bugün

Ah be 12 Eylül!
12 Eylül 1980.
Asılan devrimci arkadaşları saygıyla anıyorum.
Hala devam eden karanlık devam ediyor... Ülkede 2002 darbesi yapıldı sanki...
Akincilar denen grubun hic bir sekilde zarar gormedigi, olanin yine ülkücü ve solculara olduğu kanli darbenin yildonumu. Erdal eren ve mustafa pehlivanoglu bunun simgesi olmusken o donemde suya sabuna dokunmayanlarin rant malzemesi haline gelmislerdir.
Bugündür. Türk tarihinin en leş günlerinin başlangıcı olmuştur ne yazık ki. Nice mutluluklar çalınmıştır.
işte askeri darbe böyle olur bugün ki sadece bir başkanlık tiyatrosudur:
-askeri darbelerde elektrik,iletişim,ulaşım gibi bütün unsurlar yasaktır
-askeri darbede uçaklar meclisi vb yerleri bombalamaz vekilleri ve diğerlerini tutuklar
-askeri darbe gece yarısı 3te olur halk tamamen susturulur darbenin amacı zaten milli iradeyi yok saymaktır
-askeri darbede sadece trt değil tüm kanallarda aynı bildiri okunur başka yayın olmaz
-askeri darbede bütün vekiller,bakanlar,çumhurbaşkanı,başbakan tutuklanır vb vb
-askeri darbede tsk eğer destek vermiyorsa bu olayı halk yerine kendi durduru
-bu sadece gündem değiştirmek ve oy kazanmak için tasarlanan mükemmel bir oyundur ve işe yaramıştır.

darbe yanlısı falan değilim sadece bunun darbe olmadığını söylüyorum iyi günler.
O ZAMANLARDA YAŞAYIP HiÇ BiR ŞEKiLDE SAĞ VEYA SOL EYLEMLERE KATILMAMIŞ HERKESiN iYi Ki OLMUŞ DEDiĞi DARBENiN YAPILDIĞI GÜN.

SOKAĞA ÇIKMAKTAN KORKANLAR, OKULA GiRMEYE ÇEKiNENLER, KAHVEHANELER VE OYUN YERLERiNE GiTMEKTEN KORKANLAR BU DARBEYE SEViNENLER ARASINDAYDI.

ÖZELLiKLE HER GÜN OĞLUNU AKŞAM EVDE GÖREN ANNELER ÇOK SEViNMiŞTi. OĞLUNU HER GÖRDÜĞÜNDE BUGÜNDE BiR ŞEY OLMADI DiYE SEViNENLER.

SONRASI YAPILANLAR DÜNYANIN EN BÜYÜK YANLIŞI OLSA VE ASKERLERiN YAPTIKLARI HiÇ BiR ŞEKiLDE KABUL EDiLEMESE DE BU OLAY O ZAMANLAR ÇOK BÜYÜK SEViNÇ iLE KARŞILANMIŞTI.
Ne sizleri unuttuk ne de kahpe eylülleri.
geldi yine tipini sktiğimin tarihi.
Yaklaşıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=v-tZf9TxZBc
Söylendiği an insanların içini sıkan, araştırdıkça dehşete düşüren, insanlığı insanlıktan çıkaran sadece ülkemizin değil, dünya tarihinin en rezil dönemlerinden birisidir.
bugün günlerden 12 eylül...
*650 bin kişi gözaltına alındı,
ağır işkencelerden geçirildi
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
* açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
* 7 bin kişi için idam cezası istendi.
* 517 kişiye idam cezası verildi.
*haklarında idam cezası verilenlerden 50 devrimci asıldı.
* 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
* 171 kişi işkenceden öldü.
* 144 kişi cezaevlerinde öldü.
* 14 kişi açlık grevinde öldü.
* 16 kişi “kaçarken” vuruldu.
* 95 kişi çatışmada öldü.
* 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
* 43 kişinin intihar ettiği bildirildi.
* 71 bin kişi tck’nin 141, 141 ve 163. maddelerinden yargılandı.
* 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.
* 338 bin kişiye pasaport verilmedi.
* 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
* 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
* 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına çıktı.
* 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis istendi.
* gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
* 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı.
*3 gazeteci silahla öldürüldü.
* gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
* 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
* derneklerin, partilerin, türk-iş dışındaki sendikaların faaliyeti durduruldu. varlıklarına el konuldu.
* üniversite hocalarından 5000 kadarı görevden alındı, güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu.
* belediye başkanları görevden alındı, yerine sıkıyönetim atama yaptı.
* sendikalaşma kaldırıldı, çalışanların kıdem tazminatı gibi kazanımları daraltıldı, ücretler ve sosyal haklar budandı, grev hakkı yasaklandı.
* zorunlu din dersi getirildi; türk islam sentezi bir kültürün milli kültür olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı; diyanet işlerinde 260 din görevlisinin maaşının rabıta-ül islam örgütünce ödenmesi onaylandı.

