bugün

seçilen ilk başbakanı yönetimden zorla alı koyan "devrim".
postal tadını sevenlerin bir taraflarında patlayan gün olmuştur tam 12 yıl sonra.
sana gelince devrim, bana gelince darbe.
çok seviyoruz ulusumuzu biz, ulusal balıklarız biz.. yaşasın biz yaşasın biz !
türkiye cumhuriyetinin en özgürlükçü anayasasını yanlış bir şekilde getirilmiş olan gün. meyvesi güzel, fakat süreci olmamıştır.
tüm darbelerde olduğu gibi askaeriyenin en büyük hatalarından biridir. cemal gürsel ve alparslan türkeş önderliğinde meydana gelen bu darbe de suçlu veya suçsuz ülkenin başbakanı, dışişleri bakanı asılıp cumhurbaşkanı yaş haddinden idamdan kurtuluyorsa utanç verici olayların başlarında yer alır.
ha bi de şu saçmalık var
(bkz: 27 mayıs devrimi)
son olarak da adnan menderes'in yargılanma sürecinde mahkemeye getirilen kadın iç çamaşırı kadar insanı alçaltan bir şey olamaz herhalde.
ey darbe şakşakçıları alkışlayın eserinizi.
milleti odun yerine koyarak, onların odun bile seçtireceğini düşünenlere demokrasi şehidi denilmesinin nedeni olan olayların başlangıcıdır. nerde demokrasi beyler, siz odunsunuz, size odun seçtirebilirim diyen birisi mi demokrattır, o halde siz de odunsunuz, bunu kabul ediyorsunuz, odun seçmeyi kabul ettiğinize göre...

chp yi hep eleştirip iktidardayken chp nin mallarına dahi el koymak için türlü dalavereler çevirmek midir demkratlık, o halde siz fırıldaksınız tıpkı ağababalarınız gibi...

sırf size oy vermedi diye bir ili ilçe yapıp başka bir ile bağlamaktır değil mi demokrasi...

kusura bakmayın ama 27 mayıs 1960 ülkenin sadece subaylarının değil, halkının, öğrencilerinin bir direnme hakkının kullanılması hadisesidir... yanlış olan idamlardır, fakat devrimnler yanlış değildir, işte o devrim olmasaydı şeriata ve hilafete beş kalmıştır. ne diyordu ağababanız, siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz...

bugünkü gidişatta aynı yönde beyler, ne diyor diğer ağababanız, laiklik elden gidiyor diyorlar, millet isterse nasıl tutcaksın laikliği... ya da laiklik ne demektir diye soruyorsun, diyorlar ki devleti din işlerine karışır, e be adam neden devamını söylemiyorsun, din de devlet işlerine karışır diye...

gidişat aynı beyler, aklınızı başınıza devşirin, bu millet odun seçecek kadar ahmak değildir, gidişat aynı gidişat, laikliği bu sözleri söyleyen zevata birileri bir yerlerde anlatacaktır lakin sonları benzemez umarım...
27 mayıs 1960
mahkeme başkanı : salim başol
rahmetli menders'in savunmalarına gulumser.
ve ağzındakı baklayı çıkarır.
"sizi buraya tıkan kuvvet, böyle istiyor"
yargıya devamlı guvenmek gerekıyor!
kafalarına dipçikler çakılarak bir avuç toprağa milletvekillerini ve cumhurbaşkanını hapsederek gerçekleşmiş "kansız devrim". "şanlı bayram". çok insancıldı çok.
yine şükür ki bugünü bize zorla bayram diye kutlatmıyor zadeler.

devamında içeri alınan subay öğrenciler de vardı. 6 sene yattılar içerde, 15-16 yaşında çocuklar.
500 küsür harbiyeliden, 70 küsür yattı.
biri büyük amcam olur.
500ün 70inden biriydi, çünkü babası dp yalova ilçe teşkilat başkanıydı.

mahkeme salonunda yankılanan bir binbaşı sesi:
"benim oğlumu içeri atın, ben nereye çıkacağımı bilirim!"
binbaşının oğlunu mu atacaktı içeri?
tabii ki de turşucu halil'in oğlunu attı içeri.
15 yaşındaki sabisübyan, ne yaptığı belli olmayan öğrenci; 6 yıl yattı.

