bugün

entry'ler (180)

trabzonluların rum sivaslıların ermeni olması

her ikisi de marco aurelio milli maçta gol atınca seviniyorsa bir problem yoktur.

fyodor mihailovic dostoyevski

döneminin büyük yazarı, tüm dönemlerin değil.

kumar oynamak için kitap yazdığını söylesem yalan olmaz. yeteneği, kendisine durduk yerde müthiş acılar çektirebilmesinden gelir. bu da içindeki o inanılmaz manevi boşluktan ötedir.

hayalgücüyle herhangi bir acı tanımlanamaz. bugün gerçek bir karakteri sahnede canlandırmak için oyuncular kilolar verip almakta, akıl hastanelerinde vakit geçirmekteyken bir adamın oturduğu masada zihin oyunlarıyla yazdığı kitabı gerçek olarak algılamak yanlış bir düşüncedir.

bu yüzdendir ki, dostoyevski hiçbir zaman bir pessoa bir O. atay olamayacaktır.

galatasaray

türk futbolunun tartıştıktan sonra da en büyüğü.

kırmızı kart görüp oyundan çıkmayan futbolcu

hafızam beni yanıltmıyorsa bir keresinde gördüğüm futbolcu.

fenerbahçe'nin bir avrupa maçıydı sanırım. sahanın ortasına oturmustu bir oyuncu; "çıkmam" diyordu.
spikerin şu sözleri aklımda: "piyerr 'ben çıkmam!' diyorr..."

halı saha maçında penise top çarpması

bu olaydan sonra çoğu er kişi bilinçsizce sağa sola koşar, hoplayıp zıplar, yerde yuvarlanır, "şunu yap, bunu yap" diyenlerin hepsinin dediklerini yapacak kadar komutla çalışan bir insan olur.

iddia ediyorum, penise top çarptıktan sonra 3-5 dakikalığına er kişiyi bi türbin ya da bobin gibi bir şeye bağlasan keban barajı kadar enerji üretir.

giovani dos santos ramirez

http://www.galatasaray.or.../futbol_as/haber/6016.php

30 numaralı formayı giyecek olan oyuncudur.

kavgaya dair ipuçları

inşaat işçileri ve çingenelerden ayrı ayrı; en az 20'şerli gruplardan 3-4 arkadaş olarak tekme, sopa, kazma, kürek, daş, ısırık ve tükürük olmak üzere bilimum anadolu dovüş tekniklerini tattığım kavgalara dayanarak söylüyorum ki en iyi ipucu, kendini kavganın gelişimine bırakmaktır.
doğaçlama diye tabir edilen taktikle inanın hiçbir yeriniz acımıyor.

türkiye de kar yağışı

geçtiğimz yılı türlü cenabetliklerle geçirmiş olacak ki görükle'de iki parmak kalınlığında son derece bereketsizdir kar.

imdb top 250

sinema izleyicilerinin vazgeçilmez sitesi.
top 250 siteye üye olanların oylarıyla olusturulsa da birinci sıradaki bir film tüm sinemaseverlerin en sevdiği film anlamına gelmiyor. yani şöyle; biri çıkıp da, "12 angry men benim en sevdiğim filmdir" yahut "tüm zamanların en iyisi taxi driver'dır" dese kendine göre haklıdır. listedeki her bir film, başkalarının favorisidir. kimse de bir şey diyemez bence.

doğal gaz faturası

5 ve 7 lira olan 2 aylık faturayı ödemediğinizde sayaca kilit vurulmaktadır. bu kilidi açtırmanın bedeli ise 17 liradır. böyle de ibnelikleri mevcuttur gerek faturaların gerekse açma-kapama dalgasının.

casablanca

play it, once sam!
play it sam! play it!

gibi cumlelerin geçtiği lakin kesinlikle play it again sam ifadesinin yer almadığı öküz gibi güzel film.

yaran msn iletileri

(bkz: buraya mı kadar)

aynen bu şekilde bir ileti gördüm. artık nasıl bir dellendi ise arkadaş ana dilini unutmuş.

fc barcelona

2008/2009 şampiyonlar ligi finalini muhtemelen tek başına oynayacak olan kulüp.

