bugün

umut dolu bir entry yazmak istiyorum. yani temennim o. küfür etmeden nereye kadar devam edeceğim bi bakalım.
güzel bir uefa macerasıydı. maçlar oldukça çetin geçti. sağlam takımları yendik. sesimiz kısıldı bazı zaferlerde...
ve nihayetinde bitti. olmadı işte amına koyum olmadı!..

şimdi burada durmak lazım işte. niye olmadı peki? kaseti başa saralım. lan bi kere biz niye uefaya gittik? şampiyon olmadı mı bu takım? türkiye'nin en güçlü kadrosu bu takım değil mi? hiç suçlu aramayın. bülent korkmaz ne yapsın. lincoln ne yapsın. ortada çok açık bir skandal var. bak skandal diyorum. bu takımın stoperi nasıl kewell olur lan!
sen bu kadar mükemmel bir futbolcuyu nasıl stoper hale getirirsin. aaa tabi şartlar öyle değil mi? sikeyim ben o şartları. milyon dolarlık takım kuruyorsun 2 as stoperin sakatlanınca biri de cezalı duruma düşünce hücum oyuncusunu stopere çekiyorsun. pes mi lan bu! amına koyum cm mi oynuyoruz burada! insan eşşeğini bile sağlam kazığa bağlar. meira gibi vasıfsız mücadele gücü sıfır bi adamı niye aldın bi defa? ulan hadi aldın sikiyim niye satıyorsun hamburg arifesinde!?
ne oldu paftan bir çocuk vardı. arsenal, inter falan takip ediyordu onu. bu kadar mı aşağılık bi adam lan o! şu durumda bile ilk 11 oynayamıyor.

la havle deyip durulmak istiyorum durulamıyorum. sen böyle süper bi takımın başına neüdüğü belirsiz skibbe yi getirirsen bu takım önce şampiyonlar ligini kaybeder, sonra oyuncuları disiplin sorunu yaşar, kondisyon sorunu yaşar -artık nasıl bi antreman yaptırıyorsa- ve en nihayetinde bi yerde patlar işte. patladıktan sonra "vay her şey bülent korkmaz'ın suçu, vay sabri'nin suçu, vay hasan şaş adam mı la" dersin işte sende bilinçsiz cahil cühela devletine kusur bulmayan vatandaş gibi. sorun açık işte.
"en büyük taraftar ve futbolcular yönetim sahtekar"

şu uefa macerasında ter akıtmış canını dişini takmış, içtenlikle yürekle mücadele etmiş tüm futbolcuların alnında öpüyorum başta arda, kewell ve baros olmak üzere...

lincoln'i ise hiçbir zaman sevmedim. ilk teklifte satılsın. bu takıma yüreğini koyacak mücadeleci ve her şeyden önce liseli ergen gibi hocasına küsmeyen karakterli adamlar lazım. zaten öyle adamlarla biz uefa kupasını aldık süper kupayı aldık. her maçta kendini yere atan zırlayan yavşaklarla değil!..

umut dolu bir entry dedik lafı bağlayalım o zaman;
bülent korkmaz hatalarından ders alacaktır. bu takıma ruh kazandırdı. gelecek sezon mücadeleci oyuncularla ortalığın amına koyacak bi galatasaray geliyor. buna emin olun!..
skoruyla ezikleri sevindirmiş, rüyasında bile kupa alması mümkün olmayan bir takıma gönül vermiş bebelerin şu aralar zevkten kendilerine parmak atmalarına neden olan azap.

sadece arzularla yol alınmaması gerektiğini gördük. evet türkiye ligi şartları için yapılabilecek en sükse transferle yola çıkıldı. harry kewell transferini öğrenince 7. okuyuşuna rağmen hâlâ olayı idrak edemeyen fenerli bilirim. ama ya yönetim? sene başında her yönüyle yetersizliği belli olan skibbe'yi neye güvenerek getirirsin takıma? geçen sene onun takımından fark yedin diye mi? kaprisleri oynayanlara neden müsamaha gösterir ve daha da iğrenci resmen kendi getirdiğin teknik direktörü oyuncularına "ezdirirsin"? hangi kulüp yönetimi sorgusuz sualsiz teknik direktör yardımcılarını kapı dışarı eder? skibbe'nin gideceğini herkes anlamıştı, böyle bir ortamda istikrarın kaç harfinden bahsedilebilir?

ek olarak nedir bu büyük futbolcu = büyük teknik direktör takıntısı? olmuyor kardeşim, hagi'yi de getirdiniz siz bu takımın başına. elinizde işi ciddiyetle bilgi birikimle yapacak kurt adamlara verecek paranız yoksa ne diye durursunuz daha?