devrim, kime devrim?
50 yıl sonra reybenle bakanlara.
çıkarın o reybenleri, gözlerinizi bozmuş.
27 mayıs 1960
savcı dersıne ıyı çalışmış ve ıddıaname hazır.
menderes'in kasasında kadın donu bulunmuştur.
menderes usulsuz olarak bır köpeği zımmetıne geçirmiştir.
vatan caddesı inşa edılırken, usulsuz ıstımlak yapılmıştır.
sayın hakımım suçlunun ıdamını talep edıyorum.
neysekı devlet baba ıtıbarlarını geçte olsa ıade ettı.
anıt mezarlarını yaptı .ne düşündürücü anıtı, haksız ıstımlaklar yaptığı,iddia edılen vatan caddesı uzerınde ınşa edıldı.
demokrasinin amına koyayım sana bir şey olmasın derken saygımı sunuyorum. bak abd kulağının dibine demokrasi getiriyor haberin var mı ? artık taşınan birşey olmuştur o yere göğe sığdıramadığın demokrasi. başbakan demokratik değil ama onu asan yönetim demokratik! demokrasi de ipte sallanınca lezzetli olan birşey işte en nihayetinde. ulan öyle enteresan ki: birileri asılırken, bacakları arasından zebercet * * gibi belleri boşaldığı esnada birileri zevke gelip keyf çığlıkları attı hep. bu ülkede hep bu oldu. birilerinin ölümü hep keyf verdi. kan davası cahillik emaresi değil. emin ol değil. en yukarıda bile bu hayvani hissiyat var.

darbe demokrasiyi kurtarmış. dünyanın hangi ülkesinde huzur darbeyle gelmiş, darbeyle ileri gidilmiş? hiç mi kitap okumadınız , hiç mi tarih bilmiyorsunuz ? ordu cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bu ülkenin en elitist kesimi oldu. hangi dunya memleketinde elit kesim halka hitap etti, halkın haklarını, özgürlüklerini samimi manada savundu? özgürlük adına bu ülkede nara atanlar hep en özgür olanlardı. birileri bundan 48 sene önce bugün insanlığın içine ederek, ayaklar altına alarak , keyiflerince sistem yaparlarken bugun hala bazı kafası kontak etmeyenler nerde o eski demokratik günler diyor !

muhabbet; "sizin darbeniz size benim darbem bana" şekline geldi ya ben ona şaşarım. aklıma gelmişken birşey anlatıyım: birgün izmirde bir deliyle sohbet ediyordum. adama birşey dedim, bana baktı baktı sonra: "aklını yerim senin aklını, eşşeğen geççeğe kadar yer var orda" dedi.

eşşeğin geççeği kadar yer var bazılarının kafalarında.
son on yılda bu güne yüklenilen anlam da belli bir değişim oldu. daha öncesinde bir takım çevreler bunu devrim olarak adlandırıyordu. ne kadar büyük bir yanlış fakat günümüzde de bu çevrelerden kimseler var. ama en azından bunların sayısında ciddi bir azalma var, en azından bilimsellik adına sevinebilirim.

şu gerçek bu darbe ile işbirlikçi, gerici ve sol düşmanı-emek düşmanı demokrat parti iktidarı gitmiştir. buna denilecek bir söz yok? yöntem böyle mi olmalıydı, elbette değil. burada söylemek istediğim şey bir demokratizm hastalığı değil, tepeden inmeci, halk kitlelerine dayanmayan bir hareketten bahsediyorum. ama asıl sorunu bu mudur?

gerçekten bu darbe sonuçta en demokratik burjuva anayasası gelmiştir. fakat işbirlikçi bir yönetim indikten sonra bağımsızlık isteyen bir özne mi iktidara gelmiştir? hayır, böyle bir şey yok. darbe sonrası, darbecilerin cento'ya ve nato'ya olan bağlılıklarını açıklamalarını onları dp iktidarının emperyalizmle işbirliğine gitme eğiliminden geride bırakmaz. diğer yandan bu hareket aslında türkiye kapitalizminin yaşadığı krizin ardından gelen bir restarasyon anlamına gelmektedir. türkiye kapitalizminin sermaye arası karşıtlıkların ve halkın sistemden ideolojik bir kopuşa sürüklenecek sürecin başlamasıyla alakalıdır 27 mayıs darbesi.

bir diğer yandan bu anayasa sonrası emek hareketinin, işçi sınıfı hareketinin, solun yükselişe geçtiğinden bahsedilir. doğrudur, kronolojik olarak sol bundan sonra harekete geçmiştir. ama bunun nedeni darbenin sola kapı açması ile alakalı değildir. siyasetin temel kuralı olan bir şeyin harekete geçmesidir. siyaset boşluk tanımaz, illa boşalan bir alanı bir özne kapatır. işte burada ardına kadar açılan kapı yoktur, aksine kapıyı açmasını bilen ve boşluğu doldurmayı bile sol bir özne vardır.

