bugün

entry'ler (81)

eternal sunshine of the spotless mind

tatsız bir film. jim carrey nin her filmi güzeldir izlenimim ve çok fazla dillendirilmesi yüzünden de olabilir, beklentim yükselmiştir belki. bir yıl önce izledim, beğenmedim. bu arada çok şey değişti, feysbuklarda kızlar filmi profil fotoğrafı yaptı. fotoğrafın altına cool satırlar ekledi. onun da altına hemfikirler doluştu ve muhteşemliğinden söz ettiler. geçen gün tekrar izledim, belki filmdeki büyüyü ben anlamamışımdır diye. ama yok. soğuk ve aşksız bir aşk filmi.

disko kralı

okan'ın bitirip evine gitmeye çalıştığı program. keyfinde oldu mu sabaha kadar kanal d yi işgal ediyor ama bu akşam emre altuğ'u boğmazsa iyi.

the vampire diaries

boone varmış buna bakayım da boş kalmayayım diye düşünüyordum. (lost yeterince hayal kırıklığı yaratmıştı, uzun bir ilişkiden çıkmıştım anlayacağınız.) buna binaen vampir önyargısı da mevcuttu, alacakaranlık faciasından sonra.
hayret diyorum sadece. bir iki bölüm izledim, herzamanki şeyler dedim ve küçümsedim. ama öyle bir ilerledi ki lafımı yedirtti helal olsun. kim bekleyecek sonbaharı?
ayrıca ian nesin sen?

ghost

artık aşk filmlerinde romantizmi vermek adına ne kadar kastıklarını farketmemi sağlayan, çocukluğumun filmi.
--spoiler--
sam, molly için kalır. öte dünyaya gitmez. onun güvende olduğunu hissettiği an, ışık onun için gelmiştir.
gitme vaktidir. ve sam giderken ölüme dair şu sözü eder:
"bu çok ilginç molly...içindeki sevgiyi yanında taşıyabiliyorsun."
--spoiler--
eğer sam in dediği gibiyse, sevinmeli mi üzülmeli mi?

sözlük yazarlarının itirafları

bütün akşam konuşacak birini aradım sözlük.
kendimi yalnızlığa mahkum etmişim, kim varsa uzaklaştırmışım çevremden. doğrusunu istersen pişman da değilim. ilgimi çekmiyorlar.
ama konuşacak birini aradım, kimse yoktu.
bir ilişki yürütüyorum, bir seneyi geçti. sanırım herkesi olduğu gibi onu da yoruyorum.
bir tek o kalmasına rağmen, ayrılık tehtidleri savuruyorum. sanki evet dese, ayrılabilecekmişim gibi.
yetmiyor sözlük, hiçbir şey yüzümü güldürmüyor. kaskatı katran karası bir endişe ve boşluk var içimde.
önceden dolu dolu heveslerim vardı, coşkularım vardı. en kötü ne varsa atlattım, üstesinden geldim.
neden şimdi sözlük? beni seven bir erkek, yolunda giden bir üniversite hayatım, sağlığım ve sağlığına sahip bir ailem varken?
bu hiçlik duygusu neden?

kadınların seri eksi oy vermeye daha yatkın olması

ana-bacı, edinilmiş ya da edinilecek bir aşkı düşünmeksizin kadınlardan birer et olarak; etten de değersiz bahsedildiği için olması mümkündür. ilk keşfettiğimde gülümseteceğini, bana bir şeyler katacağını ya da ciddi manada iyi vakit geçireceğimi düşündüğüm uludağ sözlüğe haftada bir dahi bakmaz oldum. kız bir şey sorduğunda kızaran tipler eline klavye alınca burda fantezi yapar olmuş. eğer ki gerçekten geçmişsen bir şeyleri, terbiyeni de almışsan öğrenirsin bayanlara edilecek muameleyi. mide bulandırıcı seviyeye ulaştı. eksi oy vermiyorum ancak, kafadan bitiriyorum böyle ne kadar yazı varsa.

herkes sevdiği halde sevilmeyen şeyler

herkesin sevdiği hiçbir şeye ısınamıyorum. beklentim arttığından belki. diyelim bu bir film olsun, hayatta beğendiremeyeceğiniz bir film demektir. eğer herkesin dilindeyse benden gider. ayrıca yaz mevsimini neden sever insanlar, hayatım boyunca anlamayacağım. ve tabi şebnem ferah ı da sevmiyorum. ayrıca biber dolması,mantı ve bulgur pilavından koşarak uzaklaşıyorum şu anda. görüşürüz by

