bugün

fenerbahçe'nin koyup geçtiği maç. şike şike koymuştur. burada yenip puan farkı açamayan lazlar kupa diye ağlar. sağada yeneme masada uğraş.
iki takım içinde en asabi ve çekişmeli geçicek ; yine trabzon taraftarları için, bize her yer trabzon dedirticektir...
şampiyonun belli olduğu maç. puan farkı olmaması daha acı oldu ne güzel.
bugün hatırlanması gereken maç. anlayana.
Hakemin de yenildiği maç olmuştur. Saçma sapan kartlar,aleyhte kararlar, Maçı çığrından çıkarmıştır.
Baktı kararlarla galibiyeti engelleyemiyor, son dakikalarda kademeye girerek gollük bir pozisyonu engellemiştir.
(bkz: size her yer tava)
--spoiler--
sen aşkı şenol güneş umut bulut sanmışsın
--spoiler--
--- zaytung ---

hakem bünyamin gezer, fenerbahçe-trabzonspor maçında kart görmeyen futbolcuların kartlarını maçtan sonra evlerine postaladı...

--- zaytung ---
sonucunda fenerbahçe'nin liderle arasındaki puan farkını dörde indirdiği karşılaşma. geçen sezon 1-1 biten maçtan sonra sahada timsah yürüyüşü yaptıkları düşünülürse, bu maçtan sonra bu kadar sevinmelerinin çok da garip olmadığı görülecektir.

3 büyüklerin geldiği noktanın anlaşılması açısından iyi bir ipucudur bu maç.
Fenerbahçenin trabzonu balık pastırmasına çevirdiği maçtır.
dünkü maç, takımımızın inandığı ve gerçekten istediği zaman rakip tanımadığının bir göstergesidir. en azından taraftar desteğinin tekrar yanına alınması konusunun önemi ligin kaderinin belli olmasında çok önemli bir etkendir.
teşekkürler sevgili fenerbahçemiz.
gördüğüm şu ki geçen sezonun son maçında yedikleri darbe ile oldukça akıllanmışlar. ama orda bir maçı kazanıp şampiyon olmak vardı, şimdi daha 15 maç daha var ve halen 2 rakibinden puan olarak geridesin ve geride kalan 15 maçın en az 10 tanesinde en az bu hırs ve kazanma arzusu ile oynayıp kazanman lazım. kolay gelsin.
kanaryam kendine yakışanı bikez daha gösterdi.
Kederli Günler Olsa Da Bazen, Seviyoruz Seni Canı Gönülden !
teşekkürler şanlı kanarya.
bize bu keyfi yaşattığın için gerçekten; teşekkürler fenerbahçe...
digiturkwebtv'ye parayı bayıldık, günlük açtırdık spor pakedini ev arkadaşımla. bir fenerli ve bir kayserisporlu olarak ibb-beşiktaş maçını tamamen tarafsız gözle izledik, çok keyifli oldu açıkçası. neyse sonra sıra bu maça geldi. bir de beşiktaşlı arkadaşımız bize katıldı. yazık garibim yolda öğrenmiş beşiktaş maçının sonucunu, morali bozuk geldi zaten. dürüst olarak söylüyorum, bir kayserilinin ve bir beşiktaşlının fener gol attığında ayağa kalktığını ilk kez dün gördüm, allah sonumuzu hayır etsin.

hani genellikle fenerbahçe'nin mağlubiyeti durumunda ülkenin yarısı sevinir ya, işte dün öyle bir durum olsaydı sadece trabzon şehri sevinecekti diye tahmin ediyorum. çünkü ülkemizin klasik durumu olan, yükseleni aşağıya çekmek için elinden geleni ardına koyma prensibi dün yine işleyecekti ve işledi de zaten.