gerçekler gözümüzün önünde, ne darbeciler ne de darbeye maruz kalanlar birer demokrasi kahramanıdır. bugün, darbeyi eleştirenler kendi sınıfsal tercihlerine göre bu darbeyi mahkum ediyorlar. 6-7 eylül'ün yaratıcıları, kore'ye asker gönderenler, solun üstünden silindir gibi geçmeye çalışanlar, onlarca antlaşma ile ülkeyi peşkeş çekenler demokrasi kahramanı değillerdi, ne de onları savunanlar demokrattırlar. asıl sorun 27 mayıs'ı nasıl eleştirmek gerektiğidir? bir gericinin karşısına bir başka gericiyi koymayı siyaset kabul etmez. en azından bu biline.
darbe ne kadar yanlışsa menderes'in ve dp nin yönetimide o kadar yanlıştı,hoş bu ülkeyi kimin yönettiğide bu darbeyle ortaya çıkmış oldu,lakin menderes rusya ile görüşmeye gitmeden 27 gün önce idam e(ttir)dilmiştir. (bkz: amerika)
Kısa bir özetle:

Menderes, toplumun entellektüel kesimi ve (Atatürk devrimlerinin tehlikede olduğunu düşünmekte olan) askeri kesim arasında desteğini giderek yitirmeye başladı. Bu gelişmeler politik yaşamının sonunu hazırlayan etmenler oldu.
27 mayıs 1960 da gerçekleştirilen askeri darbe sonucu Adnan Menderes aynı gün de Kütahya'da göz altına alındı. Demokrat parti üyeleri çeşitli suçlardan,akeri harekatın idarecilerinin isteği üzerine Yassıada'da yargılandılar.Menderesin suçları arasında üniversite yönetimine ve öğrencilere fazla baskıcı politika uygulaması gibi konular vardı.Ayrıca Menderesin özel yaşamı ile ilgili suçlamalarda da bulunuldu.
Bütün bu davalar sonuçta Anayasa'yı ihlal suçundan:Cumhurbaşkanı Celal Bayar,Adnan Menderes,Hasan Polatkan,Fatin Rüştü Zorlu “ cunta mahkemesi”tarafından suçlu bulundu ve idama mahkum edildiler.Celal Bayarın cezası yaşı nedeniyle müebbet hapsine karar verildi.Devlet başkanı Cemal Gürsel ve ismet inönü'nün diğer dünya liderleriyle birlikte idam cezasının affını istediler ama komite tarafından bu istek reddedildi.
.Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 eylül 1961'de idam edildiler.
.ADNAN MENDERES 17 eylül 1961'de imralı adasında sabaha karşı saat: 2,31 de idam edildi.

Adnan Menderes infazından hemen önce yazdığı mektupta şöyle diyordu:”Kimseye dargın değilim.. Kırgınlığım yok. Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum... “

7 kasım 1964'de Celal Bayar'ın hapis cezası cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in affı ile kaldırıldı.Ve ölümünden uzun bir süre sonra Adnan Menderesin itibarı geri verildi,Aydın'daki bir üniversiteye Adnan Menderes üniversitesi ve izmir'deki hava limanına Adnan Menderes hava limanı adı verildi.

ihtilal sonuçları:ihtilali büyük bir coşkuyla karşılayan halk,ihtilal sonuçlarından çok memnun değildi."vurun dedik öldürün değil" diyen halkın devlete kızgınlığı vardı ve yeni politik seçimlerde halkın %42 Süleyman Demirel'e oy vererek bir nevi darbenin sonuçlarına tepki gösterdiler.
menderesi unutmadı bu millet, darbeci rejim düşmanlarını da unutmadı , onu kimin tezgahladıgını da unutmadı, çakma demokratlık hiç mi hiç yakışmıyor onlara.
"egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesinin çöktüğü kara gün. türkiye'de demokrasinin, damarlarına ilk eroinin (darbe) enjekte ettirildiği tarih. adnan menderes'in asıldığı ipin faturasını eşine gönderecek kadar alçalabilen kişilerin türkiye'de yönetime el koyduğu gündür 27 mayıs 1960.
12 eylül 1980 ile birlikte türkiye cumhuriyeti'ni demokrasi çabalarını karanlıklara gömen 2 günden biri. adını duymak bile mide bulandırıcıdır...
59-60 yillarindaki turkiye icin vedat turkali -bir gun tek basina kitabi okunabilir.
milletin bir tarafına girenlerin hala çıkarılamadığı kara günlerden ilki.
koca ülke, çocuk oyuncağına dönmüş o zamanlar, kimse de çıkıp bir şey diyememiş, yazık.

