu dizilerdeki anorexia nervosa teşviki? bihter zaten üflesen uçacak bir hale gelmiş. etiyopya'daki çocuklar gibi. bir de "ay daha fazla yiyemem, ay yiyemicem, ay canım istemiyo" replikleri nedir kuzum? ekran başındaki kızları, aç oldukları halde "aç değilim ya, yiyemicem" demeye özendiriyorsunuz be. dikkatimi çekti.

hayır, aç olmayınca, bir lokmayla kuş gibi doyunca, insan sosyetik mi oluyor? sosyete olmak da zor iş valla!
getirin şöyle, ıssız adam'ın ada'sı gibi, yemek yemeğe aşık bir kız, o yesin biz doyalım.
ne bu böyle mıy mıy mıy.
son bölümde behlül'ün bihter'e hediye ettiği parfüm, givenchy'nin absolutely irresistible adlı parfümüdür. aynı firmanın aynı şişe tasarımıyla piyasaya sürdüğü fakat şişe renginin kırmızı değil de pembe olduğu parfüm için:
(bkz: very irresistible)

bir de beren saat'in yürüdüğü sahneler gözümüze gözümüze sokulmasın lütfen. kolları bir ara bedeninden ayrılacak diye korkuyorum. hadi yalı geniş, rahatça takılıyor anladık. ama bir de çarşıda-pazarda bu şekilde yürüdüğünü düşünsenize bu kadının.
behlül de git gide şişmekte. biraz daha kilo alırsa dizinin senaryosu değişecek. öyle hımbıl görünümlü, et yığını olmuş, gıdısı sarkmış bir adamla kimse kocasını aldatmak istemez kanımca.
yanlış oyuncu seçiminde bir numara dizidir.
(bkz: adnan ın behlül den yakışıklı olması)
Halit Ziya Uşaklıgil'in kemiklerini sızlatan dizi.
bihter le behlül'ün işi artık hepten arsızlığa vurduğu geyik geyik flörtleştiği dizi. o parfüm sıkar yok onu koklar, o onun yüzüne dokunur, ay du biri görcek der. halen deniz hanım'ın okkalı tokadını bekliyoruz firdevs hanım için ki şöyle oohhyş içimizin yağları erisin hatta bence hazır eli değmişken, sıradan geçirsin, firdevs, behlül, bihter, elif'e sen ne salak şeysin be diye vursun, nihat'a da kişiliksizliğinden ötürü vursun bi insan evladı kendini bu kadar ezdirmez arkadaşım. haydi deniz hanım göster gücünü aleme. *

edit 1: tokat gayet kallavi gelse de, şöyle nedeni de okkalı olsun otursun isterdik, olmadı, meğer firdevs'i kendine getirmek içinmiş, sonrasında 40 kere özür diledi. yine de şeklen güzel bi tokattı.

edit 2: adnan bey bihter'i öperken onları koru'dan dikizleyen behlül'ün ağlamasını hiç yakıştıramadık kendisine, gerçi ah yazııık diye söylenmedikte değil...

edit 3: deniz hanım onu tokatlasın bunu tokatlasın derken yavşak hilmi'yi unutmuşuz arada... onu tokat manyağı yapsın tek tokat yetmez.
salonun ortasın da bile olsa arzular tavan yaptımı durma oğlum behlül unut kim olduğunu nerde olduğunu davran dizisidir. *
Matmazel ın panter fırdevse osmanlı tokadını bastığı dızı. * * *
zavallı behlül ün, kedi gibi pencerelere baktığı dizidir. gerçi bihter de öyle. o zaman bir de şuna bakın. belki konuyla alakası vardır;
(bkz: pencereden bakan kedi)
dizideki en mal, en ayakta uyuyan karakter ednan'dır.

bu mallık ve şaşkolozlukla nasıl o holdinglerin sahibi, para babası olmuş, hayret.
bihter hatunu banyodan yeni çıkmıştır. behlül aşıkolunasının hediye ettiği parfümü koklarkene kamera yakın plan çeker. kirpikler rimelli, yanaklarda allık, saçlar fönlü... uleyn insana pes dedirtiyorlar. biraz da doğal olsanız gökten taş mı düşer...
fış fış kayıkçı kayıkçının küreği pır pır eder yüreği akşama fincan böreği!

bu ne lan. daha ne kadr sürecek bu saçmalık! saçmalık azizim! dünyanın en maldan adamı gelsin bir kaç bölüm önce anlardı bunların arasındaki muhabbeti.
artık bihter öpemiyor adnan'ı. haftaya da olaylar ortaya çıkmazsa daha hiç çıkmaz!
an itibariyle matmazelin tokadının aslında hiçte sandığımız gib bir tokat olmadığını anladığım ve dumura uğradığım dizidir.