* alıntıdır.
sözde cumhuriyetle yönetilen bir ülkede ordunun yönetime el koyduğu tarihin 34. yıl dönümüdür. memleketin anasını ağlatan, binlerce masum insanı işkencehanelere gönderen askerler ve derin devletin bayram günüdür.
aydınları kitapları için tutuklayıp, fikirleri için yargılayıp, kendilerine benzemiyorlar diye mahkum ettikleri gündür.
gericiliğin tohumlarının atıldığı ve derin devletin yapı taşlarının oturduğu gündür.
türkiye'nin mevcut rejimle demokrasiyi işletebilme hayallerinin yıkıldığı gündür.

bu ülkeye bunları yapanların yargılanacağını vadederek torba yasa çıkaranlar, onların yolundan gitmektedir. gericilik, fesatlık şahlanmıştır.

mazlumun ahını alacağı günü beklemekteyiz.
Kurunun yanında yaşın değil, yaşın yanında kurunun yandığı gün.

biz, bir soylu topluluk, bir avuç kahraman
umutlar derlerdik amansız kavgalardan.

bizdik kan gölü sokaklarda kurşun yiyen!
bizdik; maziden atiye hakka yürüyen!

derken namlularla çevrildi yollarımız,
dalbudak salarken, kesildi kollarımız.

evlerimiz basıldı yıkıldı ocaklar,
eylüllerle geldi "apoletli" cellatlar.

bir meydan savaşında er dilercesine,
yiğitçe direndik tağutların zulmüne

önce, mustafa'm yürüdü cellada doğru,
adı gibi yiğitti o pehlivanoğlu.

ilk o yürüdü dimdik başıyla sehpaya,
tekbirlerle yükselip, kavuştu mevlaya.

sonra cevdet karakaş alıp abdestini,
tevhid nidasıyla verdi son nefesini.

titredi gök... sarsıldı arz... kanlı zulümden!..
allah" dedi fikri son nefesini verirken!...

cellatlar doymadı kana, kurban istedi.
bir kanlı el çıkıp, cengiz'imi gösterdi.

yürüdü cengiz baktemur, sehpaya... gamsız.
hükmü has kalıp allah'a... gitti pervasız !..

sonra ali bülent atıldı ercesine
tekbirler aldı, bedir'e girercesine...

kanlı zindanların soğuğunda son gece,
namazını kılıp, yürüdü ahmet kerse...

bitişini görsün onda... şu köhnemiş çağ!...
yiğitçe çıktı sehpaya halil esendağ!...

sonra fırladı selçuk, halil'in ardından,
şühedaya kanat çırptı aynı mekandan.

böylece yollandı sekiz şehit mevla'ya,
yemin ettik o dem... intikamlar almaya!..

sonra döndü zaman, ters-yüz oldu hesaplar
kinleri öğüttü "ikbal"denilen çarklar

hala hüküm sürmede zulmün mimarları
hatırlayan yok... zindanları, çarmıhları!..

hücreler, sehpalar, ölümler unutulmuş...
dünkü yusufsoylular nefslere kul olmuş?...