sözlük yazarlarının itirafları

- asimetri gözümü rahatsız ediyor. objeleri düzeltmeye üşenmesem simetri hastası olurdum.
- tüm böcek ve sinekleri yok edin, ekosistemi dengeleyecek bir şey bulacağım sizlere. söz!
- fena yasemin mori dinlerim. önümde halay çeksen görmem seni, o derece.
- kedi insanıyım. ve garip bir biçimde tüm fenerbahçelilerin köpek insanı olduğuna eminim.
- o kadar dikkatsizim ki buna bile yeni dikkat ettim.
- isim hatırlamam, sima belki.
- sürekli ellerimi yıkıyorum, aşındı.
- elif şafağa bayılırım. ama elif şafak deyince 'aşk' kitabını örnek gösteren piyasa okuyucularına bi' adet kafa koyasım geliyor.
- yeşil oje bulamıyorum.
- prison break insanıyım. lost insanlarıyla anlaşamam.
- yabancıların tek yanaktan öpmesine çok özeniyorum. biz abanıyoruz resmen şap şup.
- yolda müzik dinlerken klip havasına giriyorum. 'pendik uzatır mısınız?' derken sesimden hüzünlü tınılar yayılıyor.
- bazen saçlarımla konuşuyor ve onlara dökülmemelerini söylüyorum.
- pizzadan evler hayal ediyorum.
- biz isim-şehir çocuklarıydık. msn çocuklarına acıyorum.
- bayramları sevemedim kara gözlüm birtürlü...

geride kalan şehir

alışılan, kokusu öğrenilen ve terkedilen şehirdir. sahiplenilendir çünkü senin olmayan geride kalamaz; kalır olduğu yerde.

başka bir yerdeyim artık. izini bilmediğim, insanlarında tanıdık sima aramaya gerek duymadığım, başkalığın tam tarifi, bambaşka bir yerdeyim. burda bana olanlar, bu şehrin bana yapacakları değil şimdi düşündüğüm. geride kalan şehir ne yapıyor? istanbul nerede şimdi? sitem edeceğim arayıp sormayan dostlara, çıkaracağım sinirimi onlardan. ama asıl aramayan geride kalan şehir. hiç varlık yapamamamışım ki yokluğumu farketmedi.

huzur tanıdıklıktan başka bir şey değildir ve o çok yakındığınız monotonluktan!

huzur şehrim, huzur semtim. sana gelip gittikçe misafir olacağım artık kendi evimde.. dört sene sonra döndüğümde, bu defa var edeceğim kendimi sende, hiç unutama beni diye.

aile bireylerinden gelen komik sms ler

kardeşimin doğumgününde babamdan gelen mesaj:

doğumgünün kutlu olsun kızım.seni tanımak güzel.

374 kontörü olup ödemeli çağrı atan arkadaş

374 kontörü olduğunu nerden bildiğimiz arkadaştır.

zaman makinesi bulununca yapılacaklar

insanların geçmişe gidip gidip değiştirdiği hayatınıza ayak uydurmak. zira sinek öldürseler dahi size batabilir ucu.

beni hiç bırakma diyen sevgilinin terk etmesi

bırakmayı kendisine bırakmasını istemiştir.

şarkılardan akılda kalan cümleler

düşünme, kim anlamış ki sen anlayasın böyle?

p s i love you

kanal d sekiz buçuk gibi herkesin izleyeceği bir saatte halka açmadan önce özel ve dublaj öldürmeden önce de canlı olduğunu düşündüğüm aşk filmi.
bu defa da televizyondan izlemek için ekran başına oturduğumda aklıma filme dair tek bir cümle geldi:

seni hemen, oracıkta sevmiştim.

atatürk ün takım tuttuğunu düşünmek

milletine adadığı hayatında futbola da yer verdiğini düşünmektir. tutsa bile kendisinin örnek gösterileceği saçma sapan taraftar konuşmalarının gerçekleşeceğini bilecek ve takımını dile getirmeyecek kadar ileri görüşlüydü.

ençok ben seviyorum diye birini kendi hakkı görmek

ençok değil de en çok o seviyorsa hakkıdır tabi, durmasın.

sözlük yazarlarının itirafları

hiç ice tea içmedim. her cafe ya da ev ortamında kendime bahaneler uydurdum. sıcağı güzeldir hacı dedim. portakal suyuna bayılırım boynu bükülmesin dedim. ama inanır mısın sözlük, hiç içmediğim o ice tea yi canım çekiyor. yani ben de bilmiyorum nasıl oluyor. sanki tatmasam da içmesem de o benim içimde bir yerlerde. sözlükte ice tea seftali nickli bir yazar gördüm az önce resmen ağzım sulandı. içersem hayal kırıklığına uğrayabilirim. ne yapacağımı bilmiyorum.

ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim

(bkz: onu biliyoruz başka)

ankara nın istanbul dan kat kat daha güzel olması

beton yığınları içinde yaşadığın her günü aynı bir hayatta, koşuşturmada, bitmeyen ya da yasını tuttuğun çocukluğunda, ilk aşkında, ilk aşk acında, son aşkında, artık aşk acısı duymadığında aspirin iyi gelmez sana. bekle ki istanbul gelsin, deniz getirsin.