mükemmel bir fransız filmi. ingilizceye ''he loves me, he loves me not..'' şeklinde çevrilmiş. türkçe ismi ise ''seviyor, sevmiyor.'' audrey tautou'nun kendisine bir kez daha aşık olunmasını sağlayan, oyunculuğuyla ve kadraja gülümsemesiyle kalplerimizin içerisine yerleştiği * yapıt. filmin konusu genç bir kızın alengirli aşkını anlatıyor. dikkatimi çeken başka bir konu ise müzikler. müziklerden birini sago, bana müsade beyler isimli parçasında kullanmış ve çokta şık durmuş. bunun dışında arşivlik ve izlenesi bir filmdir.
hiç bir yerde bulunamayan film. *
ismi itibariyle izlemeye baslamadan once "ulen simdi audrey tautou'lu bi ask mesk cicek bocek filmi izliyecegiz" diyen zat-i aliniz beni; takim arkadasi tarafindan gelisine vurulmus topu, hic beklenmedik anda, kafasina yiyen futbolcu gibi yapmistir. tam da fransiz usulu ask filmi olmustur efendim.

--spoiler--

angelique icin, hakikaten a la folie! e tabi loic icin de pas du tout!

--spoiler--
şu sıralar moviemax'te verilen film. açıkçası tek kelimeyle rahatsız edici, psikolojik, bir o kadar da bağlayıcı ve güzel.filmin ilk yarısı esas oğlana ikinci yarısı ise esas kıza küfürler yağdırdım annemle birlikte 50 yaşındaki kadın yerine mıhlandı "ay ay ay" eşliğinde iplik söküğü gibi çözülen filmi izledi.bu güzel aile saadetini yaşattığı için teşekkür ediyoruz yönetmenimizden.
Angelique için aşkın bir adı vardı. Loïc.. 35 yaşında bir kardiolog, evli ve pek yakında baba olacak.. Mutluluklarının önünde bir çok engel vardır.. Ama bunları kim umursar ki? Aşık olduğumuzda, umutla, tutkuyla ve delicesine bu aşkı yaşamaz mıyız?Gerçek anlamda aşk hastalığının ne demek olduğunu gösteren ilk başta yavaş gelişen ama sonlara doğru doruğa çıkan film..
ilk yarısında sağ gösterip ikinci yarısında sol vuran şahane bir film. bir öykünün kurgu aşamasında ne hale getirilebileceğine çok güzel bir örnek.
başlarda audrey tautou'nun şekerliğiyle güzel bir platonik aşk hikayesi sonları büyük bir gerginlik hali, iyi bir kurgu, hem kadının hem erkegin tarafından bakınca ayrıntıları şahane baglamalar... yine de filmin geneli gerilim sebebi.

--spoiler--
en can alıcı sahne: duvarda ilaçlardan yapılmış loic resmi
--spoiler--
romantik komedi tadında br aşk filmi izleme niyetiyle gidip gerim gerim gerilerek çıktığımız film. olmaz olsun öyle aşk. aşk filmi izleyim, az içim açılsın filan diyosanız adına filan kanıp izlemeyin bu filmi sakın ha.
kaç yıldır fransızca görmeme ve görmeye devam ediyor olmama rağmen , türkçeye çeviremediğim şey. yardım edin lütfen pls tşk.
sevgili Angélique,
hiç bu kadar deliliğe vuramadım, en güzelini yaptın. bahanen var; hastasın, psikopatsın. zekamızın neredeyse eşit, dünyamızın benzer olduğunu düşünürken beni fazlasıyla şaşırttın. senin gibi ilaçlardan duvara resim yapmak yerine, kapsülleri açıp aşkın nur yengi misali dürürüp dürürüp üfleyerekten yok ederdim elimdekileri.
gün geçtikçe daha zeki,çevik ve ahlaklı görmekteyim seni. koşmak iyi gelir ruha biliyorum da; benim penceresinden izleyebileceğim bir sevgilim yoktu bu durumda ne yapılır-dı ki?
bir de ben başkalarını değil hep kendimi öldürüyorum, bana öğretir misin artık?

bahaneleri yalan, kesinlikle yanındayım. alın üzerine, giy ceketini de bir tur atalım.

seni seviyorum Angélique. onlarsa hiç sevmez.
-----spoiler-----

kafmın içinde bir dünya var... gerçek dışı bir dünya. loic'in beni sevdiği ve koruduğu bir dünya. orada loic hep yanımda. artık bu dünyanın gerçek olmadığını biliyorum. hepsi bir yanılsamaydı, hayalgücümün ürünleri. hepimiz büyük aşk maceraları düşleriz. benimkiyse biraz daha kuvvetliydi.

