bugün

uykuya dalmadan önce uykularım senin olsun diyendir.
yavrumun yavrusu, kuzumun kuzusu şeklindeki sevgi cümleleriyle burnumda tütendir.
esprileriyle, eksik ya da yanlış söylediği kelimelerle dalga geçtiğimizde; bunları ben yokken hatırlayıp çok güleceksiniz dediğinde anlamadığımız, ama gittiğinde bu söyledikleri hatırladığında bıçak gibi kalbinize giren, gerçi kalbinizden hiç çıkmayan, annenizin annesi, sizin de canınızdır. *
bu yaşıma gelmeme rağmen o da o yaşına gelmesine rağmen beni her gördüğünde saçımı başımı öpmeye çalışan dünyanın en tatlı insanlarıdır. ve evet nedense babaanneye her zaman tercih edilir. ilginç.
her an, "oğlum sana köyden bi' kısmet bulalım." deme potansiyeline sahip büyük ihtimalle muhteşem yemekler yapan akraba türü.
mavi gözlü, hiperaktif kız, yanakları esnetilesi muhteşem kadın.. hiç yerinde durmaz, kocaman gözlük camlarından masmavi gözleri daha bir iri gözükür. anneyi dünyaya getirdiğinden midir, hayatınıza renk kattığından mıdır bilinmez çok çok sevilir. etrafı camla çevrili pastaneye girerken camı görmeyip, kapıyı açmadan içeri girmeye çalışır. aceleyle camdan duraklara çarpar. bol bol pot kırıp gülmekten ağrılar sokar insanın karnına. bir de muhteşem büyük anneanne vardır. bastonuyla uykunuzdan uyandırır, sarıldığınızda ağlamaya başlar da ağlamasına dayanamazsınız. hep birlikte toplandığınızda* matruşka gibi olursunuz. çok eğlencelidir. tadından yinmez.

örnek diyaloglar,

susuzsuperisi: ananeeem iyi ki varsın!
anane: iyi ki varım.
---
anane: (telefonda) hayırlı olsun bakalım hadi bursu kazanmışsın.
susuzsuperisi: oha! daha yeni aradım annemi. senin nerden haberin oldu?
anane: salak çocuk! az önce konuştum annenle.
eve girdiğinizde ''geldinmi yavrum'' diye sesleniverir.gelişinizi görmezden gelmesi mümkün değildir.şimdilerde evimizin baş köşesinde oturmaktadır ve varlığı nasıl huzur verendir.kendine has konuşmasıyla uzak akrabalardan bahsetmesi, kim kimle evlenmiş, kim kime kaçmış gibi tüm havadisleri bilinçsizce dinleyeni kırıp geçirerek anlatışı, tv izlerken diziyi oyuncudan daha çok yaşayarak izlemesi her bir adıma bir sonraki sahneye yorum getirmesi senin ''he hee ananem o kadın fettan'' * demenizi beklemesi, köyde yaşadığından beton dört duvar arasında eli kolu bağlı yayılmaya alışık olmadığından yerinde duramaması bulaşık yıkamak için gizliden mutfağa kaçışları yakaladığınızda su içiyorum, git otursana içeri diye attığı fırçası, sonra sen duş aldın üşütürsün mutfakta deyip sizi oturma odasına yollayıp zevkle bileklerini sıvayıp bulaşığı yıkaması, para kesesini bir sebeple çıkardığında size harçlık vermeden kapatamaması yok almam diye kaçınınca siz, parayı yerden alıp alıp size fırlatması, huysuz, halsiz, suratsız, hizmet bekler diye anlatılan yaşlılarla uzaktan yakından ilgisi olmaması sizden daha atak, daha dinç olması merdiven çıkarken yaşlılığına yenilmesi, yüzündeki çizgilerinin dili olsada anlatsa dedirtir yaşanmışlıkları, görmüş geçirmişliklerini ve bir kez daha anlarsınız kırışıkların kıymetini elleri yanakları, öpülesidir.torun olmanın tadıysa tarif edilemez.
hayatımda şu ana kadar bana gerçek sevgiyi hissettiren tek kadın. yaşlılığından ötürü söylediğiniz hiçbi kelimeyi anlamasa bile gülümseyip sizi dinler. 5 dakika önce sorduğu soruyu tekrar sorar ama 80 yıl önce yaşadığı bi anısı ve alıntı sözleri ile size hayatın anlamını sorgulatır.
yürümeye bile zor hali var iken odadan sessizce çıkıp ''bekle şindi ben gelecem'' diyip üst kata çıkıp 2 bayram öncesinden kalma bayram şekeri ile dolu tepsisi ile odaya girdiğinde hissedilen sevgiyi inanın başka hiçbir kimse size hissettiremez. o şekerler kurtlu da olsa bozuk da olsa hiç düşünmeden ağzınıza atarsınız ve tadı hiç sevmediğiniz bi tatta olsa bile her bir şeker molekülü yüreğinize işler sevgi ile.