eski jenerasyon öldü, bunu neden görmek istemezsiniz? hasan şaş'ı ben real madrid'e gömdüğü golle hatırlamak istiyorum artık. bugün dakika 89'da öküz olsa öyle bir vuruş yapmayacak adam olarak değil.

geçen hafta sana spiker "meira'yı elden çıkardınız böyle bir ortamda" diye lafa girince sen o karizmatik sesinle "elden mi çıkardık?" diye tersledin, e yalan mıydı? 2 milyon euro kâr ettin de bugünkü camianın yürek dolusu acısını karşılayacak mı bu para? nereden geliyor bu "takım 11 kişidir, gs'de herkes her yerde oynar aslanlar gibi" fikri? sırlar dünyası mı lan bu, dua et yüreğini koy çık kazan. kapasite diye bir şey var, kadro diye bir şey var. en büyüğüm ben denilerek "en büyük" olunmaz polat başkan !!

son olarak guerrero eğer ibneyse kendisine bu akşam sayısız gönüllü saksocu elde etti bu ülkede. hadi gidin tapının onlara! ne başarınız var ki rakibinizin başarısızlığıyla zevk alıyorsunuz? neden beşiktaşlılar değil de siz? neden trabzonlular neden sivaslılar değil de siz? evet 4 harfli, aynaya bak şimdi. sizinle aynı havayı solumak bile bir işkence.

"teşekkürler" kewell, teşekkürler baros, teşekkürler arda ve diğerleri...biz milli kalecisini jipinin içinde döven taraftarları (!) da gördük, asla onlardan olmadık, olmayacağız da...
stopersiz hamburg gibi bir takıma karşı oynamak, maçı 2-0 a getirmek kolay iş değil. ama unutulan gözden kaçırılan karşınızda tipik; disiplinden taviz vermeyen ve dakikalar ilerledikçe gs' nin düşen temposuna karşı temposu ve gücü artan bir ekip var. sonuç şaşırtıcı değil o yüzden. galatasaray hakettiği gibi oynadı elinden geleni yaptı. onları tebrik ediyor bu satırları yazarken bir sözlük klasiği "beşiktaşlı olmama rağmen" vurgusunu yapmadan geçemiyorum.
heyecanımdan beni uyutmayan karşılaşma..
kendi çapımda saçma bir totem yapayım dedim, geçen maç hakkında entry girdik berabere kaldık, bu maç girmeyim de şunları evine göndeririz rahat rahat dedim..
dedim de.. arkadaş nasıl bir aşk bu ben anlamadım..
totem motem dinlemiyor..

neyse efendim anlı şanlı galatasaray'ımız kazandığı takdirde alışık olmadığımız bir şey olmayacak.. yani ciddi anlamda bu konuda tecrübemiz bolca olduğundan böyle aman aman sevinmeyeceğiz..
aman aman sevineceğimiz başka konu var.. çok sakat ve cezalı var..
bu kadar eksik olunca insan biraz ürküyor tabi..
gençler bu işin altından alınlarının akıyla kalkarlarsa işte o zaman aman aman sevineceğiz..
anlı şanlı galatasaray'ımıza sadece dua ediyorum ve normal oranda bir şans diliyorum..
çünkü galatasaray ruhu, cesaret, taraftar falan fıstık hepsi var zaten..

bu arada entry yazarak totem yapmaya şimdi karar verdim.. rahat yeneriz belki bellimi olur..
bütün galatasaraylı arkadaşları üzen bazı fenerbahçeli arkadaşları sevindiren, türk takımlarının avrupa macerasının son maçıydı. artık avrupada türkiye yi temsil edicek tek takım yine türkiye a milli futbol takımıdır. ispanya milli takımını yenip euro 2008 çılgınlığına kaldığımız yerden devam etmek dileğiyle.
(bkz: çılgın türkler)
alkışı hakedenler:
(bkz: arda turan)
(bkz: milan baros)
(bkz: harry kewell)

küfretme sebebi:
(bkz: morgan de sanctis)
(bkz: cassio de souza soares lincoln)
(bkz: hasan şaş)
sadece bir 90 dakikalığına eskişehirspor'u bırakıp galatasaray'ı destekleyeceğim maç.
(bkz: farklı renklere gönül versek de yanındayız)
gene tipik yorumların dönmeye başladığı maç; şöyle iki-üç basit örnekle açıklayacağım nasıl olduklarını;

örnek 1- galatasaray'ın hede'yi hödö'nün arkasında oynatmassa başının çok ağrıyacağı maç.
meali: bunlar sıçar kesin. hadi bakalım, hamburg inşallah çakacak bunların kafasına.

örnek 2- galatasaray'ın x sayıda gol atmassa kesinlikle eleneceği maç.
meali: bunlar gol falan atamaz, hamburg çakar ağızlarına, yaşadık.

