bugün

cumhurbaşkanlığı, başbakanlık gibi türkiye'nin en önemli makamlarına yerleşen akp. cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir kadrolaşmaya imza atmıştır, sağlık bakanlığı, meb, yargı, rektörler gibi makamlarada kendi düşüncesinden insanlarla doldurmuştur, eski cumhurbaşkanı tarafından atanmayan sicili bozuk kim varsa cumhurbaşkanı gül tarafından anında atanmaktadır ve bu insanların çoğuda birer kukladır *. hele diyanet'ten meb'e atanan kişi sayısı * rekordur ~http://www.memurlar.net/haber/105380/~.

her istediğini yasa yapma yetkisini koltuk değneği olan partiler ve milletvekili sayısının fazla olması sayesinde başaran akp; cumhurbaşkanını seçememiş yasa çıkartmış, kapatılma davası açılmış yasa değiştirme işine el atmış, kendinden farklı düşünenleri ya içeri atmış* yada soruşturma açmış, sıkıştığı her noktada yeni kanun çıkarmaya başlamış, türban konusunda kendi gibi düşünenler hariç kimseyi dinlememiş, kendi tarikat ve cemaatlerine yarayan vakıflar yasası gibi yasa değişiklikleri yapmıştır.

ben ne dersem o olur, ben halkın yarısıyım, ben halkın kendisiyim diyen akp artık bir diktatörlük haline gelmeye başlarken bunu kontrol edebilecek herhangi bir mekanizmada kalmamıştır. tayyip erdoğanın ağzından çıkan kanun teklifi, mhp'nin oy kaygısı ile ona destek vermesi ve gül'ün bekletmeden onayı ile yasa haline gelmektedir. türkiye ordusunun abd ile aynı safta olması, aynı zamanda abd'nin akp ile aynı safta olması anlamına geliyor ki buda bişeyleri bize anlatıyor.
(bkz: prens erdogan)
almış yürümüş durumdur. kıskaçtır. faşizan tavırların son halidir. her taşın altından akpnin çıkması yürütmedir yargıdır yasamadır alayı bende olsun diyip at koşturmasıdır.
akpnin çoğunluk ile çoğulculuğu tam olarak idrak edememesi durumudur.
(bkz: çoğunluk nedir)
(bkz: çoğulculuk nedir)
ilhan selçuk'un ergenekon soruşturmasıyla ilgili olarak göz altına alındığı ve daha neler olacak acaba diye beklediğimiz durumdur.ilhan selçuk kendi gazetesini neden bombalatsın? yada bombalasın ? yada Alparslan Arslan'la nasıl ilişkilendirilebilir? diye düşündüğümüz ama ilhan selçuk'un son yazısında anladığımız diktatöryadır.
işte yazının son bölümü:

(...)Başbakanın dengesizliği ortalığı allak bullak ediyor, sapla saman birbirine karışıyor, siyasetin karnı neredeyse burnuna değecek, hamilelik sancıları bir şeylere gebeliği pompalıyor...

Evet, bu gidişle bir şeyler olacak...

RTE 14'üncü Louis gibi 'devlet benim' dedikçe Türkiye'nin dengeye girmesi, ortalığın sakinleşmesi ve normalleşmesi olanaksız...

Ya RTE anayasaya ve yargıya 'sokaktaki adam' gibi saygı gösterecek...

Ya da 14'üncü Louis olmadığını RTE'ye anımsatacak ve öğretecek bir hesaplaşmaya hazırlıklı olalım...

Aklın bir başka yolu yok... '

