bugün

hayat değiştiren roman karakterleri

(bkz: bir hayat okudum kitabım değişti)

bir araba düşünün.. 68 kırmızı bir mustang .. ahşap panelli, deri koltuklu ve üstü açık..
muhtemelen çalıntı . hava harika.. güneş yakıcı değil ama ılık ılık esen rüzgara eşlik edecek kadar da gösteriyor kendini.. otoban oş.. orta şerit bir yılan gibi uzanıyor konya ovası' nda.. şerit yiyen canavar mustang' in sony marka kırık dökük kaset çalarından bir şarkı yükseliyor;

angie

arabayı kullanan adamın saçları uzun, düz ve siyah.. arada ince kemikli parmaklarını saçlarının arasına sokarak hayali bir tarama gerçekleştiriyor.. ağzının bir parçasıymış gibi duran kısa camel ' i adeta yiyor.. bir yandan da elvis ' in kalçaları gibi çeviriyor ağzının içinde.. uzaktan gören biri aynı anda ıslık çaldığını da sanabilir..ama hayır.. o sadece gülümsüyor.. yaklaşık elli kilometre gerideki benzinliğin tuvaletine düşürdüğü cüzdanın içindeki kimliğinde isim hanesinde kayra kara yazıyor. bu adam ülke çapında aranıyor. ama hala gülümsüyor.. hakkında en çok söylenen şeylerden biri, kadınları şaşkınlıktan uçuracak kadar iyi bir sevişmenin ardından kemerle dövmek gibi kötü huylarının oluşu.. yalnız bu konu konuşulurken özellikle gerçek deri kemer kullandığının vurgulanmasını isteyecek kadar da stil sahibi biri olduğu söylenir. tabii bunu yüzüne söyleyebilecek tek kişi var.. o da arabanın şöfor kısmının yanında oturup sağ bacağını camdan sarkıtmış olan bebek yüzlü adamımız kinyas varlık.. harika bir ailenin oğlu olarak başladığı hayatını bir piçe dönüşerek heba eden ve bunun adına uzun süreli intihar dediği öne sürülen kinyas bu yolculuğu planlayan adam.. arabayı çalan, sahte viskilerle gerçeklerini ayıran ve soyulacak dükkanları çocukken abisinden öğrendiği aptalca bir tekerlemeye göre seçen yine o. hapisten yeni çıkmış.. afganlara un katkılı kokain satarken yakalandığında afgan sandığı adamların aslında sadece esmer narkotikçiler olduğunu öğrendiğinde kahkaha atmasını üç saat tutamadığı ve bu yüzden bitürlü kelepçelenemediği hala taksim barlarında konuşuluyor.

arka koltukta nietsche ' den alıntı aforizmaların bulunduğu kitabın yapraklarını uçak yaparak otobana savuran adamımız selim ışık.. oğuz atay adındaki budala bir yazarın evini soyduğu sırada balkondan atlamaya çalışırken burnunu kırdığı için canı biraz sıkkın. ama kinyas' ın viskileri yine de güneşi ve yüzünü okşayan rüzgarı hissetmesini sağlayabilecek kalitede. daha 72 saat önce intihar etmeyi düşündüğü aklına gelince o da kahkahalarını tutamıyor..

mustang' in tek sağlam camının yanında oturan ve yüzünde bir aristokrat ifadesi taşıyan ama gerçekte bir piç olan turgut özben; kayra ' ya pokerde kaybettiği gümüş kanyak şişesinin üzüntüsünü her zaman bakımlı ve bir erkeğe göre uzun tırnaklarını usturayla törpüleyerek çıkartıyor.

uzun ve planlı bir yolculuk bu.. hayatlarında ilk defa plan yapan bu dört piç, derilerindeki asalete olan inançlarını ilk defa bir kenara bırakıp, güneye, mersin' e bir başka piç hakan günday' la buluşup fransa' ya gitmek gibi delice bir planları var.. ve amaçları lyon' a geçip yeryüzündeki en değerli piçin mezarına bir kitabı gömmek.. the papillon ; yani henri charierre' nin mezarına gizlice girip, kesinlikle gömülmesi gerektiğine inandıkları bir kitabı gömüp, insanlığa kendilerince bir hizmet yapmak istiyorlar. hayatları boyunca dilencilere tek kuruş vermemiş bu dört adam, o gün insanlık için bir şey yapmaya gidiyorlar; boyalı kuş adındaki yıkıcı kitabı yoketmeye..