bugün

27 mayıs 1960

son on yılda bu güne yüklenilen anlam da belli bir değişim oldu. daha öncesinde bir takım çevreler bunu devrim olarak adlandırıyordu. ne kadar büyük bir yanlış fakat günümüzde de bu çevrelerden kimseler var. ama en azından bunların sayısında ciddi bir azalma var, en azından bilimsellik adına sevinebilirim.

şu gerçek bu darbe ile işbirlikçi, gerici ve sol düşmanı-emek düşmanı demokrat parti iktidarı gitmiştir. buna denilecek bir söz yok? yöntem böyle mi olmalıydı, elbette değil. burada söylemek istediğim şey bir demokratizm hastalığı değil, tepeden inmeci, halk kitlelerine dayanmayan bir hareketten bahsediyorum. ama asıl sorunu bu mudur?

gerçekten bu darbe sonuçta en demokratik burjuva anayasası gelmiştir. fakat işbirlikçi bir yönetim indikten sonra bağımsızlık isteyen bir özne mi iktidara gelmiştir? hayır, böyle bir şey yok. darbe sonrası, darbecilerin cento'ya ve nato'ya olan bağlılıklarını açıklamalarını onları dp iktidarının emperyalizmle işbirliğine gitme eğiliminden geride bırakmaz. diğer yandan bu hareket aslında türkiye kapitalizminin yaşadığı krizin ardından gelen bir restarasyon anlamına gelmektedir. türkiye kapitalizminin sermaye arası karşıtlıkların ve halkın sistemden ideolojik bir kopuşa sürüklenecek sürecin başlamasıyla alakalıdır 27 mayıs darbesi.

bir diğer yandan bu anayasa sonrası emek hareketinin, işçi sınıfı hareketinin, solun yükselişe geçtiğinden bahsedilir. doğrudur, kronolojik olarak sol bundan sonra harekete geçmiştir. ama bunun nedeni darbenin sola kapı açması ile alakalı değildir. siyasetin temel kuralı olan bir şeyin harekete geçmesidir. siyaset boşluk tanımaz, illa boşalan bir alanı bir özne kapatır. işte burada ardına kadar açılan kapı yoktur, aksine kapıyı açmasını bilen ve boşluğu doldurmayı bile sol bir özne vardır.

gerçekler gözümüzün önünde, ne darbeciler ne de darbeye maruz kalanlar birer demokrasi kahramanıdır. bugün, darbeyi eleştirenler kendi sınıfsal tercihlerine göre bu darbeyi mahkum ediyorlar. 6-7 eylül'ün yaratıcıları, kore'ye asker gönderenler, solun üstünden silindir gibi geçmeye çalışanlar, onlarca antlaşma ile ülkeyi peşkeş çekenler demokrasi kahramanı değillerdi, ne de onları savunanlar demokrattırlar. asıl sorun 27 mayıs'ı nasıl eleştirmek gerektiğidir? bir gericinin karşısına bir başka gericiyi koymayı siyaset kabul etmez. en azından bu biline.