çıkarmadan beş

http://1.bp.blogspot.com/...1679373074_169745c881.jpg

kyle xy

3. sezonun 7. ya da 8. bölümünde kredi yurtlar kurumunun erkek öğrencilere sağladığı yastık kılıfının, kyle'in küvetindeki yastıkta kullanıldığı dizi.

o kadar ilginç yani.

hicbir sey yazamiyorum bari duygusal yazayim

hicbir sey yazamiyorum bari duygusal yazayim mantığıyla hareket eden kitlelerin; içinde türlü anlamlar barındıran fakat duygu şerbetinden tatmayanların idrak etmekte zorlandığı bir de şiirleri vardır:

seviyorum birisini...
en tatlı en güzelini...
nasıl anlatsam sana...
ilk harflere baksana...

anonim mi sandınız siz yoksa?
teey yavrum teey, el gider aya...

yaran yanlış okumalar

akbulut kuaför:

"absolut kuaför"

diş ağrısına alternatif çözümler

çocukluğumdan beri çekiyorum bu ağrıyı, dişinol'den incir sütüne, zeytin ekmek ezmesinden rakıya kadar herşeyi kullandım sürdüm lakin etkili olmadı.
amcanın biri hidrolik yağı sürersen geçer demişti. garajdaki arabanın hidrolik yağını pamuğa batırıp içercesine sürdüm, yine geçmedi.
bir yaz akşamı uyumaya çalıştım, mutfagın balkonunda uyandım. uyku da çare değil.
bir tanker içtim, yeni eve cıkan arkadaslara belediyenin çöp kovalarını çalıp hediye ettim, içmek de etkili değil.
yanağıma mengeneyle baskı yaptım, geçer gibi oldu ama geçmedi, yanağı acıyor insanın.
yastığa dayandım, yine yok!

bu meretin ağrısının geçmesi için tek bir yöntem var: hareket etmek, devamlı ve şuursuzca yeri geldiğinde.
vucüttaki sinirlerin bir çoğu diş köklerine yakın yerlerden geçtiği için o sinirlerin çalışması gerekiyormuş. hareket halinde kan dolaşımı hızlandığı için ağrı geçiyor. şimdi ağrının geçtiği bir kaç etkinlik söyleyeceğim:

gece yarısı bastırırsa eğer, anahtarı bileğinize bağlayıp sokağa köpeklerini tahrik edin, peşinize takılsınlar. köpek yoksa bulana kadar avare gibi koşun zıplayın. ben 25 dakika köpekler arkamda koştum, inanın geçiyor ağrı.

top oynayın, evin ortasında güreşin, arkadaşınızla bir mesafe belirleyip koşun oraya kadar.

bunların yanında dişimi çektirmeyi hiç düşünmedim ve çektirmedim. bir diş kolay kolay cıkmıyor bu devirde.

birine hak ettiğinden fazla değer vermek

yanmayan insan odundur.

akli ehliyeti olan ve ortalama 25 yıl yaşamış bir insan hayatında en az bir kere aşık olup sevdiğiyle mutlu olmuş, sevdiğine hiç ulaşamamış ya da güzel bir birlikteliğin ardından götüne baka baka evine dönmüştür.

birine değer vermek sevgiyle dogru orantılıdır. ne kadar seversen o kadar değerlidir. kimse kimseyi bir limit göstererek "ben şunu x birim kadar seviyorum" diyemeyeceğinden mütevellit verilen değerin de bir ölçüsü yoktur. bu kavramların farkına ancak birilerini kaybedınce varır insan.
kayıptan kastım, bildiğin götüne baka baka geri dönmek.

insan ne zaman ki döner bakar arkasına ve üzerinde ayak izi bulunan bir götü oldugunu görür, o zaman verdiği değerin o organdan daha büyük olduğunu ve bu dünyada hiç bir şeye götünden daha fazla değer vermemesi gerektiğini anlar.

tabi kıçının varlıgından haberdar insanlar hayatlarına kaldıkları yerden devam edebılırler.

orospu cocugu modeli sac

apaçi diye tabir edilen güruhlarda bolca üye vardır bu saç tipine sahip.
orjinal şahinle gezip burun karıstırdıklarına sıkça şahit olunmuştur.