örnek 3- galatasaray'ın hede'yi hafife almaması gereken maç.
meali: hede bunları kesin hamile bırakır bu akşam, elenir malaklar, oh hamburger wunderbar oh.

bunlar her türk takımının avrupa'da yaptığı maçlardan önce yapılan tipik yorumlardır. tabi mevzu avrupa olunca rakibi direkt olarak övmek sakıncalı olacağından bu şekilde dolaylı oluyor tahminler(!) genelde. neticede "objektif yorum yapıyorum" ayağına rakip takıma sokup çıkarıp da milleti ayakta düdüklemek tasvip ettiğimiz bir yol değildir. zaten maçtan önce yapılan her türlü tahmin genelde gereksiz laf kalabılığı olup, bu tür olanlar hayli hayli gereksizdir.
basiretsiz takim hamburg'un basiretsiz teknik direktörünün hakkinda "aslinda bizim aklimiz schalke macinda. lig bizim icin daha önemli" seklinde aciklamalar yaptigi mac. benim igrenc almancali amcam, senin denedigin bu "ulan böyle aciklamalar yapalim ki bunlar isi gevsek tutsun biz de turu kapip gecelim" yönteminin galatasaray'a sökecegini mi saniyorsun?

senin takimin hamburg almanya 5. si olmak icin götünü yirtarken, galatasaray namaglup uefa sampiyonu oluyordu! o yüzden hadi anam, hadi canim!
kahreden, ama çok da şaşırtmayan maç. galatasaray'ın saçma sapan goller yiyeceğinden adım gibi emindim ben. tamam 55. dakikadan sonra 2-0'dan maç vermek büyük ahmaklık evet ama zaten galatasaray taraftarına "daha fazlasını mı bekliyordunuz?" diye sormak istiyorum burada. geçen haftaki beraberlikten sonra "yok kadıköy'de final, yok bilmemne" şeklinde car car öten o şom ağızlar hiç kapanmadı ki, sırf buradan belliydi eleneceğimiz. neyse ben gene de şu rezil rüsva haliyle bile hamburger sv denen takımı elemenin eşiğine gelen galatasaray'ımı kutluyorum, gelecek sezon daha iyi olacağız ve umuyorum ki birtakım renktaşlarım futbolda evvelden ötmenin ne kadar boş bir sanat olduğunu anlamışlardır.

edit: ulan cska moskova'ya falan elensek yanmazdı içim, şu iki paralık top oynayamayan takımdan yarım saatte 3 gol yedik. '98 senesindeki bir bjk-valerenga maçına benzedi ama olsun, yapabileceğimiz bir şey yok bu kadar saçma bir kadroyla. hamburger sv'nin sonraki turda paçavra olacağı çok bellidir.
nötr olarak izlediğim maç. galatasaray'ın bu kadro yapısı ve durumuyla herhangi bir avrupa kupası başarısını yeniden elde edebileceğini düşünmüyorum. yani çok köklü ve yapısal bir değişiklik olmadıkça galatasaray 2000'de yakaladığı başarıyı tekrar edemez.

bu stad olayı belki bir ölçüde başlangıç olabilir galatasaray için. nihayetinde hamburg turu galatasaray'dan daha çok haketti ve kazandı. hiçbir fenerbahçeli galatasaray'ı desteklemek zorunda değil. destekleyenlere saygı duyuyorum desteklemeyenleri de kınamıyorum.

galatasaray'ın kadıköy'de final oynaması bir motivasyon aracıydı. ancak imkansız olduğunu galatasaraylılar dahil herkes biliyordu. o değil de ben en çok fenerbahçe'ye kızıyorum. kendi stadında uefa finali var ve o gruptan 3. çıkamıyorsun.
(bkz: sabri sarioglu ile daglara taslara)
kalede bile oynarım diyen kewell'ın oynasa dö santiç denen denyodan daha iyi bir performans sergileyeceği kesin olan maç.
Profesyonellik kelimesinin türk futbolcusunun aklına ancak transfer dönemlerinde geldiğinin anlaşıldığı maçtır. 2 farkı bulunca laubalilik yapmalar, 1 gol yiyince bu sefer ayaklarının biririne dolanması falan. Elin oğlu makina gibi, 1-1'in rövanşında 2 farklı geriye düşünce bile bir kopmamayı başarıyor. Siz anca fenerden galatarsaraya, galatasaraydan beşiktaşa giderken bıdı bıdı edin biz profesyoneliz diye. kıçımın kenarı...
http://futbolfreeee.blogspot.com/2009/01/game-3.html

adresinden fransız kanalı vasıtasıyla internetten canlı izlenebilir.