bugün

entry'ler (29)

piu bella cosa

Eros ramazzotti'nin en muhteşem şarkısı

com'é cominciata io non saprei
la storia infinita con te
che sei diventata la mia lei
di tutta una vita per me
ci vuole passione con te
e un briciolo di pazzia
ci vuole pensiero percio'
lavoro di fantasia

ricordi la volta che ti cantai
fu subito un brivido si
ti dico una cosa se non la sai
per me vale ancora cosi

ci vuole passione con te
non deve mancare mai
ci vuole mestiere perche'
lavoro di cuore lo sai

cantare d'amore non basta mai
ne servira' di piu'
per dirtelo ancora per dirti che
piu' bella cosa non c'é
piu' bella cosa di te
unica come sei
immensa quando vuoi
grazie di esistere...

com'e che non passa con gli anni miei
la voglia infinita di te
cos'é quel mistero che ancora sei
che porto qui dentro di me

saranno i momenti che ho
quegli attimi che mi dai
saranno parole pero'
lavoro di voce lo sai

cantare d'amore non basta mai
ne servira' di piu'
per dirtelo ancora per dirti che
piu' bella cosa non c'é
piu' bella cosa di te
unica come sei
immensa quando vuoi
grazie di esistere...

polonya nin eurovision sonuclarini aciklayan erkek

Yıllardır mahkeme duvarı suratlı kişileri çıkaran polonya tv sinin bu yılda geleneği bozmadığını görmüş olduk.adam tv karşısına çıktığında evdeki kahkaları duymanızı isterdim ;)

molitva

kıçını başını sallamadan da 1. olabileceğini kanıtlayan ve bunu sonuna kadar hakeden şarkı.

can bahadir yuce

yaslı mızıka kitabındaki en güzel şiirlerden biri (bkz: idamlık)

idamlik

(bkz: can bahadır yuce)'nin yaslı mızıka kitabındaki en enfes şiiri*
akşamda olmak neyi halleder ki?
nasılsa sabaha masum bir sunu...

çoğunlukla,belirsiz bir imadır uyku
ekşimiş bir karanlık tadı ağzında
tutuşur,dağ menekşeleri gibi
dağılıp duran bir düştedir dudaklar
akşamın zamanı tuttuğu

akşamdan ne anladınsa;
titrek bir kelebek uçusunun sonu...

tutuklunun daha soğumamış ıslığıdır
sabaha kadar bir ince namlu
başlar geceden yana üşümeye
camlara çizilmiş mahkum bir kuğu
sanırsın,sanki sabahtan geceye tırmanır zaman
bir idamlık verilir sabaha
bulunmaz parmaklıkların ima ettiği uyku

ölmek neyi mi halleder;
"ölüm" den ne anladınsa işte onu...

aşık olmak istemek

yalnızlığın canını yaktığı anlarda ortaya çıkar bu his.

a la folie pas du tout

Angelique için aşkın bir adı vardı. Loïc.. 35 yaşında bir kardiolog, evli ve pek yakında baba olacak.. Mutluluklarının önünde bir çok engel vardır.. Ama bunları kim umursar ki? Aşık olduğumuzda, umutla, tutkuyla ve delicesine bu aşkı yaşamaz mıyız?Gerçek anlamda aşk hastalığının ne demek olduğunu gösteren ilk başta yavaş gelişen ama sonlara doğru doruğa çıkan film..

aşk

yüreğinizde kanat çırpan masum kuşların,çok geçmeden vahşileşip yüreğinizi parçalayarak sizi öldüreceğini bilmediğiniz dönemdir.

mumun

Bütün ışıklara karşı geldi
yaktığın bu mum
Neyin nereden nereye geçişiydi
aktığım o mum
Bir aydınlık geçit, bir kedi
sakladığım o kurum
Zamanın ötesinde bir şimdi
sakındığım bu durum

Oruç Aruoba

gidersen

(bkz: jehan barbur)'un çok hoş bir şarkısı.

Gidersen bana da bir dengini yolla
Dinerse gözyaşın benide ağla
Arkanda beni bırak gönlüme aldırma
Ardında bir beni bırak gönlüme duyurma

Yüzüne bakmam ellerinden tutmam
Sözünü ben duymam
Gideceksen durma

gün doğumu

günün en yalnız ve en güzel saatleri.

hoşçakal

siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum

seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum

sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum

duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum

Özdemir Asaf

trilogia i to livadi pou dakryzei

yönetmenliğinin 35. yılında Theodoros Angelopoulos'un 12. filmi, 20. yüzyılın başlarında zorla göç ettirilen yani sürgün edilen rumlara adanmış. Başrolünde ağulu bir müzik olan bu ağıt bolşevik devrimi sonrası odessa'dan sürülen rumların; ağaları önde, selanik yakınlarında olduğunu düşündüğümüz bir çayıra gelmeleriyle başlıyor. Filmin bu ilk sahnesi aynı zamanda angelopoulos'un göstergelerinden kurulu filmin hangi göstergelerle nasıl bir öykü anlatacağını özetlediği mikronizması.
Odessa'dan gelen grubun ağası ve onun ailesi filmin başkahramanları, Angelopoulos'un kendi babasının adını verdiği Spiro ağa, odessa'dan gelirken yanında bir de küçük Eleni'yi getiriyor. ilk sahneden son sahneye kadar erkeklerin yarattığı tüm acılar bu kadının etrafında geçerek anlatılıyor.

adelaide

(bkz: avustralya) da bir şehir

kadınım

(bkz: levent yuksel)'in yorumuyla hiç bir zaman unutulmayacak muhteşem sarkı.

a kadin

(bkz: gokhan kirdar) ın enstrümantal müziği.yabancı damat dizisinin müziklerinden oluşan albümde yer alır.

yağmur

(bkz: cem adrian)'ın son albümündeki en dikkat çeken şarkısı sözlerini:

korkmuyorum artık senden gece
korkmuyorum hiç karanlık
üzerime gel istersen
sar beni ben kaçıp gitmem
korkmuyorum artık senden yalnızlık
korkmuyorum hiç korkmuyorum.
yüreğime vur vur istersen
kalmadı hiç kaçıp gitmem.

sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
geceleri baş ucumda duran yağmur
avucumda ellerin yerine yağmur
vur yüzüme vur yüzüme
saçlarımda nefesin yerine yağmur
dudağımda dudağın yerine yağmur
gökyüzden çaresizliğimi yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme

korkmuyorum artık senden gece
korkmuyorum hiç karanlık
üzerime gel istersen
sar beni ben kaçıp gitmem
korkmuyorum artık senden yalnızlık
korkmuyorum hiç korkmuyorum
yüreğime vur vur istersen
kalmadı hiç kaçıp gitmem

sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
geceleri baş ucumda duran yağmur
avucumda ellerin yerine yağmur
vur yüzüme vur yüzüme
saçlarımda nefesin yerine yağmur
dudağımda dudağın yerine yağmur
gökyüzden çaresizliğimi yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme

nba tv

yalnızca oturduğu semtte kablolu tv olan şanslı azınlık tarafından adam akıllı izlenebilen digiturk e yığınla para döken bizlerin nedenini bir türlü anlayamadığım halde izleyemediğimiz kanal.
teşekkürler digiturk..!

jehan barbur

http://www.myspace.com/jehanbarbur adresinden dinlenebilecek güzel sesli şarkıcı...

önder focan

1955 yılında doğan jazz gitaristi.2005 yılında ercüment vural'la like a red(kırmızıya çalıyor)adlı albüm çıkarmıştır ayrıca birçok albüme gitarıyla hayat vermiştir.