halen benzer günler yaşamak isteyen insanların olması da ayrı bir yıkım tabii.
birilerinin 3-0 öne geçtiği tarih, daha sonra skor 3-3'e gelecekti.
bugünlerde en azından darbe olarak hatırlanması güzel. ancak aynı biçimde darbeyle beraber indirilenlerin birer demokrasi kahramanı olarak hatırlanmaları ve üstüne üstelik darbenin nato ve cento'ya bağlılığını belirtmesi atlanmaktadır. ne yani kore'de birileri istedi diye bizi savaşan sokanlar, aydınları hapsedenler, grev hakkı isteyen işçilere ateş açtıranlar mı demokrasi kahramanı? tarihi eğip bükemezsiniz, bükerseniz ancak onun karikatürünü çıkarmış olursunuz.
Hürriyet ve demokrasi bayramı.
bu ülkenin en özgürlükçü anayasasına yol açan darbe. sivil hükümet kurması, sivil ve özgürlükçü anayasa hazırlaması, darbeyi kim yapmış olursa olsun bu darbeyi diğerinden ayırır. Ancak tabii gelen hükümet ve darbecilerin darbeye sebep olan gizli antlaşmaları ABD ile onaylayacaklarını hemen bildirmeleri, tüm güzelliğini harab etmiştir. Adnan Menderes gibi bir vatan hainine gereken cezanın kesilmesi de, ayrı doğrularından olsa da, "kör ölür badem gözlü olur" hesabı, herifçioğlu şimdilerde kahraman olmuştur.

vay aqoyum vay..

getir jüpiterleri, tr yi küçük amerika yap.. manda yap.. öl.. kahraman ol..
türkiye'de darbeci zihniyeti başlatan halkın seçtiği kişileri içine sindiremeyenlerin yapmış bulunduğu darbe. Özellikle ikinci dünya savaşından çökmüş bir ekonomi ile çıkan türkiye'nin ufak ufak toparlayan dp yönetimine halkın sevgisi çoktur. Fakat ilerleyen yıllarda başarısız deneyimlerde bulunan dp seçime birkaç ay kala gereksiz bir şekilde askeri bir darbeye uğramış akabinde çıkılan mahkemede bebek davası,değirmen davası,köpek davası gibi saçma sapan davalar ve insanları et balık kurumu kıyma makinelerinde öğütüp insanlara yediriyorlarmış diye saçma sapan iftiralarla dp partisinin ileri gelenlerinden cumhurbaşkanı celal bayar, başbakan adnan menderes, dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye bakanı Hasan Polatkan idam cezasına çarptırılmıştır. Celal bayar'ın son anda yaşı gereği cezası müebbet hapse çevrilmiştir.

27 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti'nin alnına sürülmüş ilk ve en büyük kara lekedir. Bu arada Vatan hainliği ile suçlanan Celal Bayar ve Adnan Menderes istiklal savaşı gazileridir.
Şimdilere baktığımda, keşke şimdi de olsa dediğim ihtilallerden biri.
ihtilallerin en kanlılarından, en yıkıcılarından, en karalarından belki ama gerekli olduğunu düşündüğüm bir ihtilal...
ortalığı silip süpüren, ülkeyi mintaxlamışçasına temizleyen bir darbe...
bütün haltların kaynağı hatta akpnin bile iktidar olmasında payı olduğunu düşünmekteyim.
T.S.K nın hiyerarşi piramidini tersine çeviren bir harekettir.dardeyi yüksek komuta kademesi değil t.general Cemal Madanoğludur.tutuklananlar arasında genelkurmay başkanı Rüştü Erdelhun da vardır.3.ordu komutanı Ragıp Gümüşpala darbe yapanlara"eğer başınızdaki kişi benden kıdemli değilse ordumla darbecileri yakalayacağım"demesi üzerine apar opar emekli k.k.k cemal gürsel m.b.k nın başına getirilmiştir.
315 tanesi general olmak üzere 3000'e yakın subay emekli edilmiştir.Darbenin yeterli olmadığını düşünen talat aydemir şubat 1962 ve mayıs 1963 tarihlerinde iki darbe teşebbüsü daha yapmıştır.
m.b.k üyeleri olan albaylara yarbaylara selam duran orgeneraller olmuştur.demirkırat belgeseli bu hususta en önemli kaynaklardandır.
ceml gürsele sorulan emekli edilen subayların tazminatları nasıl ödenecek sorusuna:a.b.d yardımıyla olacağını söylemesi çok manidardır.
bizim yobaz tayfasının götünden kan almaya yönelik ilk teşşebbüstür. mesela 27 may de yobazların götü ellerine gider otomatikman..

halbuki belki ben 27 maydonoz demek istedim dimi.