bugün

çift basamaklı tamsayılar ve fenerbahçe forveti hakkında daha detaylı bilgi için kaçırılmaması gereken bir fırsat.
.. and the oscar goes to aziz yildirim. (bkz: tragedy)
(bkz: avrupa nın yeni prensesi dün gece eskidi)
(bkz: song un amcasından geline beşi bir yerde)
volkan demirel'in yine birbirine benzer goller yediği maçtır.
(bkz: avrupanın prensesi)
sozlukteki fenerbahçe taraftarlarının sesinin çıkmadığı maç.
bu arada arsenal'ı benimsediği futbol etiği, skoru çift haneye getirmeme davranışından dolayı tebrik etmek gerekiyor. ayrıca;
(bkz: rakibin ceza sahası içinde top çevirmek)
uzun zamandır altı ve sekiz rakamlarına takık olan fenerbahçe taraftarlarının çift haneli sayılara da yakın zamanda takık olacağını gösteren karşılaşma olmuştur.
*
yine diğerleri gibi fenerbahçe'nin inanılmaz bir futbolla patlama yapacağı umutlarının yemyeşil olduğu bir maçtı. fenerbahçe taraftarı yine tezahüratı maçın başlama düdüğü ile eş zamanlı başlatmayı başaramamış olmasına rağmen yoğun desteği dosta güven, düşmana korku veriyordu.

derken maç başladı. ilk 10 dakika bu sefer olucak düşünceleriyle gösterilen zorlama bir gayret neticesinde uğur boral önemli bir fırsattan yararlanamıyordu. bir kaç dakika sonrasındaki adebayor'un golünü 20 sn öncesinden sezememek için ilk kez futbol izleniyor olmalıydı. akabinde hemen hemen aynı pozisyonda topu ağlarında gören fenerbahçe defans ikilisi, bizim sırf adam bulamadığımız için halı saha maçında defansa koyduğumuz hüseyin, doğan ikilisinden fazlasını veremiyordu.

dakikalar boyunca, anlam veremediğim aptal bir gülümseme suratımda yayılı bir şekilde maçı izledim. uğur boral'ın topa vurup dümdüz koştuğu birçok pozisyonun bir tanesinde faulü almakla kalmamış, bir de sarı karta maruz bırakmıştı rakip defans oyuncusunu. yetmezmiş gibi aynı duran topta alex öyle bir orta kesti ki guiza vuramamasına rağmen gol oldu. tamam bu gazla biz buradan en az beraberliği koparırız derken, edu'nun kırlarda koşup yuvarlandığı pozisyon sonucu 3. kez topu filelerden çıkardı volkan. olaylar bizi maçı yarım gözle izlemeye mahkum etmişti.

bilgisayar saatinin azizliği sonucu 4 dk geç kaldığım ikinci yarıda şahit olduğum ilk pozisyonda fenerbahçe zorla arsenale gol attırmış, aptal gülümseme yine, yeniden suratımdaki yerini almıştı.

bu andan itibaren arsen wenger torunu yaşındaki oyuncularla değişik taktikler deneme yolunu seçmiş, fenerle adeta taşak geçiyordu. bu sıralarda birbirinin aynı birçok pozisyonu gole çeviremeyen guiza, en sonunda ağları buluyor, farkı ikiye indiriyordu. ve bu golle misyonunu tamamlamış fenerbahçe futbolcuları gönül rahatlığıyla top kayıpları yapıyor, arsenal ise rutine bindiğinden pozisyona bile girme gereği duymuyordu. fenerbahçeli futbolcularla beraber misyonumu tamamladığımı düşünen ben televizyonu dakikalar 91 küsürü gösterirken kapatıyor, gece boyunca tek tesellim olan, 5. golü görememe şerefine nail olmuş oluyordum.
- are you believe ?
- pardon ?!
- can you believe ?
- what dedin ?
- believe ?
- sigdirgiddamnıangoduum seni !
Fenerbahçe camiasının, 'oh be iyi ki maç sadece 90 dakika' diye şükrettiği maçtır.
sadece 58 ve 85. dakikalar arası izlediğim maç. bu dakikalar arası fener fena değildi sanki ama guiza çok gol kaçırdı. en janjanlı yerini kaçırmışım ama. ali bilgin de sağ bek oynadı ya* ölsem de gam yemem artık.
özellikle besiktas taraftari rövans macini heyecan ile beklemektedir... neden acaba??

(bkz: gülme komsuna gelir basina)
3 ayrı rekorun birden kırıldığı maç olmuştur. şöyle ki:

* yıllardır şampiyonlar ligi maçlarında 2 golden fazla * gol atamayan arsenal, malesef ki kadiköy'de coşmuştur.

* ac milan ile yaptığı şampiyonlar ligi maçından bu yana kadiköyde 4 ve üstü golle tanışmayan fenerbahçe, dün akşam itibariyle elinde bulundurdupu bu ünvanı yitirmiştir.

