bugün

zonguldak valisinin verdiği habere göre 32 işçiden haber alınamayan patlama.
grizu patlaması olup olmadığı kesinlik taşımıyor.
ergenekonun intihar bombacıları tarafından gerçekleştirilmiştir.

edit;

entryi yazarkenki amacım kesinlikle ölen insanları espiri malzemesi yapmak değil, doğal afetleri bile kullanarak siyaset yapmaya çalışan örümcek kafalı stv ve zihniyetindeki insanlara dikkat çekmekti.
Umalım bu sefer ölen olmasındır.
yine maden sahibinin hiç suçunun çıkmayacağı patlamadır.
çünkü suçlu benim, sensin, o...
olan yine gözü yaşlı ailelere olacaktır. allah sabır versin.
elektrik arızasından dolayı olan patlama.
geyikler, dalga geçmeler arasında öğrendiğimiz çok üzücü haber.
bu patlamadan sonra söz stv televizyonunda.
yürekleri ağza getirendir. orada mahsur kalan işçilerden biri babamız, ağabeyimiz, kardeşimiz de olabilirdi. öyle düşünmek lazım.
memleketimde, kilimli'ye bağlı karadon'da gerçeklemiş kaza. umarım içeride mahsur kalan 32 işçiye birşey olmaz.
yaklasik 2-3 saattir milliyet'e kendine mansette yer bulamamis haberdir.'semih kulube'de cildirdi' haberi cok daha onemlidir cunku.
tekrardır, yine tekrardır.
yine madenin yetkilisinde suç bulunamayacak, yine işçilerin kendisi suçlu olacak, yine büyükbaşlar "pek çok üzüldük" falan diyecekler; olan içeride kalanlara olacak, üç-beş gün sonra da tıpkı daha öncekiler gibi unutulup gidecekler...
ah, kara elmas, yetmedi mi aldığın can?
fenerbahçeyle dalaga geçerken olan olay insana verilen değeri en güzel örnekle gösteren olay sadece 20 saniye ayrılan haberdir.
"indim maden ocağına kara elmas diyarına
yeryüzü sıcak olsun diye dost
yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda
çocuklarım gülsün diye dost
oysa bizim evde gülen yok

yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler
yalanlara artık sabrım yok

bugün maden ocağına kara elmas diyarına
inmedik selam olsun sana dost
ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere
grev grev güneş doğmuş dost
artık kaybedecek birşey yok

yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler
madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
günü geldi grev derler dost
artık kaybedecek birşey yok

zonguldak
yerin derinliklerinden geldiler
ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
ne kadar diplere bastırılsa
o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
ağır ağır geldiler...
sonra hergün geldiler artarak geldiler
kadınları çocukları ve alkışlarıyla
yoğurt mayalar gibi geldiler
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
su gibi ateş gibi
her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
yeni yollarla tanıştı ayakları
her gün yeni kabuklar çatladı
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
bir kent oldular sonunda
ve adını değiştirdiler ülkenin"*
erdoğan kaymakçı'nın verdiği habere göre grizu kaynaklı bir patlamadır.
30 civarında işçinin - 500 metrede 7 saattir göçük altında kaldığı maden kazası. patlamanın olduğu maden devlete aitmiş.
(bkz: göçük altındakilere ulaşamamak)
eminim malum medya tarafından ergenekon yaptı diyerek başka yönlere çekilmeye çalışılacak facia'dır.
özelleştirmeci çetenin daha çok cana kıyar diyebileceğim patlamadır. umarım bu sefer ölüm olmaz.
üzerinden 24 saat geçmiş, ama 540 metre derinlikte mahsur kalan işçilere hâlâ ulaşılamamış olan, çaresiz çabalara yol açmış patlamadır.

şu anda tv'de konuşan bakanın söylediğine göre, patlamanın olduğu yer, bir kamu kurumudur. her şeyi, bolu dağı'nın altındaki tüneli bile özel sermayeye satan akp hükümeti, kömür gibi kârlı bir hammaddeyi çıkaran yeri neden sat(a)mamaktadır?

çünkü kimse almamaktadır. yer altındaki ölüm labirentinin güvensiz olduğu potansiyel müşteriler tarafından bilinmektedir. galerileri güvenli hale getirmek için yapılması gereken yatırımı, hiç bir özel sermaye yetkilisi göze almamaktadır.

özelleştirmeye, devlet malının ona buna peşkeş çekilmesine sonuna dek karşı biri olarak, zonguldak kömür madenlerinin özelleştirilmesinden yanayım efendim; belki devletin koruyamadığını özel şirket korur, belki bu kadar can gitmez...
madenlerin kurulduğu andan bu yana ölenler 3-5 günlük yaslarla anılıp unutuldular, koşullarda hiç bir iyileştirme yapılmadı; devletçilik sorumluluğuyla yapılamayan bu iyileştirmeler, belki -kâr hırsıyla da olsa- özel şirketler tarafından yapılır...

