bugün

toplumun öngördüğü görgü kurallarına , kendi iradene , vicdanına bağlı kalmaktır.
ahlak bir mendildir. çok kirletmemek lazım.
(bkz: kişi kendinden bilir işi)
sözlükte ne çok cahil var amk.
ahlak diye bir şeyin ontolojik varlığı yoktur ve ahlak da davranışla öğrenilir yani insan hiçbir ahlaki şeyi bir yerlerden getirmez. ahlak evrensel bu yüzden asla olamaz çünkü topluma göre şekillenir. zaten ahlakı var eden de birey değil toplumdur ve ahlaki kriterler veya doğru yanlış tanımı toplum üzerinden yapılır. bazı toplumların bir şeyleri ahlaklı diğerinin ahlaksız olarak görmesinin nedeni de ahlakın bir temelinin olmaması ve göreceli olmasıdır.
ahlak, din, töre, hukuk, hatta toplum hepsi insanın yarattığı şeylerdir. bunlar toplumda sorun çıkartan insanın sorun çıkartmaması için oluşturulmuştur. bir nevi toplumsal hayatı düzenleyen kurallardır.
ayrıca ahlak durağan, salt da değildir, sürekli değişir( mesela dün normal görünün yarın anormal görülebilir) bunun nedeni de ahlakın insana göre olması ve insan gibi canlı olmasıdır.
nitekim toplum da, hukuk da böyledir. her daim sabit kalmaz. kimse bir yasa yapıp biz 1000 yıl bunla gideceğiz demez. her daim yeni ihtiyaçlar ve yeni problemler yorumlanıp ona göre yeni bir yasa oluşturmak gerekiyor çünkü.
iki insan evlenmeden seks edince özellikle kadının durumu insanımız için sorun oluyor. Kadına ahlaksız diyorlar (erkeğe de diyorlar da o yine iyi kötü kotarıyor durumu). Olm napmış diyoruz, insan diyoruz, cinsellik en temel fonksiyonlarından biri, yapmışsa nolmuş diyoruz. Ahlakı bacak arasında aramayacaksak nerede arayacağız diyor. Güzel soru kardeşim. izninle örnek olaylarla açıklıyorum.

Metrodayım, dakikalarca sıra bekledim, hödüğün biri geldi bir anda önüme atladı, benden önce bindi. Bankadayım, sıra alıp bekliyorum, öküzün biri gelip önüme geçiyor, sıra numarası almamış, dan diye atlıyor. Ahlak?

Metrodan devam edelim. yanıma maksimum 20 yaşında bir hödük oturdu, açtı bacaklarını açabildiği kadar. alfa erkek ya, beni domine ediyor. koltuktaki o çizgiler niye var? Niye kendi alanının dışına taşıp başkalarını rahatsız ediyorsun? içimden ya sabır çekiyorum. Pardon diyecek oldum, ağzımdan p ya çıktı ya çıkmadı, bacaklarını topladı. Biliyor da yanlışını yani, kasten yapıyor. Benim normal seviyeye gelmek için talepte bulunmam gerekiyor demek. Hmm.

2 durak sonra yaşlı mülayim bi amca bindi, kalktım ona yer verdim. Bir de baktım ki amcayı sindirmiş daha da açmış bacaklarını. Ne diyeyim ki?

Devam ediyoruz. Ttnet denen lanet firmadan hizmet alma gafletinde bulundum, son 10 günün beşinde internet kesik. Sebep bölgesel arızaymış. istanbul'dayım, merkezi değilse de dağbaşı da olmayan bi yerinde. Ama bölgesel arıza. Yıl olmuş 2017, ortalama bi yere bölgesel arıza diye internet göndermekte sıkıntı çekiyorsun. Reklamında cem yılmaz'ı oynatmak yerine altyapıya daha fazla para harcasan nasıl olur? Hadi interneti sağlayamadın, bari de ki zararınızı tazmin ediyorum, kısmi geri ödeme yap. Ama yook, paradan vazgeçilir mi? Ee kardeşim, ahlaki açıdan nasıl yorumluyorsun bunları?

Vergi dairesine gidiyorsun mesela, 10 memurdan ikisi üçü sağlam çalışıyor gerisi kaytarma derdinde, nasıl nereden zaman çalarıma bakıyor. Evlenmeden sevişmemiş ama türlü bahanelerle işten kaytarıp yattığı yerden para kazanan memur ahlaklı mı?

iş hayatı. 1000 liraya (250€ bile değil) haftada 50 saat çalışıyorsun, şanslıysan. Diyorlar ki oo iyi iş bulmuşsun. Dünyaya bi kez gelmişim, 7 günün beşini (oo 6 değil ne güzel) adama harcıyorum diye (evet günleri tamamen ona harcıyorum, çünkü bunun daha gidiş dönüşü de var) mutlu olmalıyım. Bu arada isveç'te çalışma saatleri haftada otuza çekildi, hollanda da 9-5 çalışacak kamu personeli bulmakta zorlanıyor falan ama ben altinsan (subhuman) olduğum için bunlar beni ilgilendirmemeli.

Çalışmamayı değil, adil çalışma şartlarını ve adil geliri istiyorum. minimum ücretle maksimum faydayı sağlayan (sömüren) işveren ahlaklı mı? Buna hop kardeşim napıyorsun demeyen devlet, siyaset adamları ahlaklı mı?

Ha bu arada almanya'daki muadilin de 40 saat çalışıp 2000€ alıyor aylık. Ahlak diyorduk değil mi?

Almanya'ya git o zaman deme kardeşim, ben ülkemi seviyorum, başka vatanım yok. eleştiriyorsam yanlışlar düzelsin diye.