* 90 doğumlu olan ramsey veledi şampiyolar ligi müsabakasında ilk kez forma giymiş ve de bu ilki bir golle süslemiştir.

yazıktır, günahtır türk futbolu için..
fenerbahçe taraftarının hala akıllanmadığını gösteren, arsenal'in gerçekten harika bir oyunla rahat kazandığı maç olmuştur. bu maçtan sonra "siz şampiyonlar ligine katılamadınız naaabeeer?!" diye ahkam kesmeyin, valla komik oluyorsunuz.

şampiyonlar ligine katılmadı diye bok attığınız galatasaray 8 sene önce adams'lı, bergkamp'lı, seaman'lı arsenal'i yenip almıştı o uefa kupasını. çok değil, 8 sene. ohooo, kaç yıl geçti! dediğinizi duyar gibiyim. hala unutamadığınız 6-0 da 6 sene önceydi, ohoo kaç yıl geçti diyebilir miyiz şimdi?

fener'e ayar oluyorum arkadaş. eliniz ayağınız dursun, top oynamıyorsanız da efendi gibi durun, kral olacağım diye götünüzü yırtmayın. umulur ki "adam doğru diyo lan" diyecek fenerli taraftarlar da çıkar da ispatlamış olursunuz bana fenerbahçe taraftarlarının da duyarlı olabildiğini. ya da gerek yok, 50 milyon (!) taraftarın hepsi öküz olacak değil ya. siktir edin lan, bana ispatlayınca ne olacak sanki.

öperim.

edit: "galatasaraylı olmadığımı herkes biliyor; ama fener'e de ayar oluyorum arkadaş" ibaresi düzeltildi. küçükken aynı anda birden fazla takımı desteklemenin döneklik olduğuna inandırıldığım için, aynı anda zenit'i, galatasaray'ı, liverpool'u falan sevebileceğimi düşünmemiştim hiç. korkmuştum o yüzden. yoksa galatasaraylıyım.
5 kasim 2008 arsenal fenerbahce maci'nın hentbol müsakabası havasında geçebileceğinin sinyallerini veren 90 dakika.
arsenal'ın 83 dakika boyunca tek ingilizle (bkz: theo walcott) ve geri kalan dakikalarda ise sahada ingiliz futbolcusu olmadan oynadığı, buna karşılık fenerbahçe'nin bu takıma karşı gayet mütevazi sayılabilecek kadrosuyla (bkz: claudio maldonado), (bkz: selçuk şahin) mücadele verdiği müsabaka. *
arsenal'in, başında arsene wenger değil de, ingiltere'deki beşiktaş maçında skor 6-0'ken bile "haydi pres yapın" diye el kol yapan rafa benitez olsaydı iki basamaklı sayılara ulaşmasının işten bile olmayacağı maçtı.
geçen seneki çeyrek final hikayesinin tesadüf olduğunu gösteren maçtır. ne diyorduk: tekrarlanmayan başarı tesadüftür.
neymiş?
arsene wenger' in yasli kurt meslektasi aragones' i daha fazla rezil etmemek icin takimini rolantide oynattigi mactir.
turkcell süper lig hiç bitmesin
turkcell süper lig artık başlasın
ciddi ciddi bakarsak türk futbolundaki geriye gidişin göstergesidir. milli takım estonya'yı yenemiyor, galatasaray s.bükreş'e eleniyor, Beşiktaşım adını ilk defa duyduğumuz bir takımdan 4 yiyor, fenerbahçe dün gece ezilerek 5 tane yiyor. aslında ciddi ciddi düşünmek lazım bu konunun üzerinde. yani tamam bizle dalga geçildi biz dalga geçtik ama mutlaka bir şeyler yapılması gerekir.sanırım klüpler kurumsallaşmalı ve kişilerin kaprislerinden arındırılmalıdır. yıldırım demirören-aziz yıldırım gibi insanlardan. yani bu iş stat-tesis yapmakla olmuyor. mesela fenerbahçe zico'yu göndermekle hayatının hatasını yapmıştır. dün bir defa daha anladım ki kadro ne kadar kaliteli olursa olsun futbolcular hocayı sevmedikçe bu iş olmaz. nedir yani dün fenerde aurelio olsaydı maç 5-5 mi biterdi? sanmam. ama takımın başında zico olsaydı belki yine yenilirdi belki yine 5 tane yerdi ama bu kadar alay konusu olmaz bu kadar ezilmezdi. sevginin olmadığı yerde başarı zor.
fenerbahce'nin 2 gol atacağını önceden bildiğim ; fakat 5 gol yiyeceğimizi tahmin etmediğim futbol müsabakası.
fb yi avrupa prensliğinden, avrupa prensesliğine terfi ettiren maç olmuştur.