540 metre derinlikte, evet, havasız ve susuz beklemek... dilerim kurtarılırlar, ama eğer kurtarılamayacakları kesinse dilerim çoktan ölmüşlerdir, günlerce aç-susuz-havasız ve ümitsiz mezar mahkumları olmazlar...

dışarıda bekleyenlerin yürek çaprıntılarını, çaresiz umutlarını ağlayarak seyretmemin sonucudur bu yazdıklarım...
...
günler sonra ekleme:
öldüler.
başbakan recep bey "ölmek madencilerin kaderinde var" dedi.
çalışma ve sosyal güvenlik bakanı "madenciler güzel öldüler, aileler huzur içinde" dedi.
yine mi dedirten, her şehit haberi gibi her dafasında içimizi yakan olay. kardeşim bu maden sahibi olacak o.ospu çaçuklarını denetleyen bir allahın kulu yok mu bu ülkede? her seferinde bu kadar tehlikeli bir işte çalışan insanlar yitip gidiyor, yok mu bunları duyan birileri? yok mu o anayasayı uyuya uyuya geçirirken bunları görecek bir milletvekili?
zonguldaktaki karadon maden ocağında meydana gelen üzücü hadisedir. hala 30 işçiden haber alınamamaktadır.
gerçekten bu olay bir çok trajediyi de ortaya çıkarmış durumdadır. asıl mesleği aşçılık olduğu halde imkansızlıklardan dolayı ikinci iş olarak maden ocağında çalışanlar mı dersiniz, daha bir yıllık evli insanlar mı dersiniz ..

bu olay ilk değildir ve son da olmayacaktır.bu tür olaylar herkese yaşadığı anın ve sahip olduklarının kıymetini bilmesi gerektiğini gösteriyor.
yeter artık dediren Türkiye gerçeği. bu kaçıncı kaza, salak mı bu kadar insan her seferinde aynı sonuç aynı sonuç. tersanede kaza, yolda kaza, lan ne işe yarar milyarlar alan bakanlar, milletvekilleri!!

yeter yahu! yazık ekmeğini kömür tozundan, maden ocağının toprağından çıkartmaya çalışan emekçiye!!
"zonguldak'ta karadon maden ocağı’ndaki patlamasının ardından göçük altında kalan 30 madenciye iki gündür ulaşılamadı. ttk genel müdürü, göçük olan yere ancak 4 gün sonra ulaşılabileceğini söyledi."
2010'dayız!

maden işçileri, dipsiz kuyuya inen bir kaç iyi adama denk düşüyor ne yazık ki ülkemizde.

nispeten iyi paralar kazanan, sadece patlamalar sonunda akla geleni isminin yanına hemencecik grizunun yapıştıtıralabileceği emekçiler.

fazlaca romantik olmadan, şunu öncelikle söylemek gerekir ki; "evet, madenciliğin temelinde tehlike vardır". riskli bir meslektir madencilik, zira toprak oyulmakta, vahşi insan ırkının değerli kıldığı materyaller, yerin bilmem kaç kat altından bizim refahımız için çıkarılmaktadır.

ama 10 ayda bir bu denli acı yaşamak zorunda mıdır bu ülkenin halkı? belli periyotlarla, son dakika haberlerinden öğrenmek zorunda mıdır bir patlamayı? ve en acısı da "saatlerce içeriden birilerinin" çıkmasını beklemek zorunda mıdır türk halkı? kadınlar kocaları her sabah ölüme gidiyor gibi mi uğurlamalıdır?

bir meslek düşün ki sanki "cesur yürek olma" işi ifa ediliyor. bu adamlar savaş alanına gitmiyor. ama bu adamların eşi dostu, hergün onu savaşa gönderiyor gibi uğurluyor.

romantizmden ve komünist bir gençten romantik deyişleri duymaktan sıkıldıysan, daha gerçekçi oynayalım - senin deyiminle-.

en kritik noktalar: tahkimat, nakliye, havalandırma ve denetim. allah aşkına hangisi doğru yapılıyor bu ocaklarda? hangisinin hakkı veriliyor?

son olayda, alt taşerona verilen bi denetim yetkisi var. daha netleştirelim. sen ahmete diyorsun ki buradan bana kömür çıkar ve bunun karşılığında devlet olarak ahmete 5 lira veriyorsun. ahmet de gidip mehmetle 3 lira karşılığında anlaşıyor. ama kardeşim ahmet, daha ucuza -kar etmek için- başka bir adama işi veriyor ve denetimini de kendi yapıyor.

uzun oldu. hatta, yarın kendi işine dönecek, kişisel menfaatlerinin peşine düşecek, gündelik hırslarını kovalayacak bi adam için çok çok uzun oldu.

2010!dayız. yazık, ilkellik için çok geç!