Toplu taşıma aracında insanlara bi bak. Çoğu mutsuz. Oysa ki bugün sigara aldığında yüzüne bile bakmayan esnaf güler yüzle iyi akşamlar deseydi o adam belki bi tık da olsa daha mutlu olacaktı. Nezaket mesela. Dimi?

Mesele bekaret de değil (o da ayrı mesele gerçi). Ahlak dendi mi insanların aklına direkt cinsellik geliyor ülkemizde ya, o yüzden konuyu oradan açtım. Mutsuzluğumuzun sebebi ahlaksız bi toplum olmamız, üstelik öyle çok seviştiğimiz de (haşa) söylenemez. Bekareti düşündüm, ahlakı yanlış yerde arıyoruz yazacak oldum ama ahlakı aradığımızdan da emin değilim.
kişinin çevresindeki diğer kişilere nasıl davrandığıyla ilgilidir zannımca. insan karşısındakı farklı görüşe saygı duyabılıyorsa ama herkes saygı duyuyorum der öyle değil gerçekten saygı duyuyorsa mesela ataist olarak bir müslümanla ya da müslüman olarak bir ataıstle dost olabiliyorsa zor durumda olan ınsana dınıne ırkıne ıdeolojısıne bakmadan insan oldugu ıcın elını uzatabılıyorsa kısaca hoşgörülüyse o insan ahlaklıdır bence. bugun türkiyede olan çoğu kavga yaralama bu farklılıklara saygı duyamamaktan kaynaklanıyor. sen öyle düşünüyor olabılırsın ama o kişi öyle düşünmüyor bu onun özgür iradesi. ha bunun dışında kalan ahlak kuralları fasa fiso cunku kişiye göre değişir o kurallar. mesela en buyuk ahlaksızlar sözlükte inançlı insanların da bulunduğunu bile bile dine saldıran kutsal değerlere küfür eden yazarımsılar. bence.
bir insan bir kötülüğü insanlar onu ayıplamasın diye yapmıyorsa o insan ahlaksızdır. hiç kimsenin kendisini farkedemeyeceği bir yerde; mesela bir ormanda ya da açık denizde bile kişi ağzındaki sakızı yere atamıyorsa o kişide ahlaktan bahsedebiliriz.

ismini unuttuğum bir felsefeci abimiz böyle tanımlıyordu durumu.
görsel
Bana buradaki ahlak bekçiliği yapan yazarları anımsattı hahaha..
az kişide kalan , az bulunan , azalmaya devam eden durum. ahlaklı kalabilenleri de , bozulmamaya gayret eder hale geldi zaten.
Yoksunluğu bir insanı rezil edecek soyut kavram.
Bir toplumda belli bir süre egemen olan bireysel ve toplumsal davranış kurallarına verilen isim.
matrixteki neo'nun gözlüğü değildir. peki nedir ahlak?
Al daha dün çektim bunu. Bu yaptılar "ahlak"ı. Elhamdüllah ahlaksızım.
görsel
utanç verici her türlü eylemden kaçınmaktır, dinlerin öğrettiğinin aksine bel altı ile sınırlı değildir.
Ahlak sadece güçlü olanın koyduğu kurallar bütünüdür.
Sadece bu konuda değil, hayatın her alanında -bilim, tarih, sosyoloji- güçlü olan kurallar koyar ve diğerleri farkında olmadan ya da umursamadan bunlara uyar.
Ahlak da sadece bunlardan biri işte.
ahlak denize dolgu yapmaya benzer. nasıl ki zamanı geldiğinde deniz kendine ait olanı geri alıyorsa, insanın beşeri duyguları uygun ortam sağlanınca ahlak duvarlarını yıkıyor.
Rahmetli ulus baker'in ahlak üzerine felsefe yazılarını tavsiye ederim.

Ahlak lak lak etmek değildir bana göre.
Okumalı...uygulamalı
Ayrı ayrı birer ahlaksız yaratık olan insanlar, toplu oldukları zaman namuslu kişiler olurlar.

Montesquieu
türbanlılarda bulunmayan hede.
Son 1,5 yılda kaybettiğim şey.
hayır hayır, toplumun değer yargılarına ahlak demeyiz.
lütfen bilmediğimiz konularda bilgi sunar gibi fikri sunmayalım.

ahlak, bireyin kendisinde oluşan kurallardır.

toplumun değer yargılarına norm deriz. evet norm. buna göre bir şeyleri "norm"al ya da a"norm"al olarak tanımlarız.
Ayn Rand bu konuda çok dolu. iş adamları için felsefe eserinde sık sık ahlak değerlerini eleştiriyor.

Ahlak felsefeni çok iyi öğrenmem gerekiyor.

zamanla burayı editleyeceğim.
“Ahlakı, zayıf olanın güçlü olan karşısındaki hak talebinin sonucu olarak değil, güçlü olanın hak karşısındaki duruşuyla anlayabileceğimizi düşünüyorum.”
öncelikle sevgili kadınlar öyle çelişki dolusunuz ki 7/24 başkasını çekiştirip açık arıyor daha sonra çevrenize bakıp dürüst insan arıyorsunuz. yahu sen nasılsan çevren de öyle olacak değil mi ? ne bekliyorsun ki. ha ayrıca dürüst ve efendi insanlar karşınıza çıkınca da beğenmiyorsunuz. kadına şiddeti her dâim elimle dilimle kalbimle bir şekilde engellemeye çalışmışımdır ancak sizler böyle serserilerden hoşlanıp daha sonra bile bile lades diyorsunuz. bu atkaçıran tiplerle geziyor ve bunların düzelmelerini bekliyorsunuz, hayatınızı zindan ediyorsunuz, sizin adınıza üzülüyorum.