bugün

ergenekon tertibi

Bu iddianameye göre terörist sayılamayacak tek bir insan bile bulunamaz bu dünyada.

Görüldüğü üzere milyonlara hizmet veren telesekreter servisi dahi beni terörist yapacak etmenlerin arasında yerini almış, benim için araştırma konusu olmuştur. O, "Aradığınız kişiye ulaşılamıyor!" diyordu. Ben ise bütün iddiaları çürütmüş olmanın verdiği bahtiyarlıkla "ARADIĞINIZ ÖRGÜTE ULAŞILAMIYOR!" diyorum.

Bu iddianameye vurduğum ışıklı neşter huzurunuzdadır. Millet hayatı ve namusunun yegane kefili Türk subayına kurulan pusunun bakiyesi karşınızdadır. Tarihin şahit olduğu en büyük adaletsizlik mucizesi ortadadır.

Algıladığım dehşeti şu anda nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum...

Hukuk adına hiçlik! Yalan adına çokluk!

Belgeli sahtekarlıklar serisinden bir demet sunuyorum :

-Benim için sahte ikamet üretti yaratıcı zulüm belgeli.
-Sabıkalı gizli tanık istanbul'da örgüt toplantısı yaptığımı iddia etti. O tarihte Ankara'da olduğum ortaya çıktı , belgeli...
-Özel örgütsel hat kullandığım söylendi hiç görüşmem olmadığı belgeli...
-iddianameye 30 Ağustos törenlerinde suikast yapacağım yazıldı. iddia makamı tek bir soru soramadı. Törenlerde görev bile almadığım belgeli...
-Telefonuma SEHVEN Hizbut Tahrir sempatizanlarının numaraları yüklendi, belgeli...

Zavallı hukuk! Nelere alet oldun ? Ateşler ve amanlar içinde çırpınıyorsun. Ruhu göklerde olan şanlı tarihimiz seni elemle seyrediyor. Etrafımızdaki üç denizin nihayetsiz suları dahi sana atılan bu lekeyi temizleyemez. insanlığın sana ulaşmak için geçirdiği badireler adına soruyorum:

Bunları nasıl yazdınız? Bunları kimin karanlığından çaldınız?

Benim masumiyetimi kimleri caydırmanın bir aracı olarak kullanıyorsunuz?

Bu soruların cevabı havada asılı. Asılı kalmakta ve bu salonda MUTLAK SESSiZLiK hüküm sürmektedir. Herkesin hakikatin dile getirilmesi karşısında mutlak bir suskunluk, şaşkınlık ve erdem içine düştüğü her anda mutlak sessizlik ruhları çevreler.

Kişinin söylediği, diler getirdiği şüphe edilemez. Hakikatler karşısında hiç kimsenin bir an için aklından, yüreğinden "Doğruyu söylemiyor" diye geçiremediği anlarda hakikat insanların içinde parıldar ve mutlak sessizliğin çığlığı duyulur.
Ben burada hakikati saf hakikati dile getirdiğimde beni dinleyen herkes karşımda hakikat adına susar. Hakikati izler, hakikatı dinler, hakikati duyar , hakikati hisseder. Tüm benliğini hakikatin benliğini sarar. işte o anda hakikat sessizleşerek buradaki bütün ruhlar adına yalana, hukuksuzluğa, adaletsizliğe kendisini yutmak isteyen, kendisini kirletmek isteyen dünyaya meydan okur... Şimdi olduğu gibi.

Demokritos der ki: "Adaletsizlik eden adeletsizliğe uğrayandan mutsuzdur." Size, Türk Milleti adına karar veren yüce heyete sesleniyorum:

"Zulüm altındasınız! Kendinizi tahliye edin. Adaleti gökten yere indirin. Hukuki kararlar verin. Ve kendinizi bu çamur deryasından tahliye edin." Biliniz ki yaşayacağınız zulüm sizleri er ya da geç adaleti tesis etmeye mecbur kılacak olan mantığın ve gerçeklerin köklerinden beslenir.

Benim için uykular rahat, özgürlük bakidir. Bedenime gardiyan bulunur. Ama özgürlüğüme dokunulamaz. Benim özgürlüğümün tapusu adalet için çırpınan duyarlı vicdanların ve gerçeklerin güvencesi altındadır.

Özgürlüğüm ebediyen ihanete ikna edilemeyecek Türk gençliğinin arasından beni izlemektedir. Onu alnımdaki namus ve istiklal işaretleri ile selamlıyorum.

Milletimiz bilsin:

"Üzerimdeki pençe adalete uğruna peşinen ölüm tercihi yaptığım devletime ait değildir. Benim şahsımda Türk milleti mahkumiyete sevk edilmektedir. Çünkü Türk milletine mazisi şimdisi istikbali ile temsil eden müşterek gerçekten milli bir sembol varsa o Türk askeridir. Topraklarımızla milletimizin mayasını gösteren değerlerle derin alakası onu bütün sembollerden üstün kılar.

işte bana cellat olan suçlarım değil bu gerçeği reddeden anlayıştır.Bilinmelidir ki Avrupa'dan Amerika'dan ve içimizden TSK'ne tuzak kurarak milletimizi kötü bir kadere mahkum etmek isteyenlerin Silivri'den bir adım öteye geçmeleri mümkün değildir ! Karşınızdaki güç Timur'un ordusu değildir . TSK ve Türk milleti için Silivri Mürted yani dönek yeri olmayacaktır.

Bizler Türk subayları olarak bize emanet edilen devrimleri ve bagımsızlıgı Silivri'de kaybetmeyeceğimizi tüm dünyaya göstereceğiz !

Burada Silivri Ateş Hattının şeref kürsüsünden büyük milletimi ,degerli komutanlarımı ve silah arkadaşlarımı Mustafa Kemal'in en yüce, en yenilmez duygularıyla selamlıyorum.

Mehmet Ali ÇELEBi
Kr.Plt.Tğm.
güncel Önemli Başlıklar