kanımca 'devlet benim'den kasıt başsavcının yetkilerini elinden alma,parti kapatmanın zorlaştırılması ve buna benzer hukukun üstünlüğü ile bağdaşmayan girişimlerdir. işte burada yargı önünde hesap vermek yerine diktatörya giriyor devreye ve 83 yaşında bir insan kendi gazetesini bombalamakla ilgili bir dosya kapsamında göz altına alınıyor.kapatma davasını açan başsavcı'ya "Ölüm en büyük gerçek. Bunu başsavcı da görmeli" denilebiliyor.işte bu hukuku hiçe sayan eylemlerle diktatörya;
2008 yilinin türkiye'sinde yargı'nin bağımsız olmaktan çıkarılmaya çalışıldığı,yönetilenlerle yönetenlerin acaba ne kadar eşit olduğu şu günlerde "demokrasinin neresindeyiz?" diye kendi kendimize sorup,üzerinde düşünmemiz gerektiği şekilde açıklanabilir.
kaynak:http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=148497
ismet inönü'yü diktatör olarak niteleyecek kadar yakın tarih bilgisinden yoksunların var olduğunu anlamamızı sağlayan durumdur. şöyle ki ismet inönü bizzat, kişisel çabaları ve tercihi ile tek parti dönemini sonlandıran kişidir. iktidar olduğu, neredeyse bütün güçleri elinde bulundurduğu dönemde (1940'lı yıllar) çok partili demokrasi için gerekli bütün yasal değişikliliklerin yapılmasını sağlamış ve 1950 seçimlerinden sonra iktidarı bizzat demokrat partiye devretmiş kişidir.
devletin tepe noktaları için, beğenmediği siyasi görüşteki insanların o konumlara gelmesi halinde ele geçirmek tabirini kullananların, aslında o noktaları kendilerinin ele geçirdiği noktalar olarak gördüklerinin dolaylı ifadesi olan hayal ürünü durumdur. merd-i kıpti şecaat arz edeyim derken sirkatin söylermiş * misali bu sözü söyleyenler kendi ayıplanacak zihniyetlerinin dışavurumunu yaparlar.
(bkz: kristal gece)
Akp'nin, aldığı yüzde 47 oy oranı ile oluşturduğu diktatoryadır.

Diktatörlük denilince akla sadece üniformalı gezen devlet başkanları gelmesin.

Devletin hemen hemen tüm kurumlarına kendi ideolojisini güden ve devam ettirebilecek olan kişileri yerleştirmesi akp'ye büyük bir güç sağlamıştır. Herkes bizden muhabbeti yani.

Peki bu olanağa nasıl ulaştı? tabi ki halkın verdiği destek ile.

Daha dün tesadüfen çay içmek için girdiğim kahvehanede akp'nin kapatılması hakkında konuşulanları dinleyince bir kez daha dedim ki kendi kendime "evet deveye diken insana s.ken yaranır". Evet kahvehanede oturanlar sıradan vatandaşlardı ve akp'nin kapatılmak istenmesine çok sinirlenmişlerdi. Nereye gitsem aynı manzarayla karşılaşıyorum mütemadiyen.

Türk halkı rejimmiş, cumhuriyet ilkeleriymiş, atatürkmüş, laiklikmiş, efendim yok batı medeniyetiymiş zerre s.kine takıyorsa ben de adam değilim. Aha bu kadar iddialıyım.

Bu adamların ülkeye ne kadar zarar verdiklerini ancak çok azınlık olan bir güruh tartışmakta ve kendi çapında tepki vermektedir. Gerisi yalan dolan.

Evet maalesef halk bu sistemi destekliyor.

Halk müslümanlık adına icraat gerçekleştiren bu partiyi destekliyor.

Halk öncelikle müslüman. Akp'liler müslümanlık, din, iman dedikçe halkın ağzının suyu akıyor.

Başbakan bop eş başkanıymış, abd ile sinsi ve hain planlar kuruyormuş, pkk terörüymüş, yolsuzlukmuş bunları takan yok.

Maalesef...

Ergenekon iyi bir bok değil, bu açık ve de net. Çetelerle, mafya bozuntularıyla, kafasına göre asıp kesen kural tanımazlarla bu memleket kurtulmaz.

Ama ergenekon'un bir sonraki aşaması hilafettir. Bu da açık ve net görülüyor.

Eğer yarın akp kalkıp da Fethullah Gülen'i halifelik makamına getirirse, oy oranını yüzde 80'e çıkarır, çıkarmazsa ben donsuz gezicem şehir meydanında.

