Bazen, insanlık suçu işlemiş bir lider, emeğini kötülüğe hizmet etmekte kullanan bilim adamı belkide burnumuzun ucunda duranlar, sevdiklerimiz, dostlarımız, yoldaşlarımız...
Ruhumuzda derin yaralar açan kişilerdir.
kazigin en sillelisini yedirmis bu yuzden hayatimizda bir sekilde yer edinmis ve hayatimizdan atsak da hafizamizdan atamayacagimiz -malesef ki-, onu affetmenin kendine yapilacak en buyuk saygisizlik oldugunu hatirlatan sahislardir.
The Unforgiven ii.
Yalan söyleyenler. Saygısız ve küstah olanlar. Asla ikinci bir şansa sahip olmayacaksınız.
https://youtu.be/Ox99lg7lvU0
Kin tutmak bir maharettir dolayısıyla bunu başarabilen ve hayattında affedilmeyenleri olan insanlar maharetli ve diğer insanlara göre kesinlikle duygularının güdümüyle yaşayan insanlardır, bu yüzden “affedilmeyen insanları olan insanları” sevin ve sayın.
Bencilce başkalarının hayatını s.kip atan insanlar.
ben birine bi hata yapmıssam bilincli olarak yapmısımdır
cünkü dalımı kıranın agacını kökünden sökerim
yani sikimde degil affedilmek.
herkesi affederim. Kimsenin yükü omzumda kalmasın işlerim var.
dost bilipte düşman olduklarını ögrendiğim insanlar affedilmez.
Hep bir eli kapıda olanlar ..
annem'le babamın arasını bozan şahıs.. ciğerin yansın.
Yürekte bıraktıkları acı ve derin izlerden dolayı affedilemeyen insanlardır.
Bazen adlarını bile bilmediklerinizdir.

Yer: ibn-ı Sina hastanesi onkoloji bölümü / ankara
Tarih: yıllar evvel.

Kolunda serumu, feri kaçmış gözleri, minicik kalmış bitkin bedeniyle yaşama tutunmaya çalışan, henüz sevdiklerinden ayrılmaya hazır olmadığını tekrar ederek güçlü duruş sergileyen Adam, usul usul uyumaktadır.

Tedaviye yanıt vermediğine ve yolun sonuna gelindiğine inanan komisyonun talimatıyla içeri giren hemşirenin, sert adımlarıyla irkildik önce.
Uyumakta olan hastanın kolundan serumu, tek kelime etmeden, hızlı, ruhsuz ve korkutucu şekilde çektikten sonra, mavi bantla eline tutturulan kelebeği de aynı duygusuzluk ve sertlikle çekiverdi.

irkilerek, Can acısıyla ve korkuyla uyanıverdi hasta, faltaşı gibi açılmış gözleriyle, " ne oldu" diyebildi sadece.
Giyin, taburcu oluyorsun tedavin bitti dedi, soğuk ve donuk sesiyle.

O an anladı babam, ölümün geldiğini...
irkilerek, korkuyla, sersemleyerek tanıştı, öleceği gerçeğiyle.
Çok korktu, çooooook!
Bize çevirdiği o gözlerindeki korkuyu anlatmaya yetecek bir kelime yok...

Seni affetmiyorum!
Hayatımın, yıllar geçse de aynı buruklukla hatırladığım, ruhumun, bedenimin sarsıldığı tek travmasısın sen!
Babamın öldüğü gün bile, bu kadar düşmedim, bu kadar yok olmadım ben!

Adını bilmiyorum, yaşını da, evli miydin, bekar mı, neyin nesiydin, sana dair hiçbir şey bilmiyorum!
Tek bildiğim insan olmadığın!
Ve senden nefret ettiğim!

Kıyamet denen o şey koparsa, ve herkesin birbiriyle hesaplaşacağı o gün doğruysa eğer, tek Hakkım olursa bir insanı sorgulamaya, seni seçeceğim!
Tüm umudunu, o iğrenç balyozunla darmadağın ettiğin, korkudan dağılan o bedenin ve ruhun hesabını vermeni çok istiyorum!
Kesinlikle ihanet eden insanlardır, hainlik affedilebilecek bir kötülük değildir !
Sizi oyalayıp yıllarınızı çalan ve sonra affedilmeyi bekleyen insanlardır.Tren kaçtı üzgünüm.