önce trabzonspor hakkında bir iki bir şey söylemek istiyorum, sonra zafer naraları atmaya başlayacağım.*
hep söylüyorum şenol güneş bu takımı baştan yarattı, tekrar büyük takım olduklarını bize hatırlattı diye. ama dün trabzonspor takımı günümüzün diğer anadolu takımlarından daha karaktersiz bir futbol oynadı. tabii ki seyircinin hakemi ve rakip takımı uzun süredir ilk kez bu kadar başarılı bir şekilde baskı altına aldığını belirtmek zorundayım. şahaneydi dün tribünler.

trabzonspor takımını ben ilk kez bu kadar aciz gördüm bu sezon. sebebi ise bence önceki puan kayıplarından psikolojik olarak toparlanamamaları ve fenerbahçe takımının hırsıdır. dün türkiye liginde oynayan hiçbir takım o presi ve takım savunmasını delemezdi.

neyse gelelim fenerbahçe'ye. fenerbahçe'de öne çıkan adamlar olur genellikle ama bu sefer takım halinde çok çok iyi oynadılar. zaten selçuk şahin'in bile rakibinin sağından atıp solundan geçmesi gibi bir durum oluştu, ben o zaman anladım ki bugün biz kazanacağız maçı. *
aslında fenerbahçe bir nevi zico sistemiyle sahadaydı bugün. sağdan içeri kat eden deivid yerine, kanadı da kullanabilen* mehmet topuz ve soldan yaldır yaldır gelen adam kategorisinde uğur boral'ın yerine ciddi şekilde durdurması çok zor olan issiar dia vardı. ama en büyük faktör alex de souza ve mamadou niang'ın topsuz oyunda da var olmalarıydı. ikisi de çok müthiş pres yaptı, ve zaten düşüşte olan trabzonspor orta sahasının tamamen çökmesini sağladılar.

birinci gol gösterdi ki, diego lugano'yu formasından çekmek, gol atmasını engellemek değil. başka şeyler bulunması lazım durdurmak için.

ikinci gol öncesindeki organizasyonu hayranlıkla izledim. zaten aykut kocaman bile kendinden geçti golden sonra, kendisini daha çok böyle görmek istiyoruz.*
mehmet topuz insan gibi oynamadı. zaten cem yılmaz'ın gora'da dediği gibi. insan gibi değil, hayvan gibi... koştu, bastı, top çaldı, savunmaya hücuma eşit destek verdi, ters kademeye girdi, asist yaptı falan filan. on numara top oynadı ve bence maçın yıldızı oldu.

ve son sözlerim de bünyamin gezer'e gitsin. skor 2-0'a geldikten sonra "eaaa maç koptu galiba" dedi o da kendince ve saçmalamaya başladı. ben anlamıyorum arkadaş, niang'ın formasından çekmek, tekmelemek serbest ama engin baytar'ın yanında yellenmek faul. takdir haklarını sıklıkla konuk ekipten yana kullandı ikili mücadelelerde. neyse ki sonuca etki etmedi bu durum.

selçuk şahin öyle veya böyle kırmızı kart görme tehlikesi içerisindeydi zaten. her ne kadar ikinci pozisyonda bana çok bir şey yokmuş gibi gelse de takdir hakkıdır bir şey söyleyemiyorum. ama glowacki'yi fenerbahçe seyircisi oyundan attırmıştır ciddi anlamda. evet iki faul de kartlık, ama önemli olan hakemin o kartı göstermesi ve türkiye liginde bu kartlar bu kadar kolay çıkmıyor. ha hoş, maç çığrından çıkmamış olsa tahmin ediyorum hakem de o kartları gösteremezdi veya en fazla bir sarı kart verirdi. ama seyircinin 65-70 arasında bünyamin gezer'i baskı altına alması bir de trabzonspor'dan oyuncu atılmasıyla sonuçlandı. zaten staddaki taraftarın görevi takımı desteklemek ve hakemi baskı altına alarak ev sahibi avantajını kullanmaktır. yoksa şarkılar söylemişiniz, şu kadar bağırmışınız önemi yok. dünya kupasında da vuvuzela çalıyolardı noldu? sahadaki adamlar birbirlerini duyamıyorlardı onun yüzünden.

neticede taraftar istemiş, futbolcular da yüreklerini koymuştur sahaya. biz hep bu hırsı istiyoruz, bunu bekliyoruz onlardan. umarım bu sadece trabzonla geçen seneden kalan hesaptan dolayı böyle değildir. ve şimdi en önemli olan, bu galibiyetin değerini artırması ve takıma kazanma alışkanlığını getirmesi açısından manisaspor maçından da galibiyet çıkartabilmek. ilk devredeki maç genç okan alkan'ın maçı olmuştu, bu sefer gökhan abisi cezalı olduğu için yine o oynayacak. umarım yüzümüzü kara çıkarmaz, umarım takım olarak yüzümüzü kara çıkartmazlar.