şimdi, acıların pençesinde şu ruhum
kırbaçlanmış köle gibi, bitkin ve yorgun

bir vebal gibi mazi... omuzlarımda yük!…
bir azap yaşıyorum... kabuslardan büyük!..

kaç zaman var ki, katledilmiş hayatların
"adalet!..." diyen seslerini duymaktayım...

her ses bir çığlık gönlümde... çığlıklar isyan!
her yerde bir iz var... 0 kanlı hatıradan!...

her gördüğüm direkte sallanan bir ceset!...
her devrilmiş tabure beynimde cinnet!...

sanki her yer mezarlık sanki her yer zindan!..
yetimler ağlıyor “kısas” diye ardımdan!..ah...

duymasa kulağım, görmese gözlerim
kısasta hayat var!..." lakin bomboş ellerim

bir ben miyim... sokaklarda gezinen mecnun!..
bir ben mi kaldım... intikam gününe tutkun?!..

hani... kanlı eylüllerde vurgun yiyenler? ...
hani... zulümlere direnip devleşenler?...

neredesiniz ey zindan arkadaşlarım?...
şu sokaklarda neden... yalnız başımayım?...

hani... zindanlarda cellatların yüzüne,
tükürmüş, yeminler etmiştik ölümüne!...

unutmak ölümdür dünü... unutmak zillet !...
ey zafere doğan yiğit kalk ve kıyam et!

fırlayıp mekanizmadan bir mermi gibi,
vurun!... idamlara kalem kıran elleri!...

vurun ki... titresin cihan!... anlasın ümmet;
sehpalarda zafer var! zindanda hürriyet!
80 darbesinin 34. yıl dönümüdür.

darbenin yapıldığı dönem türkiyenin içinde bulunduğu ortam her ne kadar boktansa, darbe yapıp toparlayacağım diyenler herşeyi daha çok mahvetmiştir. gözaltılar gözaltında kayıplar işkenceler.. işkencede ölen binlerce masum can. onca işkence sonrasında hayatta kalan insanlar, ne kadar hayatta kalmak denirse.

sadece solcular değil sağcılar da hırpalanmıştır, işkence görmüş, öldürülmüştür.

12 eylüle kadar 19 ilde zaten sıkıyönetim uygulanmaktayken, 12 eylül sabahı Evren paşa tarafından aziz türk milleti diye başlayan türk silahlı kuvvetleri türk milleti adına ülke yönetimine el koymuştur diye devam eden bir konuşma ile yönetime el konmuştur.

Bugüne kadar olan darbeler içinde (darbe sonrası yaşananlar hariç tutulursa) haklı yönleri de bulunduğu düşünülmektedir.

Haklı yönleri olarak sayılan nedenlerin başında ülkede anarşinin hat safhaya ulaşması, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz (%16 ları geçen işsizlik oranı, zenginler ve fakirler arasındaki uçurumun ciddi boyutlara ulaşması vs.) cumhurbaşkanının 18 defa falan oylanıp bir türlü seçilememesi, sağ ve sol arasındaki kutuplaşmanın çok artması, sürekli bombalama ve faili mechul cinayetler, polisin de kendi içinde bölünmesi olarak sayılabilir.

ülkenin boka sarmış o halini düzeltmenin daha iyi bir yolu ne olurdu bilmiyorum, o kadar basmıyor kafam, üzgünüm... başka bir yol bulunabilirdi. daha yapıcı bir yol, devletin kendi evlatlarını öldürmeyeceği bir yol...

ancak darbe sonrası durum daha da boka sarmıştır.
evlerinden alınıp işkence ile öldürülenler, ya da işkenceden sağ çıkıp eve döndüğünde bir daha asla eskisi gibi olamayan insanlar... bir sürü çocuğun çocukluğu elinden alınmıştır. eve gelen jandarma tarafından yaka paça götürülen baba ya bir daha gelememiş ya geldiğinde artık o eski baba olamamıştır. o dönemde insanlara yapılan işkencelerin hikayeleri hangi vicdanı sızlatmaz.

Ülkenin pek çok aydını siyasetçisi sanatçısı çareyi yurt dışına gitmekte bulmuştur. kaçabilen kaçmış kaçamayan cezaevini boylamıştır.

çemberimde gül oya dizisi bu dönemi anlatır. ve yine çağan ırmak filmi olan babam ve oğlum da da fikret kuşkan darbede işkence görmüş bir adamı canlandırır.

O gün doğan çocuklar bugün 34 yaşında.
O günün acılarını yaşayan çocuklar bugün kırka merdiven dayadı.. muhtemelen bir yanları hep kırık dökük.
dağılan aileler, cezaevlerinde yıllarca ailesinden ayrı kalan insanlar..

