bugün

suç-ceza, uyum-ödül temeline oturtulmuş, kanunlarla sağlanmış hakları, özgürlükleri, kısıtlamaları içeren sistemdir. serbest bırakılanlara uyum, yasaklananlardan kaçınmayı gerektirir. *
en bir sorgulananı için;
(bkz: türk adalet sistemi)
Sikilesidir.
(bkz: Adaletini sikeyim)
Bağzı saçmalıklar barındırır.

Her ne kadar kağıt üzerinde, suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur lafı geçse de uygulanmaz.

Ornegin ben zall beni gasp etti diye şikayette bulunduğum da, direkt mahkemeye yansıyor

Ve zall suçsuz olduğunu ispatlamaya çalışıyor.

Halbuki şikayetçi kanıt getirmeli.
O ne? Biz unuttuk onu.
Sistematik olarak çökmeye yüz tutmuştur. Artık doğru şekilde işliyor demek için sistemin aleyhinizde karar vermiş olması gerekiyor ki bu da bizim gibi sıradan halk için mümkün değil.
görsel
fakirsen iliklerine kadar hissedersin sistemi, zenginsen sana değmez.
adalet sistemi mi?

ne demek bu?
yemek tarifi veya bir hobi odası uğraşısı mı?
bu ülkede adalet nedir unuttuk, sistem nedir unuttuk. bu iki kelime şu an 35 yaş insanın benliğinde anlamı yoktur.

adalet ve sistem, bu iki kelime akp iktidarıyla bu ülke toprakları üzerinde yaşayan insanlar için anlamsızlaştırılmıştır.
eğer toplumda siyasi imtiyaz hakkı varsa adalet sistemi sadece yasa uygulayıcılarının ve yapıcıların tasarrufunda olan bir alan değildir.

daha da basit anlatmak gerekirse, adalet sistemi; isterse kral, padişah, cumhurbaşkanı, başkan, bakan, milletvekili, hakim, savcı, avukat olsun kalkıp "yasama, yargı, yürütme bende-bizim alanımız. sen adalet sistemine dahil olamazsın, konuşamazsın, hüküm veremez, görüş belirtemezsin, yasa kanunlar yapımında rol alamazsın" diyemez.

adalet sistemine karşı yapılan eleştirilere, yasaların ve kanunların (yasa ile kanun aynı anlam ifade etmez) ilga veya ihya edilmesi isteklerine karşı tabi ki biri-birileri çıkıp "yasama, yargı, yürütme bende-bizim alanımız. sen adalet sistemine dahil olamazsın, konuşamazsın, hüküm veremez, görüş belirtemezsin" diyebilir, toplumda bireyleri yasaların, kanunların yapım ve uygulamalarında dışlayabiliir.
üstelik toplumun içinden yapılan eleştiri ve istekleri bir de yapıya (devlete) sisteme (rejime) karşı gelmek, yok etmek istemek vb gerekçelerle toplumda bireylere ve kurumlara baskı uygulayıp dava açabilir ve ceza verebilir.

o zaman sistem insanlık tarihinde iki büyük hukuk gelişimi olan 2.500 yıllık ius civile Quiritium (roma hukuku) ve onun üzerine inşa edilen 200 yıllık Napoleonic Law/ code napoleon (napolyon hukuku) gerisine düşer. insanlık, vatandaşlık, yurttaşlık hakları yanı sıra sistem de 2500 yıl öncesine döner.
insanlık medeniyetinde sıçrama tahtası olan ilk roma hukuku ve sonrasında napolyon hukuku dışında bir tutumla birey toplum yok sayılırsa başınızda olan bir firavun, bir tiran, bir diktatör olur.

bu durumda 21yy da insanların meşru hakkı olan ve yasalarda kanunlarda yazmasa bile evrensel olarak kabul gören, hem ggenetik hem yazılı insanlık tarihine işlenmiş olan baskıya karşı direnme hakkı insanlarda ortaya çıkar.
roma hukukundan önce greek doctrine of tyrannicide included (eski yunanda tiran öldürme hakkı diye basitçe açıklayacağımız) sonradan roma'da tiranlık hakkı, binlerce yıl önce çin'de mandate of haeven (cennetin emri) eski ve yeni ahit sonrası kur'an da cihad felsefesinde vb geçen baskıya karşı direnme hakkı veya sivil itaatsizlik temel hak olarak kullanılır.

bunun için adalet sistemi sosyal mutabakat olan devlet ve bu devletin yönetim biçimini belirten yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, vatandaşların hak, hürriyet ve sorumluluklarını bildiren temel yasa olan anayasa ile bunun işlerliliği olan adalet sisteminde halk - birey önemlidir.
devlet denen organizasyonu idare eden yapı bir adaletsizlikte veya sistemsizlikte en son eleştiri yapılacak kesimdir.
siyasi imtiyaz hakkını kullanan halk - bireylerin istediğini verdiği sürece iktidarları ayakta tutar.
tıpkı 15 temmuz da olduğu gibi, devlet denen yapıda güç - iktidar yetersiz kalabilir veya devlet denen yapının gücü iktidarı başka amaçlar için kullanılabilir.
yasa yapıcılar, yasa koyucular, yasa uygulayıcılar adaletsizliğin içinde olabilir veya ilga edilebilir.
burada sorumluluk yine devlet denen yapıda asıl güç ve yetki sahibi olan toplum - bireyler devreye girer.
unutulmasın ki suçlu ve kötü insanlara karşı masumları korumak için kanunlar yapılır.
iktidarın keyfi uygulamaları ve baskılarına karşı halkı korumak için de anayasalar yapılır.
bu ülkede adalet sistemini anlamanız için "sana yasak, bana yasal" dense haksızlık olur mu?

https://www.youtube.com/shorts/XbXTDh1ByIM
türkiye'nin adalet sistemini böyle sistemi mikeyim!