çünkü ne dedik?
(bkz: yüreğini koy ortaya)

teşekkürler fenerbahçe.
ortalığı biraz boş bulan anadolu takımlarının şampiyonluk hayalleri içinde yaşadığı bir dönemde, fenerbahçe ligin sahipsiz olmadığını göstermiştir.
ilk yarıda oynadığımız oyunu 90 dakikaya yansıttığımızda her maçı alabileceğimizi gösteren maç.
kendi sahasında fenerbahçe'nin herkese karşı favori olduğunun bir örneğini daha gördüğümüz maçtır. rakibin özgüveni daha yüksek olması gerekirken ayakları titremiştir. kimler geldi o sahada boyunun ölçüsünü aldı gitti bunun tekrar olması sürpriz değil.
maça hızlı başlayıp rakibin başını döndürerek öne geçmek hedefine ulaşılabilmiş olması taktiğin başarısıdır. eğer trabzonspor ilk yarıyı atlatabilseydi her şey farklı olabilirdi. zaten özgüven sorunu olan fenerbahçe ikinci yarı telaşlanacaktı. ama olmadı trabzonspor geçen sene olduğu kadar şanslı değildi ve golleri ağlarında gördü.

maçta anlamadığım olay ise jaja'nın kart görmesiydi. orda nereden esti jaja'ya kart gösterdi hakem ben anlamadım anlayan varsa beri gelsin.

ayrıca kabahatli olmadığı iddia edilen şenol güneş değilmiydi aykut kocamana her basın toplantısında doğrudan ya da dolaylı olarak çemkiren? nedeni de aykut'un yayınlanacağı söylenmemiş olmasına rağmen yayınlanmış sözleri. nereden biliyorsun diyene; o sözleri yazan gazetecinin ilgili yazısında "belki bunları yazmama aykut hoca kızacak ama haber değeri çok yüksek" gibisinden bir söz etmesinden çıkarıyorum. aykut inkar etmedi "yazılanların çoğu benim ağzımdan çıktı" dedi. bana bunları yazacaklarını söylemediler de demedi. kimsenin başarısına gölge düşürmek gibi bir niyetim yoktu dedi. şenol güneş ise konuyu ısıtıp ısıtıp konuştu. 1 söyledi yetmedi, 2 söyledi yetmedi bir türlü susmadı. konu hoşuna gitti belli ki.

belki aykut kocaman başarılı bir teknik direktör olamayabilir, fenerbahçe'nin başında da kalamayabilir, şampiyon falan da olamayabilir ama efendiliğinden hiç birimizin şüphesi yok. efendi denilen şenol güneş o efendiliğini her zaman göstersin, efendi denilen ertuğrul şampiyon olmadan önce söylediklerinden şampiyon olunca çarketmesin o zaman "belki şampiyonluğu trabzonspor haketti ama bize kısmet oldu" bile diyebilen aykut'un efendiliği ile ilgili konuşmaya başlayabiliriz.
maç sonucu 2 - 0 galip fenerbahçe.
hakem hataları olmadan fenerbahçe'nin kazanamayacağını söyleyenlere kapak olan maçtır. Bünyamin gezer oynatma değil de oynatmama mantığıyla yönettiği maçın önüne geçti. Niang'a yapılan faullere hep göz yumdu. Gösterdiğ gereksiz sarı kartlarla maçı hem gerdi hem de sonuca tesir etti.