çok üzücüdür. büyük dramdır.
yarının tarihidir. 34 yıl önce olan acı olayların yıl donumudur.
burada açık açık kimleri iş başına getirmek için yapıldığı görülmektedir:

https://www.youtube.com/watch?v=PH-uxSj39HY

darbelere karşıydınız, demokrattınız di'mi siz?
Kara bir gündür, halbuki ne kadar da seviniyorlardı.
bomboş, düşünemeyen sorgulamayan, sorguladığını sanan biçare, zavallı gençlik yığınlarının şekillendirildiği günün 33. devriyesidir.
27 mayisa ses cikarmayan amkiklarin "bizi cok ezdiler yeaa" diye agladiklari gun.
AKP'nin hala hesaplaşacağı cunta. Ey Akapeli kıllar ne oldu hesaplaşmanız?

Koyunlar ve onlara destek veren MHP'liler ne kandırılmışlar ama. O zamanlar hesap verilsin, demokraaaaasi gelsin diye yırtınan ak kılların, şimdi o günleri unutup gezi olaylarında darbeyle alakası olmayan insanları "ama darbeci darbeci" diye yaftalayıp durmaları bu ülkenin toplumsal hafızasının sıfır olduğunu gösteriyor.

cahillik işte.
toplumun tüm kesimlerini etkilemesine rağmen şüphesiz ki en çok solcuları etkilemiştir.
türk ordusunun 1980 yılında yönetime el koyduğu gün.
görsel
mehmet ali birand belgeseli.
--spoiler--
12 eylül belgeseli, mehmet ali birand'ın sunduğu, araştırmalarını hikmet bila'nın ve metin yazarlığını rıdvan akar'ın yaptığı, türkiye'de 1972 ile 1983 arasında yaşanan siyasi gelişmelerle birlikte 12 eylül darbesi'nin öncesi ve sonrasının anlatıldığı belgesel dizi. belgeselin her bölümünün başında mehmet ali birand o yılları özetleyen şu sözleri söylüyor:
türk demokrasisi 27 mayıs'ı, 12 mart'ı atlatıp tekrar yola koyulmuştu. ancak, fırtına dinmemiş, karşılıklı hesaplaşmalar bitmemişti. tam aksine ülkede yeni cepheler açılmış ve kan akmaya başlamıştı. sonunda, 12 eylül günü yine kapı çalındı. o gün gelenler, herşeyi ama herşeyi değiştirdiler. artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak, eskisi gibi yaşanmayacaktı.
mehmet ali birand'ın sunumunu üstlendiği belgesel, 1972 yılında deniz gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesiyle başlayıp, 1983'te turgut özal'ın başbakan olmasıyla sona eriyor. yönetmenliğini mustafa ünlü, yapımcılığını ali i̇nandım, araştırma ve metin yazımını hikmet bila ve ali i̇nandım'ın yaptığı belgesel, 2 yıllık bir çalışma sonucu tamamlandı.
9 bölümlük belgeselde, 42 kişilik bir ekiple iki yıl süren yapım çalışması sırasında, dönemin tanığı 121 kişiyle yapılan toplam 400 saatlik söyleşinin yanı sıra, toplanan yaklaşık 50 saatlik arşiv görüntülerine de yer verildi.[1] belgeselin tamamen akustik enstrümanlarla beslenen müziklerini emrah özdemir, barbara degener ve michael sapp'dan oluşan kybele grubu yaptı.
belgesel daha sonra mehmet ali birand, hikmet bila ve rıdvan akar tarafından 12 eylül türkiye'nin miladı adıyla kitaplaştırıldı.
bölümler [değiştir]
12 mart kasırgası (12 ekim 1998)
savaş ve barış (19 ekim 1998)
can pazarı (26 ekim 1998)
1978: en kara yıl (2 kasım 1998)
1979: saat i̇şlemeye başlıyor (9 kasım 1998)
1980: son hız (16 kasım 1998)
11-12 eylül 1980 (23 kasım 1998)
1980-1982: postal i̇zi (30 kasım 1998)
1982-1983: yeni düzen (7 aralık 1998)
http://tr.wikipedia.org/w.../12_eyl%c3%bcl_(belgesel)
--spoiler--