-----spoiler-----
güzel filmlerin güzel kadını audrey tautou'nun güzel bir filmi.
Her aşk hikayesinin iki yüzü olduğu sinyalini çakıp, yolunda sağlam adımlarla ilerleyen bir Laetitia colombani filmi. Romantik komedi olduğu düşünülse de türden oldukça yapım uzaktır. Final sahnesiyle de son hamlesini yaparak film böyle olur diyor ve seyirciye sessizce el sallıyor.
fransızca papatya falı.

il m'aime, un peu, beacoup, a la folie, pas du tout.
beni seviyor, çok az, çok, delice, hiç.
filmin sonunda yazan cümle filmin özeti gibidir.

" aklim cilginca olsa da mantigim sabirli olmami ve daima umit etmemi soyleyerek kalbimin acisini yatistiriyor.."

50 yil akil hastanesinde tedavi goren bir erotomanyak.

platonik aşkın da insana aynı duyguyu yaşattığı farkedilince "acaba bende de mi var bu hastalık" diye kişinin kendisine sormasına sebep olabilen cümledir.

bir de bu cümlenin türk bir erotomanyak hastası tarafından söylendiği rivayet edilir. **
Bir kadının -kadın ki ne kadın- şizofrenik aşkını anlatan muazzam film.
iki kişinin aşka ne kadar farklı açıdan bakabileceklerini anlatan, izlenmesi gereken filmlerdendir.
erkek arkadaşım, eski erkek arkadaşım, terk edileli seksen üçüncü gündü bunu önerdi bana izle dedi, ima yok sadece izle dedi.
izledim, ağladım.
izledim daha çok ağladım.
sorgulamaya başladım, benden tuttum diğer herkese vurdum kendimi.
sordum yakınlarıma, ben böyle miyim?
ben audrey olabilir miyim?
hayır hayır, ben sadece sevenim.
öyle bir film, psikolojik tahlillere pek bir yer vermiş.
eğer geçmişten gelmişse bu film kucağınıza, büyütmeyin, sevmeyin atın gitsin.
ağzıma oturdun audrey konuşamadım,
kalbime oturdun sevemiyorum,
mantığıma oturdun düşünemiyorum.
güzeldin, beni de çektin.
izleyin.
2002 yapımı çok güzel bir film, bundan ziyade misyonunu yerine getiren bir film. ilk yarısında doktor luic'e küfredip ne şerefsiz bir adam derken, ikinci yarısına doğru film gerçeklerin ne olduğunu tek tek gösteriyor ve o melek yüzüyle audrey'in nasıl bir karaktere hayat verdiğini gözler önüne seriyor. şizofrenik bir tek taraflı aşkın içerisine giren audrey'in karakteri hem kendine, hem aşık olduğu doktora hem de kafasında kurduğu dünyaya ters düşenlere öylesine zararlar veriyor ki çoğu gerçek hayatta başa gelse kan donduran cinsten. sonunda audreyimizin karakterinin aşık olduğu adamı yaralamasıyla akıl hastanesine yatıyor ve biz iyileşti sanarken o ilaçlardan aşık olduğu adamın resmini yapıyor duvara, audreyimiz de çok yetenekli bir ressam filmde. filmin büyük bir tür karmaşası içinde olduğunu söylemek gerek, romantik komedi ve gerilim demişler. gerilim bir nebze evet ama ne romantikle ne de komediyle alakası yok filmin, psikolojik, deneysel hatta bağımsız diyebiliriz. film afişini de hiç beğenmediğimi söylemeden geçmiycem elbet.
Muazzam bir gerilim filmi. Hatta korku filmi de denebilir. Öcülü böcülü filmlerden çok daha gerçekçi bir film.

Uyarı! Entrynin bundan sonrası spoiler içerir.

erotomani çoğunlukla kadınların başına gelen, kendinden statü olarak daha üstte şahsa duyulan saplantılı ve karşılıklı olduğu zannedilen aşktır. Aslında buna aşk demek doğru değil. Hastalıklı bir tutku diyebiliriz. Film de zaten bunu anlatıyor. Erkeklerde erotomani çok daha ağır seyreden bir hastalık. Çoğunlukla "ya benimsin ya toprağın" kafasıyla takıntılı oldukları karşılıksız aşklarını öldürme oranları yüksek oluyor. Kadınlarda daha çok takıntılı takip, cinsel açıdan baştan çıkarmaya çalışma gibi belirtiler daha fazla.

Şimdi, filme gelecek olursak; Audrey Tautou ablamız Amelie filmindeki tatlılığıyla başlamışken sonrasında tüyler ürpertici bir hal alıyor. Müthiş bir oyunculuk. Bu filmi ilk izlediğimde bana musallat olan bir erkekle uğraşıyordum. Tekrar izlediğimde ise "ya sevgilime bir kız musallat olursa" diyerek izledim. Hangi taraftan bakarsanız bakın gerçekten çok korkunç bir hastalık. Hasta olan şahsın açısından bakıldığında da korkunç. Karşılıklı aşk yaşadığını zannettiği kişinin hayatında zerre kadar yeri olmadığını öğreniyor.

Akıl sağlığının yerinde olmasının dünyadaki en önemli şey olduğunu görüyoruz. Dr. Louic karakterine hayat veren oyuncu da muhteşem bir performans sergilemiş.