Volkan'a fazla bir iş düşmedi
Lugano her zamanki gibi süperdi
Dia solu,
gökhan gönül sağı felç etti
selçuk diriydi
mehmet topuz'u bu kadar hırslı hiç görmemiştim
niang'ın attığı golü al futbol okullarına ders diye göster.
bu maçin tek yorumu vardır;

aykut gibiyiz, kocaman koyuyoruz!

taraftar için şunu söylemek istiyorum; her maç böyle çoşku ile devam edersek hiçbir şey hayal olmaz. dün bünyaminin öyle dağıtmasının bir sebebi de bizdik. takımdaki herkes çubuklu ruhunu ortaya koymuştu evet ama tribünlerde bi o kadar ruhla oyuna katkıda bulundular.

bünyamin niye attın lan selçuk'u ne güzel oynuyodu reyiz.
fenerbahçe'nin terinin son damlasına kadar hakederek aldığı maçtır. fenerbahçe ilk kez nerdeyse takım gibi oynadı, birlikte mücadele etti. fenerbahçe'de kimi yazsak diğerine haksızlık olur. selçuk şahin bile çalım attı o derece. alex çok farklıydı, niang, santos, emre, gökhan, lugano, volkan, mehmet...hepsi başkaydı bu maçta. tıpkı tribünde yazılan pankartta olduğu gibi yüreklerini ortaya koydular. iyi mücadele ettiler. hep böyle mücadele etsinler yeter.

aslında bu maç puan maçından ziyade iki takım açısından da hırs, intikam maçı gibi bir şeydi. özellikle teknik direktörler açısından...şenol hocanın söylemiş olduğu laflara cevap verdi bu maçta aykut'un öğrencileri. ve trabzon bir bakıma maçı şenol hocanın yüzünden kaybetti.

taraftar gruplarının tribüne dönmesi çok güzel oldu. sonunda pankartlar, tezahüratlar geri döndü. en önemlisi kocaman destek var artık. hocasına sahip çıkan bir taraftar var, oyuncularına itici güç olan taraftar var artık. umarım bu her maçta devam eder.

ama en güzeli yıllar sonra tribünlerden yükselen şu tezahürattı, cevap verir nitelikteydi; 'nasıl koydu ama aykut kocaman'.
adeta "lig yeniden başladı" dedirten maçtır(!). sanki 10 yıl öncesinden geleceği görüp, o günlerden beri bu maça hazırlanan ve hırs yapan bir fenerbahçe vardı sahada. özellikle ilk yarım saattaki futbol, -sabaha kadar bu maç fenerbahçe'nin- dedirtti. doğal olarak da skorun verdiği rahatlıkla biraz geriye yaslandı fenerbahçe ikinci yarıda. trabzonspor'un yüzde yüzlük bir pozisyonu yoktu. dolayısıyla fenerbahçe taraftarının yürekleri ağızlarına gelmedi hiç. kısacası; trabzonspor 3 puanı zaten hiçte haketmedi.

-evet belki 3 puanı haketmedi trabzonspor. ama 50 numaralı oyuncusuna yapılan kartlık pozisyonun kararının -avantaj- olmasını ve ikinci golü bu pozisyonun devamında yemeyi de haketmedi. rakibin ligin en az faul yapan takımı ünvanını bu maçta rafa kaldırıp, futbolcularına bodoslama girilen taraf olmayıda heketmedi. hakemin, agresifliği ve artistliğiyle insanı futboldan soğutan emre belözoğlu'nun küfürlerine göz yumup, zaten oyuna sonradan giren tayfun cora'nın bedduasına kırmızı kart çıkarılmasını da haketmedi. bütün bunlar hoş şeyler değildi elbette. bu gece hoş olan tek şey vardı galiba:

kabahatli olan kendisi olmadığı hâlde büyüklük gösterip, üstüne üstlük misafir takımın teknik direktörü olmasına rağmen meslektaşının yanına gidip başarı dilekleri dileyen büyük insan şenol güneş...

*fenerbahçe'nin başında daha uzun yıllar kalabilir aykut kocaman. şampiyonluk yada şampiyonluklar da yaşayabilir. başarılı bir teknik direktör de olabilir. ama bu gece yaptığı daha doğrusu yapamadığı o şey, efendi olamayacağını göstermiştir. hiçbir fenerbahçeli dost kusura da bakmasın...
hakemin en büyük hatası jaja ya sarı kart göstermesi o kartı cale hakediyordu onun da atılması gerekirdi ama hiç kimse atılmasada koyacağımızdan değişen bir şey olmadı.
amerikan futbolu tadında geçen maç.