normal hayatta da bu tarz sevgi mevcuttur ancak anneanne şekerinden tek bi farkla ayrılır. anneanne şekerini sevgi ile elinize alırsınız ancak ağzınıza atmadan önce ''hmm acaba kurtlu mu? bozuk da olabilir? ya midem bozulursa hastalanırsam? yaaaaa şeker iyi de çikolatalı olsaydı daha güzel olurdu'' diye düşünmektir normal yaşantınızdaki sevgi.

her seferinde yukarıdaki şeylerin hiçbirini düşünmeden ağzıma attım şekeri hatta bi tane de cebime koydum aynı sevgiyi sonra tekrar tatmak için. gündelik hayatta da böyle bi sevgi bulmak dileğiyle.
babaannenin torunları açısından en büyük rakibi.
satasmaktan en zevk alinan insan türü.annenin annesi,birde boyu 1.45 oldumu deĞmen benim gamli yasli gönlüme..
boncuk gözlü, pamuk yanaklı, insanı bakışlarıyla dinginleştiren insan.
öldükten beş sene sonra ve tahmin edilir ki onlarca sene sonra dahi o sıcacık gülümseyişi, annenizden çok sizi korumaya çalışması, beraber bir arada kalmışsanız geceleri kalkıp üstünüzü örtmesi, hasta olduğunuzda yanınızda değilse günde beş kere araması, yemek yapacaksa kuzum ne istiyorsun deyip gözlerinizin içine gülmesi yavrumum yavrusu deyip yanaklarınızı hiç bir sevgilinin öpemeyeceği kadar içten öpmesi, ve bu entryi girerken dahi ağlatmaya sebep olacak ve asla unutulmayacak, yokluğunun boşluğu doldurulamayacak güzel insan.
kocası öldüğünde, çocuklarına torunlarına güçlü görünmek için "ben ağlamıyorum yavrum siz de ağlamayın" diyendir, cenaze gününün sonunda bayılan, durup durup burnumu sızlatandır ananem. birçoğumuzunki gibi zor şartlarda yaşamış, çift haneli sayılarla çocuk doğurmuş, kimisini hastalıktan yokluktan toprağa vermek zorunda kalmıştır. şimdi dünyanın yükünü taşıdığımı düşünüp düşünüp delleniyorken ananem düşüyor aklıma. evinde yalnızlığı, çektikleri. senin ta amına koyim kaptan diyorum kendime, siktir git üzülmek için gerçek nedenler bul.
evi her zaman lavanta, yemek, silinmiş yer kokan kadındır. bütün çocukları evlendirdiği için ev asla dağılmaz, bir bayramda unuttuğunuz eşyayı özenle saklar taa ki diğer bayrama kadar.