Türk halkı hergün fetva verecek halifesine kavuşur, biz de burada kıçımızı yırtarız, çok çok hilafete muhalif olmaktan hapislerde çürürüz. Ya da... neyse...
bir ülkede seçimle gelmiş iktidarın başbakanlık ve meclis başkanlığı makamlarını belirlemesine, ve diğer partilerin yardımıyla cumhurbaşkanlığı makamına oturacak kişiyi seçmesine diktatörlük diyen demokrasi özürlülerin iddiasıdır. sormazlar mı bunu savunanlara "akp kendisinden öncekilerle aynı kurallara göre o konumlara seçim yaptığına göre, akp öncesi kimin diktatoryası vardı?" diye.
gerekirse daga cikar, atalarimizin anadolu'da, mekadonya'da yaptigi gibi isyan eder, yobazlarin kokunu ucuncu kez kaziriz. enver pasa'nin, ataturk'un, fevzi cakmak'in, inonu'nun ruhlari icin, akan once sehit kani icin, bu ulke islam devleti olmayacak! boyle bir diktatorya kurulamayacak. yaptirmadik, yaptirmayacagiz! rte degil, torunu dahi ilerde wahsington'da yasarken bu ruyayi goremeyecek!
devletleri oluşturan en büyük unsur halk olduğuna göre ve halkta takdirini ak parti'den yana kullandığına göre eğer varsa böyle bir diktatorya kimsenin vaveyla etmesine gerek yoktur. bu devlet için yeni halk bulunamayacağına göre halk için yeni bir devlet kurma peşinde de olmasın kimse.o zaten kendisi bulur devletini de hükümetini de partisini de.
"Dünya gömlek değiştireceği zaman, hadiseler sakınılmaz olur." Albert SOREL
benim merak ettiğim seçimle ülkeyi tek başına yöneten akp gittikten sonra chp veya başka bir partinin iktidarında ise aynı yürekli ve faşizan söylemi tekrar edebileceklermi bu insanlar. bence edecekler: vatan, millet, sakarya edebiyatının ceplerini ve egolarını doldurmaya devam ettiği sürece ülke asla demokratik ve laik bir yer olamayacak ta ki kıyamet gününe kadar.
Kadrolaşma ve diktatorya arasında ilişki her zaman vardır.Cumhuriyet tarihinde iktidar yada hükümet olupta kadrolaşmayan yok gibidir.Sadece Akp diktatoryası yoktur aslında,iktidarı paylaşmak isteyenlerin bir diktatoryası vardır.Demokrasi kültürü diktatoryayı ne yazıkki bağrında barındırmaktadır.Özellikle güdük demokrasilerde bu durum daha net gözlemlenmektedir.Akp eşittir diktatörlük değildir.
muhalefet denyoluğunun ve askeri aymazlığın sonucudur.

muhalefet partileri adam olsalar kendilerini halka doğru anlatsalar, geçmişten beri faydalı işler yapabilseler bu halk akp' ye kamyonla oy vermezdi.

ama televole muhalefetçisi olduklarından ne bi proje geliştirip halkı inandırabildiler ne adam akıllı kadrolaşabildiler.

keza askerin ağzından çıkanı kulağı duysaydı online muhtıra falan olaylarına girmeselerdi...

(sadece chp' ye yönelik değildir dediklerim. oalsı saldırılar için belirtmek istedi.)
Bu insanlar kör mü, görüyorsalar allah korkuları mu kalmadı, nedir yani? Almış başını gidiyor bu rezalet. Akıllı olacağını tahmin ettiğimiz gençlik olması gerekeni lütuf sayıyor, kefenlere giren şarlatanlar çıkarıyor. 23 nisanda koltuğa oturmuş çocuğun gözü dönmüşlüğüyle yaşıyoruz resmen. Her yerde, her şeye pisliğini bulaştırdı akp, kimsede birlik yok, herkes rant peşinde. Helal bize.
algı mimarlığı çerçevesinde yaratılmak istenen bir argüman. ulan beyinsiz bütün erk ve iktidar araçları diktatöryaldir. anarşizmi savun öpeyim alnından ama hala chp mhp savunusu yapıyorsun. allah ıslah etsin tosunum seni.
(bkz: birine kırk sefer diktatör dersen diktatör olurmuş)
güncel Önemli Başlıklar