gece yattığınızda nevresimlerinde ütü izi olan evdir, candır anneanne evi. olsa da gitsek...
yeri geldiğinde çemkkiren,yeri geldiğinde sizinle dertleşen pofuduk elli sevimli kadın.
bir ara anaaannee diye çemkiren bi kedi çıkmıştı onu akla getiren hede.
masmavi gözleri ve bembeyaz saçlarıyla hiçbir zaman akıldan çıkmayan, söylediği boşnakça ninniler kulaklarda çınlayan, kendini özletendir.
nan niye gittin
ben sıkılınca kimin kucağına yatacağım
canım arada macır pidesi istiyor kim yapacak
sözlerini asla anlamadığım türküleri kim söyleyecek
ben neden büyüdüm
dünya ebene selam.
ağrın olduğunda bana karşı çıkmasaydın hadi anneanne dediğimde razı olsaydın, bana güven dediğimde "tamam oğlum deseydin" belki hep beraber olacaktık bayramda, senin acilde gözgöze geldiğimizde neden bana öyle baktın canım anneannem oysa doktorun bana telefonda "her an vefat edebilir dedi" ben inanmadım canım kuzucum, helallik almaya gönderdiklerinde yanına neden ters köşeye yatırdın torununu o masmavi gözlerinle gözlerime bakıp "evlendiğini görmedim senin" dedin, bu bypass ameliyatı seni şu anda bizden uzak tuttu ama sen 89 yaşında bir mucizesin ve okuttuğun büyüttüğün torunun için en büyük örneksin bu hayatta lütfen torunun için dayan anneanne.
"allah'ım ne olur ondan önce beni al yanına" diye dua ettiğim, verebilecek olsam ömrümü vereceğim, annemden farkı olmayan insan.
yüzüne her baktığımda küçüklüğümde bana nasıl baktığını hatırladığım çok değerli insan.
senin yüzüne bakıp hep gülümsemeyi alıştırdın bize, şimdi de umutla bakıyoruz yüzüne anane, sen torunlarının herşeyisin ben hep canım sıkılınca bu sözlüğe yazarım şimdi de senin için yazıyorum, sana sarılmayı çok özledim anane. sen 11 gündür uyuyorsun ya her rüyamda yanına koşuyor bu torunun en küçük hali ile. dualarımız seninle.

(bkz: resimdeki göz yaşı)
annenin annesi. bazen öz anneden anne olandır.
yüzünü gözünü öpesim gelen insan.
sen incecik kemiklerinle dağ gibiydin. volkanlarla patlayarak gittin.
toprağın bol olsun.
+annaanne gel birazda istanbula, bende kal.
-yok be uşaam. burada torunların okula, işe gidiş gelişlerini görüyorum.vakit geçiyor. sıkılırım ben orada.

seni delikız. doymayacağımı bildiğimden çağırırdım hep. o da gelmezdi hep.
hayatımın kadını, senelerce anne dediğim insan. yeri geldiği zaman nasihat verir bol bol, yeri geldiği zaman kazık kadar olan beni yerlere yatırıp gıdıklar, bazen de boynuna sarılıp ağlarım ve boğmaz sorularıyla dinler sessizce. gitme beni bırakıp diyorum ve şekerparelerini özlediğimi söylemek istiyorum güleserime.
bacağı kesildiği içi ömrünün son 2 yılını yatakta geçirmek zorunda kalan, yengemler uyumaya gidince gizli gizli beni odasına çağırıp saçlarımı severken " hadi bana sevgilini anlat" diyen, beni çok erken bırakıp giden, izin vermediğimiz halde zorla oruç tutmaya kalkan sahurdan sahurdan sora su isteyince "oruçlusun ya anneanne" diyince "aaa o kadar da değil canım hasta kadın bi bardak su da mı içemicek" cevabını veren, dünyanın en komik, dünyanın en pembe beyaz, dünuanın en merhametli, dünyanın en nur yüzlü anasıdır...
yoğun bakım, bir biz doya doya bakamıyoruz sana söz verdim sana iyi olacaksın diye bana güven diye ama bugün bende korkmaya başladım anneanne, iki koca gündür göz göze gelemedik beni çok özledin ama gelmiyorum beni affet anneanne, hep yanındayım gece dua ediyorum ruhumun yanına gitmesi için rüyamda seni görmek için hadi dayan anneanne.